|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
düşman medya |
hostile media n.
|
|
2 |
General |
kapıdaki düşman |
enemy at the gate n.
|
|
|
3 |
General |
hayali bir düşman ya da gölge ile savaşma durumu |
sciamachy n.
|
|
4 |
General |
düşman seferi |
hostile expedition n.
|
|
5 |
General |
baş düşman |
archenemy n.
|
|
6 |
General |
düşman ağzı |
calumny n.
|
|
7 |
General |
düşman ticaret gemilerine saldıran savaş gemisi |
raider n.
|
|
8 |
General |
özellikle düşman bölgesinde görev yapan gizli ajan |
action officer n.
|
|
9 |
General |
daimi düşman |
permanent enemy n.
|
|
10 |
General |
bir bölgeyi birbirine düşman topluluklara ayırma |
balkanisation n.
|
|
11 |
General |
düşman istilası |
invasion n.
|
|
12 |
General |
düşman işgali |
enemy invasion n.
|
|
13 |
General |
düşman işgali |
enemy occupation n.
|
|
14 |
General |
düşman ordusu |
enemy army n.
|
|
15 |
General |
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
no-man's-land n.
|
|
16 |
General |
ezeli düşman |
nemesis n.
|
|
17 |
General |
düşman çevre |
hostile environment n.
|
|
18 |
General |
düşman ortam |
hostile environment n.
|
|
19 |
General |
tanımlanamayan düşman uçağı |
bogie n.
|
|
20 |
General |
tanımlanamayan düşman uçağı |
bogey n.
|
|
21 |
General |
tanımlanamayan düşman uçağı |
bogy n.
|
|
22 |
General |
düşman toprağı |
enemy territory n.
|
|
23 |
General |
düşman işgalindeki/kontrolündeki bölge |
enemy-held territory n.
|
|
24 |
General |
dost gibi görünen düşman |
frenemy n.
|
|
25 |
General |
dost gibi görünen düşman |
frienemy n.
|
|
26 |
General |
arkadaş olmayan/düşman |
unfriend n.
|
|
27 |
General |
güçlü düşman |
powerful enemy n.
|
|
28 |
General |
düşman imajı |
enemy image n.
|
|
29 |
General |
gizli düşman |
secret enemy n.
|
|
30 |
General |
gizli düşman |
backfriend n.
|
|
31 |
General |
eski baş düşman |
old nemesis n.
|
|
32 |
General |
düşman kabiliyetleri |
enemy capabilities n.
|
|
33 |
General |
düşman savaşçı |
enemy combatant n.
|
|
34 |
General |
düşman hava araçları, gemileri ve füzelerine saldırarak yok etme |
kill n.
|
|
35 |
General |
amansız düşman |
mall [obsolete] n.
|
|
36 |
General |
kriptografik algoritmalarda şifreli metnin bir rakip veya düşman tarafından deşifre edilebilme özelliği |
malleability n.
|
|
37 |
General |
hayali düşman |
windmill n.
|
|
38 |
General |
düşman saldırısı |
bodrag [obsolete] n.
|
|
39 |
General |
kararlı ve amansız düşman |
maul [obsolete] n.
|
|
40 |
General |
düşman gücü |
here n.
|
|
41 |
General |
düşman kuvveti |
here n.
|
|
42 |
General |
soyut düşman |
boyg n.
|
|
|
43 |
General |
düşman istilası |
hosting n.
|
|
44 |
General |
düşman akını |
hosting n.
|
|
45 |
General |
daimi düşman |
mortal foe n.
|
|
46 |
General |
amansız düşman |
mortal foe n.
|
|
47 |
General |
tehlikeli düşman |
mortal foe n.
|
|
48 |
General |
yok etme peşinde olan düşman |
mortal foe n.
|
|
49 |
General |
düşman ile dostane anlaşmaya varmak için ayarlanan gün |
love day n.
|
|
50 |
General |
düşman kuvvette yer alan yanıltma operasyonu yapma yetkisine sahip karar mercii |
deception target n.
|
|
51 |
General |
düşman engelleme yöntemi |
denial measure n.
|
|
52 |
General |
düşman durdurucu tedbir |
denial measure n.
|
|
53 |
General |
eskiden düşman gemisini basmadan önce yanaşmak için kullanılan, iple fırlatılan demir pençeli bir alet |
grappling n.
|
|
54 |
General |
özellikle gerilla savaşında düşman hattının arkasında çarpışan müfreze birlik mensubu |
guerilla n.
|
|
55 |
General |
özellikle gerilla savaşında düşman hattının arkasında çarpışan müfreze birlik mensubu |
guerrilla n.
|
|
56 |
General |
düşman listesi |
hit list n.
|
|
57 |
General |
düşman ülkenin taleplerine direnç göstermeksizin boyun eğme ve şartlı teslim olma |
munich n.
|
|
58 |
General |
harekat emniyetiyle ilgili bilgiler içeren dostça hareketlerin düşman tarafından değerlendirilip bu bilgilerin gelecek hamlelerde etkin biçimde kullanılması |
operations security vulnerability n.
|
|
59 |
General |
yenilmez düşman |
nemesis n.
|
|
60 |
General |
düşman kuvvetlerin karşılaşması |
concourse [obsolete] n.
|
|
61 |
General |
azılı düşman |
dragon n.
|
|
62 |
General |
düşman grup |
pack n.
|
|
63 |
General |
ezeli düşman |
sworn enemy n.
|
|
64 |
General |
düşman faaliyetine karşı açılan tünel |
countermine n.
|
|
65 |
General |
yenilmez düşman |
invincible n.
