|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
point of view n.
|
bakış açısı |
|
From a quite pragmatic point of view, though, they do guarantee the citizen a minimum of protection from the State.
Yine de oldukça pragmatik bir bakış açısıyla vatandaşa Devletten asgari bir koruma sağlarlar.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
view n.
|
görüş |
|
I'm curious about your view on this painting.
Bu resim hakkındaki görüşünüzü merak ediyorum.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
view n.
|
bakış |
|
My view of the Finnish initiative is much less critical than theirs.
Benim Finlandiya'nın girişimine bakışım onlarınkinden çok daha az eleştirel.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
view n.
|
manzara |
|
My house has a breathtaking view of the mountains.
Evimin nefes kesici bir dağ manzarası var.
More Sentences
|
| 5 |
Common Usage |
view n.
|
görüntü |
|
The president was really pleased after he saw the aerial view.
Başkan havadan çekilen görüntüyü gördükten sonra çok memnun oldu.
More Sentences
|
| 6 |
Common Usage |
view n.
|
görüş alanı |
|
A tall tree hid his house from our view.
Uzun bir ağaç evini görüş alanımızdan gizledi.
More Sentences
|
| 7 |
Common Usage |
view n.
|
kanı |
|
In my view, it is useful to add these critical observations to this excellent report.
Kanımca bu mükemmel rapora bu eleştirel gözlemleri eklemek faydalı olacaktır.
More Sentences
|
| 8 |
Common Usage |
view n.
|
görünüm |
|
Finally, a view of the open coordination method.
Son olarak açık koordinasyon yönteminin bir görünümü.
More Sentences
|
| General |
|
| 9 |
General |
view n.
|
fikir |
|
The Europeans, for their part, took a rather negative view of this idea.
Avrupalılar ise bu fikre oldukça olumsuz yaklaştılar.
More Sentences
|
| 10 |
General |
view n.
|
manzara |
|
We climbed up the hill to get a view of the village.
Köyün manzarasını görmek için tepeye tırmandık.
More Sentences
|
| 11 |
General |
aerial view n.
|
havadan görünüş |
|
The president was really pleased after he saw the aerial view.
Havadan görüntüyü görünce başkan gerçekten memnun oldu.
More Sentences
|
| 12 |
General |
view n.
|
görüş |
|
In my view the report is very focused.
Benim görüşüme göre rapor çok odaklı.
More Sentences
|
| 13 |
General |
view n.
|
düşünce |
|
What view does the Danish Presidency take of this?
Danimarka Dönem Başkanlığı bu konuda ne düşünüyor?
More Sentences
|
| 14 |
General |
point of view n.
|
görüş |
|
I am very pleased the Committee on Budgets has accepted our point of view and I hope the Commission does as well.
Bütçe Komisyonunun görüşümüzü kabul etmesinden büyük memnuniyet duyuyorum ve umarım Komisyon da kabul eder.
More Sentences
|
| 15 |
General |
world view n.
|
dünya görüşü |
|
We need to get to grips with our different world views.
Farklı dünya görüşlerimizle başa çıkmamız gerekiyor.
More Sentences
|
| 16 |
General |
view n.
|
amaç |
|
Reforms need to be carried out promptly with a view to enlargement.
Genişleme amacıyla reformların bir an önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
More Sentences
|
| 17 |
General |
point of view n.
|
açı |
|
The EU, as one of the most important regions from all these points of view, clearly has a special responsibility.
Tüm bu açılardan bakıldığında en önemli bölgelerden biri olan AB'nin özel bir sorumluluğu olduğu açıktır.
More Sentences
|
| 18 |
General |
view n.
|
bakış |
|
It expressed its view of the countryside by purchasing areas of outstanding natural beauty.
Olağanüstü doğal güzelliğe sahip alanları satın alarak kırsal kesime bakışını ifade etmiştir.
More Sentences
|
| 19 |
General |
view n.
|
görünüm |
|
I just mention that to complete the view of the process.
Bunu sadece sürecin görünümünü tamamlamak için söylüyorum.
More Sentences
|
| 20 |
General |
view of life n.
|
hayata bakış (açısı) |
|
Their view of life may appear strange.
Hayata bakışları tuhaf görünebilir.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
General |
political view n.
|
siyasi görüş |
|
In other words, they have to subscribe to a set of political views in order to get fed.
Başka bir deyişle beslenebilmek için bir dizi siyasi görüşe abone olmak zorundalar.
More Sentences
|
| 22 |
General |
opposing view n.
|
karşıt görüş |
|
I am aware that some Members have been swamped with opposing views.
Bazı Üyelerin karşıt görüşlerle dolup taştığının farkındayım.
More Sentences
|
| 23 |
General |
world-view n.
|
dünya görüşü |
|
What is the world-view that is being set out here?
Burada ortaya konan dünya görüşü nedir?
More Sentences
|
| 24 |
General |
nice view n.
|
güzel manzara |
|
I'd like to have a room with a nice view.
Güzel manzaraya sahip bir oda isterim.
More Sentences
|
| 25 |
General |
sea view n.
|
deniz manzarası |
|
I'd like a room with a sea view.
Deniz manzaralı bir oda istiyorum.
More Sentences
|
| 26 |
General |
view n.
|
kanaat |
|
In my view, this amendment to the report is essential.
Kanaatimce raporda yapılan bu değişiklik çok önemlidir.
More Sentences
|
| 27 |
General |
view n.
|
bakış açısı |
|
This book gave me a realistic view of life at sea.
Bu kitap bana denizdeki hayata dair gerçekçi bir bakış açısı kazandırdı.
More Sentences
|
| 28 |
General |
view n.
|
fotoğraf |
|
This travel article features unique views of Machu Picchu.
Bu seyahat makalesi Machu Picchu'nun eşsiz fotoğraflarını içeriyor.
More Sentences
|
| 29 |
General |
view n.
|
sergileme |
|
The artist's installations are on view at the gallery.
