Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Synonymes
A propos de nous
Outils
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
A propos de nous
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Historique
bow
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Sens de
"bow"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 105 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Common Usage
1
Common Usage
bow
n.
yay
2
Common Usage
bow
n.
pruva
3
Common Usage
bow
n.
başla selamlama
General
4
General
bow
n.
boyunduruk
5
General
bow
n.
ilmik
6
General
bow
n.
başla selamlama
7
General
bow
n.
baş eğerek selamlama
8
General
bow
n.
reverans yapma
9
General
bow
n.
gökkuşağı
10
General
bow
n.
yay (yaylı çalgı için)
11
General
bow
n.
ilmek
12
General
bow
n.
boyun eğme
13
General
bow
n.
okçu
14
General
bow
n.
yay (ok atmak için)
15
General
bow
n.
reverans
16
General
bow
n.
başıyla selamlama
17
General
bow
n.
geminin başı
18
General
bow
n.
arşe
19
General
bow
n.
okçu grubu
20
General
bow
n.
kavisli şey
21
General
bow
n.
kıvrımlı şey
22
General
bow
n.
kemerli şey
23
General
bow
n.
boyunduruk
24
General
bow
n.
eyerin önündeki kemer
25
General
bow
n.
eyerin önünü oluşturan parçalar
26
General
bow
n.
kılıç kabzası koruması
27
General
bow
n.
tetik koruması
28
General
bow
n.
araçların üstünü desteklemek için kullanılan ahşap veya metal yay parçası
29
General
bow
n.
fiyonk
30
General
bow
n.
papyon
31
General
bow
n.
kar ayakkabısı kalıbı
32
General
bow
n.
iskoçya ve ingiltere'de eskiden kullanılan çeşitli hacim birimlerine verilen ad
33
General
bow
n.
bir iskoç ağırlık birimi
34
General
bow
n.
arkograf
35
General
bow
n.
anahtar sapı
36
General
bow
n.
saati zincire takmak için kullanılan saat gövdesi halkası
37
General
bow
v.
başla selamlamak
38
General
bow
v.
baş eğerek selamlamak
39
General
bow
v.
reverans yapmak
40
General
bow
v.
eğilmek
41
General
bow
v.
boyun eğmek
42
General
bow
v.
eğmek
43
General
bow
v.
çekilmek
44
General
bow
v.
başıyla selamlamak
45
General
bow
v.
baş eğmek
46
General
bow
v.
saygıyla eşlik etmek
47
General
bow
v.
aşırı yormak
48
General
bow
v.
aşağı doğru eğilmek
49
General
bow
v.
aşağı doğru bükülmek
50
General
bow
v.
sarkmak
51
General
bow
v.
boyun eğdirmek
52
General
bow
v.
hizaya getirmek
53
General
bow
v.
ezmek
54
General
bow
v.
(bir kimseyi) saygıyla eğilerek içeri almak
55
General
bow
v.
düz çizgiden sapmak
56
General
bow
v.
eğilerek ifade etmek
57
General
bow
v.
eğilerek göstermek
58
General
bow
adj.
parantez şeklinde dışa kavisli
59
General
bow
adj.
çarpık
Media
60
Media
bow
v.
ilk kez medya karşısına çıkmak
61
Media
bow
v.
ilk kez sahneye çıkmak
Technical
62
Technical
bow
n.
bombe
63
Technical
bow
n.
eğmeç
64
Technical
bow
n.
fiyonk
65
Technical
bow
n.
kavis
66
Technical
bow
n.
yay
67
Technical
bow
n.
makasların veya eski tür anahtarların tutma yerini oluşturan metal halka
68
Technical
bow
n.
sepet yapımında kullanılan bükülmüş parça
69
Technical
bow
n.
dikdörtgenin üç kenarını oluşturmak için dik açıyla iki kez bükülmüş çubuk
70
Technical
bow
n.
kereste parçasını uzunluğu boyunca bükme
Textile
71
Textile
bow
v.