|
|
66 |
General |
kamanın düşman cephesine fırlatıldığı saldırı |
penetration n.
|
|
67 |
General |
(hava savaşında) düşman hattı üzerindeki uçuş |
penetration n.
|
|
68 |
General |
düşman istihkamının altını kazma |
sap n.
|
|
69 |
General |
savaştaki düşman |
foeman n.
|
|
70 |
General |
düşman karşısında geri çekilirken atılan ok |
parthian arrow n.
|
|
71 |
General |
düşman savunmasının dikkatini dağıtma amaçlı açılan hazırlık ateşi |
preparation n.
|
|
72 |
General |
düşman ülke |
public enemy n.
|
|
73 |
General |
düşman ülke hükumeti |
public enemy n.
|
|
74 |
General |
ezeli düşman |
archenemy n.
|
|
75 |
General |
düşman tarafına kaçmak |
rat v.
|
|
76 |
General |
düşman kanadını çevirmek |
outflank v.
|
|
77 |
General |
düşman etmek |
turn somebody against somebody v.
|
|
78 |
General |
düşman olmak |
turn against somebody v.
|
|
79 |
General |
düşman kesilmek |
behave like an enemy v.
|
|
80 |
General |
düşman olmak |
turn on v.
|
|
81 |
General |
düşman etmek |
make an enemy of somebody v.
|
|
82 |
General |
düşman etmek |
antagonize v.
|
|
83 |
General |
birine düşman olmak |
become hostile towards v.
|
|
84 |
General |
düşman edinmek |
make enemies v.
|
|
85 |
General |
düşman görmek |
regard as an enemy v.
|
|
86 |
General |
düşman gözüyle görmek |
regard as an enemy v.
|
|
87 |
General |
düşman olmak |
turn against v.
|
|
88 |
General |
düşman saymak |
consider someone an enemy v.
|
|
89 |
General |
düşman çatlatmak |
make green with envy v.
|
|
90 |
General |
düşman görmek |
see someone as an enemy v.
|
|
91 |
General |
düşman olarak görmek |
see someone as an enemy v.
|
|
92 |
General |
(bir yerin) düşman işgalinden kurtuluşunun ...'nci yıl dönümünü kutlamak |
celebrate the ...th anniversary of ...'s liberation from enemy occupation v.
|
|
93 |
General |
birini düşman etmek |
make an enemy of someone v.
|
|
94 |
General |
şehri düşman işgalinden kurtarmak |
liberate the town from the enemy v.
|
|
95 |
General |
şehri düşman elinden kurtarmak |
liberate the town from the enemy v.
|
|
96 |
General |
düşman etmek |
antagonise v.
|
|
97 |
General |
düşman edinmekten korkmak |
be afraid of making enemies v.
|
|
98 |
General |
düşman topraklarından kaçıp kurtulmak |
exfiltrate v.
|
|
99 |
General |
düşman olmak |
take against v.
|
|
100 |
General |
düşman olmak |
take offense v.
|
|
101 |
General |
düşman olmak |
turn v.
|
|
102 |
General |
(birini başka birine) düşman etmek |
turn v.
|
|
103 |
General |
düşman edinmek |
hostilize [obsolete] v.
|
|
104 |
General |
düşman yaratmak |
hostilize [obsolete] v.
|
|
105 |
General |
(düşman) saldırmadan etrafından dolaşmak |
bypass v.
|
|
106 |
General |
(düşman) saldırmadan etrafından dolaşmak |
by-pass v.
|
|
107 |
General |
düşman etmek |
igg v.
|
|
108 |
General |
düşman olmak |
rise v.
|
|
109 |
General |
(düşman kuvvetini) çevreleme ve kısıtlama politikasını başarıyla uygulamak |
contain v.
|
|
110 |
General |
amansız (düşman) |
implacable adj.
|
|
111 |
General |
düşman ateşine maruz |
under fire adj.
|
|
112 |
General |
geri püskürtülmüş (düşman vb) |
repelled adj.
|
|
113 |
General |
kullanıcıya düşman |
user-hostile adj.
|
|
114 |
General |
düşman olmayan |
nonantagonistic adj.
|
|
115 |
General |
düşman kuvvetine ait |
enemy adj.
|
|
116 |
General |
düşman ulusun vatandaşlarına ait |
enemy adj.
|
|
117 |
General |
düşman kuvveti ile ilgili |
enemy adj.
|
|
118 |
General |
düşman kuvvetine ait |
enemy adj.
|
|
119 |
General |
düşman kuvveti olan |
enemy adj.
|
|
120 |
General |
düşman olunan |
hated adj.
|
|
121 |
General |
düşman olmayan |
hospitable adj.
|
|
122 |
General |
hristiyanlığa düşman olan |
infidel adj.
|
|
123 |
General |
düşman karşısında geri çekilirken atılan oku andıran |
parthian adj.
|
|
124 |
General |
-e düşman |
inimical to prep.
|
|
125 |
General |
dost düşman |
everybody pron.
|
|
Phrasals |
|
126 |
Phrasals |
düşman hatlarını geçmek |
break through v.
|
|
127 |
Phrasals |
düşman etmek |
set against v.
|
|
128 |
Phrasals |
hava saldırısında düşman uçaklarından saklanmak için tüm ışıkları söndürmek |
black out v.
|
|
129 |
Phrasals |
düşman ordusuna doğru ilerlemek |
proceed against (someone or something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
düşman ordusunun üzerine yürümek |
proceed against (someone or something) v.
