bariz - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bariz



Sens de "bariz" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 51 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bariz obvious adj.
bariz apparent adj.
General
bariz apparentness n.
bariz to the fore adj.
bariz avowed adj.
bariz conspicuous adj.
bariz sharp adj.
bariz marked adj.
bariz gross adj.
bariz blatant adj.
bariz pronounced adj.
bariz distinct adj.
bariz clear adj.
bariz as plain as a pikestaff adj.
bariz blazing adj.
bariz as plain as the nose on your face adj.
bariz evident adj.
bariz apodeictic adj.
bariz apodictic adj.
bariz apodeictical adj.
bariz apodictical adj.
bariz glaring adj.
bariz clean adj.
bariz ill-concealed adj.
bariz acute adj.
bariz noticeable adj.
bariz thick adj.
bariz transparent adj.
bariz eminent adj.
bariz unabashed adj.
bariz undisguisable adj.
bariz undoubtful adj.
bariz baldfaced adj.
bariz bald-faced adj.
bariz unsubtle adj.
bariz bodacious adj.
bariz obvious adj.
bariz openhanded adj.
bariz immediate adj.
bariz insistent adj.
bariz blatantly adv.
bariz conspicuously adv.
Colloquial
bariz outright adv.
Idioms
bariz (as) clear as day adj.
bariz plain as day adj.
bariz plain as the nose on your face adj.
bariz writ large expr.
Law
bariz overt adj.
Geology
bariz phanerite adj.
Archaic
bariz bright adj.
British Slang
bariz bait n.

Sens de "bariz" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 127 résultat(s)

