gelişen - Turco Inglés Diccionario
Historia

gelişen



Significados de "gelişen" en diccionario inglés turco : 24 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
gelişen developing adj.
gelişen growing adj.
General
gelişen evolver n.
gelişen crescent adj.
gelişen progressive adj.
gelişen advancing adj.
gelişen rising adj.
gelişen booming adj.
gelişen thriving adj.
gelişen emergent adj.
gelişen progressing adj.
gelişen processive adj.
gelişen crescive adj.
gelişen upwardly mobile adj.
gelişen evolvent adj.
gelişen blooming adj.
gelişen going adj.
gelişen ongoing adj.
gelişen improving adj.
gelişen flourishing adj.
gelişen perfective adj.
gelişen soncy adj.
Biology
gelişen germinative adj.
Archaic
gelişen frim adj.

Significados de "gelişen" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
yavaş gelişen retarded adj.
ani gelişen acute adj.
General
yavaş gelişen afet creeping disaster n.
geç gelişen late developer n.
döllenmiş yumurtadan gelişen hayvan zoon n.
gelişen iş flourishing business n.
gelişen teknoloji developing technology n.
gelişen teknoloji advancing technology n.
gelişen ekonomi thriving economy n.
gelişen imkanlar improving opportunities n.
gelişen şey outgrowth n.
gelişen dünya developing world n.
telefon sahibinin isteği dışında (genellikle yanlışlıkla telefon kilidinin devre dışı kaldığı durumlarda) gelişen yanlış arama pocket-calling n.
telefon sahibinin isteği dışında (genellikle yanlışlıkla telefon kilidinin devre dışı kaldığı durumlarda) gelişen yanlış arama pocket dialing n.
gelişen ülke developing country n.
içinden yeni bir şey türeyen, oluşan veya gelişen şey matrix n.
gelişen kimse bloomer n.
hızlı gelişen veya feci sonuçlar getiren gerileme veya çöküş meltdown n.
hızla gelişen bir yere yerleşen kimse boomer n.
ingiltere'de 1960'lı yıllarda hippilere karşı gelişen bir gençlik altkültürü bootboys n.
gelişen kimse mover n.
gelişen şey mover n.
aniden gelişen konuşma impromptu n.
sıvı üzerinde gelişen zar pellicle n.
sıvı yüzeyinde gelişen bakteriyel büyüme pellicle n.
sonradan gelişen olay postfact n.
organik şekilde ortaya çıkıp gelişen oluşum organism n.
bireyin dışında gelişen şey outsetting n.
ışığa aşırı maruz kalmaktan gelişen bitki hastalığı photopathy n.
büyüyüp gelişen şey physis n.
alt uzuvlarda gelişen iltihaplı bir deri hastalığı scratch n.
(sıkışma sonucu) toprakta gelişen hacim kaybı shrinkage n.
(taşıma sırasında) hayvanda gelişen kilo kaybı shrinkage n.
kazara gelişen durum fortuity n.
aniden gelişen felaket slip n.
(özellikle and dağları'nda gelişen) dağ hastalığı soroche n.
burkulma sonrası gelişen şişlik, iltihaplanma, kanama ve renk değişikliği durumu sprain n.
(market muzlarında gelişen) fışkırtma hastalığı squirter n.
(market muzlarında gelişen) fışkırtma hastalığı squirter disease n.
ani gelişen yoğun duygu stab n.
giderek gelişen kimse stairstep n.
giderek gelişen kimse stair-step n.
aniden gelişen konuşma start n.
(ani saldırı sonucu gelişen) korku surprise n.
(ani saldırı sonucu gelişen) endişe surprise n.
aniden gelişen şey surprise n.
ansızın gelişen durum surprise n.
(iç ses düşmesi sonucu gelişen) kısaltma syncope n.
birlikte gelişen olaylar grubu syndrome n.
(bir taraf hareket ettiğinde gelişen) istemsiz hareket synkinesis n.
bazı protozoa kitlelerinde gelişen yığılma syzygy n.
başka bitki üzerinde gelişen epiphytic adj.
başka bitki üzerinde gelişen bitki epiphytal adj.
zamanından önce gelişen premature adj.
yavaş gelişen tardive adj.
büyüyerek gelişen accretive adj.
hızla gelişen fast-growing adj.
durmaksızın gelişen ever-growing adj.
sürekli gelişen ever-growing adj.
durmadan gelişen ever-growing adj.
gitgide gelişen ever-evolving adj.
gitgide gelişen ever-developing adj.
hızla gelişen rapidly emerging adj.