|
|
131 |
Phrasals |
(birini birine/bir şeye) düşman etmek |
set (one) against (someone or something) v.
|
|
132 |
Phrasals |
(birine) karşı düşman olmak |
take against (one) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) düşman olmak |
turn against (someone or something) v.
|
|
134 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) düşman etmek |
turn against (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
135 |
Phrases |
(karşılıklı) birbirine düşman olma |
little love lost between (two people) expr.
|
|
136 |
Phrases |
(karşılıklı) birbirine düşman gibi olma |
little love lost between (two people) expr.
|
|
137 |
Phrases |
(karşılıklı) birbirine düşman kesilme |
little love lost between (two people) expr.
|
|
Proverb |
|
138 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know than the devil you don't know
|
|
139 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
water sleeps, and the enemy is sleepless
|
|
140 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
water sleeps, but enemy never rests
|
|
141 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
water sleeps but the enemy never sleeps
|
|
142 |
Proverb |
eski dost düşman olmaz |
once a friend always a friend
|
|
143 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
keep your enemy at bay
|
|
144 |
Proverb |
su uyur düşman uyumaz |
keep your friends close and your enemies closer
|
|
145 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
beware the greeks bearing gifts
|
|
146 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa temkinli olmalı |
beware the greeks bearing gifts
|
|
147 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
148 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa temkinli olmalı |
fear the greeks bearing gifts
|
|
149 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
150 |
Proverb |
düşman iyi davranıyorsa temkinli olmalı |
fear the greeks bearing gifts
|
|
151 |
Proverb |
düşman menzildeyse sen de öylesin |
If the enemy is in range, so are you
|
|
152 |
Proverb |
kötü dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
153 |
Proverb |
iki yüzlü bir dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
154 |
Proverb |
iki yüzlü bir arkadaştansa açık bir düşman yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
155 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaştansa açıkça düşman olan biri yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
156 |
Proverb |
dost görünen düşmandansa açıkça düşman olan kişi yeğdir |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
157 |
Proverb |
iki yüzlü birine dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
a false friend is worse than an open enemy
|
|
158 |
Proverb |
kötü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
159 |
Proverb |
iki yüzlü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
160 |
Proverb |
iki yüzlü arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
161 |
Proverb |
dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
162 |
Proverb |
dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir |
false friends are worse than open enemies
|
|
163 |
Proverb |
iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür |
false friends are worse than open enemies
|
|
164 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know
|
|
165 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know (than the devil you don't)
|
|
166 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
better the devil you know than the one you don't know
|
|
167 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
the devil you know is better than the devil you don't know
|
|
168 |
Proverb |
tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir |
the devil you know is better than the devil you don't
|
|
Colloquial |
|
169 |
Colloquial |
dost mu düşman mı söylememek |
can't tell someone is whether a friend or foe v.
|
|
170 |
Colloquial |
-e karşı düşman/muhalif |
down on adj.
|
|
171 |
Colloquial |
birine/bir şeye karşı düşman/muhalif |
down on someone or something adj.
|
|
172 |
Colloquial |
her savaşta bir düşman vardır |
in every war there is an enemy expr.
|
|
173 |
Colloquial |
görünürde düşman uçağı yok (askeri havacılık) |
no joy expr.
|
|
174 |
Colloquial |
dost mu düşman mı |
friend or foe expr.
|
|
Idioms |
|
175 |
Idioms |
herkesin birbirine düşman kesilmesi |
blood on the carpet n.
|
|
176 |
Idioms |
kof düşman |
paper tiger n.
|
|
177 |
Idioms |
düşman taraflar |
the hatfields and the mccoys n.
|
|
178 |
Idioms |
birbirine düşman olarak ayrışan taraflar |
the hatfields and the mccoys n.
|
|
179 |
Idioms |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup üyesi |
fifth columnist n.
|
|
180 |
Idioms |
ülke içindeki düşman ülke yandaşı |
fifth columnist n.
|
|
181 |
Idioms |
tanıdığın/tanıdık düşman |
the devil you know n.
|
|
182 |
Idioms |
(düşman birliklerini) püskürtmek |
send to the rightabout v.
|
|
183 |
Idioms |
(düşman birliklerini) püskürtmek |
send to the right-about v.
|
|
184 |
Idioms |
kendi kendine düşman olmak |
be one's own worst enemy v.
|
|
185 |
Idioms |
kendi kendine düşman olmak |
become one's own worst enemy v.
|
|
186 |
Idioms |
birbirine düşman kesilmek |
be little love lost between (two people) v.
|
|
187 |
Idioms |
birine düşman olmak |
go green on someone v.
|
|
188 |
Idioms |
hiç düşman bırakmamak |
take no prisoners v.
|
|
189 |
Idioms |
(iki kişi) birbirine düşman kesilmek |
be no love lost between (two people) v.
|
|
190 |
Idioms |
kendi kendine düşman olmak |
be your own worst enemy v.
|
|
191 |
Idioms |
düşman ateşine maruz kalmak |
be/come under fire v.
|
|
192 |
Idioms |
kendine düşman yaratmak istiyorsan borç ver |
lend your money and lose your friend expr.
|
|
193 |
Idioms |
birbirine düşman |
at daggers drawn [uk/australia] expr.
|
|
194 |
Idioms |
açıkça düşman |
at swords' points expr.
|
|
195 |
Idioms |
alenen düşman |
at swords' points expr.
|
|
196 |
Idioms |
düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
197 |
Idioms |
haince hediye vermeye çalışan düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
198 |
Idioms |
içten fethetmeye çalışan düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
199 |
Idioms |
içten yıkmaya/zehirlemeye çalışan düşman gibi |
like greeks bearing gifts expr.