Sanatçının enstalasyonları galeride sergileniyor.
More Sentences
|
| 30 |
General |
view n.
|
düşünce |
|
What's your view on war?
Savaş hakkında ne düşünüyorsun?
More Sentences
|
| 31 |
General |
keep in view v.
|
göz önünde tutmak |
|
Without repeating what he said, it is this historical perspective that we must keep in view the whole time.
Söylediklerini tekrarlamadan, bu tarihsel perspektifi her zaman göz önünde tutmamız gerekir.
More Sentences
|
| 32 |
General |
view v.
|
görmek |
|
She was viewed as a strong opponent to the current president.
Mevcut başkanın güçlü bir muhalifi olarak görülüyordu.
More Sentences
|
| 33 |
General |
come into view v.
|
ortaya çıkmak |
|
However, resistance to it is now becoming a reality and national and commercial interests are clearly coming into view.
Ancak, buna karşı direniş artık bir gerçeklik haline gelmekte ve ulusal ve ticari çıkarlar açıkça ortaya çıkmaktadır.
More Sentences
|
| 34 |
General |
come into view v.
|
görüş alanına girmek |
|
The ship soon came into view.
Gemi yakında görüş alanına girdi.
More Sentences
|
| 35 |
General |
view v.
|
görüntülemek |
|
You can view your OneDrive files in a web browser, too.
OneDrive dosyalarınızı bir internet tarayıcısında da görüntüleyebilirsiniz.
More Sentences
|
| 36 |
General |
view v.
|
bakmak |
|
The househusband is viewed with suspicion.
Evin kocasına şüpheyle bakılıyor.
More Sentences
|
| 37 |
General |
come into view v.
|
görünmek |
|
A white ship came into view.
Beyaz bir gemi göründü.
More Sentences
|
| 38 |
General |
come into view v.
|
görüş açısına girmek |
|
The ship soon came into view.
Gemi yakında görüş açısına girdi.
More Sentences
|
| 39 |
General |
view v.
|
düşünmek |
|
I personally view the committee's proposal as being well balanced.
Ben şahsen komitenin önerisinin iyi dengelenmiş olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
| 40 |
General |
view v.
|
görülmek |
|
The castle is best viewed from a boat.
Kale en iyi bir tekneden görülebilir.
More Sentences
|
|
|
| 41 |
General |
view v.
|
izlemek |
|
I'm having friends over to view the season finale.
Sezon finalini izlemek için arkadaşlarımı çağırıyorum.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 42 |
Phrases |
in my view expr.
|
benim açımdan |
|
So it is particularly pleasing, in my view, that this report offers a solution.
Dolayısıyla bu raporun bir çözüm öneriyor olması benim açımdan özellikle sevindirici.
More Sentences
|
| 43 |
Phrases |
in view of expr.
|
göz önüne alındığında |
|
And this is an operation that is becoming still more necessary in view of the now impending enlargement.
Ve bu, yaklaşan genişleme göz önüne alındığında daha da gerekli hale gelen bir operasyondur.
More Sentences
|
| 44 |
Phrases |
in view of expr.
|
karşısında |
|
In view of this situation, I am no longer calling for greater involvement in the process.
Bu durum karşısında artık sürece daha fazla katılım çağrısında bulunmuyorum.
More Sentences
|
| 45 |
Phrases |
in view of expr.
|
ışığında |
|
Within the Union, various scenarios have been discussed in view of the current situation.
Birlik içinde, mevcut durum ışığında çeşitli senaryolar tartışılmıştır.
More Sentences
|
| 46 |
Phrases |
in view of (something) expr.
|
(bir şey) göz önünde bulundurularak |
|
In view of this it was deemed appropriate to consider the situation further.
Bu durum göz önünde bulundurularak konunun daha ayrıntılı olarak ele alınması uygun görülmüştür.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 47 |
Idioms |
come into view v.
|
görünmek |
|
The ship soon came into view.
Gemi yakında göründü.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 48 |
Common Usage |
view v.
|
incelemek |
|
| 49 |
Common Usage |
with view adj.
|
manzaralı |
|
| General |
|
| 50 |
General |
point of view n.
|
noktainazar |
|
| 51 |
General |
view n.
|
vaziyet |
|
| 52 |
General |
side view n.
|
profil |
|
| 53 |
General |
view n.
|
nezaret |
|
| 54 |
General |
front view n.
|
önden görünüş |
|
| 55 |
General |
view n.
|
bakma |
|
| 56 |
General |
view n.
|
nazar |
|
| 57 |
General |
flat with sea view n.
|
denize nazır ev |
|
| 58 |
General |
external view n.
|
görünüş |
|
| 59 |
General |
point of view n.
|
cihet |
|
| 60 |
General |
view n.
|
beklenti |
|
| 61 |
General |
view n.
|
meram |
|
| 62 |
General |
point of view n.
|
bakım |
|
| 63 |
General |
view n.
|
görüş alanı |
|
| 64 |
General |
bird's eye view n.
|
kuşbakışı görünüm |
|
| 65 |
General |
view n.
|
gösterme |
|
| 66 |
General |
orthographic view n.
|
ortografik görünüş |
|
| 67 |
General |
world view n.
|
hayat felsefesi |
|
| 68 |
General |
view n.
|
kanı |
|
| 69 |
General |
top view n.
|
kuşbakışı |
|
| 70 |
General |
view finder n.
|
vizör |
|
| 71 |
General |
view n.
|
tablo |
|
| 72 |
General |
view n.
|
dikkat çekici görünüş |
|
| 73 |
General |
view n.
|
emel |
|
| 74 |
General |
view n.
|
maksat |
|
| 75 |
General |
field of view n.
|
görüş alanı |
|
| 76 |
General |
point of view n.
|
görüş açısı |
|
| 77 |
General |
one's view of life n.
