dying - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

dying

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "dying" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 14 résultat(s)

Anglais Turc
General
dying n. irtihal
dying n. ölme
dying n. kıkırdama
dying n. ölüm
dying adj. ölmekte olan
dying adj. ölen
dying adj. nesli tükenen
dying adj. cansız
dying adj. ölüme ait
dying adj. ölüm ile ilişkili
dying adj. vefat etmeye ait
dying adj. vefat etme ile ilişkili
dying adj. ölümden hemen önce söylenen
dying adj. ölmeden biraz önce ortaya çıkan

Sens de "dying" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 113 résultat(s)

Anglais Turc
General
dying down n. körelme
dying wish n. son arzu
dying prayer n. ecel duası
one's dying hour n. ecel saati
dying prayer n. ölmek üzere olan bir kişinin ettiği dua
one's dying day n. ecel günü
dying at a young age n. gençt yaşta ölme
the sick and dying n. hasta ve ölmekte olan insanlar
be dying for v. can atmak
be dying for v. çok istemek
honour one's dying wish v. birinin son arzusunu yerine getirmek
be scared of dying v. ölmekten korkmak
be dying of thirst v. susuzluktan ölmek
be afraid of dying v. ölmekten korkmak
be dying to hear v. duymak için ölmek
worth dying for adj. uğruna ölmeye değer
worth dying for adj. uğruna ölünecek
like a dying duck adv. şaşkın şaşkın
I'm dying to go expr. gitmek için can atıyorum
Proverb
dying men speak true ölecek olan insan yalan söylemez
dying is as natural as living ölmek de yaşamak kadar doğal
dying is as natural as living ölüm de hayatın bir parçası
dying is as natural as living ölüm de yaşam kadar normal
dying is as natural as living ölüm de yaşam kadar kaçınılmaz
Colloquial
dying to know (something) v. bilmek için can atmak
be dying of (something) v. (bir hastalık nedeniyle) ölmek üzere olmak
be dying of (something) v. ölümcül bir hastalığa yakalanmak
be dying of (something) v. açlıktan/sıkıntıdan ölmek
be dying of (something) v. (bir şey) yüzünden ölmek üzere olmak
be dying of (something) v. (bir şeyden) ölmek üzere olmak
be dying of (something) v. (bir şeyden) ölecek gibi olmak
be dying of (something) v. (bir şey) yüzünden ölecekmiş gibi hissetmek
be dying of something v. bir şeyden ölmek
be dying of something v. bir şeyden ölecek olmak
be dying of something v. bir şeyden ölüyor olmak
be dying for (something) v. (bir şey) için can atmak
be dying for (something) v. (bir şey) için ölmek
be dying for (something) v. (bir şey) için yanıp tutuşmak
be dying for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak için can atmak
be dying for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak için ölmek
be dying for something/to do something v. bir şey/bir şey yapmak için yanıp tutuşmak
be dying to (do something) v. (bir şey yapmak) için ölmek
be dying to (do something) v. (bir şey yapmak) için yanıp tutuşmak
be dying to (do something) v. (bir şey yapmak) için can atmak
be dying to know v. bilmek/öğrenmek için ölmek
be dying to know v. bilmek/öğrenmek için yanıp tutuşmak
be dying to know v. bilmek/öğrenmek için can atmak
Idioms
dying breath n. ölüm
dying breath n. son nefes
the last of a dying breed n. türünün son örneği/örneklerinden biri
be dying to do something v. bir şeyi yapmak için can atmak
be dying to do v. bir şey için ölmek
be dying for v. bir şey için ölmek
be dying for v. can atmak
be dying to do v. çok fazla istemek
be dying to do v. can atmak
be dying for v. çok fazla istemek
like a dying duck in a thunderstorm [obsolete] expr. umutsuz
like a dying duck in a thunderstorm [obsolete] expr. pes etmiş
like a dying duck in a thunderstorm [obsolete] expr. üzgün
like a dying duck in a thunderstorm [obsolete] expr. karadeniz'de gemileri batmış
like a dying duck in a thunderstorm [obsolete] expr. dünya başına yıkılmış
till (one's) dying day expr. ömür/hayat boyu
till (one's) dying day expr. ölene kadar
till (one's) dying day expr. ölene dek
till (one's) dying day expr. hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca
to (one's) dying day expr. ömür/hayat boyu
to (one's) dying day expr. ölene kadar
to (one's) dying day expr. ölene dek
to (one's) dying day expr. hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca
until (one's) dying day expr. ömür/hayat boyu
until (one's) dying day expr. ölene kadar
until (one's) dying day expr. ölene dek
until (one's) dying day expr. hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca
till/to/until your dying day expr. ölene kadar
till/to/until your dying day expr. hayatının sonuna kadar
till/to/until your dying day expr. ömür boyu
till/to/until your dying day expr. ölene dek
till/to/until your dying day expr. hayat boyu
to your dying day expr. ömür/hayat boyu
to your dying day expr. ölene kadar
to your dying day expr. ölene dek
to your dying day expr. hayatının/ömrünün geri kalanı boyunca
Informal
be dying for v. istek duymak
Speaking
these boys are dying in vain expr. bu çocuklar boşuna ölüyor
your brain cells are slowly dying expr. beyin hücrelerin yavaş yavaş ölüyor
he's dying to make it expr. bunu yapmak için ölüyor
I'm dying of boredom here expr. burada sıkıntıdan ölüyorum
if you're afraid of dying expr. eğer ölmekten korkuyorsan
worth killing for, worth dying for, worth going to hell for expr. öldürmeye değer, ölmeye değer, uğruna cehenneme gitmeye değer
aren't you afraid of dying? expr. ölmekten korkmuyor musun?
there are people dying expr. ölmekte olan insanlar var
you came very close to dying yourself expr. neredeyse ölümün eşiğinden döndün
I'm dying of boredom expr. sıkıntıdan ölüyorum
I was dying of boredom expr. sıkıntıdan ölüyordum
I am dying of boredom expr. sıkıntıdan ölüyorum
I am dying of thirst expr. susuzluktan ölüyorum
Law
dying declaration n. ölen kimsenin ölüm anında yaptığı beyanlar
Technical
oven-dying n. fırın boya
Textile
dying batch n. boya partisi
Medical
assisted dying n. ötanazi
Astronomy
dying star n. ölen yıldız
Slang
if I'm lying, I'm dying expr. yemin ederim
if I'm lying, I'm dying expr. yalan söylüyorsam öleyim
if I'm lying, I'm dying expr. iki gözüm önüme aksın
if I'm lying, I'm dying expr. yalan söylüyorsam şuradan şuraya gitmek nasip olmasın
if I'm lying, I'm dying expr. yalan söylüyorsam ne olayım
if I'm lying, I'm dying expr. yalan söylemiyorum
if I'm lying, I'm dying expr. doğruyu söylüyorum
if I'm lying, I'm dying expr. inan ki
Anthropology
great dying n. büyük ölüm
great dying n. büyük yok oluş
great dying n. permiyen-triyas kitlesel yok oluşu