1 |
wash |
yıkamak |
v. |
|
- We cannot wash the coat of the bear which the WTO has become without getting the animal itself wet.
- DTÖ'nün dönüştüğü ayının postunu, hayvanın kendisini ıslatmadan yıkayamayız.
- Washing and cleaning have been an important part of human life since the earliest times.
- Yıkama ve temizlik, ezelden beri insan yaşamının önemli bir parçası olmuştur.
- Finally, wash your hands as in the first exercise.
- Son olarak, ilk alıştırmada olduğu gibi ellerinizi yıkayın.
- Washing and cleaning have been an important part of human life since the earliest times.
- Yıkama ve temizlik ilk çağlardan beri insan hayatının önemli bir parçası olmuştur.
- Anyone handling your baby should first wash their hands properly.
- Bebeğinize dokunan herkes daha önce ellerini iyice yıkamış olmalıdır.
- Anyone handling your baby should first wash their hands properly.
- Bebeğinize dokunan herkes öncelikle ellerini uygun şekilde yıkamalıdır.
- Finally, wash your hands as in the first exercise.
- Son olarak ilk egzersizdeki gibi ellerinizi yıkayın.
- They should wash their faces.
- Yüzlerini yıkamalılar.
- I'll wash your mouth out with soap!
- Ben ağzını sabunla yıkayacağım.
- I washed my hair this morning.
- Bu sabah saçımı yıkadım.
- My sister washes her hair every morning.
- Kız kardeşim her sabah saçını yıkar.
- I am washing my socks.
- Ben çoraplarımı yıkıyorum.
- I have to wash my hands.
- Ben ellerimi yıkamak zorundayım.
- Tom washed all the towels.
- Tom tüm havluları yıkadı.
- You should wash your hair.
- Saçlarını yıkamalısın.
- Father got me to wash his car.
- Babam bana arabasını yıkattı.
- Tom washed the apple before he peeled it.
- Tom elmayı soymadan önce yıkadı.
- He started washing his car.
- Arabasını yıkamaya başladı.
- Tom washed himself.
- Tom kendini yıkadı.
- I washed my feet.
- Ayaklarımı yıkadım.
- I think I'll go wash my hands.
- Sanırım gidip ellerimi yıkayacağım.
- Wash your teeth before sleeping!
- Uyumadan önce dişlerinizi yıkayın!
- Take the clothes and go wash them.
- Elbiseleri al ve gidip yıka.
- Wash your hands.
- Ellerinizi yıkayın.
- Tom only washes his hair once a week.
- Tom saçını haftada sadece bir kez yıkıyor.
- The rain washed away the soil.
- Yağmur toprağı yıkayıp götürmüş.
- Tom washed his hands and face.
- Tom ellerini ve yüzünü yıkadı.
- About how many times a month do you wash your car?
- Arabanızı ayda kaç kez yıkıyorsunuz?
- Tom washes his hair three times a week.
- Tom haftada üç kez saçını yıkar.
- Tom turned on the faucet and washed his hands.
- Tom musluğu açtı ve ellerini yıkadı.
- The children washed their feet.
- Çocuklar ayaklarını yıkadı.
- I'm going to wash my carriage.
- Arabamı yıkayacağım.
- The woman washes her face.
- Kadın yüzünü yıkıyor.
- My jeans shrank after I washed them.
- Kotum yıkadıktan sonra küçüldü.
- There's no need to wash your hair every day.
- Saçını her gün yıkamana gerek yok.
- Tom hasn't washed his car in a long time.
- Tom uzun zamandır arabasını yıkamadı.
- She washed the blood off her hands.
- Ellerindeki kanı yıkadı.
- She gave the blouse a quick wash.
- Bulüzü çabucak yıkadı.
- The car wasn't washed by Tom.
- Araba Tom tarafından yıkanmadı.
- Someone saw him wash his car.
- Birisi onu arabasını yıkarken görmüş.
- I washed my own shirts.
- Kendi gömleklerimi yıkadım.
- Wash your mouth out.
- Ağzınızı yıkayın.
- Were you able to convince Tom to help you wash your car?
- Tom'u arabanı yıkamana yardım etmesi için ikna edebildin mi?
- You should always wash your hands before eating.
- Yemek yemeden önce ellerinizi her zaman yıkamalısınız.
- I always wash my clothes on week ends.
- Giysilerimi hep hafta sonları yıkarım.
- Paula is going to wash the car tomorrow.
- Paula, arabayı yarın yıkayacak.
- My jeans shrank in the wash.
- Benim kot yıkamada küçüldü.
- I wash the blouse.
- Bluzü yıkarım.
- It's amazing how much time it takes Tom to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasının bu denli zaman alması şaşırtıcı.
- Don't curse or I'll wash your mouth out with soap.
- Küfretme yoksa ağzını sabunla yıkarım.
- I wash my hands before eating.
- Yemekten önce ellerimi yıkarım.
- Tom washed his hands.
- Tom ellerini yıkadı.