|
hayata bakışı |
|
| 78 |
General |
narrow point of view n.
|
dar bakış açısı |
|
| 79 |
General |
scientific view n.
|
bilimsel görüş |
|
| 80 |
General |
political view n.
|
ideoloji |
|
|
|
| 81 |
General |
general view n.
|
genel görünüm |
|
| 82 |
General |
general view n.
|
genel bakış |
|
| 83 |
General |
political view n.
|
siyasal görüş |
|
| 84 |
General |
political view n.
|
politik görüş |
|
| 85 |
General |
pay per view n.
|
paralı televizyon yayını |
|
| 86 |
General |
crab's eye view n.
|
yer seviyesinden görünüm |
|
| 87 |
General |
back view n.
|
arkadan görünüş |
|
| 88 |
General |
back view n.
|
arka görünüş |
|
| 89 |
General |
bottom view n.
|
alttan görünüş |
|
| 90 |
General |
lake view n.
|
göl manzarası |
|
| 91 |
General |
philosophical view n.
|
felsefi görüş |
|
| 92 |
General |
wide field of view n.
|
geniş görüş alanı |
|
| 93 |
General |
exploded view n.
|
sökülmüş görünüş |
|
| 94 |
General |
exploded view n.
|
parçaları dağılmış görünüş |
|
| 95 |
General |
general view n.
|
genel görünüş |
|
| 96 |
General |
frontal view n.
|
cephe görünüşü |
|
| 97 |
General |
frontal view n.
|
önden görünüş |
|
| 98 |
General |
frontal view n.
|
karşıdan görünüş |
|
| 99 |
General |
bird's eye-view n.
|
kuşbakışı görünüm |
|
| 100 |
General |
bird's-eye view n.
|
kuşbakışı |
|
| 101 |
General |
a bird's-eye view n.
|
kuşbakışı |
|
| 102 |
General |
bird's-eye view n.
|
kuş bakışı |
|
| 103 |
General |
bird's-eye-view n.
|
kuşbakışı |
|
| 104 |
General |
front-view n.
|
ön tarafın görünüşü |
|
| 105 |
General |
front-view n.
|
önden görünüş |
|
| 106 |
General |
view-finder n.
|
vizör |
|
| 107 |
General |
world-view n.
|
hayat görüşü |
|
| 108 |
General |
general view n.
|
ortak kanı |
|
| 109 |
General |
general view n.
|
genel kanı |
|
| 110 |
General |
common view n.
|
ortak kanı |
|
| 111 |
General |
plan view n.
|
yatay kesit görünüşü |
|
| 112 |
General |
plan view n.
|
üstten görünüş |
|
| 113 |
General |
view n.
|
niyet |
|
| 114 |
General |
view n.
|
görünüş |
|
| 115 |
General |
a bird's-eye view n.
|
kuş bakışı |
|
| 116 |
General |
a bird's-eye view n.
|
şöyle bir bakış |
|
| 117 |
General |
a bird's-eye view n.
|
üstünkörü bakış |
|
| 118 |
General |
a bird's-eye view n.
|
şöylesine bir değinme |
|
| 119 |
General |
true and fair view n.
|
gerçek ve doğru görünüm |
|
| 120 |
General |
global view n.
|
küresel kanı |
|
| 121 |
General |
global view n.
|
küresel görünüm |
|
| 122 |
General |
global view n.
|
küresel bakış |
|
| 123 |
General |
global view n.
|
global bakış |
|
| 124 |
General |
bosphorus view n.
|
boğaz manzarası |
|
| 125 |
General |
mountain view n.
|
dağ manzarası |
|
| 126 |
General |
an alternative view to n.
|
farklı bir bakış |
|
| 127 |
General |
view n.
|
panorama |
|
| 128 |
General |
counter-view n.
|
karşıt görüş |
|
| 129 |
General |
opposing view n.
|
karşı görüş |
|
| 130 |
General |
counter-view n.
|
karşı görüş |
|
| 131 |
General |
bosphorus view room n.
|
boğaz manzaralı oda |
|
| 132 |
General |
bosphorus view flat n.
|
boğaz manzaralı daire |
|
| 133 |
General |
sea view hotel n.
|
deniz manzaralı otel |
|
| 134 |
General |
sea view house n.
|
deniz manzaralı ev |
|
| 135 |
General |
a magnificent view n.
|
görkemli görüntü |
|
| 136 |
General |
view from below n.
|
alttan görünüm |
|
| 137 |
General |
view from below n.
|
alttan bakış |
|
| 138 |
General |
an opposing view n.
|
karşıt/muhalif görüş |
|
| 139 |
General |
shifting point of view n.
|
değişen görüş açısı |
|
| 140 |
General |
lovely view n.
|
güzel manzara |
|
| 141 |
General |
process-based view n.
|
sürece dayalı yaklaşım/görüş |
|
| 142 |
General |
holistic view n.
|
bütünleştirici bakış açısı |
|
| 143 |
General |
holistic view n.
|
bütüncül bakış açısı |
|
| 144 |
General |
underwater view n.
|
denizaltı manzarası |
|
| 145 |
General |
beautiful view n.
|
güzel manzara |
|
| 146 |
General |
air view n.
|
kuş bakışı görünüş |
|
| 147 |
General |
ocean view n.
|
okyanus manzarası |
|
| 148 |
General |
private view n.
|
özel gösterim |
|
| 149 |
General |
oblique view n.
|
eğik görüş |
|
| 150 |
General |
view out n.
|
görünüm |
|
| 151 |
General |
view out n.
|
dış görünüş |
|
| 152 |
General |
front view n.
|
ön görünüş |
|
| 153 |
General |
view n.
|
izlenme |
|
| 154 |
General |
plain view n.
|
açık görünüm |
|
| 155 |
General |
plain view n.
|
düz görünüm |
|
| 156 |
General |
top view n.
|
üst görünüş |
|
| 157 |
General |
the view from the top n.
