dinner - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

dinner

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "dinner" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 6 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
dinner n. akşam yemeği
General
dinner n. ziyafet
dinner n. yemek
dinner n. günün esas yemeği
Gastronomy
dinner n. lokantalarda sabit ücret karşılığı sunulan sınırlı seçenekli menü
dinner n. ısıtılarak yenen pişirilip paketlenmiş yemek

Sens de "dinner" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 274 résultat(s)

Anglais Turc
General
potluck dinner n. yardımlaşmalı yemek
dinner service n. yemek takımı
dinner coat n. smokin
dinner jacket n. smokin
dogs dinner n. arapsaçı
dinner party n. ziyafet
dinner time n. yemek zamanı
dinner dress n. tuvalet
dinner table n. sofra
dinner party n. yemekli toplantı
dinner set n. yemek takımı
dinner bell n. yemek zili
dinner party n. yemekli davet
dinner set n. sofra takımı
farewell dinner n. veda yemeği
dinner service n. sofra takımı
dinner napkin n. peçete
dinner time n. yemek saati
dinner invitation n. yemek daveti
after-dinner nap n. öğle uykusu
after-dinner nap n. kaylule
dinner-time n. yemek zamanı
dinner-service n. yemek takımı
dinner-jacket n. smokin
dinner-set n. yemek takımı
gala dinner n. gala yemeği
wedding dinner n. düğün yemeği
potluck dinner n. davetlilerin kendi yiyeceklerini getirdikleri yemek
dinner bell n. yemek çanı
a big dinner again n. büyük bir akşam yemeği
dinner service n. akşam yemeği servisi
candlelit dinner n. mum ışığında akşam yemeği
dinner pail n. sefer tası
dinner bucket n. sefer tası
dinner trolley n. yemek servisi arabası
dinner table n. yemek masası
dinner dance n. danslı yemek
dinner wagon n. yemek servisi arabası
early bird dinner n. belli günlerde ve saatler arasında (müşterilere yönelik) ucuz/indirimli akşam yemeği
staff dinner n. personel yemeği
tv dinner n. tv karşısı hazır yemek
funeral dinner n. cenaze yemeği
alumni dinner n. mezun yemeği
dinner lady n. okulda kadın aşçı
dinner lady n. kadın kantin personeli
dinner lady n. okul kantininde çalışan kadın
candlelight dinner n. mum ışığında akşam yemeği
family dinner n. aile yemeği
dinner gown n. gece elbisesi
dinner jacket n. resmi veya yarı resmi etkinliklerde koyu renk pantolon ve siyah kravatla giyilen, şal yakalı açık renk ceket
dinner theater [us] n. (restoranda) yemekten sonra sahnelenen oyun
dinner theatre [uk] n. (restoranda) yemekten sonra sahnelenen oyun
charity dinner n. hayır yemeği
charity dinner n. bağış yemeği
dog's dinner n. kötü iş
dog's dinner n. kargaşa
dog's dinner n. karmaşıklık
dog's dinner n. dağınıklık
dog's dinner n. allak bullak olma
pick-up dinner n. artan yemeklerden hazırlanan öğün
pick-up dinner n. eldeki ürünlerle hazırlanan yemek
eat dinner v. akşam yemeği yemek
have dinner v. akşam yemeği yemek
give a dinner v. yemek vermek
host for dinner v. yemek vermek
go out for dinner v. yemeğe çıkmak
have dinner together v. beraber akşam yemeği yemek
make dinner v. akşam yemeği yapmak
take someone out to dinner v. birisini yemeğe çıkarmak
take someone out to dinner v. birini akşam yemeğine götürmek/çıkarmak
give a dinner v. akşam yemeği vermek
make something for dinner v. akşam yemeği için bir şeyler yapmak
have people round for dinner v. akşam yemeği daveti vermek
invite to have dinner v. akşam yemeğine davet etmek
