part - Turco Inglés Diccionario
Historia

part

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "part" en diccionario turco inglés : 98 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
part n. parça
part n. kısım
part n. taraf
General
part n. ayrım
part n. taraf
part n. bölük
part n. parti
part n. uzuv
part n. bölüntü
part n. kesim
part n. saç ayrımı
part n. görev
part n. yan
part n. cüz
part n. yedek parça
part n. semt
part n. katkı
part n. pay
part n. fragman
part n. hisse
part n. rol
part n. kısım
part n. oylum
part n. bölüm
part n. parça
part n. fasıl
part n. bütünü oluşturan eş bölüm
part n. benzer birimlerden her biri
part n. orantılı bileşen
part n. geometrik şeklin elemanı
part n. dış genital organ
part n. boşaltım organı
part n. edebi eserin belirli aralıklarla satılan bölümleri
part n. müzik eserinde bölüm
part n. eserde belirli bir enstrüman
part n. gemi donanımının parçası
part n. ilçe
part n. mahalle
part n. civar
part n. bölge
part n. karakteri oluşturan unsur
part n. kabiliyet unsuru
part n. kişisel özellik
part n. üstün kişisel özellikler
part n. davranış biçimi
part n. belirli bir özelliğin gereği
part n. belirli bir rol veya durumun ilgilendirdiği taraf
part n. kokteyldeki 3.5 santilitrelik bileşik
part v. parçalanmak
part v. elden çıkarmak
part v. ayırmak
part v. tarakla ayırmak
part v. kopmak
part v. bölünmek
part v. kısımlara ayırmak
part v. parçalamak
part v. ayrılmak
part v. bölmek
part v. birbirine eşlik etmeyi bırakmak
part v. ölmek
part v. (saçı) ikiye ayırmak
part v. paylara bölüp dağıtmak
part v. paylaştırmak
part v. bölüştürmek
part v. karışımdan ayırmak
part v. (ortaklığı) tarafları ayırarak bitirmek
part v. aynı fikirde olmamak
part v. anlaşmazlık sebebiyle ortaklığı bitirmek
part v. (nehir kolları) ayrılıp farklı yönlere gitmek
part adj. taraflı
part adj. kısmen etkili
part adj. parçalı
part adv. ekseriya
part adv. kısmi
part adv. bir yanıyla
part adv. kısmen
Technical
part n. kısım
part n. (lojistikte) daha küçük parçaya bölünemeyecek öğe
part n. uzunluğu on iki inç, genişliği bir inç olan yüzey ölçü birimi
Computer
part v. (sohbet odasından) çıkmak
Textile
part n. parça
Automotive
part n. parça
Marine
part v. (palamar, zincir) kopmak
part v. (palamar, zincir) koparmak
Anatomy
part n. daha büyük bir yapının herhangi bir bölümü
Math
part n. tam bölen
part n. askat
part n. elemanları başka bir kümenin de elemanı olan küme
Chemistry
part v. (maddeleri) kimyasal işlemle ayrıştırmak
Religious
part n. (musevilik) ibrani takviminde bir zaman birimi
Theatre
part n. rol
Archaic
part n. uzayda yön
part n. uzayda taraf
part n. madde parçacığı
part v. bir veya daha fazla kişiyle paylaşmak
Metallurgy
part v. (gümüşü) altından ayırmak
part v. parçanın bir kısmını kesmek
part v. (döküm kalıbının) yüzeyini kumdan ayrı tutmak

Significados de "part" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
spare part n. yedek parça
General
inseparable part n. ayrılmaz parça
part owner n. hissedar
part and parcel n. tamamlayıcı kısım
the best part n. çoğu
lower part n. aşağı taraf
the better part n. yarısından fazla
tenth part n. onuncu parça
part timer n. belirli bir süre çalışan kişi
middle part n. bağır
the part to come n. ileri
part and parcel n. ayrılmaz parça
lower part of the trouser leg n. paça
after part n. kıç taraf
forward part n. ileri
a tenth part n. ondalık
inner part of a fortress n. kale içi
replacement part n. yedek parça
membrane part n. zar parçası
the lower part n. aşağı
the most part n. en büyük kısım
the first part n. ilk bölüm
address part n. adres kısmı
machine part n. makine parçası
the best part of the year n. yılın en güzel mevsimi
hind part n. kıç
mouth part n. ağız parçası
the best part n. en iyi kısım
lowest part n. dip
this part of me n. şuram
upper part n. yukarı
the better part n. çoğu
mating part n. geçme parça
upper part n. üst
the future part n. ileri
lower part n. alt
front part n. ileri
fifth part n. beşinci bölüm