çabucak gelişen burgeoning adj.
hızlı gelişen rapidly-developing adj.
başka bitki üzerinde gelişen epiphytical adj.
yeni gelişen newly-emerging adj.
yavaş gelişen indolent adj.
doğaçlama gelişen ad-lib adj.
spontane gelişen reflexive adj.
oldukça gelişen amendful [obsolete] adj.
dışarıya doğru gelişen enate adj.
dışarıya doğru gelişen enatic adj.
sağlıklı gelişen vigorous adj.
hızlı gelişen galloping adj.
(insan) gelişen goey adj.
çok ani gelişen overacute adj.
hızla gelişen roaring adj.
doğaçlama gelişen komik bölüm ile ilgili improv adj.
doğaçlama gelişen komik bölüme ait improv adj.
aniden gelişen improvisate adj.
beraber gelişen concrescive adj.
parazit nedeniyle gelişen parasitical adj.
yavaş gelişen picktooth adj.
ara sıra gelişen popping adj.
hızlı gelişen fast-breaking adj.
belirli sınırda gelişen ingrowing adj.
kısıtlı gelişen ingrowing adj.
dışarıya bağımlı gelişen intervenient adj.
göğüste gelişen pectoral adj.
ölüm sonrası gelişen post mortem adj.
kaza sonrası gelişen postaccident adj.
konser sonrası gelişen postconcert adj.
kriz sonrası gelişen postcrisis adj.
elden çıkarma sonrası gelişen postdivestiture adj.
ilaç uygulandıktan sonra gelişen postdrug adj.
seçim sonrası gelişen postelection adj.
seçim sonrası gelişen post-election adj.
acil durum sonrası dönemde gelişen postemergency adj.
giriş sonrasında gelişen postentry adj.
maruziyet sonrası dönemde gelişen postexposure adj.
(hastalık, deneyim) maruz kaldıktan sonraki dönemde gelişen postexposure adj.
hata sonucu gelişen postfault adj.
kırık sonrası gelişen postfracture adj.
donma sonrası gelişen postfreeze adj.
darbe sonrası gelişen postimpact adj.
izolasyon sonrası dönemde gelişen postisolation adj.
hata sonrası gelişen postlapsarian adj.
ölüm sonrası gelişen postmortal adj.
memeden kesme sonrası gelişen postweaning adj.
mekanik ventilasyondan ayırma sonrası gelişen postweaning adj.
atölye sonrası gelişen postworkshop adj.
beraberinde gelişen satellite adj.
beraberinde gelişen satellitic adj.
dış kaynaklı gelişen foreign adj.
canlı büyümesine benzer şekilde ortaya çıkıp gelişen organic adj.
birden gelişen precipitant adj.
norman fethi öncesinde gelişen preconquest adj.
karar öncesi gelişen preconvention adj.
anlaşma öncesi gelişen preconvention adj.
kriz öncesi dönemde gelişen precrisis adj.
gün doğmadan önce gelişen predawn adj.
ölümden önce gelişen predeath adj.
tartışma öncesi gelişen predebate adj.
taslak öncesi gelişen predraft adj.
don öncesi gelişen prefreeze adj.
açılış töreni öncesi gelişen preinaugural adj.
beklendiği gibi gelişen self-fulfilling adj.
her altı ayda bir gelişen semestral adj.
her altı ayda bir gelişen semestrial adj.
günde iki kez gelişen semidiurnal adj.
her yarım günde bir gelişen semidiurnal adj.
yarım saatte bir gelişen semihoral adj.
ayda iki kez gelişen semimonthly adj.
tesadüfen gelişen fortuitous adj.
serbest gelişen free-form adj.
zamanından önce gelişen previous adj.
aniden gelişen sneak adj.
ani gelişen poignant adj.
çevresinde olaylar gelişen polar adj.
hızla gelişen şey soaraway adj.
aniden gelişen spur-of-the-moment adj.
adım adım gelişen stairstep adj.
adım adım gelişen stair-step adj.
sokaktaki virüsler sonucu gelişen street adj.
stres nedeniyle gelişen stress-related adj.
aniden gelişen subitaneous adj.
hızlı gelişen subitaneous adj.
aniden gelişen subitany adj.
hızlı gelişen subitany adj.
yeraltında gelişen subjacent adj.
altta gelişen subnascent [obsolete] adj.
periosteumun altında gelişen subperiosteal adj.
dış kemik tabakasının altında gelişen subperiosteal adj.
ansızın gelişen supervenient adj.
segmentlere ek olarak gelişen suprasegmental adj.
bölümlere ilaveten gelişen suprasegmental adj.
ansızın gelişen surprise adj.
ansızın gelişen surprising adj.