|
|
200 |
Idioms |
düşman geliyor/yaklaşıyor |
the british are coming [cliché] expr.
|
|
Speaking |
|
201 |
Speaking |
dost muyuz düşman mıyız |
are we friends or enemies expr.
|
|
202 |
Speaking |
düşman başına |
I wouldn't wish it on my worst enemy expr.
|
|
Law |
|
203 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
rights or perquisites of the admiralty n.
|
|
204 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
droits of the admiralty n.
|
|
205 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
droits of admiralty n.
|
|
206 |
Law |
ele geçirilen düşman gemilerinin satılması hakkı |
admiralty droits n.
|
|
207 |
Law |
düşman zayiatı |
hostile casualty n.
|
|
208 |
Law |
silahlı kuvvetler mensuplarının düşman karşısında sergilediği askeri standartlara uymayan davranış |
misbehavior [us] n.
|
|
209 |
Law |
silahlı kuvvetler mensuplarının düşman karşısında sergilediği askeri standartlara uymayan davranış |
misbehaviour [us] n.
|
|
210 |
Law |
(roma'da) düşman tarafından esir alınan kimselerin hür bireyler olarak öldüğünü varsayan yasal bir ilke |
postliminy n.
|
|
Politics |
|
211 |
Politics |
düşman milletler veya devletler arasında arabuluculuk yapan bir grup insan veya millet |
third force n.
|
|
212 |
Politics |
düşman ile teslim sözleşmesi |
capitulation n.
|
|
213 |
Politics |
düşman tarafına sığınma |
defection n.
|
|
214 |
Politics |
düşman ülke |
enemy state n.
|
|
215 |
Politics |
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı |
doctrine of continuous voyage n.
|
|
216 |
Politics |
tarafsız limana getirilen ürünlerin düşman bir ülkeye getirilebileceği kuramı |
doctrine of ultimate destination n.
|
|
217 |
Politics |
ülke içindeki düşman ülke yandaşları |
fifth column n.
|
|
218 |
Politics |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup |
fifth column n.
|
|
219 |
Politics |
savaş sırasında düşman ülkeyi destekleme |
boloism n.
|
|
220 |
Politics |
düşman kabul edilen nüfusun zorla bastırılması |
pacification n.
|
|
221 |
Politics |
düşman nüfusu etkisizleştirme |
pacification n.
|
|
222 |
Politics |
düşman ülkenin içinde bulundukları ülkeyi işgal etmesi için uğraşan gizli örgüte üye kimse |
fifth columnist n.
|
|
223 |
Politics |
(düşman ajanının) kendisi için çalışmasını sağlamak |
turn v.
|
|
224 |
Politics |
bir toprağı küçük düşman devletler halinde bölmek |
balkanize v.
|
|
225 |
Politics |
bir toprağı küçük düşman devletler halinde bölmek |
balkanise v.
|
|
Technical |
|
226 |
Technical |
rakip veya düşman tarafından deşifre edilebilen (şifreli metin) |
malleable adj.
|
|
Computer |
|
227 |
Computer |
mario oyunundaki düşman mantarlar |
goombas n.
|
|
228 |
Computer |
(video oyunlarında) baş düşman |
boss n.
|
|
229 |
Computer |
(video oyunlarında) oyun sonunda yenilmesi gereken düşman |
boss n.
|
|
230 |
Computer |
(oyun dışı düşman karakteri) savaşa veya belirlenen hedefe çekmek |
pull v.
|
|
Architecture |
|
231 |
Architecture |
düşman mimari |
hostile architecture n.
|
|
Construction |
|
232 |
Construction |
(askeri ablukada) saldırganlarca kuşatılan tahkimatın etrafına düşman kalesine doğru inşa edilmiş tahkimat hattı |
contravallation n.
|
|
Aeronautic |
|
233 |
Aeronautic |
düşman uçağı |
enemy aircraft n.
|
|
234 |
Aeronautic |
dost veya düşman tanımlama |
identification of friend or foe (iff) n.
|
|
235 |
Aeronautic |
dost ve düşman tanımı |
identification for friend or foe n.
|
|
236 |
Aeronautic |
düşman radarını yanıltmak için genellikle uçaktan atılan bir tür cihaz |
rope n.
|
|
Marine |
|
237 |
Marine |
roma donanmasının düşman gemilerine binerken kullandığı iskele tahtası |
crow n.
|
|
238 |
Marine |
savaş gemisinin ana direklerde bulunan ve düşman gemisindeki mürettebata saldırmak için kullanılan silah basamakları |
fighting top n.
|
|
239 |
Marine |
(düşman vuruşunun yol açtığı deliğin önlenmesi için) kenevir ipi ile çevrili ahşap payanda |
shot prop n.
|
|
Psychology |
|
240 |
Psychology |
düşman medya olgusu |
hostile media phenomenon n.
|
|
241 |
Psychology |
düşman öldürme |
hosticide n.
|
|
242 |
Psychology |
herkesi kendine düşman görme |
persecution complex n.
|
|
Physics |
|
243 |
Physics |
düşman tarafından kullanılabilecek bariz elektromanyetik göstergelerin açığa çıkmasını engelleme veya yanıltıcı şekilde aktarma faaliyetleri |
manipulative electromagnetic deception n.
|
|
Zoology |
|
244 |
Zoology |
doğal düşman |
natural enemy n.
|
|
Botanic |
|
245 |
Botanic |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
246 |
Botanic |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
Social Sciences |
|
247 |
Social Sciences |
düşman ya da kabile dışından insanların yenmesi |
exocannibalism n.
|
|
Literature |
|
248 |
Literature |
baş düşman |
archenemy n.
|
|
249 |
Literature |
baş düşman |
arch-nemesis n.
|
|
250 |
Literature |
baş düşman |
archnemesis n.
|
|
251 |
Literature |
baş düşman |
arch-foe n.
|
|
252 |
Literature |
baş düşman |
arch-enemy n.
|
|
253 |
Literature |
baş düşman |
archfoe n.
|
|
254 |
Literature |
(mahabharat'ta) pandava kardeşlerin düşman oldukları kuzenleri |
kauravas n.
|
|
255 |
Literature |
baş düşman |
archvillain adj.
|
|
History |
|
256 |
History |
geçmiş savaşlarda kuşatmacıların kullandığı, düşman kalesinin duvarlarını aşmaya yarayan tekerlekli uzun ahşap yapı |
turret n.
|
|
257 |
History |
ateşe verilerek düşman hattına gönderilen ahşap gemi |
fire ship n.
|
|
258 |
History |
(roma'da) deniz muharebesi sırasında düşman gemisine binen ilk askere verilen taç ile |
navally adv.
|
|
Religious |
|
259 |
Religious |
hz. İsa'ya düşman kimse |
antichrist n.
|
|
260 |
Religious |
hristiyanlığa düşman olan |
infidelic adj.
|
|
261 |
Religious |
hristiyanlığa düşman olan |
infidelical adj.
|
|
Military |
|
262 |
Military |
düşman tünellerinin patlatılmasında kullanılan küçük mayın |
camonflet n.
|
|
263 |
Military |
bir kuşatma sırasında düşman tünelini çökertmek için kullanılan bir tür bomba |
camouflet n.
|
|
264 |
Military |
düşman kuvvetler |
aggressor forces n.
|
|
265 |
Military |
düşman saldırısına karşı en yüksek seviye uyarı |
red alert n.
|
|
266 |
Military |
düşman orduların tankları arasında geçen savaş |
tank warfare n.
|
|
267 |
Military |
düşman veya av hayvanının üzerine atmak üzere tasarlanmış, çeşitli bıçaklarla donatılmış silah |
throwing-knife n.
|
|
268 |
Military |
düşman veya av hayvanının üzerine atmak üzere tasarlanmış, çeşitli bıçaklarla donatılmış silah |
throwing-iron n.
|
|
269 |
Military |
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
tom tiddler's ground n.
|
|
270 |
Military |
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
tommy tiddler's ground n.
|
|
271 |
Military |
düşman askerlerine kuleden atış yapmak |
tower shooting n.
|
|
272 |
Military |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup |
trojan horse n.
|
|
273 |
Military |
düşman radarında parazit yapan kuvvetli bir radar vericisi |
tuba n.
|
|
274 |
Military |
alıkonmuş düşman personeli |
retained enemy personnel n.
|
|
275 |
Military |
abluka eden düşman gemisi vb |
blockader n.
|
|
276 |
Military |
ani ve beklenmedik düşman taarruzuna karşı yapılan reaksiyon eğitimi |
contact drill n.
|
|
277 |
Military |
belirtilen koddaki dost veya düşman tanıtmasını gösteren kod |
squawking n.
|
|
278 |
Military |
çok sayıda düşman uçağı düşürmüş pilot |
ace n.
|
|
279 |
Military |
düşman kuvvetleri |
opposing forces n.
|
|
280 |
Military |
düşman maksadını yorumlama metodu |
method of intention n.
|
|
281 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe subayı |
counterbattery officer n.
|
|
282 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe istihbarat subayı |
counterbattery intelligence officer n.
|
|
283 |
Military |
düşman karşı tedbirlerini şaşırtma |
radio countermeasures deception n.
|
|
284 |
Military |
düşman ihtiyatları |
enemy reserve n.
|
|
285 |
Military |
düşman kıyıları üzerinde ele geçirilen çıkarma yeri |
beachhead n.
|
|
286 |
Military |
düşman kabiliyetlerini tespit usulü |
method of capabilities n.
|
|
287 |
Military |
düşman hava taarruzu |
enemy air attack n.
|
|
288 |
Military |
düşman kuvvetleri başlangıç kuvveti |
initial strength of enemy forces n.
|
|
289 |
Military |
düşman hava savunmasına karşı imha ateşi |
counterflak preparation n.
|
|
290 |
Military |
düşman ateşi |
hostile fire n.
|
|
291 |
Military |
düşman gemilerine uygulanan kısıtlamalar |
hostile embargo n.
|
|
292 |
Military |
düşman hava savunmasını baskıda tutma |
suppression of enemy air defences n.
|
|
293 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe faaliyetleri |
counter battery activities n.
|
|
294 |
Military |
düşman harp esirleri danışma bürosu |
enemy prisoner of war information bureau n.
|
|
295 |
Military |
düşman eline geçmeyen |
evader n.
|
|
296 |
Military |
düşman bölgesine sızma |
infiltration n.
|
|
297 |
Military |
düşman harp esirleri/sivil enternelere destek bölüğü |
enemy prisoner of war/civilian enternee support company n.
|
|
298 |
Military |
düşman hattı |
enemy perimeter n.
|
|
299 |
Military |
düşman topçusuyla muharebe |
counter battery n.
|
|
300 |
Military |
düşman av uçağı |
bandit n.
|
|
301 |
Military |
düşman uyruklu şahıs |
enemy alien n.