|
üst görünüş |
|
| 158 |
General |
top view n.
|
üstten görünüş |
|
| 159 |
General |
the view from the top n.
|
üst görünüm |
|
| 160 |
General |
the view from the top n.
|
üstten görünüm |
|
| 161 |
General |
the view from the top n.
|
üstten görünüş |
|
| 162 |
General |
top view n.
|
üstten görünüm |
|
| 163 |
General |
top view n.
|
üst görünüm |
|
| 164 |
General |
swedish view n.
|
isveç görüşü |
|
| 165 |
General |
outer view n.
|
dış görünüm |
|
| 166 |
General |
land view n.
|
arazi manzarası |
|
| 167 |
General |
land view n.
|
manzara |
|
| 168 |
General |
land view n.
|
arazi görünümü |
|
| 169 |
General |
stunning scenery; stunning view n.
|
etkileyici manzara |
|
| 170 |
General |
street view n.
|
sokak görünümü |
|
| 171 |
General |
theoretical point of view n.
|
teorik bakış açısı |
|
| 172 |
General |
holistic view n.
|
bütünsel bakış açısı |
|
| 173 |
General |
view n.
|
beklenti |
|
| 174 |
General |
view angle n.
|
görüş açısı |
|
| 175 |
General |
view halloo n.
|
bir şeyin görüldüğünü belirten bağırış |
|
| 176 |
General |
by-view n.
|
çıkarcı hedef |
|
| 177 |
General |
long view n.
|
ileriyi düşünme |
|
| 178 |
General |
long view n.
|
ileriyi gelecek çerçevesinde ele alma |
|
| 179 |
General |
long view n.
|
ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme |
|
| 180 |
General |
long view n.
|
bir sorunun gelecek gözetilerek incelenmesi |
|
| 181 |
General |
long view n.
|
bir duruma yönelik uzun vadeli yaklaşım |
|
| 182 |
General |
long view n.
|
uzun vadede değerlendirme |
|
| 183 |
General |
by-view n.
|
şahsi görüş |
|
| 184 |
General |
by-view n.
|
öznel görüş |
|
| 185 |
General |
by-view n.
|
bencilce amaç |
|
| 186 |
General |
panoramic view n.
|
uzaktan incelenen durum |
|
| 187 |
General |
panoramic view n.
|
genel hatlarıyla incelenen konu |
|
| 188 |
General |
pov (point of view) n.
|
bakış açısı |
|
| 189 |
General |
field of view n.
|
sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre |
|
| 190 |
General |
self-view n.
|
kendi çıkarlarını düşünme |
|
| 191 |
General |
self-view n.
|
kendini düşünme |
|
| 192 |
General |
self-view n.
|
bencillik |
|
| 193 |
General |
self-view n.
|
benmerkezcilik |
|
| 194 |
General |
self-view n.
|
çıkarcılık |
|
| 195 |
General |
come into view v.
|
meydana çıkmak |
|
| 196 |
General |
keep in view v.
|
göz önüne almak |
|
| 197 |
General |
view v.
|
seyretmek |
|
| 198 |
General |
hide from view v.
|
ortadan kaldırmak |
|
| 199 |
General |
come in view v.
|
görünmek |
|
| 200 |
General |
view v.
|
üzerinde düşünmek |
|
| 201 |
General |
hold view of someone v.
|
biri hakkında görüş sahibi olmak |
|
| 202 |
General |
come in view v.
|
ortaya çıkmak |
|
| 203 |
General |
keep in view v.
|
gözden uzak tutmamak |
|
| 204 |
General |
keep in view v.
|
gözden kaybetmemek |
|
| 205 |
General |
view v.
|
yoklamak |
|
| 206 |
General |
have in view v.
|
planlamak |
|
| 207 |
General |
be lost from view v.
|
gözden uzaklaşmak |
|
| 208 |
General |
look from different point of view v.
|
başka yönden bakmak |
|
| 209 |
General |
see from different point of view v.
|
başka yönden bakmak |
|
| 210 |
General |
take a bright view of v.
|
olumlu bakmak |
|
| 211 |
General |
view something as significant v.
|
önemli saymak |
|
| 212 |
General |
view something as significant v.
|
önemli görmek |
|
| 213 |
General |
view something as significant v.
|
önemli bulmak |
|
| 214 |
General |
form a view on v.
|
fikir belirtmek |
|
| 215 |
General |
adopt as a point of view v.
|
felsefe edinmek |
|
| 216 |
General |
have a penetrative view v.
|
etkili bir görünüme sahip olmak |
|
| 217 |
General |
have an attractive view v.
|
etkili bir görünüme sahip olmak |
|
| 218 |
General |
have in view v.
|
niyeti olmak |
|
| 219 |
General |
come round (to another's point of view) v.
|
yola gelmek |
|
| 220 |
General |
bring (someone) round (to another's point of view) v.
|
yola getirmek |
|
| 221 |
General |
view something as a threat v.
|
tehdit olarak görmek |
|
| 222 |
General |
view with a jaundiced eye v.
|
öküz altında buzağı aramak |
|
| 223 |
General |
get out of view v.
|
gözden kaybolmak |
|
| 224 |
General |
get out of view v.
|
görüş uzaklığının dışında kalmak |
|
| 225 |
General |
get out of view v.
|
görüş alanının dışında çıkmak |
|
| 226 |
General |
get out of view v.
|
gözle görülemeyecek kadar uzaklaşmak |
|
| 227 |
General |
view something from a different standpoint v.
|
olaya başka bir açıdan bakmak |
|
| 228 |
General |
(house) have an open view v.
|
(ev) önü açık olmak |
|
| 229 |
General |
view v.
|
tetkik etmek |
|
| 230 |
General |
view v.
|
incelemek |
|
| 231 |
General |
develop a point of view v.
|
bakış açısı geliştirmek |
|
| 232 |
General |
give a view v.