white part n. beyaz
the lower part of a trouser leg n. baldırak
the best part n. yarısından fazla
inseparable part n. mütemmim cüz
part no n. parça numarası
fractional part n. kesir kısmı
greek populated southern part of cyprus n. güney kıbrıs rum kesimi
part of n. parçası
taking part n. yer alma
mounting part n. montaj parçası
taking part n. iştirak
the key part (of a matter) n. püf nokta
the most delicate part (of a matter) n. püf nokta
the large part of n. büyük bölümü
the large part of n. büyük kısmı
plastic part n. plastik parça
replaced part n. değiştirilen parça
large part of the year n. yılın büyük bölümü
machine part n. makina parçası
part-time employment n. yarı zamanlı çalışma
part-time employment n. part-time çalışma
part of speech n. sözcük türü
part-time working week n. aralı çalışmalı hafta
walking part n. hareketli kısım
good part n. iyi taraf
piece part n. küçük parça
part time station n. günün belirli saatlerinde yayın yapan istasyon
part time station n. yarı zamanlı yayın yapan yayın istasyonu
necessary part n. gerekli kısım
required part n. gerekli kısım
essential part n. gerekli kısım
integral part n. ayrılmaz parça
indivisible part n. ayrılmaz parça
additional part n. ilave kısım
internal part n. iç kısım
external part n. dış kısım
upper part of the tree n. ağacın üst kısmı
upper part of the tree n. ağacın üst bölümü
furniture component/part n. mobilya parçası
underlined part n. altı çizili kısım
top part of the gun n. silahın üst tarafı
an inseparable part of the education n. eğitimin ayrılmaz bir parçası
part of the body n. vücudun kısmı/bölümü
a part of the group n. grubun bir parçası
a direct part n. bir şeyin doğrudan bir parçası
vital part n. hayati önemde kısım
vital part n. hayati önem taşıyan bölüm
small part (in a film/movie) n. küçük rol (filmde)
missing part n. eksik parça
part of the act n. rol icabı
vital part n. hayati parça
vital part n. hayati önemde kısım/bölüm
a part of our culture n. kültürümüzün bir parçası
second part n. ikinci bölüm
conductive part n. iletken parça
a major part n. büyük bir kısım
chief part n. başrol
exceeding part n. aşan kısım
exceeding part n. aşan bölüm
local part n. yerel kısım
an inseparable part n. ayrılmaz bir parça
third part n. üçüncü kısım
third part n. üçüncü bölüm
third part n. üçüncü parça
(one's) part n. üzerine düşen görev
(one's) part n. üstüne düşen görev
upper part n. üst bölüm
lower part n. alt bölüm
lower part n. alt kısım
basic part n. temel parça
part name n. parça adı
a tenth part n. onda bir
bionic part n. biyonik kısım
bionic part n. biyonik parça
lowest part n. en alt bölüm
underlined part n. altı çizili bölüm
part one n. birinci kısım
part one n. birinci bölüm
part one n. bölüm bir
open part n. açık parça
two-part [scottish] n. üçte iki
a good part of n. önemli bir kısmı
main part n. ana parça
last part n. son kısım
part to whole relation n. bütün ve parçaları arasındaki anlam ilişkisi
fourth part n. dördüncü bölüm
fourth part n. dördüncü kısım
fourth part n. dördüncü parça
sixteenth part n. on altıncı bölüm
sixteenth part n. on altıncı parça
sixteenth part n. bütünün on altıncı parçası
standing part n. (palangada) rigavo
standing part n. halat kolu
standing part n. halatta ilmeğin atıldığı yer
standing part n. kancanın uç noktaya zıt bölümü
star part n. başrol
play a part v. rol oynamak
part company with v. ile ilişkisini kesmek
part company with v. ayrılmak
act a part v. rol almak
act a part v. rol oynamak
play a part v. bir rolü oynamak
be a part and parcel of v. bir şeyin önemli bir öğesi olmak
play a part v. rol almak
have a part v. rol almak
take part v. yer almak
do one's part v. üzerine düşeni yapmak
take part in v. katılmak
take part v. katılmak
take part in a contest v. yarışmaya katılmak
take part v. rol almak
become a part of one's store of ideas v. aklında yer etmek
become a part of an activity v. devreye girmek
part company v. birbirinden ayrılmak
take the part of v. taraf çıkmak