(eğitim alanında) anlık gelişen synchronous adj.
aniden gelişen upon the spot adj.
dışardan etkilenmeksizin kendi içinden gelişen autochthonous adv.
gelişen bir şekilde thrivingly adv.
(metamorfik kayaçta) orijinal tortudan gelişen anlamına gelen ön ek par- pref.
iki kez gelişen anlamına gelen ön ek semi- pref.
gelişen anlamı veren son ek -plastic suf.
Colloquial
bir anda gelişen samimiyet an instant rapport n.
yavaş büyüyen/gelişen low-growing adj.
giderek gelişen on the up and up expr.
Idioms
ağır ağır/adım adım/yavaş yavaş gelişen şey a slow burn n.
yavaş yavaş gelişen bir durumun/problemin vahim bir hale gelene kadar kendini fark ettirmemesi/fark edilmemesi boiling frog n.
sosyal pozisyonu gelişen upwardly mobile adj.
statüsü gelişen upwardly mobile adj.
en ilkel organizmadan insana kadar gelişen evrim süreci from goo to you, by way of the zoo expr.
giderek gelişen on the up expr.
giderek gelişen on the upgrade expr.
Trade/Economic
bir olayın/durumun doğal sonucu olarak gelişen maliyet follow-on cost n.
en az gelişen ülkeler least developing countries n.
gelişen ekonomiler developing economies n.
gelişen ekonomi emerging economy n.
gelişen ekonomi booming economy n.
gelişen canlanan endüstri prosperous industry n.
gelişen pazarlar emerging markets n.
gelişen işletmeler piyasası (gip) emerging companies market n.
gelişen şirketler pazarı development capital market n.
hızla gelişen teknoloji yüzünden işsiz kalacaklarından korkan işçiler luddites n.
hızla gelişen endüstri fast moving industry n.
hızla gelişen teknoloji yüzünden işsiz kalacaklarından korkan işçi luddite n.
hızla gelişen şehir boomtown n.
aniden çökebilecek durumdaki gelişen ekonomi bubble n.
belirli bir endüstride aşırı üretim veya fazla rekabet sonucu gelişen dramatik kırılma shakeout n.
aniden gelişen ekonomik kriz shock n.
sürekli gelişen ever-growing adj.
ekonomik buhran sonrası gelişen postdepression adj.
resesyon sonrası gelişen postrecession adj.
satın alım öncesinde gelişen preacquisition adj.
denetim öncesinde gelişen preaudit adj.
ihale öncesi gelişen prebid adj.
ihale öncesi gelişen prebidding adj.
ekonomik büyüme öncesi gelişen preboom adj.
ekonomik büyüme öncesi gelişen preboom adj.
rekabet öncesi işbirliği dönemi gelişen precompetitive adj.
Law
mahkeme kararları ile gelişen hukuk judge made law n.
tutuklama sonrası gelişen postarrest adj.
dava sonrası gelişen posttrial adj.
resmi suçlama öncesi gelişen precharge adj.
kanun düzenlenmeden önce gelişen precode adj.
mahkumiyet kararı öncesi gelişen preconviction adj.
Politics
büyüyen gelişen bir türkiye a growing and developing turkey n.
gelişen sekiz ülke developing eight n.
gelişen ülke emerging market n.
gelişen avrupa demiryolları komitesi developing european railways committee n.
(en önemli gelişen ekonomiler olarak) çin, hindistan ve endonezya chindonesia n.
aniden gelişen destek akını stampede n.
aniden gelişen geniş ölçekli hareket stampede n.
komünizm sonrası gelişen post-communist adj.
Technical
dışta gelişen bakteriler ectogeneous bacteria n.
geriye doğru gelişen kayma retrogressive slide n.
yavaş gelişen fermantasyon retarded fermentation n.
(gerçek ve pervaneli kullanım sonucu gelişen) gemi hız farkı slip n.
(vakum tüpünde) pozitif kolon deşarjında gelişen çizgi striation n.
yanma öncesi gelişen pre-combustion adj.
Computer
yazılım uygulamasında değişiklik öncesi gelişen premigration adj.
Telecom
(telgraf tuşu serbest bırakıldığında gelişen) işlem kesintisi space n.
Architecture
avrupa ve amerika'da 1890-1910 yılları arasında gelişen dekoratif ve mimari stil art nouveau n.
büyük iskender tarafından fethedilen bölgede gelişen güzel sanatlar tarzlarıyla ilgili hellenistic adj.
Aeronautic
uçuş sonrası dönemde gelişen postflight adj.
Marine
gelişen sahil advancing coast n.
Mining
(cevher yatağı) yüzeye çok yakında gelişen supergene adj.