invite to dinner v. akşam yemeğine davet etmek
pray over the dinner/lunch v. yemek için şükür duası etmek
stay for dinner v. akşam yemeğine kalmak
stay to dinner v. akşam yemeğine kalmak
ask someone to dinner v. yemeğe çağırmak
ask someone to dinner v. yemeğe davet etmek
hope for something more than dinner v. sıradan bir akşam yemeğinden fazlasını beklemek
cook dinner v. akşam yemeğini pişirmek
late for dinner adj. yemeğe geç kalmış
over dinner adv. akşam yemeği sırasında
during dinner adv. akşam yemeği sırasında
the dinner was delicious expr. akşam yemeği nefisti
Phrases
do like a dinner [australia] v. mahvetmek
do like a dinner [australia] v. boyun eğdirmek
do like a dinner [australia] v. yenmek
do like a dinner [australia] v. üstün gelmek
after the dinner expr. akşam yemeğinden sonra
winner winner chicken dinner expr. hadi iyisin, çorba parası çıktı
Colloquial
winner winner chicken dinner n. olumlu sonuçlanmış şey
dinner outing n. yemeği dışarıda yeme
tv dinner n. mikrodalgada ısıtılabilen donmuş hazır yemek
come home to dinner v. eve yemeğe gelmek
go to dinner v. yemeğe çıkmak
done up like a dog's dinner adj. rüküş
dressed up like a dog's dinner adj. rüküş
winner winner chicken dinner expr. bir ödül kazanmak veya kazanmayı umma
a few of us would like to take you to dinner expr. birkaçımız sizi yemeğe çıkarmak istiyoruz
done up like a dog's dinner expr. kılıksız
dressed up like a dog's dinner expr. kılıksız
the tickets for the dinner were $40 a throw expr. kişi başı yemek biletlerinin fiyatı 40 dolar
dinner outing expr. yemeğe dışarıya gitme
dinner is ready expr. yemek hazır
like a dog's dinner expr. giyimi kuşamı yerinde
like a dog's dinner expr. gösterişli giyinmiş
Idioms
rubber chicken dinner n. organize yemek
rubber chicken dinner n. kodaman yemeği
rubber chicken dinner n. büyük buluşmalarda düzenlenen toplu yemek
rubber chicken dinner n. etkinlik yemeği
rubber chicken dinner n. toplu ziyafet
rubber chicken dinner n. iş yemeği
a dog's dinner n. çok kötü
rubber chicken dinner n. bağış toplama yemeği
rubber chicken dinner n. herkese aynı anda servis yapılmaya çalışırken tavuğun/etin lastik gibi olduğu toplu yemek
rubber chicken dinner n. davet yemeği
a dog's dinner n. dağınıklık
a dog's dinner n. karmakarışık şey
a dog's dinner n. alt üst olmuş şey
a dog's dinner n. çıfıt çarşısı
a dog's dinner n. rezil şey
dinner basket n. göbek
dinner basket n. mide
dinner basket n. karın
fix (something) for breakfast/lunch/dinner v. kahvaltı/öğle yemeği/akşam yemeği için bir şeyler hazırlamak
be done like a dinner v. hezimete uğramak
be done like a dog's dinner v. hezimete uğramak
be dressed up like a dog's dinner v. komik giyinmek
be done up like a dog's dinner v. kötü giyinmek
give a dinner in honor of v. onuruna yemek vermek
be dressed up like a dog's dinner v. kötü giyinmek
be done up like a dog's dinner v. komik giyinmek
give a dinner in someone's honor v. onuruna yemek vermek
give a dinner in someone's honor v. şerefine yemek vermek
give a dinner in honor of v. şerefine yemek vermek
be done up like a dog's dinner v. paçoz gibi giyinmek
be dressed up like a dog's dinner v. paçoz gibi giyinmek
be done like a dog's dinner v. yenilmek
be done like a dinner v. yenilmek
fix (something) for breakfast, lunch, dinner v. kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapmak/ayarlamak
fix (something) for breakfast, lunch, dinner v. kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) hazırlamak