Turc Anglais
General
bariz aşırmacılık blatant plagiarism n.
(bir yazılı eseri vb) bariz aşırma blatant plagiarism n.
bariz/belirgin hata obvious error n.
bariz intihal blatant plagiarism n.
bariz neden/sebep obvious reason n.
bariz seçim obvious pick n.
bariz kusurlar glaring defects n.
bariz olan şey truth n.
bariz şey blatancy n.
benzerlerine göre bariz küçük olan şey mini n.
bariz hata gaffe n.
bariz korkak craven n.
bariz yalan blatant lie n.
bariz başarı şansı prospect n.
ezici/bariz üstünlüğe sahip olmak have a commanding lead over v.
bariz etkilemek drive v.
bariz şekilde göstermek pinpoint v.
bariz olmak seem v.
bariz özelliklerle ayırt edilmiş contradistinguished adj.
daha bariz distincter adj.
bariz özelliklerle ayırt edilebilen contradistinguished adj.
en bariz sharpest adj.
bariz olmayan anapodeictic [rare] adj.
bariz olmayan unconspicuous adj.
bariz olmayan understated adj.
bariz olmayan undistinct adj.
bariz olmayan unobvious adj.
yüksek bir ses gibi son derece dikkat çekici ve bariz blaring adj.
bariz işaretler veya izler taşıyan manifest (of) adj.
son derece ve bariz suç olan heinous adj.
bariz olmayan hidden adj.
bariz titreşimli heavy adj.
bariz seçime ait open-and-shut adj.
kullanılamayacağı bariz olan condemned adj.
bariz bir biçimde saliently adv.
bariz bir şekilde blazingly adv.
bariz bir biçimde explicitly adv.
bariz bir biçimde demonstrably adv.
bariz bir şekilde materially adv.
bariz bir şekilde flagrantly adv.
bariz biçimde pointedly adv.
bariz olmayan bir şekilde understatedly adv.
bariz bir şekilde garip olan bu yerde in this galley adv.
bariz bir şekilde uyumsuz olan bu grupta in this galley adv.
bariz şekilde obtrusively adv.
bariz bir şekilde grossly adv.
aşırı bariz şekilde flamingly adv.
Phrasals
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek grow upon (someone or something) v.
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek grow on (someone or something) v.
(biri) için bariz bir hale gelmek grow upon (one) v.
(biri) için bariz bir hale gelmek grow on (one) v.
bariz bir hale gelmek grow on v.
bariz bir hale gelmek grow upon v.
(özellikle karşı cinse) bariz ilgi göstermek shine up v.
Phrases
şu bariz gerçeği bir ele alalım let's address the elephant in the room expr.
şu bariz gerçeği bir aradan çıkaralım let's address the elephant in the room expr.
-in bariz göstergesi telltale sign of expr.
Colloquial
bariz olan şey the obvious n.
bariz yalancı bald-faced liar n.
bariz yalancı bold-faced liar n.
bariz yalan bold-faced lie n.
bariz bir hataya neden olan öngörülemeyen şey banana skin n.
bariz yalan a crock n.
çok bariz all-too-obvious adj.
bariz çirkin/suratsız esthetically challenged adj.
bariz/belirgin şekilde high-key adj.
çok bariz painfully obvious adj.
aşırı derecede bariz painfully obvious adj.
Idioms
görmezden gelinen bariz gerçek the elephant in the corner n.
oralı olunmayan bariz konu the elephant in the corner n.
bariz bir şekilde üstün olma a turkey shoot n.
konuşulmayan bariz durum pink elephant n.
bariz yalancı barefaced liar n.
bariz yalan barefaced lie n.
bariz yalancı barefaced liar n.
oralı olunmayan bariz konu elephant in the corner n.
bariz/belirgin olmak stick out like a sore thumb v.
bariz yalan söylemek lie through one's teeth v.
bariz bir yalan söylemek tell an outright lie v.
bir şeyi net/bariz bir biçimde ortaya koymak throw something into sharp relief v.
(bir şeyi) net/bariz bir biçimde ortaya koymak bring (something) into sharp relief v.
bariz olmak be as plain as the nose on (one's) face v.
bariz olmak be staring (one) in the face v.
bariz olmak be staring someone in the face v.
bariz olmak be staring someone in the face v.
bariz yalan söylemek lie through teeth v.
bariz yalan söylemek lie through your teeth v.
'-i bariz şekilde yapmak make a great show of v.
(bir şeyi) bariz şekilde yapmak make a great show of (doing something) v.
net/bariz bir biçimde ortaya koymak throw into sharp relief v.
bariz şekilde kayıran in the tank adj.
bariz olmayan in a minor key expr.
bariz bir şekilde ortada (as) clear as the sky is blue expr.
Trade/Economic
bariz fark a marked difference n.
talebin yükselmesi ve arzın düşmesinden kaynaklı bariz enflasyonla nitelenen overheated adj.
Law
bariz şart apparent condition n.
bariz kötülük malice in fact n.
bariz yetki aşımı manifest excess of power n.
bariz yetki tecavüzü manifest excess of power n.
bariz kötülük niyeti express malice n.
kolay ve bariz bir mahkumiyet kararı verilmesine imkan tanıyan open-and-shut adj.
Medical
bariz kanama frank bleeding n.
Psychology
bariz öğrenme explicit learning n.
bariz bilgi ostensive knowledge n.
bariz tanım ostensive definition n.
bariz bir tetikleyici nedene bağlı olmayan depresyon hali endogenous depression n.
(bariz zihinsel veya fiziksel eksiklikler nedeniyle) taleplere yanıt veremeyen inadequate adj.
Optics
tek gözle görülen bir cismin bariz şekilde yer değiştirmesi optical parallax n.
Physics
düşman tarafından kullanılabilecek bariz elektromanyetik göstergelerin açığa çıkmasını engelleme veya yanıltıcı şekilde aktarma faaliyetleri manipulative electromagnetic deception n.
Linguistics
bariz/açık durum imleme overt case marking n.
nesneler, özellikler ve bağlantılar üzerine bariz bir şekilde açıklamalar yapan dil material mode n.
orijinal ifadeye yapılan gönderme bariz olacak şekilde birkaç kelimesi değiştirilerek yeniden kullanılan söz snowclone n.
History
yabancı olduğu bariz şekilde anlaşılan kimse guinea [dated] n.
Football
bariz gol şansı a great/clear chance to score goal n.
bariz gol şansı an obvious goal scoring chance n.
bariz gol şansı an obvious/great/clear chance to score n.
bariz gol şansını değerlendirememek miss an obvious goal-scoring chance v.
bariz gol şansından yararlanamamak miss a great/clear chance to score goal v.
bariz gol şansını kaçırmak miss a great/clear chance to score goal v.
bariz gol şansını değerlendirememek miss a great/clear chance to score goal v.
bariz gol şansını kaçırmak miss an obvious goal-scoring chance v.
bariz gol şansından yararlanamamak miss an obvious goal-scoring chance v.
Latin
bariz lider facile princeps n.
Slang
bariz yalan a crock of shit n.
bariz yalan olmak be a crock of shit v.
bariz bir şekilde fark edilir kicky adj.
Modern Slang
bariz yalan alternative truth n.