have a part in v. rol almak
part with v. ayrılmak
part with v. elden çıkarmak
part from v. ayrılmak
part company v. ayrılmak
go and see every part of v. adım adım gezmek
part with v. bırakmak
play the part of v. rolünü oynamak
play a part in v. rolü olmak
take part in crime v. suça yardımcılık etmek
take part in crime v. suçta rol oynamak
take part in crime v. suça ortak olmak
take part in a demonstration v. mitinge katılmak
be part of v. parçası olmak
be a part of v. parçası olmak
become part of an activity or effort v. devreye girmek
(for someone) have a part in v. yer almak
not to be a part of v. bir parçası olmamak
no longer to be a part of v. devre dışı kalmak
play a part in v. rol oynamak
take part in literature v. literatürde yer almak
take part in a ceremony v. törene katılmak
take part in activities v. etkinliklerde bulunmak
take part in the contest v. yarışmaya katılmak
take part in competition v. yarışmaya katılmak
do one's part v. üzerine düşen görevi yapmak
do one's part v. kendi üzerine düşeni yapmak
do one's part v. kendine düşeni yapmak
do one's part v. kendi üzerine düşen görevi yapmak
do part-time work v. yarımgün çalışmak
part with v. -i bırakmak
part company with v. -den ayrılmak
part from v. -den ayrılmak
work part-time v. yarımgün çalışmak
take part in a survey v. ankete katılmak
part company v. bırakmak
take part in v. -e katılmak
pass the most difficult part of something v. birşeyin en zor kısmını atlatmak
pass the most difficult part of something v. birşeyin en sıkıntılı kısmını atlatmak
take the part of v. birine destek vermek
take the part of v. birinden yana olmak
take the part of v. birinden yana çıkmak
play a noble part v. şerefli bir rol oynamak
play a part v. payı olmak
play a part v. rol yapmak
play a part v. katılmak
play a part v. yer almak
be an integral part of something v. bir bütünün parçasını oluşturmak
form part v. kısmını oluşturmak
have a part in v. pay sahibi olmak
take in good part v. iyi anlama almak
take part in v. hissedar olmak
take part in v. müdahil olmak
form part of v. bir parçasını oluşturmak
form part of v. bir kısmını oluşturmak
be an inseparable part of v. ayrılmaz parçası olmak
be an indivisible part of v. ayrılmaz parçası olmak
be an integral part of v. ayrılmaz parçası olmak
part company (with somebody) v. yollarını ayırmak
comprise one part of v. bir bölümünü oluşturmak
part company (with somebody) v. yolları ayırmak
be part of something v. parçası olmak
be part of something v. bir parçası olmak
take part in the struggle v. mücadeleye katılmak
take part in the struggle v. mücadelede rol almak
take part in the struggle v. mücadele içinde yer almak
take part in the struggle v. mücadelede yer almak
take part in the elections v. seçimlere katılmak
take part in the election v. seçime katılmak
be great in the part v. role çok uygun olmak
get a part in a movie v. bir filmde rol kapmak
get a small part in the film v. filmde küçük bir rol almak
sleep with a director to get a part v. rol kapmak için bir yönetmenle yatmak
part hair in the middle v. saçlarını ortadan ikiye ayırmak
part someone's hair v. saçını ayırmak
part hair in the middle v. saçlarını ortadan ayırmak
thank in part v. kısmen teşekkür etmek
have a small part on a tv show v. dizde ufak bir rol oynamak
get to the important part v. önemli bölüme geçmek
play a central part v. merkezi bir rol oynamak
be a part of something v. bir şeylerin bir parçası olmak
take part in v. parçası olmak
take part in the project v. projede yer almak
be opened part way v. aralanmak
be a part of solution v. çözümün bir parçası olmak
take part in crime v. suça yataklık etmek
be a part of a team v. bir takımın parçası olmak
part ways v. yolları ayırmak
part ways v. ilişkiyi kesmek
act the part of v. görevlerini yerine getirmek
part company v. aynı görüşte olmamak
part company v. bağlantıyı sona erdirmek
part company v. bırakmak
part company v. ayrı düşmek
become a part of (something) v. parçası haline gelmek
part [obsolete] v. rol almak
part [obsolete] v. payı olmak
part [obsolete] v. iştirak etmek
part [obsolete] v. tarafını tutmak
part [obsolete] v. davayı desteklemek
part [dialect] [uk] v. bırakmak
part [dialect] [uk] v. vazgeçmek
part [dialect] [uk] v. el çekmek
part [dialect] [uk] v. feragat etmek
having an inside part adj. içli
part time adj. yarı zamanlı
part replaced adj. değiştirilen parça
bigger part of adj. -nin büyük kısmı
bigger part of adj. -in çoğunluğu
bigger part of adj. -in çoğu
greater part of adj. -in çoğu
greater part of adj. -in çoğunluğu
part-time adj. yarımgün
part-time adj. yarım günlük
part-time adj. yarım gün
part-time adj. yarı zamanlı
part-time adj. parttaym
a substantial part of adj. önemli bir bölümü
a major part of adj. önemli bir bölümü
a significant part of adj. önemli bir bölümü
a considerable part of adj. önemli bir bölümü
a considerable part of adj. hatırı sayılır bir bölümü
considerable part of adj. önemli bir bölümü
a certain part of adj. belli bir kısmının
two-part adj. çift taraflı
two-part adj. iki kısımlı
two-part adj. çift yönlü
for the most part adv. esas itibarıyla
until death do us part adv. ölüm bizi ayırana kadar
part time adv. belli bir süre boyunca
in part adv. bazı hususlarda
in ill part adv. olumsuz bir şekilde
on the other part adv. öbür yandan
in large part adv. geniş ölçüde
for the most part adv. ekseriya
for the most part adv. ekseriye
on one's part adv. kendine has
for the most part adv. genellikle
in good part adv. iyilikle
for the most part adv. genelde
at part adv. başa baş
in good part adv. gönül hoşluğuyla
on the one part adv. bir yandan
in good part adv. tatlılıkla
in part adv. kısmen
on the other part adv. diğer taraftan
for the most part adv. çoğunlukla
in every part of adv. genelinde
in part adv. bir dereceye kadar
for the most part adv. ekseriyetle
at least in part adv. en azından kısmen
in the early part of eighteenth century adv. 18. yüzyılın başlarında
until death do them part adv. ölüm onları ayırıncaya kadar
part to whole adv. parçadan bütüne
in whole or in part adv. kısmen veya tamamen
in ill part adv. avantajsız bir biçimde
in ill part adv. uymayarak
on the part of prep. in tarafında
on part with prep. ile eşit düzeyde
on the part of prep. tarafından
greater part of prep. -in büyük kısmı
greater part of prep. -in büyük bölümü
on the part of prep. -in tarafından
as part of prep. çerçevesinde
as part of prep. kapsamında
as part of prep. bağlamında
in part with prep. kısmen
Phrasals
poke (one) in (some body part) v. dürtmek
poke (one) in (some body part) v. (bir yerini) çıkarmak
poke (one) in (some body part) v. (birisini bir yerine) bir şey sokmak/bir şey batırmak
to take part in something v. bir şeye katılmak
to take part in something v. bir şeye dahil olmak
act a part v. gerçek amacını saklamak
act a part v. gerçek düşüncelerini gizlemek
act a part v. oynamak
act a part v. rol kesmek
part over v. -den dolayı yollarını ayırmak/ayrılmak
part with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bırakmak
part with (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) vazgeçmek
part with (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) ayrılmak
part with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ayrılmak
part with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yollarını ayırmak
Phrases
the best part of (something) n. (bir şeyin) büyük kısmı
the best part of (something) n. (bir şeyin) neredeyse tamamı
the best part of (something) n. (bir şeyin) neredeyse tümü
the best part of (something) n. (bir şeyin) tamamına yakını
the best part of (something) n. (bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
the best part of (something) n. (bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
best part of something n. (bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
best part of something n. (bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
the better/best part of something n. (bir şeyin) büyük kısmı
the better/best part of something n. (bir şeyin) neredeyse tamamı
the better/best part of something n. (bir şeyin) neredeyse tümü
the better/best part of something n. (bir şeyin) tamamına yakını
some part of me n. bir parçam
due in no small part to n. esasen -den dolayı
indispensable part of our lives n. hayatımızın değişmez bir parçası
this part doesn't work properly expr. bu kısım doğru çalışmıyor
of which it is a part expr. bir parçası olduğu
as a part of expr. bir bölümü olarak
to be a part of it expr. bunun bir parçası olmak için
as a part of expr. bir parçası olarak
it was a mistake on my part expr. benden kaynaklanan bir hataydı
the greater part of expr. çoğunluğu
the greater part expr. çoğunlukla
the greater part expr. çoğunluk
due in no small part to expr. daha çok -den
in every part/aspect/facet of life expr. hayatın her alanında
the greater part expr. ekseriyet
the most delicate part (of a matter) expr. işin püf noktası
till death do you part expr. ölüm sizi ayırana dek
til death do us part expr. ölüm bizi ayırana kadar
on one's part expr. kendi açısından
due in no small part to expr. küçümsenmeyecek/azımsanmayacak ölçüde...nedeniyle
the most delicate part (of a matter) expr. püf noktası
from part to whole expr. parçadan bütüne
due in no small part to expr. temel olarak -den dolayı
after much effort on our part expr. uzun uğraşlarımız sonucunda
in every part/aspect/facet of life expr. yaşamın her alanında
Proverb
even the best of friends must part hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez
even the best of friends must part en iyi arkadaşlar bile ayrılır
the best of friends must part hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez
the best of friends must part en iyi arkadaşlar bile ayrılır
discretion is the better part of valour cesaretin çoğu basirettir
discretion is the better part of valor basiret cesaretten sayılır
discretion is the better part of valour basiret cesaretten sayılır
discretion is the better part of valor cesaretin çoğu basirettir
discretion is the better part of valor (insanın hayatı vb. söz konusuysa) korkaklık cesarettir
Colloquial
the beauty part [usa] n. bir şeyin en iyi kısmı
the beauty part [usa] n. bir şeyin en çekici kısmı
part and parcel n. ana bölüm
one's better part n. birinin eşi
a part of me n. bir parçam
one's better part n. bir şeyin büyük bir kısmı
for the most part n. büyük bir çoğunluk
most part of the day n. günün büyük bir kısmı
a great part of my life n. hayatımın büyük bir parçası
a big part of our lives n. hayatımızın büyük bir parçası
a big part of my life n. hayatımın büyük bir parçası
a great part of our lives n. hayatımızın büyük bir parçası
part and parcel n. temel kısım
play no part in one’s life v. hayatında hiçbir rol oynamamak
till death do us part v. ölüm bizi ayırana dek
look/dress the part v. üstüne oturmak (bir iş/rol)
look/dress the part v. duruma/bulunulan yere uygun giyinmiş olmak
look/dress the part v. bir role/pozisyona uygun görünüme sahip olmak
part hair v. saçını ikiye ayırmak
part hair v. saçını ayırmak
part hair v. saçını yivinden ayırmak
in large part expr. büyük bir bölümü/kısmı
in good part expr. büyük bir bölümü/kısmı
for the most part expr. genellikle
for the most part expr. genelde
denial is a part of grieving expr. inkar etmek yas tutmanın bir parçasıdır
here's the interesting part expr. işin ilginç kısmı
death is just a part of life expr. ölüm hayatın bir parçasıdır
in large part expr. neredeyse tamamı
in good part expr. neredeyse tamamı
till death do us part expr. ölüm bizi ayırana kadar
admit what a big part luck plays expr. şansın ne kadar önemli bir rol oynadığını kabul et
for the better part of the year expr. yılın yarısını aşkın bir kısmı
for the better part of the year expr. yılın yarısından fazlası
what part of no don't you understand? expr. hayırdan anla
what part of no don't you understand? expr. hayırdan anlamıyor musun?
what part of no don't you understand? expr. hayırın nesini anlamıyorsun?
what part of no don't you understand? expr. hayır dediysem hayır
best part of expr. büyük kısmı
best part of expr. neredeyse tamamı
best part of expr. neredeyse tümü
best part of expr. tamamına yakını
best part of expr. en güzel/iyi kısmı/tarafı
best part of expr. örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
Idioms
all part of life's rich pageant n. bu da yaşamın bir cilvesi
part of life's rich tapestry n. bu da hayatın bir cilvesi
all part of life's rich pageant n. bu da hayatın bir cilvesi
part of life's rich tapestry n. bu da yaşamın bir cilvesi
part of life's rich pageant n. bu da yaşamın bir cilvesi
all part of life's rich tapestry n. bu da yaşamın bir cilvesi
best part of something n. bir şeyin büyük bir bölümü
all part of life's rich tapestry n. bu da hayatın bir cilvesi
part of life's rich pageant n. bu da hayatın bir cilvesi
best part of something n. bir şeyin önemli bir kısmı
a part to play n. görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak)
as part of one's job n. görevi gereği
a part to play n. oynayacak/alacak bir rol
weak part n. yumuşak karın
a part in (something) n. (bir şeyde) bir rol (oynama)
a part in (something) n. (bir şeyde) bir payı (olma)
a part in (something) n. (bir şeyde) parmağı (olma)
a part in (something) n. (bir şeyde) bir rol (alma)
a part in something n. bir şeyde pay
a part in something n. bir şeyde rol
a part in something n. bir şeyin parçası
take something in good part v. alınmamak
take something in good part v. şakayı veya eleştiriyi kaldırabilmek
part brass rags with (one) v. tartışmalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. kavgalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. tartışarak ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. kavga ederek ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. ilişkisini kesmek
part brass rags with (one) v. ipleri koparmak
part brass rags with (one) v. iplerini koparmak
part brass rags with (one) v. bağlarını koparmak
part brass rags with v. tartışmalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. kavgalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. tartışarak ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. kavga ederek ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. ilişkisini kesmek
part brass rags with v. ipleri koparmak
part brass rags with v. iplerini koparmak
part brass rags with v. bağlarını koparmak
take in good part v. alınmamak
have a part in something v. bir şeyde payı olmak
get a part in something v. bir şeyde eli olmak
take someone's part v. birine arka çıkmak
play a big part in something v. büyük bir rol oynamak
part someone's hair v. birinin burnunun dibine girmek
take someone's part v. birinin tarafını tutmak
get a part in something v. bir şeyde payı olmak
have a part in something v. bir şeyde eli olmak
be a part and parcel of v. bir şeyin ayrılmaz bir parçası olmak
part over something v. bir şeyden dolayı yollarını ayırmak/ayrılmak
have a part in something v. bir şeyde parmağı olmak
get a part in something v. bir şeyde parmağı olmak
play a large part in something v. büyük bir rol oynamak
take someone's part v. birinin yanında olmak
be part of the furniture v. bir yerin müdavimi/gediklisi olmak
look the part v. bir işe uygunmuş gibi durmak/görünmek
be part of the furniture v. bir yerin demirbaşı olmak
take someone's part v. birine destek olmak
be part of life's rich tapestry v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
take in good part v. gücenmemek
be part of life's rich pageant v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
be all part of life's rich pageant v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
be all part of life's rich tapestry v. hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
play a bit part v. küçük bir rolü olmak
play a bit part v. küçük bir rol almak/oynamak
take in good part v. kabullenmek
take a leading part v. öncü bir rol oynamak
take in good part v. şaka kaldırmak
play a part in v. rol üstlenmek
part of the furniture v. (bir yerin) bir parçası olmak
take someone's part v. yan tutmak
part ways with someone v. yollarını ayırmak
put weight on some part of the body v. vücudun bir bölgesine (vücudun) ağırlığını vermek/o bölgenin üzerinde durmak
dress the part v. gerektiği gibi giyinmek
have no part in (something) v. (bir şeye) bulaşmamış olmak