fix (something) for breakfast, lunch, dinner v. kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapıvermek
hand in (one's) dinner pail v. ölmek
hand in (one's) dinner pail v. ruhunu teslim etmek
hand in (one's) dinner pail v. son yolculuğuna çıkmak
hand in your dinner pail v. mevta olmak
hand in your dinner pail v. nalları dikmek
hand in your dinner pail v. öbür dünyayı boylamak
hand in your dinner pail v. tahtalı köyü boylamak
hand in your dinner pail v. gebermek
hand in your dinner pail v. mortu çekmek
hand in your dinner pail v. tahtalı köye gitmek
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) berbat etmek
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) mahvetmek
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) batırmak
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyin) canına okumak
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeye) yazık etmek
make a dog's dinner (of something) v. (bir şeyi) rezil etmek
take out to dinner v. yemeğe çıkarmak
take out to dinner v. akşam yemeğine götürmek/çıkarmak
done like (a) dinner [australia] adj. işi bitmiş
done like (a) dinner [australia] adj. yenilmiş
done like (a) dinner [australia] adj. başarısızlığa uğramış
done like (a) dinner [australia] adj. kaybetmiş
done like (a) dinner [australia] adj. mahvolmuş
done like (a) dinner [australia] adj. hezimete uğramış
done like a dog's dinner [australia] adj. işi bitmiş
done like a dog's dinner [australia] adj. yenilmiş
done like a dog's dinner [australia] adj. başarısızlığa uğramış
done like a dog's dinner [australia] adj. kaybetmiş
done like a dog's dinner [australia] adj. mahvolmuş
done like a dog's dinner [australia] adj. hezimete uğramış
done like dinner [australia] adj. işi bitmiş
done like dinner [australia] adj. yenilmiş
done like dinner [australia] adj. başarısızlığa uğramış
done like dinner [australia] adj. kaybetmiş
done like dinner [australia] adj. mahvolmuş
done like dinner [australia] adj. hezimete uğramış
dressed like a dog's dinner adj. rüküş
dressed like a dog's dinner adj. kılıksız
dressed like a dog's dinner adj. kötü giyinmiş
dressed like a dog's dinner adj. komik giyinmiş
dressed like a dog's dinner adj. paçoz gibi giyinmiş
all duck or no dinner expr. ya batarız ya çıkarız
all duck or no dinner expr. ya hep ya hiç
you could eat your dinner off that expr. bal dök yala
a dog's dinner expr. berbat
you could eat your dinner off that expr. çok temiz
dog's dinner expr. karman çorman
you could eat your dinner off that expr. tertemiz
all duck or no dinner expr. ya herrü ya merrü
dinner is served expr. yemek hazır
like a dog's dinner [uk/australia] expr. çok dağınık
like a dog's dinner [uk/australia] expr. karmakarışık
like a dog's dinner [uk/australia] expr. alt üst olmuş
like a dog's dinner [uk/australia] expr. çıfıt çarşısı gibi
like a dog's dinner [uk/australia] expr. rezil
like a dog's dinner [uk/australia] expr. berbat
like a dog's dinner [uk/australia] expr. çarşamba pazarına dönmüş
like a dog's dinner [uk/australia] expr. paçoz gibi
like a dog's dinner [uk/australia] expr. kılıksız
like a dog's dinner [uk/australia] expr. rüküş
like a dog's dinner [uk/australia] expr. kötü/komik giyimli
Speaking
what time does he have dinner? expr. akşam yemeğini saat kaçta yer?
what time does she have dinner? expr. akşam yemeğini saat kaçta yer?
I won't be home for dinner expr. akşam yemeğinde evde olmayacağım
I thought you were coming home for dinner expr. akşam yemeğe geleceksin sanmıştım
make something for dinner expr. akşam yemeği için bir şeyler yap
what are you fixing for dinner? expr. akşam yemeği için ne hazırlıyorsun?
what are you making for dinner? expr. akşam yemeği için ne hazırlıyorsun?
what are you making for dinner? expr. akşam yemeği için ne yapıyorsun?
what are you fixing for dinner? expr. akşam yemeği için ne yapıyorsun?
do you have any plans for dinner? expr. akşam yemeği için planınız var mı?
do you want dinner? expr. akşam yemeği ister misin?
we are having dinner expr. akşam yemeği yiyiyoruz
we are having dinner expr. akşam yemeğimizi yiyoruz
what's for dinner expr. akşam yemeğinde ne var
what do you do after dinner? expr. akşam yemeğinden sonra ne yaparsın?
we have a guest for dinner expr. akşam yemeğine misafirimiz var
how about going to dinner? expr. akşam yemeğine ne dersin?
have dinner with us expr. bizimle yemek ye
we didn't come here for dinner expr. buraya yemek için gelmedik
what is for dinner today? expr. bugün akşam yemeğinde ne var?
would you have dinner with me tonight? expr. bu gece benimle yemek yer misin?
I'm in no mood to cook dinner tonight expr. bu gece yemek pişirecek havada değilim
what is for dinner today? expr. bugün yemekte ne var?
he will not deign to have dinner with us expr. bizle yemek yemeye tenezzül etmez
do you want to have dinner with me? expr. benimle yemeğe çıkmak ister misin?
what is for dinner tonight? expr. bu akşam yemekte ne var?
what did you have for dinner tonight? expr. gece yemekte ne vardı?
what is for dinner? expr. ne yemek var?
could you tell her that i want to take her to dinner? expr. onu yemeğe götürmek istediğimi söyler misin?
what time does she have dinner? expr. saat kçata akşam yemeğini yiyor?
what time does he have dinner? expr. saat kçata akşam yemeğini yiyor?
we are having dinner expr. yemek yiyoruz
what do you do after dinner? expr. yemekten sonra ne yaparsın?
he wore a suit to dinner expr. yemeğe takım elbise ile geldi
finish your dinner expr. yemeğini bitir
are you staying for dinner? expr. (akşam) yemeğe kalacak mısın?
the dinner is served expr. yemek hazır
he wore a suit to dinner expr. yemeğe takım elbise giyip geldi
the dinner is ready expr. yemek hazır
how about going to dinner? expr. yemek yemeye ne dersin?
how was the dinner? expr. yemek nasıldı?
how about go to dinner expr. yemek yemeye ne dersin
what is for dinner? expr. yemekte ne var?
I´ll stand you a dinner expr. sana bir akşam yemeği ısmarlarım
I usually eat chicken and potatoes for dinner expr. akşam yemeğinde genellikle tavuk ve patates yerim
I usually have chicken and potatoes for dinner expr. akşam yemeğinde genellikle tavuk ve patates yerim
Trade/Economic
working dinner n. çalışma yemeği
business dinner n. çalışma yemeği
business dinner n. iş yemeği
working dinner n. iş yemeği
Tourism
buffet dinner n. açık büfe akşam yemeği
Computer
dinner party n. akşam yemeği partisi
Medical
dinner fork deformity n. çatal sırtı deformitesi
Gastronomy
new england boiled dinner n. havuç, patates ve lahana gibi sebzelerle kaynatılmış et tabağı
boiled dinner n. sığır konservesiyle yapılan yemek
dinner plate n. ana yemeğin konulduğu tabak
shore dinner n. deniz ürünlerinden oluşan akşam yemeği
Social Sciences
rehearsal dinner n. düğün gününden bir gece önce verilen yemek daveti
Education
dinner lady [uk] n. okul kafeteryası görevlisi (kadın)
Military
mess dinner n. veda yemeği
Slang
dinner basket n. mide
tv dinner (turkey vulture dinner) n. leş
tv dinner (turkey vulture dinner) n. asfalt leşi
tv dinner (turkey vulture dinner) n. hayvan leşi
tv dinner (turkey vulture dinner) n. yolda ezilmiş hayvan leşi
tv dinner (turkey vulture dinner) n. akbaba yemeği
tv dinner (turkey vulture dinner) n. akbabalara yem
dinner basket n. mide
dinner basket n. işkembe