- Tom hadn't washed dishes in a week, so the sink was full of dirty dishes.
- Tom bir haftadır bulaşık yıkamamıştı, bu yüzden lavabo kirli bulaşıklarla doluydu.
- I don't wash my hair in the morning.
- Sabahları saçımı yıkamıyorum.
- Wash everything.
- Her şeyi yıka.
- Tom used soap and water to wash his hands.
- Tom ellerini yıkamak için su ve sabun kullandı.
- I wash my apples.
- Ben elmalarımı yıkarım.
- That's my favorite shirt, and I always wash it by hand.
- Bu benim favori gömleğim ve her zaman onu elimle yıkarım.
- I'll go wash my hands.
- Gidip ellerimi yıkayacağım.
- Tom washed his car.
- Tom arabasını yıkadı.
- I'll go wash my hands.
- Ellerimi yıkamaya gideceğim.
- Wash your hands well.
- Ellerini iyice yıka.
- Tom washes the kitchen curtains twice a year.
- Tom mutfak perdelerini yılda iki kez yıkar.
- Would you like it washed?
- Yıkanmasını ister misiniz?
- Tom needs to wash his face.
- Tom yüzünü yıkamalı.
- Wash the quinces thoroughly.
- Ayvaları iyice yıkayın.
- Tom washed the blood off his hands.
- Tom elindeki kanı yıkadı.
- Tom said that he wanted me to help him wash his car.
- Tom arabasını yıkamama yardım etmemi istedi.
- Anita washes the tub.
- Anita küveti yıkıyor.
- He's washing your car.
- O, arabanı yıkıyor.
- Wash your clothes with normal detergent in 60 to 90 degrees.
- Kıyafetlerinizi 60 ila 90 derecede normal deterjanla yıkayın.
- I wash my car once a week.
- Arabaı haftada bir yıkıyorum.
- I don't wash my hair every day.
- Saçımı her gün yıkamıyorum.
- Tom washes his car once a week.
- Tom haftada bir kez arabasını yıkar.
- You need to wash your hands before a meal.
- Yemekten önce ellerinizi yıkamanız gerekir.
- I was washing my hair at 5 o'clock yesterday.
- Dün saat 5'te saçımı yıkıyordum.
- I wash my hands before eating lunch.
- Yemek yemeden önce ellerimi yıkarım.
- I didn't wash my hair.
- Saçımı yıkamadım.
- Tom doesn't wash his hair as often as Mary washes hers.
- Tom, saçlarını Mary'nin yıkadığı kadar sık yıkamaz.
- They've washed their hands.
- Onlar ellerini yıkadılar.
- Please wash the lettuce well before you eat it.
- Lütfen marulu yemeden önce iyice yıkayın.
- Tom washed his clothes.
- Tom giysilerini yıkadı.
- Tom and Mary washed the dishes together.
- Tom ve Mary bulaşıkları birlikte yıkadılar.
- I'm inside the bathroom because I'm washing my hands.
- Tuvaletteyim çünkü ellerimi yıkıyorum.
- I'm going to wash my carriage.
- Ben arabamı yıkayacağım.
- Tom is washing his car right now.
- Tom şu anda arabasını yıkıyor.
Show More (84)
|
2 |
wash |
yıkanmak |
v. |
|
- The waste that it is processing comes from washing the coating on contraceptive pills, which of course contains sugar.
- İşlediği atıklar, elbette şeker içeren doğum kontrol haplarının üzerindeki kaplamanın yıkanmasından geliyor.
- The waste that it is processing comes from washing the coating on contraceptive pills, which of course contains sugar.
- İşlediği atık, elbette şeker içeren doğum kontrol haplarının üzerindeki kaplamanın yıkanmasından geliyor.
- I hope this stain comes out in the wash.
- Umarım bu leke yıkanınca çıkar.
- In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
- Özellikle yaprak yüzeyinden yıkanmayan ilaçlar yağmurlu dönem öncesi uygulanabilir.
- I'll eat, have a wash, and join you.
- Yemek yiyeceğim, yıkanacağım ve size katılacağım.
- In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
- Özellikle yaprakların yüzeyinden yıkanmayan ilaçlar yağmur mevsiminden önce uygulanabilir.
- I'll eat, have a wash, and join you.
- Yemek yiyeceğim, yıkanacağım ve sana katılacağım.
- They need washing.
- Onların yıkanması gerekiyor.
- This car needs washing.
- Bu arabanın yıkanmaya ihtiyacı var.
- These nylon socks wash well.
- Bu naylon çoraplar kolay yıkanır.
- The floor is so dirty that It requires washing.
- Zemin o kadar kirli ki yıkanması gerekiyor.
- It needs washing.
- Yıkanması lazım.
Show More (9)
|
3 |
wash |
çamaşır |
n. |
|
- Finally, we all know the effect of one coloured sock in a white wash.
- Son olarak, beyaz bir çamaşırda renkli bir çorabın etkisini hepimiz biliyoruz.
Show More (-2)
|