the foul - Turc Anglais Dictionnaire

the foul

Sens de "the foul" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 192 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
foul n. faul
What he did was definitely a foul.
Yaptığı şey kesinlikle fauldü.

More Sentences
foul adj. pis
We must get rid of this foul garbage right away.
Bu pis çöplerden hemen kurtulmalıyız.

More Sentences
foul adj. iğrenç
The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.
Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı.

More Sentences
General
foul v. bozmak
He uses foul language whenever he gets angry.
Kızınca ağzını bozar.

More Sentences
foul v. kirletmek
Cigarette smoke fouls the air in a room.
Sigara dumanı, odadaki havayı kirletir.

More Sentences
foul v. kirletmek
Cigarette smoke fouls the air in a room.
Sigara dumanı, bir odanın havasını kirletir.

More Sentences
foul adj. kirli
The air in this room is foul.
Bu odanın havası kirli.

More Sentences
foul adj. kötü
I smell something foul.
Kötü bir koku alıyorum.

More Sentences
foul adj. bozuk
Tom had a very foul mouth.
Tom'un ağzı çok bozuktu.

More Sentences
foul adj. kötü
The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.
Kirli giysiler soyunma odasının havasında kötü bir koku bırakıyordu.

More Sentences
foul adj. iğrenç
I wonder why Tom was in such a foul mood.
Tom'un neden böyle bir iğrenç ruh hali içinde olduğunu merak ediyorum.

More Sentences
foul adj. kötü
There was a foul smell.
Kötü bir koku vardı.

More Sentences
Automotive
foul faul
It was clearly a foul.
Açıkça fauldü.

More Sentences
Sport
foul faul
What he did was definitely a foul.
Yaptığı şey kesinlikle bir fauldü.