|
bir fikir beyan etmek |
|
| 233 |
General |
have in view v.
|
tasavvur etmek |
|
| 234 |
General |
hold a view v.
|
görüş sahibi olmak |
|
| 235 |
General |
hold a view v.
|
fikir sahibi olmak |
|
| 236 |
General |
gain a different point of view v.
|
farklı bir bakış açısı kazanmak |
|
| 237 |
General |
spoil the view v.
|
manzarayı bozmak |
|
| 238 |
General |
share the same opinion/view v.
|
aynı kafadan olmak |
|
| 239 |
General |
have a clear view of v.
|
net bir şekilde görmek |
|
| 240 |
General |
block one's view v.
|
(arabada vb) görüşünü kapamak |
|
| 241 |
General |
look his/her point of view v.
|
kendi açısından bakmak |
|
| 242 |
General |
give point of view v.
|
bakış açısı kazandırmak |
|
| 243 |
General |
air view v.
|
görüş beyan etmek |
|
| 244 |
General |
share the same view v.
|
aynı görüşü paylaşmak |
|
| 245 |
General |
share the same view v.
|
aynı görüşten olmak |
|
| 246 |
General |
share the same opinion/view v.
|
aynı görüşü paylaşmak |
|
| 247 |
General |
share the same opinion/view v.
|
aynı görüşten olmak |
|
| 248 |
General |
hold the view v.
|
inanmak |
|
| 249 |
General |
hold the view v.
|
görüşünü savunmak |
|
| 250 |
General |
gaze off into the view v.
|
seyre dalmak |
|
| 251 |
General |
view v.
|
kanaatinde olmak |
|
| 252 |
General |
with sea view adj.
|
denize nazır |
|
| 253 |
General |
having a fine view adj.
|
manzaralı |
|
| 254 |
General |
sea view adj.
|
deniz manzaralı |
|
| 255 |
General |
in view adj.
|
ortada |
|
| 256 |
General |
on view adj.
|
sergilenmekte |
|
| 257 |
General |
with bosphorus view adj.
|
boğaz manzaralı |
|
| 258 |
General |
ocean-view adj.
|
okyanus manzaralı |
|
| 259 |
General |
lake-view adj.
|
göl manzaralı |
|
| 260 |
General |
with lake view adj.
|
göl manzaralı |
|
| 261 |
General |
with an ocean view adj.
|
okyanus manzaralı |
|
| 262 |
General |
to the view adv.
|
herkes tarafından görüleceği üzere |
|
| 263 |
General |
in full view adv.
|
aleni olarak |
|
| 264 |
General |
in view adv.
|
görünürde |
|
| 265 |
General |
in full view adv.
|
görünürde |
|
| 266 |
General |
within view adv.
|
meydanda |
|
| 267 |
General |
from the point of view of economics adv.
|
ekonomik bakımdan |
|
| 268 |
General |
in full view adv.
|
tam göz önünde |
|
| 269 |
General |
in full view adv.
|
herkesin önünde |
|
| 270 |
General |
from different points of view adv.
|
çeşitli açılardan |
|
| 271 |
General |
from one's point of view adv.
|
kendi yönünden |
|
| 272 |
General |
in the view of such information adv.
|
bu bilgilerin ışığında |
|
| 273 |
General |
in one's view adv.
|
(birine) göre |
|
| 274 |
General |
from an objective (point of) view adv.
|
dışarıdan bakınca |
|
| 275 |
General |
from every point of view adv.
|
her bakımdan |
|
| 276 |
General |
from a different point of view adv.
|
farklı bir açıdan |
|
| 277 |
General |
from different point of view adv.
|
farklı yönden |
|
| 278 |
General |
from different point of view adv.
|
farklı açıdan |
|
| 279 |
General |
from a tax point of view adv.
|
vergi açısından (bakıldığında) |
|
| 280 |
General |
from your point of view adv.
|
senin açından |
|
| 281 |
General |
at first view adv.
|
ilk görüşte |
|
| 282 |
General |
at first view adv.
|
ilk bakışta |
|
| 283 |
General |
from the point of view adv.
|
görüşüne göre |
|
| 284 |
General |
from the point of view adv.
|
bakış açısından |
|
| 285 |
General |
from another point of view adv.
|
diğer açıdan |
|
| 286 |
General |
with the view of prep.
|
umuduyla |
|
| 287 |
General |
with the view of prep.
|
maksadıyla |
|
| 288 |
General |
from the point of view prep.
|
bakımından |
|
| 289 |
General |
in view of prep.
|
-den ötürü |
|
| 290 |
General |
with the view of prep.
|
niyetiyle |
|
| 291 |
General |
from the point of view of prep.
|
itibarı ile |
|
| 292 |
General |
with the view prep.
|
niyetiyle |
|
| 293 |
General |
in view of the fact that conj.
|
göz önünde bulundurarak |
|
| Phrasals |
|
| 294 |
Phrasals |
view something through something v.
|
bir şeyi bir şeyin .....den izlemek |
|
| 295 |
Phrasals |
bring (someone or something) into view v.
|
(birini/bir şeyi) görünür kılmak |
|
| 296 |
Phrasals |
bring (someone or something) into view v.
|
(birini/bir şeyi) açığa çıkartmak |
|
| 297 |
Phrasals |
bring (someone or something) into view v.
|
(birini/bir şeyi) ortaya çıkartmak |
|
| Phrases |
|
| 298 |
Phrases |
in view of v.
|
göz önünde tutarak |
|
| 299 |
Phrases |
in view of prep.
|
eğer |
|
| 300 |
Phrases |
with a view to expr.
|
amacıyla |
|
| 301 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
bu gözle |
|
| 302 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
bana göre |
|
| 303 |
Phrases |
from our point of view expr.