|
|
302 |
Military |
düşman silahlarının yerini tespit eden seyyar radar |
mobile hostile weapon locating radar n.
|
|
303 |
Military |
düşman tespiti |
enemy detection n.
|
|
304 |
Military |
düşman hareket kabiliyetini engelleme |
countermobility n.
|
|
305 |
Military |
düşman muharebe düzeni fişi |
order of battle card n.
|
|
306 |
Military |
düşman havanlarıyla muharebe harekatı |
countermortar operations n.
|
|
307 |
Military |
düşman yabancı |
alien enemy n.
|
|
308 |
Military |
düşman topçusu dosyası |
enemy battery file n.
|
|
309 |
Military |
düşman hava savunmasının bastırılması |
suppression of enemy air defences n.
|
|
310 |
Military |
düşman karşısında işlenen ağır suçlar |
misbehaviour before the enemy n.
|
|
311 |
Military |
düşman taraftarı |
enemy sympathizer n.
|
|
312 |
Military |
düşman faaliyetleri |
enemy action n.
|
|
313 |
Military |
düşman kuvvetleri fiili kuvveti |
effective strength of enemy forces n.
|
|
314 |
Military |
düşman kuvvetlerin gücü |
strength of enemy forces n.
|
|
315 |
Military |
düşman kuvvetleri devre başı kuvveti |
initial strength of enemy forces n.
|
|
316 |
Military |
düşman kuvveti |
threat force n.
|
|
317 |
Military |
düşman güçlerinin yayılmasını önlemeyi hedefleyen askeri manevra |
containment n.
|
|
318 |
Military |
düşman veya dost tanıtma ana kontrolünü kapatın kodu |
stop squawk n.
|
|
319 |
Military |
düşman uçağı |
enemy aircraft n.
|
|
320 |
Military |
düşman mevzilerinin dış kenarı |
enemy perimeter n.
|
|
321 |
Military |
düşman birlikleri ileri hattı |
forward line of enemy troops n.
|
|
322 |
Military |
düşman ateşinden korunmuş bölge |
defiladed area n.
|
|
323 |
Military |
düşman istihbarat teşkilatı |
enemy intelligence n.
|
|
324 |
Military |
düşman emniyet kuvvetlerinin yeri |
location of enemy outposts n.
|
|
325 |
Military |
düşman savunmasını zayıflatma |
roll back n.
|
|
326 |
Military |
düşman havanlarıyla muharebe |
countermortar fire n.
|
|
327 |
Military |
düşman bölgesi |
denied area n.
|
|
328 |
Military |
düşman faaliyetleri |
enemy activities n.
|
|
329 |
Military |
düşman mukavemetinin tasfiyesi |
mopping up n.
|
|
330 |
Military |
düşman keşfini önleme amacıyla kullanılan bir uydu silah sistemi |
early spring n.
|
|
331 |
Military |
düşman hatları |
enemy lines n.
|
|
332 |
Military |
düşman imkan ve kabiliyeti |
enemy capability n.
|
|
333 |
Military |
düşman harp esiri |
enemy prisoner of war n.
|
|
334 |
Military |
elektronik dost düşman teşhis |
electronic identification friend and foe n.
|
|
335 |
Military |
enterne edilmiş sivil düşman personeli danışma bürosu |
enemy civilian internee information bureau n.
|
|
336 |
Military |
fırlatma öncesi düşman saldırısından kurtulma olasılığı |
pre-launch survivability n.
|
|
337 |
Military |
muharebe dışı kalmış düşman personeli |
enemy hors de combat n.
|
|
338 |
Military |
muhtemel düşman yaklaşma istikameti |
imminent enemy approach n.
|
|
339 |
Military |
nato üyesi olmayan ve gelecekte potansiyel düşman konumunda olan ve o ülke toprakları üzerinde veya uluslararası hava sahasında uçan uçak |
zombie n.
|
|
340 |
Military |
ortak düşman |
common enemy n.
|
|
341 |
Military |
önemli düşman yığınağı |
major enemy concentration n.
|
|
342 |
Military |
önemli düşman toplanması |
major enemy concentration n.
|
|
343 |
Military |
paraşütçüler tarafından kuşatılmış düşman bölgesi |
airhead n.
|
|
344 |
Military |
paraşütlü birlikler veya hava saldırısı kuvvetleri tarafından korunan düşman veya düşman kuvvetlerince kontrol altında tutulan alan |
airhead n.
|
|
345 |
Military |
vazife düşman arazi ve mevcut kuvvetler ve zaman |
mission enemy terrain troops and time available n.
|
|
346 |
Military |
yakılarak düşman gemileri arasına salıverilen gemi |
fire ship n.
|
|
347 |
Military |
(iki düşman ülke arasında) uzlaşma |
rapprochement n.
|
|
348 |
Military |
kendi ülkesi aleyhine çalışan düşman casusu |
asset n.
|
|
349 |
Military |
deniz mayın savaşında düşman gemilerine hasar vermeyi amaçlayan bölge |
attrition minefield n.
|
|
350 |
Military |
düşman savaşçı (9-11 terörle mücadele sırasında popüler olan, yakalanan ve cenevre anlaşması'nda belirtilenden daha az haklara sahip olan savaşçıların kast edildiği bir terim) |
enemy combatant n.
|
|
351 |
Military |
elektromanyetik enerji ve müttefik iletişim ve elektronik sistemlerinin düşman elektronik savaş destek önlemlerine karşı kullanılması |
electronic masking n.
|
|
352 |
Military |
düşman uçağı |
enemy n.
|
|
353 |
Military |
düşman gemisi |
enemy n.