(pamuk liflerini keçeleştirmek için) yay ile ayırıp dağıtmak
Architecture
72
Architecture
bow
n.
bina kemeri
Furniture
73
Furniture
bow
n.
mobilyalarda kullanılan ahşap bükme destek
Aeronautic
74
Aeronautic
bow
n.
baş
Marine
75
Marine
bow
n.
baş omuzluk
76
Marine
bow
n.
baş
77
Marine
bow
n.
gemi pruvası
78
Marine
bow
n.
geminin baş tarafı
79
Marine
bow
n.
göğüs
80
Marine
bow
n.
geminin başı
81
Marine
bow
n.
pruva
82
Marine
bow
n.
yarış teknesinde kürek
83
Marine
bow
n.
yarış teknesinde küreği pruvaya en yakın kullanan kimse
84
Marine
bow
n.
teknenin en öndeki küreği
85
Marine
bow
n.
eski bir denizci kuadrantı
86
Marine
bow
n.
eski bir tür denizci kuadrantı
87
Marine
bow
adj.
pruvaya ait
88
Marine
bow
adj.
pruva ile ilgili
Optics
89
Optics
bow
n.
gözlük çerçevesi
90
Optics
bow
n.
gözlük çerçevesi sapı
Agriculture
91
Agriculture
bow
n.
büyükbaş hayvan sürüsü
92
Agriculture
bow
n.
çiftlikteki büyükbaş hayvanlar
Archaeology
93
Archaeology
bow
n.
kemer
Geography
94
Geography
bow
n.
new hampshire eyaletinde yerleşim yeri
95
Geography
bow
n.
washington eyaletinde şehir
96
Geography
bow
n.
kanada'da bir nehir
Music
97
Music
bow
n.
keman yayı
98
Music
bow
n.
arşe
99
Music
bow
n.
keman yayı vuruşu
100
Music
bow
v.
(telli bir müzik aletini) yay kullanarak çalmak
Theatre
101
Theatre
bow
n.
sahneye ilk çıkış
Cinema
102
Cinema
bow
v.
gala yapmak
Archaic
103
Archaic
bow
n.
çiçek buketi
104
Archaic
bow
n.
çiçek demeti
105
Archaic
bow
n.
vazo
Sens de
"bow"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 399 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
bow window
n.
kavisli cumba
2
General
dickey bow
n.
papyon
3
General
bow wow
n.
köpek havlaması
4
General
bow tie
n.
fiyonk
5
General
violin bow
n.
kemane
6
General
violin bow
n.
keman yayı
7
General
violin bow
n.
arşe
8
General
bow saw
n.
çelik testeresi
9
General
bow compass
n.
kavis kumpası
10
General
bow and arrow
n.
yay ve ok
11
General
bow window
n.
çıkma
12
General
bow window
n.
cumba
13
General
bow-tie
n.
fiyonk bağı
14
General
bow-tie
n.
papyon
15
General
bow-wow
n.
havhav
16
General
bow-tie
n.
papyon bağı
17
General
bow tie
n.
papyon kravat
18
General
bow tie
n.
papyon
19
General
dickie bow
n.
papyon kravat
20
General
bow rack
n.
yay askısı (okçuluk)
21
General
thumb ring used to draw the bow in the ottoman empire
n.
zihgir
22
General
hair bow
n.
saç fiyongu
23
General
hair bow
n.
saç tokası
24
General
bow hand
n.
yayı tutan el
25
General
bow hand
n.
sol el
26
General
bow tie
n.
fiyonk şeklinde nesne
27
General
bow weight
n.
yayı okla tam olarak germek için gereken ağırlık
28
General
bow-bells
n.
londra'daki bow kilisesinin çanları
29
General
bow-bells
n.
doğu londralılık
30
General
bow-pen
n.
kalemli kavis kumpası
31
General
bow-pencil
n.
kalemli kavis kumpası
32
General
bow-wow
n.
haykırış
33
General
bow-wow
n.
çığlık
34
General
bow-wow
n.
buyuruculuk
35
General
composite bow
n.
bileşik yay
36
General
cupid’s bow
n.
eros'un yayı
37
General
sea bow
n.
sıçrayan okyanus suyunda görülen gökkuşağı
38
General
draw a bow at a venture
v.
boş atıp dolu tutmak
39
General
bow to
v.
müdana etmek
40
General
bow out
v.
emekliye ayrılmak
41
General
bow to fate
v.
kadere boyun eğmek
42
General
draw the long bow
v.
abartmak
43
General
bow and scrape
v.
aşırı saygı gösterisinde bulunmak
44
General
bow down
v.
boyun eğmek
45
General
bow and scrape
v.
el pençe divan durmak
46
General
bow out of
v.
çekilmek
47
General
draw the long bow
v.
dozunu kaçırmak
48
General
bow and scrape
v.
yaltaklanmak
49
General
bow out
v.