|
bizim açımızdan |
|
| 304 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
bundan yola çıkarak |
|
| 305 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
bence |
|
| 306 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
bundan hareketle |
|
| 307 |
Phrases |
in my point of view expr.
|
benim bakış açıma göre |
|
| 308 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
benim durduğum yerden |
|
| 309 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
bu noktadan hareketle |
|
| 310 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
benim görüşüme göre |
|
| 311 |
Phrases |
starting from this (point of view) expr.
|
bundan hareketle |
|
| 312 |
Phrases |
with a view to expr.
|
bakımından |
|
| 313 |
Phrases |
from a certain point of view expr.
|
belli bir bakış açısına göre |
|
| 314 |
Phrases |
from a certain point of view expr.
|
bir açıdan bakılırsa |
|
| 315 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
buradan bakınca |
|
| 316 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
benim bakış açıma göre |
|
| 317 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
bu bakış açısından yola çıkarak |
|
| 318 |
Phrases |
starting from this (point of view) expr.
|
bundan yola çıkarak |
|
| 319 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
bu bakış açısından hareketle |
|
| 320 |
Phrases |
starting from this (point of view) expr.
|
buradan hareketle |
|
| 321 |
Phrases |
starting from this (point of view) expr.
|
buradan yola çıkarak |
|
| 322 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
bu bakımdan |
|
| 323 |
Phrases |
from this point of view expr.
|
buradan hareketle |
|
| 324 |
Phrases |
with a view expr.
|
bir bakımdan |
|
| 325 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
benim açımdan |
|
| 326 |
Phrases |
when considered from this point of view expr.
|
bu açıdan bakıldığında |
|
| 327 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
benim bakış açımdan |
|
| 328 |
Phrases |
multiple points of view expr.
|
çok sayıda görüş |
|
| 329 |
Phrases |
in view of expr.
|
hesaba katınca |
|
| 330 |
Phrases |
in view of expr.
|
göre |
|
| 331 |
Phrases |
in view of expr.
|
göz önüne alınca |
|
| 332 |
Phrases |
in view of expr.
|
göz önüne alınacak olursa |
|
| 333 |
Phrases |
in the long view expr.
|
gelecekte |
|
| 334 |
Phrases |
from my point of view expr.
|
fikrimce |
|
| 335 |
Phrases |
in my view expr.
|
fikrimce |
|
| 336 |
Phrases |
in view of expr.
|
göz önünde tutulursa |
|
| 337 |
Phrases |
in view of everyone expr.
|
ele güne karşı |
|
| 338 |
Phrases |
with a view to expr.
|
niyetine |
|
| 339 |
Phrases |
with a view to expr.
|
maksadıyla |
|
| 340 |
Phrases |
in the long view expr.
|
önümüzdeki dönemde/süreçte |
|
| 341 |
Phrases |
with a view to expr.
|
nedeniyle |
|
| 342 |
Phrases |
from your point of view expr.
|
sizin açınızdan |
|
| 343 |
Phrases |
in the long view expr.
|
uzun dönemde |
|
| 344 |
Phrases |
in the long view expr.
|
uzun vadede |
|
| 345 |
Phrases |
in view of expr.
|
yüzünden |
|
| 346 |
Phrases |
in view of expr.
|
-den dolayı |
|
| 347 |
Phrases |
with a view to doing something expr.
|
-i yapmak amacıyla |
|
| 348 |
Phrases |
with a view to expr.
|
umuduyla |
|
| 349 |
Phrases |
in view of expr.
|
-den dolayı hesaba katınca |
|
| 350 |
Phrases |
in view of expr.
|
göz önüne alınacak olursa |
|
| 351 |
Phrases |
in view of expr.
|
göz önünde tutulursa |
|
| 352 |
Phrases |
in view of expr.
|
düşünerek |
|
| 353 |
Phrases |
in view of expr.
|
dolayısıyla |
|
| 354 |
Phrases |
in the view of (someone) expr.
|
(birinin) görüşüne/fikrine göre |
|
| 355 |
Phrases |
in the view of (someone) expr.
|
(birinin) düşüncesine göre |
|
| 356 |
Phrases |
in view of (something) expr.
|
(bir şeyden) ötürü |
|
| 357 |
Phrases |
in view of (something) expr.
|
(bir şeyi) göz önünde tutarak/bulundurarak |
|
| 358 |
Phrases |
in view of (something) expr.
|
(bir şeyi) göz önüne alınca |
|
| 359 |
Phrases |
in view of (something) expr.
|
(bir şeyi) hesaba katınca |
|
| 360 |
Phrases |
in view of (something) expr.
|
(bir şeyden) dolayı |
|
| 361 |
Phrases |
in view of (something) expr.
|
(bir şey) dolayısıyla |
|
| 362 |
Phrases |
with a view to doing expr.
|
yapmak amacıyla |
|
| 363 |
Phrases |
with a view to something/to doing something expr.
|
bir şey amacıyla |
|
| 364 |
Phrases |
according to this view expr.
|
bu görüşe göre |
|
| Proverb |
|
| 365 |
Proverb |
distance lends enchantment to the view
|
davulun sesi uzaktan hoş gelir |
|
| Colloquial |
|
| 366 |
Colloquial |
different point of view n.
|
farklı açı |
|
| 367 |
Colloquial |
be in view v.
|
görüş alanında olmak |
|
| 368 |
Colloquial |
be in view v.
|
görünürde olmak |
|
| 369 |
Colloquial |
be in view v.
|
göz önünde olmak |
|
| 370 |
Colloquial |
from your point of view expr.
|
sizin bakış açınızla |
|
| 371 |
Colloquial |
from a professional point of view expr.
|
profesyonel açıdan bakınca |
|
| 372 |
Colloquial |
look at this view expr.
|
şu manzaraya baksana |
|
| Idioms |
|
| 373 |
Idioms |
a worm's-eye view n.
|
alçaktan bakma |
|
| 374 |
Idioms |
a ringside view n.
