corrosive - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

corrosive

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "corrosive" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 37 résultat(s)

Anglais Turc
General
corrosive n. zayıflatan şey
corrosive n. yok eden şey
corrosive n. imha eden şey
corrosive n. güçsüzleştiren şey
corrosive n. yıpratıcı şey
corrosive adj. aşındırıcı madde
corrosive adj. çürütücü
corrosive adj. yıpratıcı
corrosive adj. kemirici
corrosive adj. süblime
corrosive adj. yaralayıcı
corrosive adj. kırıcı
corrosive adj. kaba
corrosive adj. sert
corrosive adj. iğneleyici
corrosive adj. alaylı
corrosive adj. iğneli
corrosive adj. dokunaklı
corrosive adj. etkisi altına alın
corrosive adj. derinden etkileyen
corrosive adj. hoşa gitmeyen
corrosive adj. can yakan
Technical
corrosive n. kimyasal aşındırıcı
corrosive adj. aşındırıcı
corrosive adj. çürütücü
corrosive adj. korrosif
corrosive adj. kemirici
corrosive adj. korozif
corrosive adj. paslandırıcı
corrosive adj. yenime yol açan
corrosive adj. yiyici
corrosive adj. yenimli
corrosive adj. yiygen
Computer
corrosive adj. yenime yol açan
Automotive
corrosive n. korozif madde
Chemistry
corrosive adj. aşındırıcı
Biochemistry
corrosive n. kimyasal aşındırıcı

Sens de "corrosive" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 49 résultat(s)

Anglais Turc
General
corrosive sublimate n. sülümen
Technical
corrosive matter n. aşındırıcı madde
corrosive water n. aşındırıcı su
corrosive power n. aşındırıcı güç
corrosive sublimate n. aşındırıcı madde (süblime)
corrosive medium n. aşındırıcı ortam
corrosive liquid n. aşındırıcı sıvı
corrosive and erosive influences n. aşındırıcı ve çürütücü etkiler
corrosive and erosive effects n. aşındırıcı ve çürütücü etkiler
highly corrosive conditions n. aşırı korozif şartlar
corrosive sublimate n. cıva klorür
emission of smoke and corrosive gas n. duman ve korozif gaz emisyonu
mildly corrosive liquid n. hafif korozif sıvı
corrosive environment n. korozif ortam
conveyance of non-corrosive gas n. korozif olmayan gazın taşınması
contact with corrosive chemical substances n. korozif kimyasal maddelerle temas etme
corrosive medium n. korozif ortam
corrosive liquid n. korozif sıvı
exposure in corrosive environment n. korozyon ortamına maruz bırakılma
corrosive fluid n. korozif akışkan
corrosive matter n. korozif madde
corrosive deterioration n. korozif çürüme
corrosive effect of atmosphere polluted with sulphur dioxide n. kükürt dioksit ile kirlenmiş atmosferin korozyon etkisi
neutral corrosive liquid n. nötral korozif sıvı
neutral and mildly corrosive liquids n. nötral ve hafif korozif sıvılar
determination of the water-soluble corrosive ions n. suda çözünebilen aşındırıcı iyonların belirlenmesi
corrosive material n. tahriş edici madde
non-toxic and non-corrosive natural gas n. toksit ve korozif olmayan doğal gaz
corrosive medium n. yenimli ortam
corrosive wear n. yenimli aşınma
corrosive material n. yenimli gereç
corrosive solution n. yenimli çözelti
corrosive liquid n. yenimli sıvı
corrosive liquid n. yiyici sıvı
corrosive matter n. yiyici özdek
corrosive medium n. yiyici ortam
corrosive water n. yiyici su
anti-corrosive adj. paslanmaya karşı korunmuş
Dyeing
anti-corrosive paint n. pas önleyici boya
Automotive
corrosive wear n. korozif aşınma
anti-corrosive adj. pasyalıtır
Medical
corrosive esophagitis n. korozif özofajit
corrosive esophageal burn n. koroziv özofagus yanığı
corrosive substance n. korozif madde
Chemistry
corrosive material n. aşındırıcı malzeme
corrosive sublimate n. aksülümen
non-corrosive decontaminating agent n. aşındırmayan arındırıcı etmen
corrosive sulphur n. korozif kükürt
Geology
corrosive rock n. aşındırıcı kaya