paddle - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
paddle kürek çekmek v.
  • They paddled along the river and enjoyed the view.
  • Nehir boyunca kürek çekerek manzaranın tadını çıkardılar.
  • Keep paddling.
  • Kürek çekmeye devam edin.
  • Tom tried paddling his canoe upstream.
  • Tom kanosuyla akıntıya karşı kürek çekmeye çalıştı.
Show More (2)
paddle kürek (kanoya ait) n.
  • There aren't any paddles in the boat, sorry.
  • Teknede hiç kürek yok, üzgünüm.
  • With a paddle, stir the mixture for a few minutes.
  • Karışımı kürekle birkaç dakika karıştırın.
Show More (-1)
paddle raket (masatenisi için) n.
  • Tom can't remember which ping-pong paddle is his.
  • Tom hangi ping-pong raketinin onunki olduğunu hatırlayamıyor.
  • Tom can't remember which ping-pong paddle is his.
  • Tom hangi ping-pong raketinin kendisine ait olduğunu hatırlayamıyor.
Show More (-1)
paddle sığ suda gezinme n.
  • We went for a paddle in the lake.
  • Sığ suda yürümek için göle gittik.
Show More (-2)
paddle hızlı hızlı yüzmek v.
  • The black cat was paddling in the pool yesterday.
  • Kara kedi dün havuzda hızlı hızlı yüzüyordu.
Show More (-2)
paddle pinpon raket n.
  • Don't forget to bring your ping-pong paddles.
  • Pinpon raketlerini getirmeyi unutma.
Show More (-2)
paddle Sığ suda gezinmek v.
  • It is too cold for paddling in the sea.
  • Deniz kıyısında yürümek için hava çok soğuk.
Show More (-2)
paddle kürekle dövmek v.
  • My parents used to paddle me when I did something wrong.
  • Yanlış bir şey yaptığımda ailem beni kürekle döverdi.
Show More (-2)
paddle kano kullanmak v.
  • Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.
  • Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar.
Show More (-2)