|
ön sıra/önlerde yer |
|
| 375 |
Idioms |
a ringside view n.
|
ringe/sahneye en yakın koltuk |
|
| 376 |
Idioms |
end in view n.
|
sonuca odaklanma |
|
| 377 |
Idioms |
end in view n.
|
bitirmeye odaklanma |
|
| 378 |
Idioms |
end in view n.
|
bittiğini hayal etme |
|
| 379 |
Idioms |
end in view n.
|
sonuç odağı |
|
| 380 |
Idioms |
a bird’s-eye view (of something) n.
|
(bir şeyin) kuş bakışı görünümü/görüntüsü/manzarası |
|
| 381 |
Idioms |
a point of view n.
|
birinin fikri |
|
| 382 |
Idioms |
a point of view n.
|
birinin görüşü |
|
| 383 |
Idioms |
a point of view n.
|
bakış açısı |
|
| 384 |
Idioms |
a point of view n.
|
bir şey gözü |
|
| 385 |
Idioms |
a point of view n.
|
bir şey bakımı |
|
| 386 |
Idioms |
a ringside view n.
|
görüş açısı/manzarası çok iyi konum |
|
| 387 |
Idioms |
a ringside view n.
|
olan bitenin net/sorunsuz bir şekilde izlenebildiği konum |
|
| 388 |
Idioms |
a worm's eye view n.
|
düşük bir pozisyondan değerlendirme |
|
| 389 |
Idioms |
a worm's eye view n.
|
basit bir değerlendirme |
|
| 390 |
Idioms |
a worm’s-eye view n.
|
öznel bir fikir/bakış |
|
| 391 |
Idioms |
a worm’s-eye view n.
|
içeriden bir görüş |
|
| 392 |
Idioms |
a worm’s-eye view n.
|
sübjektif bir görüş |
|
| 393 |
Idioms |
a worm’s-eye view n.
|
içeriden bir görüş/bakış |
|
| 394 |
Idioms |
(one's) point of view n.
|
(birinin) kişisel fikri |
|
| 395 |
Idioms |
(one's) point of view n.
|
(birinin) şahsi görüşü |
|
| 396 |
Idioms |
(one's) point of view n.
|
(birinin) kendi görüşü |
|
| 397 |
Idioms |
(one's) point of view n.
|
(birinin) kendi kanaati/düşüncesi |
|
| 398 |
Idioms |
bird's-eye view n.
|
genel bakış |
|
| 399 |
Idioms |
bird's-eye view n.
|
hızlı bakış |
|
| 400 |
Idioms |
bird's-eye view n.
|
üstünkörü bakış |
|
| 401 |
Idioms |
bird's-eye view n.
|
kısaca göz gezdirme |
|
| 402 |
Idioms |
a bird's-eye view n.
|
kuş bakışı |
|
| 403 |
Idioms |
a bird's-eye view n.
|
şöyle bir bakış |
|
| 404 |
Idioms |
a bird's-eye view n.
|
genel bir bakış |
|
| 405 |
Idioms |
a bird's-eye view n.
|
üstünkörü bakış |
|
| 406 |
Idioms |
a bird's-eye view n.
|
şöylesine bir değinme |
|
| 407 |
Idioms |
eye-view n.
|
bakış |
|
| 408 |
Idioms |
eye-view n.
|
bakma |
|
| 409 |
Idioms |
eye-view n.
|
değerlendirme |
|
| 410 |
Idioms |
eye-view n.
|
görüş |
|
| 411 |
Idioms |
heave into view v.
|
ufukta belirmek |
|
| 412 |
Idioms |
heave into view v.
|
görünür hale gelmek |
|
| 413 |
Idioms |
bring into view v.
|
açığa çıkarmak |
|
| 414 |
Idioms |
flash into view v.
|
bir anda belirmek/görünmek |
|
| 415 |
Idioms |
have a worm's eye view of something v.
|
bir konunun az veya önmesiz olan kısmını bilmek |
|
| 416 |
Idioms |
take a dim view of v.
|
doğru bulmamak |
|
| 417 |
Idioms |
take the longer view v.
|
geleceği göz önüne/dikkate almak |
|
| 418 |
Idioms |
take the long view v.
|
geleceği göz önüne/dikkate almak |
|
| 419 |
Idioms |
go out of view v.
|
görüş açısının dışında kalmak |
|
| 420 |
Idioms |
go out of view v.
|
görememek |
|
| 421 |
Idioms |
go out of view v.
|
görüş açısının dışına çıkmak |
|
| 422 |
Idioms |
come into view v.
|
görünmeye başlamak |
|
| 423 |
Idioms |
take the long view v.
|
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak |
|
| 424 |
Idioms |
take the longer view v.
|
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak |
|
| 425 |
Idioms |
bring into view v.
|
görünür kılmak |
|
| 426 |
Idioms |
take a dim view v.
|
iyi gözle bakmamak |
|
| 427 |
Idioms |
bring into view v.
|
ortaya çıkarmak |
|
| 428 |
Idioms |
take a dim view of v.
|
olumsuz bakmak |
|
| 429 |
Idioms |
take a dim view of v.
|
soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb) |
|
| 430 |
Idioms |
fade from view v.
|
yavaş yavaş gözden kaybolmak |
|
| 431 |
Idioms |
take a poor view of (someone or something) [uk] v.
|
(birine/bir şeye) iyi gözle bakmamak |
|
| 432 |
Idioms |
take a poor view of (someone or something) [uk] v.
|
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak |
|
| 433 |
Idioms |
take a poor view of (someone or something) [uk] v.
|
(birine/bir şeye) olumlu bakmamak |
|
| 434 |
Idioms |
take a poor view of (someone or something) [uk] v.
|
(birini/bir şeyi) onaylamamak |
|
| 435 |
Idioms |
take a poor view of (someone or something) [uk] v.
|
(birini/bir şeyi) tasvip etmemek |
|
| 436 |
Idioms |
take a poor view of (someone or something) [uk] v.
|
(birini/bir şeyi) hoş görmemek |
|
| 437 |
Idioms |
take a poor view of (someone or something) [uk] v.
|
(birini/bir şeyi) doğru bulmamak |
|
| 438 |
Idioms |
take a poor view of something [uk] v.
|
bir şeye iyi gözle bakmamak |
|
| 439 |
Idioms |
take a poor view of something [uk] v.
|
bir şeye olumsuz bakmak |
|
| 440 |
Idioms |
take a poor view of something [uk] v.
|
bir şeye olumlu bakmamak |
|
| 441 |
Idioms |
take a poor view of something [uk] v.
|
bir şeyi onaylamamak |
|
| 442 |
Idioms |
take a poor view of something [uk] v.
|
bir şeyi tasvip etmemek |
|
| 443 |
Idioms |
take a poor view of something [uk] v.
|
bir şeyi hoş görmemek |
|
| 444 |
Idioms |
take a poor view of something [uk] v.
|
bir şeyi doğru bulmamak |
|
| 445 |
Idioms |
take a dim/poor view of somebody/something v.
|
birinden/bir şeyden hoşlanmamak |
|
| 446 |
Idioms |
take a dim/poor view of somebody/something v.
|
birine/bir şeye katılmamak |
|
| 447 |
Idioms |
take a dim/poor view of somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmamak |
|
| 448 |
Idioms |
take a dim/poor view of somebody/something v.
|
birini/bir şeyi doğru bulmamak |
|
| 449 |
Idioms |
hide (someone or something) in plain view v.
|
(birini/bir şeyi) herkesin görebileceği bir yerde saklamak |
|
| 450 |
Idioms |
hide (someone or something) in plain view v.
|
(birini/bir şeyi) göz önünde bir yere saklamak |
|
| 451 |
Idioms |
hide (someone or something) in plain view v.
|
(birini/bir şeyi) ortalık yerde saklamak/kamufle etmek |
|
| 452 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
göz önünde fark edilmemek |
|
| 453 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmemek |
|
| 454 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmemek |
|
| 455 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmemek |
|
| 456 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
herkesin görebileceği bir yerde/ortalık yerde kamufle olmak |
|
| 457 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
apaçık ortada olmasına rağmen tepki çekmeden ve değişmeden kalmak |
|
| 458 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
nasıl geldiyse öyle gitmek |
|
| 459 |
Idioms |
hide in plain view v.
|
apaçık ortada olmasına rağmen alışıldığı için görünmez olmak |
|
| 460 |
Idioms |
have a ringside view v.
|
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak |
|
| 461 |
Idioms |
have a ringside view v.
|
ön sırada/önlerde oturmak |
|
| 462 |
Idioms |
have a ringside view v.
|
olan biteni net/sorunsuz bir şekilde izleyebilmek |
|
| 463 |
Idioms |
heave in view v.
|
ufukta belirmek |
|
| 464 |
Idioms |
heave in view v.
|
görünür hale gelmek |
|
| 465 |
Idioms |
heave into sight/view v.
|
ufukta belirmek |
|
| 466 |
Idioms |
heave into sight/view v.
|
görünür hale gelmek |
|
| 467 |
Idioms |
heave into sight/view v.
|
belirmek |
|
| 468 |
Idioms |
heave into sight/view v.
|
görünmeye başlamak |
|
| 469 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) iyi gözle bakmamak |
|
| 470 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak |
|
| 471 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) hoşlanmamak |
|
| 472 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) doğru bulmamak |
|
| 473 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) onaylamamak |
|
| 474 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) tasvip etmemek |
|
| 475 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) uygun bulmamak/görmemek |
|
| 476 |
Idioms |
take a dim view (of someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) beğenmemek |
|
| 477 |
Idioms |
take the view v.
|
düşünmek |
|
| 478 |
Idioms |
take the view v.
|
düşüncesinde olmak |
|
| 479 |
Idioms |
take the view v.
|
fikrinde olmak |
|
| 480 |
Idioms |
take the view v.
|
inancında olmak |
|
| 481 |
Idioms |
take the view that v.
|
diye düşünmek |
|
| 482 |
Idioms |
take the view that v.
|
düşüncesinde olmak |
|
| 483 |
Idioms |
take the view that v.
|
fikrinde olmak |
|
| 484 |
Idioms |
take the view that v.
|
inancında olmak |
|
| 485 |
Idioms |
hidden in plain view adj.
|
göz önünde fark edilmeyen |
|
| 486 |
Idioms |
hidden in plain view adj.
|
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen |
|
| 487 |
Idioms |
hidden in plain view adj.
|
apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmeyen |
|
| 488 |
Idioms |
hidden in plain view adj.
|
herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmeyen |
|
| 489 |
Idioms |
hidden in plain view adj.
|
herkesin görebileceği bir yerde kamufle olan |
|
| 490 |
Idioms |
a look in the rear-view mirror expr.
|
geçmişe bir bakış |
|
| 491 |
Idioms |
a ringside view expr.
|
en ön sıradaki koltuk |
|
| 492 |
Idioms |
in plain view expr.
|
apaçık bir şekilde |
|
| 493 |
Idioms |
in plain view expr.
|
her şeyi ortada |
|
| 494 |
Idioms |
in plain view expr.
|
görünür şekilde |
|
| 495 |
Idioms |
in plain view expr.
|
göstere göstere |
|
| 496 |
Idioms |
in plain view expr.
|
alenen |
|
| 497 |
Idioms |
...'s-eye view expr.
|
-in gözünden |
|
| 498 |
Idioms |
...'s-eye view expr.
|
-in gözüyle |
|
| 499 |
Idioms |
...'s-eye view expr.
|
-in konumundan |
|
| 500 |
Idioms |
...'s-eye view expr.
|
-in bakış açısından |
|