Medical
iyileşme sırasında kırık bir kemiğin uçları etrafında gelişen sert kemik dokusu callus n.
akciğer hastalıkları sonucu gelişen hipertrofik osteoartropati hypertrophic pulmonary osteoarthropathy n.
ani gelişen kardiyak arrest unexpected cardiac arrest n.
açık kalp cerrahisi sonrası gelişen depresyonun önlenmesi prevention of development of depression following open heart surgery n.
anestezi sonrası gelişen titreme postanaesthetic shivering n.
akciğer hastalığına bağlı olarak gelişen kalp rahatsızlığı cor pulmonale n.
ani gelişen görme kaybı sudden loss of vision n.
birden fazla ilaca gelişen direnç protein geni multidrug resistance protein n.
diffüz gelişen saç dökülmesi diffuse hair loss n.
dekstroz aşırı dozuna bağlı gelişen geçici intraoperatif hiperglisemi dönemi transient hyperglycemic period induced by dextrose overdose n.
doğum sonrası dönemde gelişen developing in the postpartum period n.
düşük moleküler ağırlıklı heparine bağlı gelişen anafilaktik reaksiyon low-molecular weight heparin-induced anaphylactic reaction n.
ependimositerde gelişen iyi huylu bir tümör ependymoma n.
endotrakeal entübasyona karşı gelişen hemodinamik yanıt hemodynamic response to endotracheal intubation n.
erken gelişen koma ve intrakranial kanama early development of coma and intracranial hemorrhage n.
enterokoklarla gelişen infeksiyonlar infections caused by enterococci n.
gelişen implante olmuş embriyo conceptus n.
genel anestezi sırasında gelişen spontan pnömotoraks spontaneous pneumothorax during general anesthesia n.
graves hastalığında gelişen oftalmopati graves' ophthalmopathy n.
hipotiroidi seyrinde gelişen hiponatremiye bağlı bulantı/kusma nausea/vomiting due to hyponatremia in the course of hypothyroidism n.
hipofarinksin piriform sinüsünden gelişen kanser pyriform sinus cancer n.
hislere bağlı olarak gelişen emotional amenorrhea n.
hastanede yatan hastalarda gelişen akut böbrek yetmezliği hospital-acquired acute kidney failure n.
ışınlama sonucu gelişen makülopati maculopathy due to irradiation n.
immün yanıt sonucu gelişen hastalık immune-mediated disease n.
intervenöz heparin sonrası gelişen akut hipotansiyon acute hypotension following intravenous heparin n.
insüline karşı gelişen direnç resistance against insulin n.
kanserin kemik iliğini tutması nedeniyle gelişen anemi myelophthisic anemia n.
kaburgadan gelişen periferik kondrosarkom peripheral chondrosarcoma of the rib n.
karotis endarterektomisi sonrası gelişen hiperperfüzyon sendromu hyperperfusion syndrome after carotid endarterectomy n.
kemoterapiye bağlı gelişen nöropati chemotherapy induced neuropathy n.
kemoterapiye bağlı gelişen oddi sfinkter fibrozis oddi sphincter fibrosis due to chemotherapy n.
kistik fibrozise bağlı gelişen diyabet cystic fibrosis related diabetes n.
klaritromisine bağlı gelişen uzun qt sendromu clarithromycin-induced long qt syndrome n.
kronik zeminde gelişen vasküler hastalıklar vascular diseases in the chronic base n.
kronik böbrek yetersizliğine bağlı gelişen anemi anemia associated with chronic renal failure n.
kraniyal radyoterapi sonrası gelişen nöropsikolojik bozukluklar neuropsychologic deficits after cranial radiotherapy n.
lokal anesteziklere bağlı gelişen methemoglobinemi methemoglobinemia caused by local anesthetics n.
memenin cerrahi çıkarılmasından sonra gelişen olaylar ve belirtiler kompleksi postmastectomy syndrome n.
okskarbazepin tedavisi sırasında gelişen hiponatremi oxcarbazepine induced hyponatremia n.
nöromüsküler blok uzamasıyla birlikte gelişen hiperglisemi hyperglycemia with concomitant prolongation of the neuromuscular block n.