çekilmek
50
General
bow to the inevitable
v.
kadere boyun eğmek
51
General
bow down
v.
ezmek
52
General
draw the long bow
v.
atıp tutmak
53
General
bow one's head
v.
başını öne eğmek
54
General
bow one's head
v.
başını eğmek
55
General
bow respectfully before someone
v.
birisinin önünde saygıyla eğilmek
56
General
bow respectfully to someone
v.
birisinin önünde saygıyla eğilmek
57
General
draw the bow
v.
yayı germek
58
General
bow to the pressures
v.
baskılara boyun eğmek
59
General
have bow legs
v.
çarpık bacaklı olmak
60
General
bow to someone's demands
v.
taleplerine boyun eğmek
61
General
pull bow
v.
yay çekmek
62
General
draw a bow
v.
ok atmak üzere yayı bükmek
63
General
bow [obsolete]
v.
dönmek
64
General
bow [obsolete]
v.
eğilmek
65
General
bow-wow
v.
havlamak
66
General
bow-wow
v.
köpek havlamasını taklit etmek
67
General
greet with a bow
v.
yayla selamlamak
68
General
bow-legged
adj.
parantez bacaklı
69
General
bow-wow
adj.
küstah ve buyurgan
Phrasals
70
Phrasals
bow down to (someone)
v.
(birine) boyun eğmek
71
Phrasals
bow down to (someone)
v.
itaat etmek
72
Phrasals
bow down to (someone)
v.
emrine girmek
73
Phrasals
bow down to (someone)
v.
diz çökmek
74
Phrasals
bow down to (someone)
v.
(birinin önünde) yere kapanmak
75
Phrasals
bow to something
v.
bir şeye boyun eğmek
76
Phrasals
bow down
v.
diz çökmek
77
Phrasals
bow out of something
v.
emekli olmak
78
Phrasals
bow out of something
v.
emekliye ayrılmak
79
Phrasals
bow out of something
v.
istifa etmek
80
Phrasals
bow before
v.
önünde eğilmek
81
Phrasals
bow before
v.
el pençe divan durmak
82
Phrasals
bow before
v.
boyun eğmek
83
Phrasals
bow before
v.
itaat etmek
84
Phrasals
bow before someone or something
v.
birinin/bir şeyin önünde eğilmek
85
Phrasals
bow before someone or something
v.
birinin/bir şeyin önünde el pençe divan durmak
86
Phrasals
bow before someone or something
v.
birinin/bir şeyin önünde saygıyla eğilmek
87
Phrasals
bow before someone or something
v.
birine/bir şeye boyun eğmek
88
Phrasals
bow before someone or something
v.
birine/bir şeye itaat etmek
89
Phrasals
bow to (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) boyun eğmek
90
Phrasals
bow to (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) itaat etmek
91
Phrasals
bow to (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) bağlılık yemini etmek
92
Phrasals
bow to (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) baş eğmek
93
Phrasals
bow (in)
v.
saygıyla eşlik etmek
94
Phrasals
bow (out)
v.
saygıyla eşlik etmek
95
Phrasals
bow (to)
v.
saygıyla eşlik etmek
96
Phrasals
bow out
v.
bir yerde son kez çalışmak
97
Phrasals
bow out
v.
bir görevi son kez yapmak
98
Phrasals
bow out
v.
jübile yapmak
Proverb
99
Proverb
if you bow at all bow low
bir işi yapıyorsan layıkıyla/tam yap
Colloquial
100
Colloquial
born within the sound of bow bells [uk]
n.
doğu londra aksanıyla konuşan kişi
101
Colloquial
born within the sound of bow bells [uk]
n.
doğu londra şivesiyle konuşan kişi
102
Colloquial
born within the sound of bow bells [uk]
n.
doğu londra lehçesiyle konuşan kişi
103
Colloquial
born within the sound of bow bells [uk]
n.
bow kilisesi'nin çan sesleriyle büyümüş kişi
104
Colloquial
born within the sound of bow bells [uk]
n.
cockney aksanıyla konuşan kimse
105
Colloquial
bow to the inevitable
v.
kadere boyun eğmek
106
Colloquial
bow to the inevitable
v.
kaderine razı olmak
107
Colloquial
bow to the inevitable
v.
kaçınılmaza boyun eğmek
108
Colloquial
bow to the inevitable
v.
kaçınılmazı kabullenmek
Idioms
109
Idioms
two strings to one's bow
n.
amacı gerçekleştirmek için iki yol
110
Idioms
another string to bow
n.
ek nitelik
111
Idioms
another string to one's bow
n.
ek nitelik
112
Idioms
a shot across the bow
n.
uyarı ateşi
113
Idioms
a shot across the bow
n.
uyarı
114
Idioms
pussy bow (short for "pussycat bow")
n.
kadın bluzunun yakasındaki büyükçe fiyonk
115
Idioms
pussycat bow
n.
kadın bluzunun yakasındaki büyükçe fiyonk
116
Idioms
warning shot across the bow
n.
uyarı atışı
117
Idioms
warning shot across the bow
n.
gövde gösterisi
118
Idioms
another string to your bow [uk]
n.
yedekte bir şey
119
Idioms
another string to your bow [uk]
n.
kullandığı veya yaptığı şey başarısız olursa alternatif bir yol
120
Idioms
another string to your bow [uk]
n.
elinde alternatif bir şey
121
Idioms
another string to your bow [uk]
n.
ek bir nitelik
122
Idioms
another string to your bow [uk]
n.
ek bir beceri
123
Idioms
another string to your bow [uk]
n.
ek bir seçenek
124
Idioms
another string to your bow [uk]
n.
başka bir seçenek
125
Idioms
shot across the bow
n.
uyarı atışı
126
Idioms
shot across the bow
n.
gövde gösterisi
127
Idioms
tie a bow
v.
kurdele yapmak
128
Idioms
draw a long bow
v.
yalan söylemek
129
Idioms
have two strings to one's bow
v.
yedekte birini tutmak
130
Idioms
draw a long bow
v.
abartmak
131
Idioms
draw a long bow
v.
büyütmek
132
Idioms
draw a long bow
v.
abartılı konuşmak
133
Idioms
bow down in the house of rimmon
v.
uyum sağlamak adına inançlarından ya da ilkelerinden vazgeçmek
134
Idioms
bow to (one's) demands
v.
(birisinin) isteklerine boyun eğmek
135
Idioms
bow to (one's) demands
v.
(birisinin) taleplerini karşılamak
136
Idioms
bow to (one's) demands
v.
(birisinin) her istediğini yerine getirmek
137
Idioms
make (one's) bow
v.
bir rolü ilk kez oynamak
138
Idioms
make (one's) bow
v.
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak
139
Idioms
make (one's) bow
v.
… olarak başlamak
140
Idioms
bow down before (someone)
v.
birinin önünde eğilmek
141
Idioms
bow down before (someone)
v.
birine boyun eğmek
142
Idioms
bow down before (someone)
v.
birine baş eğmek
143
Idioms
bow down before (someone)
v.
birine itaat etmek
144
Idioms
bow down before (someone)
v.
birine bağlılık yemini etmek
145
Idioms
bow down before (someone)
v.
birine sadakat yemini etmek
146
Idioms
bow down before (someone)
v.
birinin emri/buyruğu altına girmek
147
Idioms
bow down before (someone)
v.
biri ne derse yapmak
148
Idioms
take a bow
v.
alkışları kabul etmek
149
Idioms
bow at the feet of
v.
ayakları önünde diz çökmek
150
Idioms
bow at the feet of
v.
ayakları önünde eğilmek
151
Idioms
bow before someone
v.
birisinin önünde (saygıdan/korkudan) eğilmek
152
Idioms
put a bow on something
v.
bir şeyi noktalamak
153
Idioms
bow to pressure
v.
baskıya boyun eğmek
154
Idioms
draw a bow at a venture
v.
boş atıp dolu tutmak
155
Idioms
bow to someone's opinion
v.
düşüncesini kabul etmek
156
Idioms
draw the long bow
v.
desteksiz atmak
157
Idioms
bow to someone's opinion
v.
görüşüne boyun eğmek
158
Idioms
bow and scrape
v.
haddinden fazla saygılı davranmak
159
Idioms
draw a bow at a venture
v.
işkembeden sallamak
160
Idioms
bow to the inevitable
v.
kadere razı olmak
161
Idioms
bow to the porcelain altar
v.
kusmak
162
Idioms
bow the knee
v.
karşısında diz çökmek
163
Idioms
put a bow on something
v.
son eklemeleri yapmak
164
Idioms
take a bow
v.
tiyatro'da eğilerek selam vermek
165
Idioms
take a bow
v.
teşekkürleri kabul etmek
166
Idioms
bow down to the porcelain god
v.
(tuvalete) kusmak
167
Idioms
bow the knee
v.
üstünlüğünü kabul etmek
168
Idioms
draw a long bow
v.
yüksek perdeden atıp tutmak
169
Idioms
bow and scrape
v.
yüzü yerde olmak
170
Idioms
bow and scrape
v.
yaltaklanmak
171
Idioms
bow to the porcelain altar
v.
(çok içip) kusmak
172
Idioms
bow down before the porcelain god
v.
(tuvalete) kusmak
173
Idioms
draw a long bow
v.
yüksek perdeden konuşmak
174
Idioms
bow to (one's) demands
v.
(birinin) isteklerine boyun eğmek
175
Idioms
bow to (one's) demands
v.
(birinin) taleplerini yerine getirmek
176
Idioms
bow to (one's) demands
v.
(birisi) ne derse yapmak
177
Idioms
bow to someone's demands
v.
birinin isteklerine boyun eğmek
178
Idioms
bow to someone's demands
v.
birinin taleplerini yerine getirmek
179
Idioms
bow to someone's demands
v.
birisi ne derse yapmak
180
Idioms
bow down in the house of rimmon
v.
bir ilkeye bağlıymış gibi yapmak
181
Idioms
bow down in the house of rimmon
v.
bir ilkeye sözde bağlılık göstermek
182
Idioms
bow down in the house of rimmon
v.
bir ilkeyi destekler gibi görünmek
183
Idioms
have many strings to (one's) bow
v.
elinin altında birçok güvenilir fırsat
184
Idioms
have many strings to (one's) bow
v.
beceri, kaynak olmak
185
Idioms
have many strings to (one's) bow
v.
birçok seçeneği olmak
186
Idioms
have more than one string to (one's) bow
v.
mevcut durumda elinin altında birden çok uygulanabilir seçenek olmak
187
Idioms
have more than one string to (one's) bow
v.
birden fazla şansı/seçeneği olmak
188
Idioms
have a second string to (one's) bow
v.
bir şeye giden ikinci bir yolu olmak
189
Idioms
have a second string to (one's) bow
v.
bir şeye ulaşmak için başka bir yolu olmak
190
Idioms
have a second string to (one's) bow
v.
bir şeye ulaşmakta alternatif bir yolu olmak
191
Idioms
have a second string to your bow
v.
bir şeye giden ikinci bir yolu olmak
192
Idioms
have a second string to your bow
v.
bir şeye ulaşmak için başka bir yolu olmak
193
Idioms
have a second string to your bow
v.
bir şeye ulaşmakta alternatif bir yolu olmak
194
Idioms
have a second string to your bow
v.
ilk çare başarısız olursa devreye sokabileceği alternatif bir çaresi olmak
195
Idioms
have a second string to your bow
v.
ikinci/alternatif bir eylem planı olmak
196
Idioms
have a second string to your bow
v.
yedek bir yol haritası olmak
197
Idioms
have another string to (one's) bow
v.
ek bir niteliği olmak
198
Idioms
have another string to (one's) bow
v.
ek bir becerisi olmak
199
Idioms
have another string to (one's) bow
v.
ek bir seçeneği olmak
200
Idioms
have another string to (one's) bow
v.
başka bir seçeneği olmak
201
Idioms
have another string to (one's) bow
v.
elinde alternatif bir becerisi/seçeneği olmak
202
Idioms
have another string/more strings to your bow
v.
yedekte bir/birden fazla şeyi olmak
203
Idioms
have another string/more strings to your bow
v.
kullandığı veya yaptığı şey başarısız olursa alternatif bir/birden fazla yolu olmak
204
Idioms
have another string/more strings to your bow
v.
elinde alternatif bir/birden fazla şeyi olmak
205
Idioms
have more strings to your bow
v.
birden fazla alternatifi olmak
206
Idioms
have more strings to your bow
v.
birden fazla seçeneği/yolu olmak
207
Idioms
have another string to your bow
v.
ek bir niteliği olmak
208
Idioms
have another string to your bow
v.
ek bir becerisi olmak
209
Idioms
have another string to your bow
v.
ek bir seçeneği olmak
210
Idioms
have another string to your bow
v.
başka bir seçeneği olmak
211
Idioms
have another string to your bow
v.
elinde alternatif bir becerisi/seçeneği olmak
212
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
ek bir niteliği olmak
213
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
ek nitelikleri olmak
214
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
ek bir becerisi olmak
215
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
ek becerileri olmak
216
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
ek bir seçeneği olmak
217
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
ek seçenekleri olmak
218
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
başka bir seçeneği olmak
219
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
başka seçenekleri olmak
220
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
elinde alternatif bir becerisi/seçeneği olmak
221
Idioms
have more strings to (one's) bow
v.
elinde alternatif becerileri/seçenekleri olmak
222
Idioms
bow out of the running
v.
seçimden/yarıştan çekilmek
223
Idioms
bow out of the running
v.
seçimi/yarışı bırakmak
224
Idioms
bow out of the running
v.
seçimden/yarıştan ayrılmak
225
Idioms
bow out of the running
v.
seçime/yarışa katılmaktan vazgeçmek
226
Idioms
add another string to (one's) bow
v.
bir altın bileziği daha olmak
227
Idioms
add another string to (one's) bow
v.
koluna bir altın bilezik daha takmak
228
Idioms
add another string to (one's) bow
v.
bir yetenek daha edinmek
229
Idioms
add another string to (one's) bow
v.
bir beceri daha kazanmak
230
Idioms
bow and scrape
v.
yalakalık yapmak
231
Idioms
bow and scrape
v.
yaltaklık etmek
232
Idioms
bow to demands
v.
taleplere/isteklere boyun eğmek
233
Idioms
bow to demands
v.
talepleri/istekleri karşılamak
234
Idioms
bow to demands
v.
talepleri/istekleri yerine getirmek
235
Idioms
fire a shot across the bow
v.
uyarı atışı yapmak
236
Idioms
fire a shot across the bow
v.
uyarı mahiyetinde bir şey yapmak
237
Idioms
fire a shot across the bow
v.
uyarı yapmak
238
Idioms
make your bow
v.
bir rolü ilk kez oynamak
239
Idioms
make your bow
v.
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak
240
Idioms
make your bow
v.
… olarak başlamak
241
Idioms
string to (one's) bow
v.
alternatif bir yol
242
Idioms
string to (one's) bow
v.
başka bir seçenek
243
Idioms
string to (one's) bow
v.
bir altın bilezik
244
Idioms
string to (one's) bow
v.
ek bir beceri/nitelik
245
Idioms
tie (something) up in a bow
v.
(bir şeyi) fiyonk şeklinde bağlamak
246
Idioms
tie (something) up in a bow
v.
(bir şeyi) toparlayarak bitirmek
247
Idioms
tie (something) up in a bow
v.
(bir şeyi) sonuca bağlamak
248
Idioms
tie (something) up in a bow
v.
(bir şeyi) tatmin edici şekilde sonlandırmak
249
Idioms
tie (something) up in a bow
v.
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak
250
Idioms
tie (something) up in a neat little bow
v.
(bir şeyi) güzelce toparlayarak bitirmek
251
Idioms
tie (something) up in a neat little bow
v.
(bir şeyi) sonuca bağlamak
252
Idioms
tie (something) up in a neat little bow
v.
(bir şeyi) tatmin edici şekilde sonlandırmak
253
Idioms
tie (something) up in a neat little bow
v.
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak
254
Idioms
born within the sound of bow bells
adj.
cockney aksanına sahip
255
Idioms
born within the sound of bow bells
adj.
st. mary-le-bow kilisesi'nin çanlarını duyacak kadar yakınlarında doğmuş
256
Idioms
the arrow has already left the bow
expr.
ok yaydan çıktı artık
257
Idioms
the arrow is already off the bow
expr.
ok yaydan çıktı artık
Speaking
258
Speaking
ı will not bow
expr.
boyun eğmeyeceğim
259
Speaking
everybody bow your heads
expr.
herkes başını eğsin
260
Speaking
is he wearing a bow-tie?
expr.
papyon mu takmış?
Law
261
Law
bow bearer
n.
orman zabıtası
262
Law
bow street runners
n.
londra'nın ilk profesyonel polis gücü
Technical
263
Technical
recurve bow
n.
geriye doğru çekilen yay
264
Technical
bow thruster
n.
baş taraf servo motoru
265
Technical
bow thruster
n.
baş iticisi
266
Technical
bow window
n.
cumba
267
Technical
bow file
n.
delik eğesi
268
Technical
bow roller
n.
eğmeç vals
269
Technical
concave bow
n.
iç bükey kavis
270
Technical
bow window
n.
kavisli pencere
271
Technical
bow saw
n.
kol testeresi
272
Technical
bow pen
n.
kurşun kalemle donatılmış pergel
273
Technical
bow tie
n.
papyon
274
Technical
bow door
n.
pruva kapısı veya kaportası
275
Technical
bow net
n.
şahin ağı
276
Technical
roof bow
n.
tavan kavisi
277
Technical
bow string
n.
yay kirişi
278
Technical
bow-type continuous casting machines
n.
yay türü sürekli döküm makineleri
279
Technical
compound bow
n.
makaralı yay
280
Technical
bow [dialect] [uk]
n.
köprü kemeri
281
Technical
bow [dialect] [uk]
n.
geçit kemeri
282
Technical
bow-spring compass
n.
çekit pergeli
283
Technical
bow drill
n.
yay matkabı
284
Technical
bow-compass
n.
arkograf
285
Technical
bow-compass
n.
kavis kumpası
286
Technical
bow-compass
n.
çekit pergeli
287
Technical
bow-saw
n.
yay testere
288
Technical
fiddle bow
n.
küçük çark milini hareket ettiren yay
289
Technical
bow-spring
adj.
kemer yaylı
Electric
290
Electric
bow collector
n.
(tramvay üstündeki) akım toplayıcı pantograf
Textile
291
Textile
bow tie
n.
papyon
292
Textile
bow [obsolete]
v.
dolaşık lifleri arasından titreşimli yay geçirerek açmak
Architecture
293
Architecture
bow window
n.
kavisli çıkma pencere
294
Architecture
bow window
n.
kavisli cumba
Construction
295
Construction
bow-tie
n.
fiyong
296
Construction
bow-tie
n.
fiyonk
Automotive
297
Automotive
main bow
n.
ana kemer
298
Automotive
rear bow
n.
arka kemer
299
Automotive
front bow
n.
ön kemer
300
Automotive
header bow
n.
tavan ön traversi
301
Automotive
single bow
n.
tek kavis/bombe
Aeronautic
302
Aeronautic
bow cap
n.
burun külah
303
Aeronautic
bow wave
n.
burun dalgası
304
Aeronautic
bow stiffeners
n.
burun takviyeleri
Marine
305
Marine
truss bow
n.
alt sereni direğe birleştiren kirişin yarım daire şeklinde mafsallı kısmı
306
Marine
bow plane
n.
baş ufki dümen
307
Marine
bow rudder
n.
baş dümeni
308
Marine
bow thruster
n.
baş pervanesi
309
Marine
bulbous bow
n.
balblı baş
310
Marine
bow light
n.
baş feneri
311
Marine
bow painter
n.
baş parima
312
Marine
certificate for the bow thruster
n.
baş iter sertifikası
313
Marine
bow spur
n.
eski devirlerde savaş gemilerinin pruvasına takılan metal mahmuz
314
Marine
bow oar
n.
filika pruva küreği
315
Marine
bow oar
n.
filikanın pruva küreği
316
Marine
self-turning of ship bow
n.
geminin römorkör yardımı olmaksızın dönmesi
317
Marine
bow turning
n.
kavisli dönüş
318
Marine
bow line
n.
kavis çizgisi
319
Marine
starboard bow
n.
sancak baş omuzluk (yönü)
320
Marine
bow thruster
n.
pruva pervanesi
321
Marine
bow spur
n.
pruva mahmuzu
322
Marine
bow oar
n.
pruva küreği
323
Marine
bow turning using tugboats
n.
romorkör kullanarak yay biçiminde dönme
324
Marine
clipper bow
n.
kemane baş
325
Marine
bow net
n.
bir tür ıstakoz tuzağı
326
Marine
bow oar
n.
tekne pruvasında kürek çeken kimse
327
Marine
bow piece
n.
pruvada taşınan mühimmat parçası
328
Marine
fiddle bow
n.
kemane baş
329
Marine
sink by the bow
v.
baş taraftan batmak
330
Marine
trim by the bow
adj.
pruvada kıç tarafına göre daha alçak
331
Marine
on the port bow
adv.
pruvadan itibaren kırk beş derece iskele tarafında
332
Marine
on the starboard bow
adv.
pruvadan itibaren kırk beş derece sancak tarafında
333
Marine
on the bow
adv.
ufkun ilerideki çizginin her iki tarafında kırk beş derecelik açılı dört nokta içindeki kısmında
334
Marine
broad on the bow
adv.
pruvadan 45 derece açıda
Medical
335
Medical
bow leg
n.
çarpık (parantez) bacak
Anatomy
336
Anatomy
cupid’s bow
n.
yay biçimini andıran üst dudak şekli
Dentistry
337
Dentistry
face bow
n.
dişçilikte alt ve üst çene arasındaki yapısal ilişkiyi tespitte kullanılan özel alet
338
Dentistry
face bow
n.
yüz arkı
Pathology
339
Pathology
bow legs
n.
parantez bacak
Optics
340
Optics
bow tie optic atrophy
n.
kelebek şeklinde görme siniri trofisi
341
Optics
lens bow
n.
lens kuşağı
342
Optics
bow tie optic atrophy
n.
papyon tipi optik atrofi
343
Optics
brocken bow
n.
dağların zirvesinden veya hava taşıtından gözlemlenebilen bir tür ışık olayı
Gastronomy
344
Gastronomy
bow-tie pasta
n.
kelebek makarna
345
Gastronomy
bow tie
n.
fiyonk şeklinde tatlı
Physics
346
Physics
bow shock
n.
şok dalgası
Astronomy
347
Astronomy
bow shock
n.
yay şoku
348
Astronomy
cosmic bow shock
n.
kozmik yay şoku
349
Astronomy
stellar bow shock
n.
yıldız yay şoku
Botanic
350
Botanic
bow wood
n.
yalancı portakal ağacı
351
Botanic
bow wood (maclura pomifera)
n.
yalancı portakal ağacı
Breeding
352
Breeding
ox bow
n.
zelve
353
Breeding
ox bow
n.
öküz boyunduruğunda öküzün boynuna yerleştirilen bölüm
Linguistics
354
Linguistics
bow-wow theory
n.
yansıma kuramı
History
355
History
bow-maker
n.
okçu
356
History
bow-maker
n.
yaycı
357
History
bow street runner
n.
eskiden londra'da suçluları yakalamakla görevli polis memuru
358
History
bow street officer
n.
eskiden londra'da dedektiflik yapan polis memuru
Religious
359
Religious
bow bells
n.
londra'daki st. mary-le-bow kilisesi çanları
Geography
360
Geography
ox-bow lake
n.
akmaz göl
361
Geography
broken bow
n.
nebraska eyaletinde şehir
362
Geography
broken bow
n.
oklahoma eyaletinde şehir
363
Geography
medicine bow
n.
wyoming eyaletinde yerleşim yeri
364
Geography
medicine bow mountains
n.
rocky sıradağları'nın güneydoğu wyoming ve kuzey kolorado'da yer alan kısmı
365
Geography
medicine bow range
n.
rocky sıradağları'nın güneydoğu wyoming ve kuzey kolorado'da yer alan kısmı
366
Geography
ox bow
n.
yarılmış menderes
367
Geography
ox bow
n.
gölde meydana gelen boynuz şekilli kıvrım
368
Geography
ox bow
n.
öküz boynuzu şeklinde göl kıvrımı
369
Geography
ox bow
n.
akmaz
Meteorology
370
Meteorology
fog bow
n.
sis gökkuşağı
371
Meteorology
bow echo
n.
yay sinyali
372
Meteorology
brocken bow
n.
brocken hayaleti
Military
373
Military
bow gun
n.
baş top
374
Military
bow number
n.
borda numarası
375
Military
bow wave
n.
burun dalgası
376
Military
bow-on target
n.
cephe gösteren hedef
377
Military
bow gun
n.
ön silah
378
Military
bow-on target
n.
prova gösteren hedef
379
Military
bow wave
n.
şok dalgası
Hunting
380
Hunting
bow chaser
n.
gemi kovalarken pruvadan ateş etmek için kullanılan silah
Sport
381
Sport
bow shot
n.
bir squash vuruşu
Music
382
Music
tourte bow
n.
françois tourte tarafından yapılmış keman yayı
383
Music
whole bow
n.
tam yay
384
Music
bow instruments
n.
yaylı çalgılar
385
Music
up-bow
n.
telli çalgılarda yayı uç kısmından topuk kısmına doğru hareket ettirme
386
Music
mouth bow
n.
ağız kopuzu
387
Music
bow hand
n.
yayı kullanan el
388
Music
bow hand
n.
sağ el
389
Music
down-bow
n.
telli çalgılarda yayı topuk kısmından uç kısmına doğru hareket ettirme
390
Music
fiddle bow
n.
arşe
391
Music
fiddle bow
n.
keman yayı
392
Music
with the point of the bow
adv.
yayın ucu ile
Ornithology
393
Ornithology
wing bow
n.
kuşun kanadında bulunan farklı renkli şerit
Slang
394
Slang
elbow (l-bow)
n.
ömür boyu hapis cezası
395
Slang
bow hello
n.
seksi ve kıvrımlı kızlara atılan laf
396
Slang
bow-wow
n.
köpek
397
Slang
bow-wow
n.
gudubet
398
Slang
draw the long bow
v.
abartmak
399
Slang
draw the long bow
v.
mübalağa etmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bow
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy