Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
part
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"part"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 98 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
part
i.
parça
2
Yaygın Kullanım
part
i.
kısım
3
Yaygın Kullanım
part
i.
taraf
General
4
Genel
part
i.
ayrım
5
Genel
part
i.
taraf
6
Genel
part
i.
bölük
7
Genel
part
i.
parti
8
Genel
part
i.
uzuv
9
Genel
part
i.
bölüntü
10
Genel
part
i.
kesim
11
Genel
part
i.
saç ayrımı
12
Genel
part
i.
görev
13
Genel
part
i.
yan
14
Genel
part
i.
cüz
15
Genel
part
i.
yedek parça
16
Genel
part
i.
semt
17
Genel
part
i.
katkı
18
Genel
part
i.
pay
19
Genel
part
i.
fragman
20
Genel
part
i.
hisse
21
Genel
part
i.
rol
22
Genel
part
i.
kısım
23
Genel
part
i.
oylum
24
Genel
part
i.
bölüm
25
Genel
part
i.
parça
26
Genel
part
i.
fasıl
27
Genel
part
i.
bütünü oluşturan eş bölüm
28
Genel
part
i.
benzer birimlerden her biri
29
Genel
part
i.
orantılı bileşen
30
Genel
part
i.
geometrik şeklin elemanı
31
Genel
part
i.
dış genital organ
32
Genel
part
i.
boşaltım organı
33
Genel
part
i.
edebi eserin belirli aralıklarla satılan bölümleri
34
Genel
part
i.
müzik eserinde bölüm
35
Genel
part
i.
eserde belirli bir enstrüman
36
Genel
part
i.
gemi donanımının parçası
37
Genel
part
i.
ilçe
38
Genel
part
i.
mahalle
39
Genel
part
i.
civar
40
Genel
part
i.
bölge
41
Genel
part
i.
karakteri oluşturan unsur
42
Genel
part
i.
kabiliyet unsuru
43
Genel
part
i.
kişisel özellik
44
Genel
part
i.
üstün kişisel özellikler
45
Genel
part
i.
davranış biçimi
46
Genel
part
i.
belirli bir özelliğin gereği
47
Genel
part
i.
belirli bir rol veya durumun ilgilendirdiği taraf
48
Genel
part
i.
kokteyldeki 3.5 santilitrelik bileşik
49
Genel
part
f.
parçalanmak
50
Genel
part
f.
elden çıkarmak
51
Genel
part
f.
ayırmak
52
Genel
part
f.
tarakla ayırmak
53
Genel
part
f.
kopmak
54
Genel
part
f.
bölünmek
55
Genel
part
f.
kısımlara ayırmak
56
Genel
part
f.
parçalamak
57
Genel
part
f.
ayrılmak
58
Genel
part
f.
bölmek
59
Genel
part
f.
birbirine eşlik etmeyi bırakmak
60
Genel
part
f.
ölmek
61
Genel
part
f.
(saçı) ikiye ayırmak
62
Genel
part
f.
paylara bölüp dağıtmak
63
Genel
part
f.
paylaştırmak
64
Genel
part
f.
bölüştürmek
65
Genel
part
f.
karışımdan ayırmak
66
Genel
part
f.
(ortaklığı) tarafları ayırarak bitirmek
67
Genel
part
f.
aynı fikirde olmamak
68
Genel
part
f.
anlaşmazlık sebebiyle ortaklığı bitirmek
69
Genel
part
f.
(nehir kolları) ayrılıp farklı yönlere gitmek
70
Genel
part
s.
taraflı
71
Genel
part
s.
kısmen etkili
72
Genel
part
s.
parçalı
73
Genel
part
zf.
ekseriya
74
Genel
part
zf.
kısmi
75
Genel
part
zf.
bir yanıyla
76
Genel
part
zf.
kısmen
Technical
77
Teknik
part
i.
kısım
78
Teknik
part
i.
(lojistikte) daha küçük parçaya bölünemeyecek öğe
79
Teknik
part
i.
uzunluğu on iki inç, genişliği bir inç olan yüzey ölçü birimi
Computer
80
Bilgisayar
part
f.
(sohbet odasından) çıkmak
Textile
81
Tekstil
part
i.
parça
Automotive
82
Otomotiv
part
i.
parça
Marine
83
Denizcilik
part
f.
(palamar, zincir) kopmak
84
Denizcilik
part
f.
(palamar, zincir) koparmak
Anatomy
85
Anatomi
part
i.
daha büyük bir yapının herhangi bir bölümü
Math
86
Matematik
part
i.
tam bölen
87
Matematik
part
i.
askat
88
Matematik
part
i.
elemanları başka bir kümenin de elemanı olan küme
Chemistry
89
Kimya
part
f.
(maddeleri) kimyasal işlemle ayrıştırmak
Religious
90
Dini
part
i.
(musevilik) ibrani takviminde bir zaman birimi
Theatre
91
Tiyatro
part
i.
rol
Archaic
92
Eski Kullanım
part
i.
uzayda yön
93
Eski Kullanım
part
i.
uzayda taraf
94
Eski Kullanım
part
i.
madde parçacığı
95
Eski Kullanım
part
f.
bir veya daha fazla kişiyle paylaşmak
Metallurgy
96
Metallurgy
part
f.
(gümüşü) altından ayırmak
97
Metallurgy
part
f.
parçanın bir kısmını kesmek
98
Metallurgy
part
f.
(döküm kalıbının) yüzeyini kumdan ayrı tutmak
"part"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
spare part
i.
yedek parça
General
2
Genel
inseparable part
i.
ayrılmaz parça
3
Genel
part owner
i.
hissedar
4
Genel
part and parcel
i.
tamamlayıcı kısım
5
Genel
the best part
i.
çoğu
6
Genel
lower part
i.
aşağı taraf
7
Genel
the better part
i.
yarısından fazla
8
Genel
tenth part
i.
onuncu parça
9
Genel
part timer
i.
belirli bir süre çalışan kişi
10
Genel
middle part
i.
bağır
11
Genel
the part to come
i.
ileri
12
Genel
part and parcel
i.
ayrılmaz parça
13
Genel
lower part of the trouser leg
i.
paça
14
Genel
after part
i.
kıç taraf
15
Genel
forward part
i.
ileri
16
Genel
a tenth part
i.
ondalık
17
Genel
inner part of a fortress
i.
kale içi
18
Genel
replacement part
i.
yedek parça
19
Genel
membrane part
i.
zar parçası
20
Genel
the lower part
i.
aşağı
21
Genel
the most part
i.
en büyük kısım
22
Genel
the first part
i.
ilk bölüm
23
Genel
address part
i.
adres kısmı
24
Genel
machine part
i.
makine parçası
25
Genel
the best part of the year
i.
yılın en güzel mevsimi
26
Genel
hind part
i.
kıç
27
Genel
mouth part
i.
ağız parçası
28
Genel
the best part
i.
en iyi kısım
29
Genel
lowest part
i.
dip
30
Genel
this part of me
i.
şuram
31
Genel
upper part
i.
yukarı
32
Genel
the better part
i.
çoğu
33
Genel
mating part
i.
geçme parça
34
Genel
upper part
i.
üst
35
Genel
the future part
i.
ileri
36
Genel
lower part
i.
alt
37
Genel
front part
i.
ileri
38
Genel
fifth part
i.
beşinci bölüm
39
Genel
white part
i.
beyaz
40
Genel
the lower part of a trouser leg
i.
baldırak
41
Genel
the best part
i.
yarısından fazla
42
Genel
inseparable part
i.
mütemmim cüz
43
Genel
part no
i.
parça numarası
44
Genel
fractional part
i.
kesir kısmı
45
Genel
greek populated southern part of cyprus
i.
güney kıbrıs rum kesimi
46
Genel
part of
i.
parçası
47
Genel
taking part
i.
yer alma
48
Genel
mounting part
i.
montaj parçası
49
Genel
taking part
i.
iştirak
50
Genel
the key part (of a matter)
i.
püf nokta
51
Genel
the most delicate part (of a matter)
i.
püf nokta
52
Genel
the large part of
i.
büyük bölümü
53
Genel
the large part of
i.
büyük kısmı
54
Genel
plastic part
i.
plastik parça
55
Genel
replaced part
i.
değiştirilen parça
56
Genel
large part of the year
i.
yılın büyük bölümü
57
Genel
machine part
i.
makina parçası
58
Genel
part-time employment
i.
yarı zamanlı çalışma
59
Genel
part-time employment
i.
part-time çalışma
60
Genel
part of speech
i.
sözcük türü
61
Genel
part-time working week
i.
aralı çalışmalı hafta
62
Genel
walking part
i.
hareketli kısım
63
Genel
good part
i.
iyi taraf
64
Genel
piece part
i.
küçük parça
65
Genel
part time station
i.
günün belirli saatlerinde yayın yapan istasyon
66
Genel
part time station
i.
yarı zamanlı yayın yapan yayın istasyonu
67
Genel
necessary part
i.
gerekli kısım
68
Genel
required part
i.
gerekli kısım
69
Genel
essential part
i.
gerekli kısım
70
Genel
integral part
i.
ayrılmaz parça
71
Genel
indivisible part
i.
ayrılmaz parça
72
Genel
additional part
i.
ilave kısım
73
Genel
internal part
i.
iç kısım
74
Genel
external part
i.
dış kısım
75
Genel
upper part of the tree
i.
ağacın üst kısmı
76
Genel
upper part of the tree
i.
ağacın üst bölümü
77
Genel
furniture component/part
i.
mobilya parçası
78
Genel
underlined part
i.
altı çizili kısım
79
Genel
top part of the gun
i.
silahın üst tarafı
80
Genel
an inseparable part of the education
i.
eğitimin ayrılmaz bir parçası
81
Genel
part of the body
i.
vücudun kısmı/bölümü
82
Genel
a part of the group
i.
grubun bir parçası
83
Genel
a direct part
i.
bir şeyin doğrudan bir parçası
84
Genel
vital part
i.
hayati önemde kısım
85
Genel
vital part
i.
hayati önem taşıyan bölüm
86
Genel
small part (in a film/movie)
i.
küçük rol (filmde)
87
Genel
missing part
i.
eksik parça
88
Genel
part of the act
i.
rol icabı
89
Genel
vital part
i.
hayati parça
90
Genel
vital part
i.
hayati önemde kısım/bölüm
91
Genel
a part of our culture
i.
kültürümüzün bir parçası
92
Genel
second part
i.
ikinci bölüm
93
Genel
conductive part
i.
iletken parça
94
Genel
a major part
i.
büyük bir kısım
95
Genel
chief part
i.
başrol
96
Genel
exceeding part
i.
aşan kısım
97
Genel
exceeding part
i.
aşan bölüm
98
Genel
local part
i.
yerel kısım
99
Genel
an inseparable part
i.
ayrılmaz bir parça
100
Genel
third part
i.
üçüncü kısım
101
Genel
third part
i.
üçüncü bölüm
102
Genel
third part
i.
üçüncü parça
103
Genel
(one's) part
i.
üzerine düşen görev
104
Genel
(one's) part
i.
üstüne düşen görev
105
Genel
upper part
i.
üst bölüm
106
Genel
lower part
i.
alt bölüm
107
Genel
lower part
i.
alt kısım
108
Genel
basic part
i.
temel parça
109
Genel
part name
i.
parça adı
110
Genel
a tenth part
i.
onda bir
111
Genel
bionic part
i.
biyonik kısım
112
Genel
bionic part
i.
biyonik parça
113
Genel
lowest part
i.
en alt bölüm
114
Genel
underlined part
i.
altı çizili bölüm
115
Genel
part one
i.
birinci kısım
116
Genel
part one
i.
birinci bölüm
117
Genel
part one
i.
bölüm bir
118
Genel
open part
i.
açık parça
119
Genel
two-part [scottish]
i.
üçte iki
120
Genel
a good part of
i.
önemli bir kısmı
121
Genel
main part
i.
ana parça
122
Genel
last part
i.
son kısım
123
Genel
part to whole relation
i.
bütün ve parçaları arasındaki anlam ilişkisi
124
Genel
fourth part
i.
dördüncü bölüm
125
Genel
fourth part
i.
dördüncü kısım
126
Genel
fourth part
i.
dördüncü parça
127
Genel
sixteenth part
i.
on altıncı bölüm
128
Genel
sixteenth part
i.
on altıncı parça
129
Genel
sixteenth part
i.
bütünün on altıncı parçası
130
Genel
standing part
i.
(palangada) rigavo
131
Genel
standing part
i.
halat kolu
132
Genel
standing part
i.
halatta ilmeğin atıldığı yer
133
Genel
standing part
i.
kancanın uç noktaya zıt bölümü
134
Genel
star part
i.
başrol
135
Genel
play a part
f.
rol oynamak
136
Genel
part company with
f.
ile ilişkisini kesmek
137
Genel
part company with
f.
ayrılmak
138
Genel
act a part
f.
rol almak
139
Genel
act a part
f.
rol oynamak
140
Genel
play a part
f.
bir rolü oynamak
141
Genel
be a part and parcel of
f.
bir şeyin önemli bir öğesi olmak
142
Genel
play a part
f.
rol almak
143
Genel
have a part
f.
rol almak
144
Genel
take part
f.
yer almak
145
Genel
do one's part
f.
üzerine düşeni yapmak
146
Genel
take part in
f.
katılmak
147
Genel
take part
f.
katılmak
148
Genel
take part in a contest
f.
yarışmaya katılmak
149
Genel
take part
f.
rol almak
150
Genel
become a part of one's store of ideas
f.
aklında yer etmek
151
Genel
become a part of an activity
f.
devreye girmek
152
Genel
part company
f.
birbirinden ayrılmak
153
Genel
take the part of
f.
taraf çıkmak
154
Genel
have a part in
f.
rol almak
155
Genel
part with
f.
ayrılmak
156
Genel
part with
f.
elden çıkarmak
157
Genel
part from
f.
ayrılmak
158
Genel
part company
f.
ayrılmak
159
Genel
go and see every part of
f.
adım adım gezmek
160
Genel
part with
f.
bırakmak
161
Genel
play the part of
f.
rolünü oynamak
162
Genel
play a part in
f.
rolü olmak
163
Genel
take part in crime
f.
suça yardımcılık etmek
164
Genel
take part in crime
f.
suçta rol oynamak
165
Genel
take part in crime
f.
suça ortak olmak
166
Genel
take part in a demonstration
f.
mitinge katılmak
167
Genel
be part of
f.
parçası olmak
168
Genel
be a part of
f.
parçası olmak
169
Genel
become part of an activity or effort
f.
devreye girmek
170
Genel
(for someone) have a part in
f.
yer almak
171
Genel
not to be a part of
f.
bir parçası olmamak
172
Genel
no longer to be a part of
f.
devre dışı kalmak
173
Genel
play a part in
f.
rol oynamak
174
Genel
take part in literature
f.
literatürde yer almak
175
Genel
take part in a ceremony
f.
törene katılmak
176
Genel
take part in activities
f.
etkinliklerde bulunmak
177
Genel
take part in the contest
f.
yarışmaya katılmak
178
Genel
take part in competition
f.
yarışmaya katılmak
179
Genel
do one's part
f.
üzerine düşen görevi yapmak
180
Genel
do one's part
f.
kendi üzerine düşeni yapmak
181
Genel
do one's part
f.
kendine düşeni yapmak
182
Genel
do one's part
f.
kendi üzerine düşen görevi yapmak
183
Genel
do part-time work
f.
yarımgün çalışmak
184
Genel
part with
f.
-i bırakmak
185
Genel
part company with
f.
-den ayrılmak
186
Genel
part from
f.
-den ayrılmak
187
Genel
work part-time
f.
yarımgün çalışmak
188
Genel
take part in a survey
f.
ankete katılmak
189
Genel
part company
f.
bırakmak
190
Genel
take part in
f.
-e katılmak
191
Genel
pass the most difficult part of something
f.
birşeyin en zor kısmını atlatmak
192
Genel
pass the most difficult part of something
f.
birşeyin en sıkıntılı kısmını atlatmak
193
Genel
take the part of
f.
birine destek vermek
194
Genel
take the part of
f.
birinden yana olmak
195
Genel
take the part of
f.
birinden yana çıkmak
196
Genel
play a noble part
f.
şerefli bir rol oynamak
197
Genel
play a part
f.
payı olmak
198
Genel
play a part
f.
rol yapmak
199
Genel
play a part
f.
katılmak
200
Genel
play a part
f.
yer almak
201
Genel
be an integral part of something
f.
bir bütünün parçasını oluşturmak
202
Genel
form part
f.
kısmını oluşturmak
203
Genel
have a part in
f.
pay sahibi olmak
204
Genel
take in good part
f.
iyi anlama almak
205
Genel
take part in
f.
hissedar olmak
206
Genel
take part in
f.
müdahil olmak
207
Genel
form part of
f.
bir parçasını oluşturmak
208
Genel
form part of
f.
bir kısmını oluşturmak
209
Genel
be an inseparable part of
f.
ayrılmaz parçası olmak
210
Genel
be an indivisible part of
f.
ayrılmaz parçası olmak
211
Genel
be an integral part of
f.
ayrılmaz parçası olmak
212
Genel
part company (with somebody)
f.
yollarını ayırmak
213
Genel
comprise one part of
f.
bir bölümünü oluşturmak
214
Genel
part company (with somebody)
f.
yolları ayırmak
215
Genel
be part of something
f.
parçası olmak
216
Genel
be part of something
f.
bir parçası olmak
217
Genel
take part in the struggle
f.
mücadeleye katılmak
218
Genel
take part in the struggle
f.
mücadelede rol almak
219
Genel
take part in the struggle
f.
mücadele içinde yer almak
220
Genel
take part in the struggle
f.
mücadelede yer almak
221
Genel
take part in the elections
f.
seçimlere katılmak
222
Genel
take part in the election
f.
seçime katılmak
223
Genel
be great in the part
f.
role çok uygun olmak
224
Genel
get a part in a movie
f.
bir filmde rol kapmak
225
Genel
get a small part in the film
f.
filmde küçük bir rol almak
226
Genel
sleep with a director to get a part
f.
rol kapmak için bir yönetmenle yatmak
227
Genel
part hair in the middle
f.
saçlarını ortadan ikiye ayırmak
228
Genel
part someone's hair
f.
saçını ayırmak
229
Genel
part hair in the middle
f.
saçlarını ortadan ayırmak
230
Genel
thank in part
f.
kısmen teşekkür etmek
231
Genel
have a small part on a tv show
f.
dizde ufak bir rol oynamak
232
Genel
get to the important part
f.
önemli bölüme geçmek
233
Genel
play a central part
f.
merkezi bir rol oynamak
234
Genel
be a part of something
f.
bir şeylerin bir parçası olmak
235
Genel
take part in
f.
parçası olmak
236
Genel
take part in the project
f.
projede yer almak
237
Genel
be opened part way
f.
aralanmak
238
Genel
be a part of solution
f.