öksürük sonucu gelişen spontan kot fraktürü spontaneous rib fracture caused by coughing n.
penisiline bağlı olarak gelişen akut jeneralize ekzantematöz püstülozis acute generalized exanthematous pustulosis induced by penicillin n.
pregabalin kullanımı sonrası gelişen kalp yetmezliği heart failure associated with pregabalin use n.
pelvik radyoterapiye bağlı olarak gelişen hemorajik rektosigmoiditin tedavisi therapy for hemorrhagic rectosigmoiditis caused by pelvic radiation therapy n.
plevranın mediastinal yüzü de dahil tüm hemitoraksı çevreleyecek şekilde gelişen plevral kalınlaşması Plevral rind n.
radyasyon sonucu gelişen cilt iltihabı radiation biology n.
radyasyon sonucu gelişen beyin nekrozu radiation necrosis of brain n.
radyasyon sonucu gelişen toplardamar lezyonları radiation-induced venous lesions n.
radyoterapi sonrası gelişen gözde kuruluk dry eye after radiotherapy n.
radyasyon sonucu gelişen nötropeni neutropenia n.
radyasyon sonucu gelişen prostat iltihabı radiation-induced prostatitis n.
radyasyon sonucu gelişen rektal yangı reaksiyonu radiation proctocolitis n.
radyasyon sonucu gelişen sistit radiation induced cystitis n.
radyasyon sonucu gelişen miyelopati radiation myelopathy n.
radyasyon sonucu gelişen pansitopeni radiation-induced pancytopenia n.
radyoterapi sonrası gelişen nöropsikolojik değişiklikler neuropsychologic alterations after radiotherapy n.
radyasyon sonucu gelişen akciğer iltihabı radiation-induced pneumonitis n.
radyasyon sonucu gelişen kemik iltihabı radiation-induced osteitis n.
radyasyon sonucu gelişen sistit radiation-induced cystitis n.
radyasyon sonucu gelişen perikard hastalıkları radiation-induced pericardial disease n.
radyasyona bağlı gelişen pankardit panasthenia n.
radyasyon sonucu gelişen pigmentasyon radiation-induced pigmentation n.
sezaryen sonrası gelişen nekrotizan fasiitis post-cesarean section necrotizing fasciitis n.
sindirilmemiş üzüme bağlı gelişen bağırsak tıkanıklığı intestinal obstruction n.
sistemik inflamatuar yanıt gelişen hasta patient with systemic inflammatory response n.
suçiçeği enfeksiyonu sonrası gelişen cilt defektleri skin defects following varicella infection n.
tüberküloz tedavisi sırasında gelişen hepatotoksisite antituberculosis drug-induced hepatotoxicity n.
torasik herpes zoster sonrası gelişen oksipital nevralji occipital neuralgia following thoracic herpes zoster n.
travma sonrası gelişen stres hastalığı posttraumatic stress disorder n.
tüberküloz ilaçlarına bağlı gelişen hepatotoksisite antituberculosis drug-induced hepatotoxicity n.
viral etkenlere bağlı gelişen kronik karaciğer hastalığı chronic liver disease of viral origin n.
venöz konjesyona bağlı olarak gelişen progresif laringeal ve serebral ödem progressive laryngeal and cerebral edema due to venous congestion n.
yutma sırasında gelişen ağrı odynophagia n.
zar dokudan gelişen kemik membrane bone n.
uterusun dışında gelişen embriyonun cerrahi yolla alınması embryectomy n.
yetişkinlerde böbrek olarak bilinip yüksek omurgalılarda gelişen üç embriyonik böbrek organı çiftinin arka kısımlarından biri metanephron n.
çevreye karşı gelişen duyarlılık hyperaesthesia n.
dağılım bozukluğuna bağlı gelişen şok distributive shock n.
periyodik olarak gelişen nötropeni cyclic neutropenia n.
organizma içinde gelişen (kanser) yabancı yaşam formu parabiosis n.
vücuda nesne girmesi sonucu gelişen yaralanma penetrating injury n.
portal sistemde biriken kandan gelen basınç sonucu gelişen hipertansiyon portal hypertension n.
ayakta dururken gelişen düşük tansiyon postural hypotension n.
(gözde gelişen) püstül pouke [dialect] n.
fallop tüplerinin girişinde gelişen fıtık fimbriocele n.
genellikle karın bölgesinde çeşitli nedenlerle gelişen şişlik phantom tumor n.
yutakta gelişen fıtık pharyngocele n.
yutak duvarında gelişen muköz membran çıkıntısı pharyngocele n.
yüzeyde gelişen çöküntü scratch n.
uyku esnasında gelişen bebek ölümü sids n.
uzun süreli ateş sonucu dudak ve diş bölgesinde gelişen koyu renkli bir kabuklanma türü sordes n.
var olan enfeksiyon üzerine gelişen enfeksiyon superinfection n.
aynı anda gelişen semptomlar grubu symptomatology n.
aynı anda gelişen semptomlar grubu symptomology n.
soğuğa bağlı gelişen cold-induced adj.
ani gelişen fulminant adj.
birbirinden ayrı döllenmiş iki yumurtadan gelişen dizygotic adj.
