hate - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
hate nefret etmek v.
  • Alford hates art lessons because he feels he is terrible at them.
  • Alford resim derslerinden nefret ediyor çünkü bu konuda berbat olduğunu düşünüyor.
  • What is absolutely certain is that Europeans will be as hated as Americans by billions of people.
  • Kesin olan bir şey varsa o da Avrupalıların milyarlarca insan tarafından Amerikalılar kadar nefret edileceğidir.
  • There can be no compromise with those who hate freedom and democracy.
  • Özgürlük ve demokrasiden nefret edenlerle uzlaşmaya varılamaz.
Show More (1944)
hate nefret n.
  • You should have heard the hate in her voice.
  • Sesindeki nefreti hissetmiş olmalısın.
  • Various radio stations in the candidate countries are indulging in hate campaigns against Roma and the Jews.
  • Aday ülkelerdeki çeşitli radyo istasyonları Romanlara ve Yahudilere karşı nefret kampanyaları yürütüyor.
  • Indeed, I also regret his receiving hate mail, as he described.
  • Ayrıca, kendisinin de ifade ettiği gibi nefret mailleri almasından da üzüntü duyuyorum.
Show More (35)
hate sevmemek v.
  • She hated her mother-in-law for her arrogance.
  • Kibri yüzünden kayınvalidesini sevmiyordu.
  • Tom hates speaking in public.
  • Tom halk içinde konuşmayı sevmez.
  • I hate Justin Bieber.
  • Justin Bieber'i hiç sevmem.
Show More (8)
hate nefret edilen şey n.
  • One thing Tom hates is not being taken seriously.
  • Tom'un nefret ettiği şeylerden biri ciddiye alınmamak.
  • You become what you hate, or what you suffer.
  • Ya nefret ettiğin şeye ya da çektiğin acıya dönüşürsün.
  • The one thing that Mary hates the most is not being taken seriously.
  • Mary'nin en nefret ettiği şey ciddiye alınmamaktır.
Show More (0)
hate istememek v.
  • I'd hate to be in your shoes.
  • Senin yerinde olmak istemezdim.
Show More (-2)