|
|
354 |
Military |
düşman saldırısından korumak için diğer birliklere verilen çeşitli savaş kuvvetleri |
escort forces n.
|
|
355 |
Military |
pruvasında düşman gemilerine zarar vermek için çıkıntı bulunan savaş gemisi |
beak n.
|
|
356 |
Military |
müşterek düşman hava savunma sisteminin bastırılması |
joint suppression of enemy air defenses ( j-sead) n.
|
|
357 |
Military |
denizin kontrolünü ele geçirmek veya düşman tarafından ele geçirilmesini önlemek için denizde, denizaltında veya denizin hava sahasında yapılan operasyon |
maritime operation n.
|
|
358 |
Military |
düşman kuvvetlerin müdahalesi olmadan bir bölgede deniz harekatı yapılabilmesi ile nitelenen üstünlük |
maritime superiority n.
|
|
359 |
Military |
düşman kuvvetlerin müdahalesi olmadan bir bölgede deniz harekatı yapılabilmesi ile nitelenen üstünlük |
maritime supremacy n.
|
|
360 |
Military |
ateş açana kadar düşman tarafından fark edilmeyecek şekilde yerleştirilen batarya |
masked battery n.
|
|
361 |
Military |
düşman radarını şaşırtmak için bir uçaktan atılan folyo şeritleri |
window n.
|
|
362 |
Military |
düşman gemisine çıkarak saldıran denizci |
broader n.
|
|
363 |
Military |
düşman gemisine yapılan saldırı |
boarding n.
|
|
364 |
Military |
düşman gemisine çıkmak için seçilmiş bir grup denizci |
boarding-party n.
|
|
365 |
Military |
(kara harekatında) genellikle düşman ateşi altındaki ordunun yaptığı tek hamle |
bound n.
|
|
366 |
Military |
düşman safını yarmak için yapılan askeri saldırı |
breakout n.
|
|
367 |
Military |
düşman bölgesindeki bir ajana ulaklık yapan kimse |
bridge agent n.
|
|
368 |
Military |
konumu veya görevi nedeniyle savaşta düşman kuvvetlerine karşı özellikle savunmasız kalan abd personeli |
high-risk-of-capture personnel n.
|
|
369 |
Military |
düşman kuvvetlere ait askeri birlik |
hostile n.
|
|
370 |
Military |
düşman tehdidi |
hostile intent n.
|
|
371 |
Military |
ele geçirilen bir alandaki düşman izlerinin temizlenmesi |
mop-up n.
|
|
372 |
Military |
düşman mukavemetinin tasfiyesi |
mop-up n.
|
|
373 |
Military |
düşman ile temas halinde değilken veya yeterli sürede organize edilen savunma |
deliberate defense [uk] n.
|
|
374 |
Military |
düşman eline geçmesi istenmeyen askeri malzemenin hızlı imha edilmesine yarayan patlayıcı |
destructor n.
|
|
375 |
Military |
iki düşman topluluk arasındaki sınır hattı |
green line n.
|
|
376 |
Military |
askeri hatlarda organize olup düşman eline geçmiş, düşmancıl veya yasak bölgelerde askeri ve yarı askeri harekatlar düzenleyen, genellikle yerlilerden oluşan düzensiz grup |
guerrilla force n.
|
|
377 |
Military |
düşman tespiti |
identification n.
|
|
378 |
Military |
(düşman saldırısı habercisi olarak kullanılan) davullu uyarı |
long roll n.
|
|
379 |
Military |
silahlı düşman |
opposition n.
|
|
380 |
Military |
düşman kuvvetlerine mensup kimse |
opposition n.
|
|
381 |
Military |
kuvvetlerin düşman birlikleriyle karşılaşması durumunda hangi sınırlamalar ve koşullar altında muharebeyi başlatıp sürdüreceklerini tarif eden bir askeri direktif |
rule of engagement n.
|
|
382 |
Military |
hareketli düşman grupları |
roving enemy bands n.
|
|
383 |
Military |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
384 |
Military |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
385 |
Military |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
386 |
Military |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
387 |
Military |
(düşman tarafından) kuşatılma |
beleaguerment n.
|
|
388 |
Military |
düşman birliklerinin hedefi uzun süre kuşatması |
beleaguerment n.
|
|
389 |
Military |
doğal afet veya düşman saldırısı durumunda can ve mal kaybını önlemek için sivil gönüllülerden oluşan bir organın aldığı acil durum önlemleri |
civil defense (cd) n.
|
|
390 |
Military |
düşman casusluğu hakkında toplanan istihbarat |
counterintuitive n.
|
|
391 |
Military |
(deniz mayın savaşlarında) düşman mayınlarını patlatma |
countermining n.
|
|
392 |
Military |
düşman hareket kabiliyetini engelleme operasyonları |
countermobility operations n.
|
|
393 |
Military |
üs yakınındaki düşman uçaklarını yok etmeyi amaçlayan saldırı operasyonu |
intruder operation n.
|
|
394 |
Military |
düşman savunma hattını ihlal eden taarruz manevrası |
penetration n.
|
|
395 |
Military |
düşman istihkamının altını kazarken duvardaki çatlakları gizlemek için kullanılan çalı çırpı demeti |
sap fagot n.
|
|
396 |
Military |
düşman istihkamının altını kazan askerin korunmak amacı ile önüne yerleştirdiği, altı veya yedi fit uzunluğunda çalı demetleri ile doldurulmuş siper |
sap roller n.
|
|
397 |
Military |
(esir mübadelesi, düşmanlığı durdurulmasına ilişkin) düşman orduların komutanları arasında yapılan anlaşma |
convention n.
|
|
398 |
Military |
düşman uçaklarıyla doğrudan çatışmaya giren hızlı ve manevra kabiliyeti yüksek savaş uçağı |
fighter n.
|
|
399 |
Military |
düşman uçaklarını imha etmek için tasarlanmış zırhlı uçak |
fighter n.
|
|
400 |
Military |
düşman uçaklarını havadayken imha etmek üzere tasarlanmış yüksek hızlı uçak |
fighter aircraft n.
|
|
401 |
Military |
avcı uçakların belirli bir sahadaki düşman uçaklarını bulup yok etmesini veya ani hedefleri bombalama görevi |
fighter sweep n.
|
|
402 |
Military |
düşman birliklerini döndürmek veya düşmana yandan saldırmak için düşman konumuna paralel veya dik şekilde yapılan ilerleme |
flank march n.
|
|
403 |
Military |
düşman kanadına yöneltilen saldırı |
flanking attack n.
|
|
404 |
Military |
oluşan parlamaları en az iki gözlem noktasından izleyerek düşman silahlarının konumunu belirleyip dost ateşini ayarlama |
flash ranging n.
|
|
405 |
Military |
askerleri düşman ateşinden koruması için yığılmış taş öbeği |
schantze [south africa] n.
|
|
406 |
Military |
askerleri düşman ateşinden koruması için yığılmış taş öbeği |
schanze [south africa] n.
|
|
407 |
Military |
askerleri düşman ateşinden koruması için yığılmış taş öbeği |
schanse [south africa] n.
|
|
408 |
Military |
düşman için yararlı olabilecek her şeyi ortadan kaldırma politikası |
scorched earth policy n.
|
|
409 |
Military |
mıntıka koruma amacıyla düşman hattına gönderilen askeri birlik |
screen n.
|
|
410 |
Military |
(amfibi harekatlarda) düşman saldırısı kaynaklı kayıpları ve mayınlardan arındırılacak alanı azaltmak için nakliye gemileri demirleme yerlerini dağıtma planı |
sea echelon plan n.
|
|
411 |
Military |
abd birliklerinin vietnam'da geliştirdikleri, belirlenmiş bir alandaki düşman birlikleri bulup imha etme şeklinde yürütülen harekat |
search and destroy mission n.
|
|
412 |
Military |
düşman kuvvet mevzilerini gösteren bir tür şablon |
situation template n.
|
|
413 |
Military |
savaş zamanında düşman kargosu taşısa bile zapt edilmesi yasak olan tarafsız ülke gemileri |
free ships n.
|
|
414 |
Military |
öngörülen düşman kuvveti saldırısını önleme amaçlı saldırı |
preventive attack n.
|
|
415 |
Military |
öngörülen düşman kuvveti saldırısını önleme amaçlı saldırı |
preventive strike n.
|
|
416 |
Military |
düşman hava savunmalarının bastırılması |
sead n.
|
|
417 |
Military |
düşman kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen geçici bastırma |
suppression n.
|
|
418 |
Military |
düşman ordusunun etrafından dolaşıp arkasında ya da yanında pozisyon almak |
turn a hostile army v.
|
|
419 |
Military |
düşman mevzilerini çökertmek |
deny enemy positions v.
|
|
420 |
Military |
(askeri birlik) düşman bölgesine ilerlemek |
infiltrate v.
|
|
421 |
Military |
(askeri birlik) düşman bölgesine girmek |
infiltrate v.
|
|
422 |
Military |
(bir yerde) karşı mayınlarla düşman mayınlarını yok etmek |
countermine v.
|
|
423 |
Military |
karşı ateşle veya bombalamayla düşman ateşini durdurmak |
silence v.
|
|
424 |
Military |
(savaş gemisinde) düşman araçlarını aramak |
cruise v.
|
|
425 |
Military |
düşman ulusa ait |
enemy adj.
|
|
426 |
Military |
düşman işgali altında |
enemy-occupied adj.
|
|
427 |
Military |
düşman kuvvetlerince işgal edilmiş |
enemy-occupied adj.
|
|
428 |
Military |
düşman kuvvetlere ait |
hostile adj.
|
|
429 |
Military |
kalan düşman birliklerini öldürerek veya yakalayarak askeri eylemi bitiren |
mopping-up adj.
|
|
430 |
Military |
düşman gemisini yakalayıp batıran gemi veya denizaltıyla ilgili |
hunter-killer adj.
|
|
431 |
Military |
düşman denizaltılarına karşı yapılan hava-deniz operasyonuna ait veya ilgili |
hunter-killer adj.
|
|
432 |
Military |
düşman kuvvetlerini asıl saldırı noktasından uzaklaştırmayı amaçlayan (askeri operasyon) |
diversionary adj.
|
|
433 |
Military |
düşman saldırı gücünü kıran |
pre-emptive adj.
|
|
434 |
Military |
düşman tespit edildi |
enemy spotted expr.
|
|
435 |
Military |
düşman operasyonda öldürüldü |
ekia (enemy killed in action) expr.
|
|
436 |
Military |
(düşman top ateşi) yaklaşıyor |
incoming expr.
|
|
437 |
Military |
düşman hakkında istihbarat edinmek için kullanılan uçak |
rf (reconnaissance fighter) abrev.
|
|
Slang |
|
438 |
Slang |
hava muharebesinde düşman pilot |
gomer n.
|
|
Star Wars |
|
439 |
Star Wars |
düşman-sınıfı silah gemisi |
nemesis-class gunship n.
|
|