disturb - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
disturb bozmak v.
  • We also discussed something else, namely no arms exports to countries where poverty may disturb social peace.
  • Ayrıca yoksulluğun toplumsal barışı bozabileceği ülkelere silah ihracatı yapılmaması gibi başka bir konuyu da görüştük.
  • Does the cough disturb your sleep?
  • Öksürük uykunuzu bozuyor mu?
  • The noisy machine disturbs the silence.
  • Gürültülü makine sessizliği bozuyor.
Show More (0)
disturb endişelendirmek v.
  • The state of our economy deeply disturbs me.
  • Ekonomimizin durumu beni derinden endişelendiriyor.
  • This disturbs us.
  • Bu bizi endişelendiriyor.
Show More (-1)
disturb yerinden oynatmak v.
  • Make sure not to disturb anything on my desk.
  • Sakın ola masamdaki hiçbir şeyi yerinden oynatmayın.
Show More (-2)
disturb rahatsız etmek v.
  • I told you not to disturb me while I'm in a meeting.
  • Sana toplantıdayken beni rahatsız etme demiştim.
Show More (-2)
disturb sekteye uğratmak v.
  • Their interference seriously disturbed peace and tranquillity in the region.
  • Yaptıkları müdahaleler bölgedeki barış ve huzuru ciddi şekilde sekteye uğratmıştır.
Show More (-2)
disturb rahatsızlık vermek v.
  • Do I dare disturb the universe?
  • Evrene rahatsızlık vermeye cüret eder miyim?
Show More (-2)