More Sentences
Common Usage
foul n. kurallara aykırı hareket
foul v. pisletmek
General
foul n. çarpışma
foul n. pislik
foul n. dolaşma
foul n. kir
foul n. zor durum
foul n. suikast
foul n. günah
foul n. karışma
foul n. tıkama
foul n. kaplama
foul n. belge nüshası
foul n. belge taslağı
foul v. dolaşmak
foul v. çatmak
foul v. dolaştırmak
foul v. tıkamak
foul v. ile karışmak
foul v. çarpmak (gemi)
foul v. kirlenmek
foul v. karıştırmak
foul v. bindirmek (gemi)
foul v. faul yapmak
foul v. bulaştırmak
foul v. pislenmek
foul v. leke sürmek
foul v. lekelemek
foul v. yakalamak
foul v. tıkanmak
foul v. kaplanmak
foul v. (hayvan, köpek) dışkı yapmak
foul v. tuvaletini yapmak
foul v. kokmak
foul v. kokmaya başlamak
foul v. çürümek
foul v. birbirine karışmak
foul v. birbirine girmek
foul v. (baca veya silah namlusu) tıkamak
foul v. (baca veya silah namlusu) kapatmak
foul adj. çirkin
foul adj. kokuşmuş
foul adj. fena
foul adj. hilekar
foul adj. kurallara aykırı
foul adj. murdar
foul adj. kabaca
foul adj. menfur
foul adj. dolaşık
foul adj. tıkanmış
foul adj. birbirine karışmış (ip vb)
foul adj. tiksindirici
foul adj. hain
foul adj. karışmış
foul adj. açık saçık
foul adj. küfürlü
foul adj. hilebaz
foul adj. kaba
foul adj. ayıp
foul adj. (hava) kötü
foul adj. dolaşmış
foul adj. fırtınalı
foul adj. fani
foul adj. berbat kokan
foul adj. kötü kokulu
foul adj. kötü kokan
foul adj. iğrenç kokulu
foul adj. tıkalı
foul adj. pisliğe bulanmış
foul adj. kuralları ihlal eden
foul adj. onursuz
foul adj. alçak
foul adj. haysiyetsiz
foul adj. kuralları çiğneyen
foul adj. korkunç
foul adj. nahoş
foul adj. rahatsız edici
foul adj. irrite edici
foul adj. üzücü
foul adj. asabi
foul adj. aksi
foul adj. elverişsiz
foul adj. olumsuz
foul adj. bolca düzeltme yapılmış
foul adj. hatalarla dolu
foul adj. kirli
foul adj. çamurlu
foul adj. tiksindirici
foul adj. ahlaksız
foul adj. etik dışı
foul adj. aşağılık
foul adj. sağanak yağışlı
foul adj. şiddetli
foul adj. tehlikeli
foul adj. tıkayıcı
foul adj. engelleyici
foul adj. ket vuran
foul adj. şiddetli
foul adj. sert
foul adj. vahşi
foul adj. çer çöp dolu
foul adj. ıvır zıvır dolu
foul adj. aşırı kirli
foul adj. pasaklı
foul adj. leş yiyen
foul adj. kaba gıdalar tüketen
foul adj. hain
foul adj. tehlikeli
foul adj. kalleş
foul adj. dönek
foul adj. güvenilmez
foul adj. edepsiz
foul adj. edebe aykırı
foul adj. terbiyesiz
foul adv. çirkin biçimde
foul adv. adaletsiz bir şekilde
foul adv. adil olmayan bir şekilde
foul adv. faul bölgesine
foul adv. faul çizgisine doğru
foul adv. faul olarak
foul adv. hatalı bir şekilde
foul adv. ayıp ederek
Trade/Economic
foul kusurlu
Technical
foul v. dokunmak
foul v. çarpmak
foul midye veya yosun bağlamak
foul pis su kanalı
Textile
foul n. hafif yünlü bir kumaş çeşidi
Marine
foul n. çaparız
foul n. oltanın takılması
foul n. yelkenlerin birbirine girmesi
foul v. (gemi gövdesini) yabancı maddelerle kaplamak
foul v. (tekne) ile çarpışmak
foul adj. (yosun, midye ile) sarılı
foul adj. (yosun, midye ile) kabuk bağlamış
foul adj. (demirleme yeri) tehlikeli
foul adj. (demirleme yeri) çarpışma riski bulunan
foul adj. (sığ su tabanı) çapa atılamayan
foul adj. (sığ su tabanı) çapa tutmayan
foul gambalı
Gastronomy
foul adj. lezzetsiz
foul adj. tadı kötü
foul adj. (gıda) bozulmuş
foul adj. (gıda) küflenmiş
foul adj. berbat
foul adj. tatsız
Zoology
foul n. ayak çürüğü hastalığı
foul n. nekrobasillozis
foul n. dana difterisi
Sport
foul v. (birine) faul yapmak
foul adj. kural dışı
foul kural dışı hareket
Basketball
foul n. serbest atış
foul n. faul atışı
foul v. basketbol maçında faul yapmak
Baseball
foul n. (beyzbolda) faul vuruşu
foul n. faul bölgesine düşen top
foul v. (topu) faul çizgisi dışına göndermek
foul v. topu faul çizgisi dışına atmak
foul adj. faul çizgisinin dışında olan
foul adv. faul çizgisi dışına doğru
Printery
foul adj. (prova) son değişiklikler yapılmadan çekilen
foul adj. (prova) hatalı
foul adj. (harf haznesi) hatalı karakterleri olan
Archaic
foul n. kirli şey
foul n. çamurlu şey
foul n. küflü şey
foul n. bozuk şey
foul n. hatalı şey
foul adj. rengi atmış
foul adj. solmuş
foul adj. soluk
foul adj. rengi değişmiş
foul adj. (renk) canlılığını yitirmiş
Ornithology
foul v. (kuş) sıra dışı tüy rengi ile öne çıkmak
foul adj. (tüy) farklı renkte
foul adj. (tüy) istisnai renkte
foul adj. (tüy) dikkat çekici renkte olan

Sens de "the foul" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 5 résultat(s)

Anglais Turc
General
fall foul of the rule v. kuralı ihlal etmek
Idioms
use foul language in front of the children v. çocukların önünde küfürlü konuşmak
Sport
commit an off-the-ball foul v. topsuz alanda faul yapmak
Basketball
off-the-ball offensive foul n. topsuz alanda hücum faul
off-the-ball foul n. topsuz alanda yapılan faul