hızlı gelişen proliferous adj.
immün yanıt sonucu gelişen immune-mediated adj.
kan içeren kültürlerde iyi gelişen (bakteri) hemophile adj.
kanda iyi gelişen (bakteri) hemophile adj.
kan içeren kültürlerde iyi gelişen (bakteri) hemophilic adj.
kanda iyi gelişen (bakteri) hemophilic adj.
spontan gelişen idiopathetic adj.
spontan gelişen idiopathic adj.
uyuşturucu maddeye bağlı gelişen drug-induced adj.
ilaca bağlı gelişen drug-induced adj.
parasempatik sinir sistemi üzerinde gelişen parasympathetic adj.
kürtaj sonrası gelişen postabortion adj.
amputasyon sonrası gelişen postamputation adj.
yanarak yaralanma sonrası gelişen postburn adj.
cinsel ilişki sonrası gelişen post-coital adj.
gebelik sonrası gelişen postconception adj.
(hastada) depresyon sonrası dönemde gelişen postdepression adj.
hemoraj sonrası gelişen posthemorrhagic adj.
kanama sonrası gelişen posthemorrhagic adj.
enfeksiyon sonrası dönemde gelişen postinfection adj.
enjeksiyon sonrası gelişen postinjection adj.
aşılama sonrası gelişen postinoculation adj.
inokülasyon sonrası gelişen postinoculation adj.
irradyasyon sonrası gelişen postirradiation adj.
irradyasyon sonrası gelişen postischemic adj.
kan transfüzyonu sonrası gelişen posttransfusion adj.
tedavi sonrası gelişen posttreatment adj.
aşı sonrası gelişen postvaccinal adj.
aşılanma sonrası gelişen postvaccination adj.
vazektomi sonrası gelişen postvasectomy adj.
anestezi öncesi gelişen preanaesthetic adj.
ataksi öncesi gelişen preataxic adj.
baş ağrısından önce gelişen preheadache adj.
sık sık gelişen short adj.
(hastalık) aniden gelişen foudroyant adj.
ölüm katılığı gelişen stiff adj.
rigor mortis gelişen stiff adj.
striktür gelişen strictured adj.
sinovit gelişen synovial adj.
Anatomy
fetüste gelişen, her iki cinsiyette ürogenital pasajları oluşturan bir kordon genital cord n.
omurgalı iskeletinin zar dokudan gelişen bölümü dermoskeleton n.
notokordun iki tarafında gelişen çubuk şekilli hücre çiftinden her biri parachordal n.
kas içerisinde gelişen küçük bir kemik sesamoid bone n.
kas içerisinde gelişen küçük bir kemik os sesamoideum n.
beynin nöral tüpün ön kısmından gelişen bölümü prosencephalon n.
tibia ve fibula arasında gelişen bir eklemleşme biçimi synneorosis n.
ana safra kanalında gelişen choledochal adj.
ana safra kanalında gelişen choledoch adj.
frontal lobun arkasına doğru gelişen postfrontal adj.
vücudun ön ekseninde gelişen preaxial adj.
ağzın altında gelişen suboral adj.
diyaframın altında gelişen subphrenic adj.
kalbin karıncık üzerindeki bölümünde gelişen supraventricular adj.
Psychology
anne ile bebek arasında doğumdan itibaren gelişen bağlanma maternal-infant bonding n.
oral fiksasyon sonucu gelişen bir kişilik tipi oral personality n.
kadınlarda doğum sonrası gelişen zihinsel bir bozukluk puerperal psychosis n.
Mental Health
kişinin dışında gelişen extrapersonal adj.
Dentistry
diş çekimi sonrası gelişen internal juguler ven tromboflebiti internal jugular venous thrombophlebitis secondary to tooth extraction n.
mikrobiyal diş plağına bağlı gelişen dişeti hastalığı microbial dental plaque-induced gingival disease n.
dişetinde gelişen karsinom ulocarcinoma n.
dişetinde gelişen habis tümöral kütle ulocarcinoma n.
Physiology
gelişen organların üzerindeki madde kitlesinin uyguladığı yöneltme etkisi somatotropism n.
ovülasyon öncesi gelişen preovulatory adj.
yumurtlama dönemi öncesi gelişen preovulatory adj.
Pathology
virüslerle gelişen beyin dokusu inflamasyonu cephalitis n.
yoğun veya uzun süreli stimülasyon sonucu sinir veya diğer irritabl dokuda gelişen duyarsızlık refractoriness n.
sfingomyelinaz enzim eksikliğine bağlı olarak gelişen kalıtsal bir lipit metabolizması bozukluğu niemann-pick disease n.
ben veya doğum lekesi üzerinde gelişen kötü huylu tümör nevocarcinoma n.
girişim sonrası gelişen hipopituitarizm postprocedural hypopituitarism n.
girişim sonrası gelişen hipotiroidizm postprocedural hypothyroidism n.
girişim sonrası gelişen over yetmezliği postprocedural ovarian failure n.
girişim sonrası gelişen adrenokortikal hipofonksiyon postprocedural adrenocortical hypofunction n.
genellikle çocuklarda protein eksikliğine bağlı olarak gelişen hastalık kwashiorkor n.
girişim sonrası gelişen hipoinsülinemi postprocedural hypoinsulinaemia n.
girişim sonrası gelişen endokrin ve metabolik bozukluklar postprocedural endocrine and metabolic disrd n.
girişim sonrası gelişen testiküler hipofonksiyon postprocedural testicular hypofunction n.
girişim sonrası gelişen hipoparatiroidizm postprocedural hypoparathyroidism n.
şeker kamışı tozuna karşı gelişen alerjik tepki bagassosis n.
atopik dermatit ile beraber gelişen vaksiniya komplikasyonu kaposi's varicelliform eruption n.
epitelyumda gelişen kötü huylu kıkırdaklı yapıda bir tümör chondrocarcinoma n.
testislerde ansızın gelişen koryonik doku sonucu meydana gelen kötü huylu bir tümör chorioepithelioma n.
sarılık hastalığı ile gelişen karaciğer inflamasyonu icterohepatitis n.
anadamarda tıkanma sonucu gelişen bir tür kangren mumification necrosis n.
kümes hayvanlarının bağ dokusunda gelişen kötü huylu bir tümör rous sarcoma n.
doğum öncesi gelişen anomali congenital abnormality n.
doğum öncesi gelişen anomali congenital defect n.
genellikle kötü huylu olup tükürük bezleri, cilt ve bronşlarda gelişen epitelyal bir tümör çeşidi cylindroma n.
anadamarda tıkanma sonucu gelişen bir tür kangren dry gangrene n.
anadamarda tıkanma sonucu gelişen bir tür kangren cold gangrene n.
gözün kör noktasında ödem kaynaklı gelişen şişme choked disk n.
virüs kaynaklı gelişen epitelyal tümör papilloma n.
birden fazla türde kan damarında gelişen iltihaplanma polyangiitis n.
kronik iltihaplanma sonucu gelişen şişik ve aşırı büyümüş mukoz membran kütlesi polyp n.
somatik hücrelerde ek kromozom bulunması sonucu gelişen doğumsal kusur polysomy n.
bazı cilt karsinomlarında gelişen yuvarlak keratin kitlesi epithelial pearl n.
beyaz fibröz bağ dokuda gelişen yangılı hiperplazi fibrositis n.
cilt üzerinde gelişen kanser türleri skin cancers n.
süt ürünleri tüketimi sonucu gelişen halsizlik ve kusma ile karakterize bir akut hastalık slows n.
bağışıklık sistemi hasarlı bireylerde gelişen bir zatürre çeşidi interstitial plasma cell pneumonia n.
bağışıklık sistemi hasarlı bireylerde gelişen bir zatürre çeşidi pneumocystis carinii pneumonia n.
bağışıklık sistemi hasarlı bireylerde gelişen bir zatürre çeşidi pneumocystis pneumonia n.
bağışıklık sistemi hasarlı bireylerde gelişen bir zatürre çeşidi pneumocytosis n.
tekli ve dağınık vakalar halinde gelişen hastalık sporadic disease n.
romatizmal ateş ile ilişkilendirilen ve genellikle çocuklarda gelişen bir hareket bozukluğu hastalığı st. vitus dance n.
kolera kaynaklı gelişen choleraic adj.
paralizi ile birlikte gelişen paralytical adj.
kanseröz evre öncesi gelişen premalignant adj.
(hastalık, rahatsızlık) sigaraya bağlı gelişen smoking-related adj.
Dermatology
sıraca hastalığına bağlı gelişen cilt hassasiyeti scrofulide n.
ciltte gelişen küçük ve beyazımsı vezikül sudamen n.
Parasitology
büyüyen bir diğer yapı üzerinde gelişen organizma supercrescence [obsolete] n.
Optics
yapışma sonucu gelişen hastalık durumu synechia n.
Veterinary
diş etinden gelişen kötü huylu bir tümör epulis n.
atın başı üzerinde gelişen akut şişlik poll evil n.
atın arka bacağında gelişen bir egzama türü sellanders n.
(atlarda) eyerin cildi tahriş etmesiyle gelişen iltihaplı nasır rahatsızlığı sitfast n.
(atlarda) eyerin cildi tahriş etmesiyle gelişen iltihaplı nasır rahatsızlığı setfast n.
at çenesinde gelişen bir tür felç stag-evil n.
Food Engineering
gelişen asitlik improved acidity n.
nazlı gelişen fastidious adj.
zor gelişen fastidious adj.
Physics
elektron ve çekirdeklerin kayması sonucu atom ve moleküllerde gelişen etki polarization n.
ışık kaynağının güçlü bir elektrostatik alana maruz kalması halinde spektrum çizgilerinde gelişen ayrılma stark effect n.
Chemistry
aloe bitkilerinde gelişen nitrik asit faaliyetiyle elde edilen bir madde polychromatic acid n.
sıvıda gelişen topak yapı floc n.
stereokimyasal yapıda gelişen düzenli değişiklik yaşayan syndyotactic adj.
stereokimyasal yapıda gelişen düzenli değişiklikler ile ilgili syndyotactic adj.
Biology
kırmızı alglerde mayotik olarak gelişen dört yarı kromozomlu eşeysiz spordan her biri tetraspore n.
kirli sarı-bronz renkli jölemsi kümeler halinde gelişen bir mantar leotia lubrica n.
sadece megaspor üreten spor keselerinde gelişen sporofil megasporophyll n.
birden fazla spor hücresi olan bir bitkinin mikrosporundan gelişen erkek gametofit microgametophyte n.
ekmeklerde ve diğer yiyeceklerde gelişen rhizopus cinsi mantarlara verilen ad bread mold n.
blastopordan bağımsız olarak gelişen ağız deuterostome n.
tek çıkış noktasından farklı yönlere doğru gelişen iki uzantıya sahip bir sünger iğnesi diactine n.
(organ, organizma veya hücrede) eksenin farklı uçlarında gelişen morfolojik farklılık pole n.
(organ, organizma veya hücrede) kutbun farklı uçlarında gelişen fizyolojik farklılık pole n.
(yumurta dolu makromerlerin gastrulasyonunda) içe doğru gelişen migrasyon ingression n.
genin diğer genlerle etkileşimi sonucu gelişen etki farklılığı position effect n.
tırnak üzerinde gelişen kütikül büyümesi pterygium n.
(dna diziliminde) genomda yer alan tek bir nükleotidin değişimi ile gelişen genetik varyasyon single nucleotide polymorphism n.
embriyonik aşamada ağzı anüsten önce gelişen organizma protostome n.
(gerçek adaptasyonun yan etkisi olarak gelişen) fenotipik bir özellik spandrel n.
(gerçek adaptasyonun yan etkisi olarak gelişen) dış görünüş özelliği spandrel n.
kendiliğinden büyüyen/gelişen natural adj.
kendiliğinden gelişen autonomous adj.
yaprak yüzeyinde gelişen epigenous adj.
tek bir dokudan gelişen homoblastic adj.
(çok hücreli organizmalarda) ikincil birimin farklılaştığı aynı embriyonik sistemlerde gelişen homosystemic adj.
tek eksende büyüyerek gelişen monaxon adj.
tek eksende büyüyerek gelişen iğnelere sahip olan monaxon adj.
tek çıkış noktasından farklı yönlere doğru gelişen iki uzantıya sahip bir sünger iğnesi diactine adj.
ilk oluşum evresinde gelişen paragenic adj.
sinaps sonrası gelişen postsynaptic adj.
rna oluştuktan sonra ve rna zinciri çekirdekten ayrılmadan önce gelişen posttranscriptional adj.
polipeptit zinciri sentezi sonrası gelişen posttranslational adj.
hücre bölünmesinde gelişen fissional adj.
yetişkinlik dönemi öncesinde gelişen preadult adj.
biyolojik yaşam öncesi gelişen prebiological adj.
biyolojik yaşam öncesi gelişen prebiologic adj.
çiftleşmeden önce gelişen precoital adj.
mayoz bölünme öncesi gelişen premeiotic adj.
yaz sonunda gelişen serotinal adj.
yaz sonunda gelişen serotine adj.
yazın son döneminde gelişen serotine adj.
yaz sonunda gelişen serotinous adj.
yazın son döneminde gelişen serotinous adj.
tek bir yumurtalıktan gelişen simple adj.
sporcuktan gelişen sporidial adj.
mutasyon olarak gelişen sportive adj.
her iki parçada gelişen symmetric adj.
her iki parçada gelişen symmetrical adj.
simpatrik dağılımlı popülasyonlarda gelişen sympatric adj.
Biochemistry
(proteidlerin peptik sindirimi sonucu) az miktarda gelişen proteinli madde parapeptone n.