çözümün bir parçası olmak
239
Genel
take part in crime
f.
suça yataklık etmek
240
Genel
be a part of a team
f.
bir takımın parçası olmak
241
Genel
part ways
f.
yolları ayırmak
242
Genel
part ways
f.
ilişkiyi kesmek
243
Genel
act the part of
f.
görevlerini yerine getirmek
244
Genel
part company
f.
aynı görüşte olmamak
245
Genel
part company
f.
bağlantıyı sona erdirmek
246
Genel
part company
f.
bırakmak
247
Genel
part company
f.
ayrı düşmek
248
Genel
become a part of (something)
f.
parçası haline gelmek
249
Genel
part [obsolete]
f.
rol almak
250
Genel
part [obsolete]
f.
payı olmak
251
Genel
part [obsolete]
f.
iştirak etmek
252
Genel
part [obsolete]
f.
tarafını tutmak
253
Genel
part [obsolete]
f.
davayı desteklemek
254
Genel
part [dialect] [uk]
f.
bırakmak
255
Genel
part [dialect] [uk]
f.
vazgeçmek
256
Genel
part [dialect] [uk]
f.
el çekmek
257
Genel
part [dialect] [uk]
f.
feragat etmek
258
Genel
having an inside part
s.
içli
259
Genel
part time
s.
yarı zamanlı
260
Genel
part replaced
s.
değiştirilen parça
261
Genel
bigger part of
s.
-nin büyük kısmı
262
Genel
bigger part of
s.
-in çoğunluğu
263
Genel
bigger part of
s.
-in çoğu
264
Genel
greater part of
s.
-in çoğu
265
Genel
greater part of
s.
-in çoğunluğu
266
Genel
part-time
s.
yarımgün
267
Genel
part-time
s.
yarım günlük
268
Genel
part-time
s.
yarım gün
269
Genel
part-time
s.
yarı zamanlı
270
Genel
part-time
s.
parttaym
271
Genel
a substantial part of
s.
önemli bir bölümü
272
Genel
a major part of
s.
önemli bir bölümü
273
Genel
a significant part of
s.
önemli bir bölümü
274
Genel
a considerable part of
s.
önemli bir bölümü
275
Genel
a considerable part of
s.
hatırı sayılır bir bölümü
276
Genel
considerable part of
s.
önemli bir bölümü
277
Genel
a certain part of
s.
belli bir kısmının
278
Genel
two-part
s.
çift taraflı
279
Genel
two-part
s.
iki kısımlı
280
Genel
two-part
s.
çift yönlü
281
Genel
for the most part
zf.
esas itibarıyla
282
Genel
until death do us part
zf.
ölüm bizi ayırana kadar
283
Genel
part time
zf.
belli bir süre boyunca
284
Genel
in part
zf.
bazı hususlarda
285
Genel
in ill part
zf.
olumsuz bir şekilde
286
Genel
on the other part
zf.
öbür yandan
287
Genel
in large part
zf.
geniş ölçüde
288
Genel
for the most part
zf.
ekseriya
289
Genel
for the most part
zf.
ekseriye
290
Genel
on one's part
zf.
kendine has
291
Genel
for the most part
zf.
genellikle
292
Genel
in good part
zf.
iyilikle
293
Genel
for the most part
zf.
genelde
294
Genel
at part
zf.
başa baş
295
Genel
in good part
zf.
gönül hoşluğuyla
296
Genel
on the one part
zf.
bir yandan
297
Genel
in good part
zf.
tatlılıkla
298
Genel
in part
zf.
kısmen
299
Genel
on the other part
zf.
diğer taraftan
300
Genel
for the most part
zf.
çoğunlukla
301
Genel
in every part of
zf.
genelinde
302
Genel
in part
zf.
bir dereceye kadar
303
Genel
for the most part
zf.
ekseriyetle
304
Genel
at least in part
zf.
en azından kısmen
305
Genel
in the early part of eighteenth century
zf.
18. yüzyılın başlarında
306
Genel
until death do them part
zf.
ölüm onları ayırıncaya kadar
307
Genel
part to whole
zf.
parçadan bütüne
308
Genel
in whole or in part
zf.
kısmen veya tamamen
309
Genel
in ill part
zf.
avantajsız bir biçimde
310
Genel
in ill part
zf.
uymayarak
311
Genel
on the part of
ed.
in tarafında
312
Genel
on part with
ed.
ile eşit düzeyde
313
Genel
on the part of
ed.
tarafından
314
Genel
greater part of
ed.
-in büyük kısmı
315
Genel
greater part of
ed.
-in büyük bölümü
316
Genel
on the part of
ed.
-in tarafından
317
Genel
as part of
ed.
çerçevesinde
318
Genel
as part of
ed.
kapsamında
319
Genel
as part of
ed.
bağlamında
320
Genel
in part with
ed.
kısmen
Phrasals
321
Öbek Fiiller
poke (one) in (some body part)
f.
dürtmek
322
Öbek Fiiller
poke (one) in (some body part)
f.
(bir yerini) çıkarmak
323
Öbek Fiiller
poke (one) in (some body part)
f.
(birisini bir yerine) bir şey sokmak/bir şey batırmak
324
Öbek Fiiller
to take part in something
f.
bir şeye katılmak
325
Öbek Fiiller
to take part in something
f.
bir şeye dahil olmak
326
Öbek Fiiller
act a part
f.
gerçek amacını saklamak
327
Öbek Fiiller
act a part
f.
gerçek düşüncelerini gizlemek
328
Öbek Fiiller
act a part
f.
oynamak
329
Öbek Fiiller
act a part
f.
rol kesmek
330
Öbek Fiiller
part over
f.
-den dolayı yollarını ayırmak/ayrılmak
331
Öbek Fiiller
part with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) bırakmak
332
Öbek Fiiller
part with (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) vazgeçmek
333
Öbek Fiiller
part with (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) ayrılmak
334
Öbek Fiiller
part with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) ayrılmak
335
Öbek Fiiller
part with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) yollarını ayırmak
Phrases
336
İfadeler
the best part of (something)
i.
(bir şeyin) büyük kısmı
337
İfadeler
the best part of (something)
i.
(bir şeyin) neredeyse tamamı
338
İfadeler
the best part of (something)
i.
(bir şeyin) neredeyse tümü
339
İfadeler
the best part of (something)
i.
(bir şeyin) tamamına yakını
340
İfadeler
the best part of (something)
i.
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
341
İfadeler
the best part of (something)
i.
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
342
İfadeler
best part of something
i.
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
343
İfadeler
best part of something
i.
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
344
İfadeler
the better/best part of something
i.
(bir şeyin) büyük kısmı
345
İfadeler
the better/best part of something
i.
(bir şeyin) neredeyse tamamı
346
İfadeler
the better/best part of something
i.
(bir şeyin) neredeyse tümü
347
İfadeler
the better/best part of something
i.
(bir şeyin) tamamına yakını
348
İfadeler
some part of me
i.
bir parçam
349
İfadeler
due in no small part to
i.
esasen -den dolayı
350
İfadeler
indispensable part of our lives
i.
hayatımızın değişmez bir parçası
351
İfadeler
this part doesn't work properly
expr.
bu kısım doğru çalışmıyor
352
İfadeler
of which it is a part
expr.
bir parçası olduğu
353
İfadeler
as a part of
expr.
bir bölümü olarak
354
İfadeler
to be a part of it
expr.
bunun bir parçası olmak için
355
İfadeler
as a part of
expr.
bir parçası olarak
356
İfadeler
it was a mistake on my part
expr.
benden kaynaklanan bir hataydı
357
İfadeler
the greater part of
expr.
çoğunluğu
358
İfadeler
the greater part
expr.
çoğunlukla
359
İfadeler
the greater part
expr.
çoğunluk
360
İfadeler
due in no small part to
expr.
daha çok -den
361
İfadeler
in every part/aspect/facet of life
expr.
hayatın her alanında
362
İfadeler
the greater part
expr.
ekseriyet
363
İfadeler
the most delicate part (of a matter)
expr.
işin püf noktası
364
İfadeler
till death do you part
expr.
ölüm sizi ayırana dek
365
İfadeler
til death do us part
expr.
ölüm bizi ayırana kadar
366
İfadeler
on one's part
expr.
kendi açısından
367
İfadeler
due in no small part to
expr.
küçümsenmeyecek/azımsanmayacak ölçüde...nedeniyle
368
İfadeler
the most delicate part (of a matter)
expr.
püf noktası
369
İfadeler
from part to whole
expr.
parçadan bütüne
370
İfadeler
due in no small part to
expr.
temel olarak -den dolayı
371
İfadeler
after much effort on our part
expr.
uzun uğraşlarımız sonucunda
372
İfadeler
in every part/aspect/facet of life
expr.
yaşamın her alanında
Proverb
373
Atasözü
even the best of friends must part
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez
374
Atasözü
even the best of friends must part
en iyi arkadaşlar bile ayrılır
375
Atasözü
the best of friends must part
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez
376
Atasözü
the best of friends must part
en iyi arkadaşlar bile ayrılır
377
Atasözü
discretion is the better part of valour
cesaretin çoğu basirettir
378
Atasözü
discretion is the better part of valor
basiret cesaretten sayılır
379
Atasözü
discretion is the better part of valour
basiret cesaretten sayılır
380
Atasözü
discretion is the better part of valor
cesaretin çoğu basirettir
381
Atasözü
discretion is the better part of valor
(insanın hayatı vb. söz konusuysa) korkaklık cesarettir
Colloquial
382
Konuşma Dili
the beauty part [usa]
i.
bir şeyin en iyi kısmı
383
Konuşma Dili
the beauty part [usa]
i.
bir şeyin en çekici kısmı
384
Konuşma Dili
part and parcel
i.
ana bölüm
385
Konuşma Dili
one's better part
i.
birinin eşi
386
Konuşma Dili
a part of me
i.
bir parçam
387
Konuşma Dili
one's better part
i.
bir şeyin büyük bir kısmı
388
Konuşma Dili
for the most part
i.
büyük bir çoğunluk
389
Konuşma Dili
most part of the day
i.
günün büyük bir kısmı
390
Konuşma Dili
a great part of my life
i.
hayatımın büyük bir parçası
391
Konuşma Dili
a big part of our lives
i.
hayatımızın büyük bir parçası
392
Konuşma Dili
a big part of my life
i.
hayatımın büyük bir parçası
393
Konuşma Dili
a great part of our lives
i.
hayatımızın büyük bir parçası
394
Konuşma Dili
part and parcel
i.
temel kısım
395
Konuşma Dili
play no part in one’s life
f.
hayatında hiçbir rol oynamamak
396
Konuşma Dili
till death do us part
f.
ölüm bizi ayırana dek
397
Konuşma Dili
look/dress the part
f.
üstüne oturmak (bir iş/rol)
398
Konuşma Dili
look/dress the part
f.
duruma/bulunulan yere uygun giyinmiş olmak
399
Konuşma Dili
look/dress the part
f.
bir role/pozisyona uygun görünüme sahip olmak
400
Konuşma Dili
part hair
f.
saçını ikiye ayırmak
401
Konuşma Dili
part hair
f.
saçını ayırmak
402
Konuşma Dili
part hair
f.
saçını yivinden ayırmak
403
Konuşma Dili
in large part
expr.
büyük bir bölümü/kısmı
404
Konuşma Dili
in good part
expr.
büyük bir bölümü/kısmı
405
Konuşma Dili
for the most part
expr.
genellikle
406
Konuşma Dili
for the most part
expr.
genelde
407
Konuşma Dili
denial is a part of grieving
expr.
inkar etmek yas tutmanın bir parçasıdır
408
Konuşma Dili
here's the interesting part
expr.
işin ilginç kısmı
409
Konuşma Dili
death is just a part of life
expr.
ölüm hayatın bir parçasıdır
410
Konuşma Dili
in large part
expr.
neredeyse tamamı
411
Konuşma Dili
in good part
expr.
neredeyse tamamı
412
Konuşma Dili
till death do us part
expr.
ölüm bizi ayırana kadar
413
Konuşma Dili
admit what a big part luck plays
expr.
şansın ne kadar önemli bir rol oynadığını kabul et
414
Konuşma Dili
for the better part of the year
expr.
yılın yarısını aşkın bir kısmı
415
Konuşma Dili
for the better part of the year
expr.
yılın yarısından fazlası
416
Konuşma Dili
what part of no don't you understand?
expr.
hayırdan anla
417
Konuşma Dili
what part of no don't you understand?
expr.
hayırdan anlamıyor musun?
418
Konuşma Dili
what part of no don't you understand?
expr.
hayırın nesini anlamıyorsun?
419
Konuşma Dili
what part of no don't you understand?
expr.
hayır dediysem hayır
420
Konuşma Dili
best part of
expr.
büyük kısmı
421
Konuşma Dili
best part of
expr.
neredeyse tamamı
422
Konuşma Dili
best part of
expr.
neredeyse tümü
423
Konuşma Dili
best part of
expr.
tamamına yakını
424
Konuşma Dili
best part of
expr.
en güzel/iyi kısmı/tarafı
425
Konuşma Dili
best part of
expr.
örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
Idioms
426
Deyim
all part of life's rich pageant
i.
bu da yaşamın bir cilvesi
427
Deyim
part of life's rich tapestry
i.
bu da hayatın bir cilvesi
428
Deyim
all part of life's rich pageant
i.
bu da hayatın bir cilvesi
429
Deyim
part of life's rich tapestry
i.
bu da yaşamın bir cilvesi
430
Deyim
part of life's rich pageant
i.
bu da yaşamın bir cilvesi
431
Deyim
all part of life's rich tapestry
i.
bu da yaşamın bir cilvesi
432
Deyim
best part of something
i.
bir şeyin büyük bir bölümü
433
Deyim
all part of life's rich tapestry
i.
bu da hayatın bir cilvesi
434
Deyim
part of life's rich pageant
i.
bu da hayatın bir cilvesi
435
Deyim
best part of something
i.
bir şeyin önemli bir kısmı
436
Deyim
a part to play
i.
görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak)
437
Deyim
as part of one's job
i.
görevi gereği
438
Deyim
a part to play
i.
oynayacak/alacak bir rol
439
Deyim
weak part
i.
yumuşak karın
440
Deyim
a part in (something)
i.
(bir şeyde) bir rol (oynama)
441
Deyim
a part in (something)
i.
(bir şeyde) bir payı (olma)
442
Deyim
a part in (something)
i.
(bir şeyde) parmağı (olma)
443
Deyim
a part in (something)
i.
(bir şeyde) bir rol (alma)
444
Deyim
a part in something
i.
bir şeyde pay
445
Deyim
a part in something
i.
bir şeyde rol
446
Deyim
a part in something
i.
bir şeyin parçası
447
Deyim
take something in good part
f.
alınmamak
448
Deyim
take something in good part
f.
şakayı veya eleştiriyi kaldırabilmek
449
Deyim
part brass rags with (one)
f.
tartışmalı ayrılmak/boşanmak
450
Deyim
part brass rags with (one)
f.
kavgalı ayrılmak/boşanmak
451
Deyim
part brass rags with (one)
f.
tartışarak ayrılmak/boşanmak
452
Deyim
part brass rags with (one)
f.
kavga ederek ayrılmak/boşanmak
453
Deyim
part brass rags with (one)
f.
ilişkisini kesmek
454
Deyim
part brass rags with (one)
f.
ipleri koparmak
455
Deyim
part brass rags with (one)
f.
iplerini koparmak
456
Deyim
part brass rags with (one)
f.
bağlarını koparmak
457
Deyim
part brass rags with
f.
tartışmalı ayrılmak/boşanmak
458
Deyim
part brass rags with
f.
kavgalı ayrılmak/boşanmak
459
Deyim
part brass rags with
f.
tartışarak ayrılmak/boşanmak
460
Deyim
part brass rags with
f.
kavga ederek ayrılmak/boşanmak
461
Deyim
part brass rags with
f.
ilişkisini kesmek
462
Deyim
part brass rags with
f.
ipleri koparmak
463
Deyim
part brass rags with
f.
iplerini koparmak
464
Deyim
part brass rags with
f.
bağlarını koparmak
465
Deyim
take in good part
f.
alınmamak
466
Deyim
have a part in something
f.
bir şeyde payı olmak
467
Deyim
get a part in something
f.
bir şeyde eli olmak
468
Deyim
take someone's part
f.
birine arka çıkmak
469
Deyim
play a big part in something
f.
büyük bir rol oynamak
470
Deyim
part someone's hair
f.
birinin burnunun dibine girmek
471
Deyim
take someone's part
f.
birinin tarafını tutmak
472
Deyim
get a part in something
f.
bir şeyde payı olmak
473
Deyim
have a part in something
f.
bir şeyde eli olmak
474
Deyim
be a part and parcel of
f.
bir şeyin ayrılmaz bir parçası olmak
475
Deyim
part over something
f.
bir şeyden dolayı yollarını ayırmak/ayrılmak
476
Deyim
have a part in something
f.
bir şeyde parmağı olmak
477
Deyim
get a part in something
f.
bir şeyde parmağı olmak
478
Deyim
play a large part in something
f.
büyük bir rol oynamak
479
Deyim
take someone's part
f.
birinin yanında olmak
480
Deyim
be part of the furniture
f.
bir yerin müdavimi/gediklisi olmak
481
Deyim
look the part
f.
bir işe uygunmuş gibi durmak/görünmek
482
Deyim
be part of the furniture
f.
bir yerin demirbaşı olmak
483
Deyim
take someone's part
f.
birine destek olmak
484
Deyim
be part of life's rich tapestry
f.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
485
Deyim
take in good part
f.
gücenmemek
486
Deyim
be part of life's rich pageant
f.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
487
Deyim
be all part of life's rich pageant
f.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
488
Deyim
be all part of life's rich tapestry
f.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
489
Deyim
play a bit part
f.
küçük bir rolü olmak
490
Deyim
play a bit part
f.
küçük bir rol almak/oynamak
491
Deyim
take in good part
f.
kabullenmek
492
Deyim
take a leading part
f.
öncü bir rol oynamak
493
Deyim
take in good part
f.
şaka kaldırmak
494
Deyim
play a part in
f.
rol üstlenmek
495
Deyim
part of the furniture
f.
(bir yerin) bir parçası olmak
496
Deyim
take someone's part
f.
yan tutmak
497
Deyim
part ways with someone
f.
yollarını ayırmak
498
Deyim
put weight on some part of the body
f.
vücudun bir bölgesine (vücudun) ağırlığını vermek/o bölgenin üzerinde durmak
499
Deyim
dress the part
f.
gerektiği gibi giyinmek
500
Deyim
have no part in (something)
f.
(bir şeye) bulaşmamış olmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of part
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy