kuzeydeki - Turc Anglais Dictionnaire

kuzeydeki

Sens de "kuzeydeki" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
kuzeydeki north adj.
kuzeydeki northerly adj.

Sens de "kuzeydeki" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 29 résultat(s)

Turc Anglais
General
en kuzeydeki northernmost adj.
As the European Parliament's northernmost Member, I know how important these proposals are in practice.
Avrupa Parlamentosu'nun en kuzeydeki üyesi olarak bu önerilerin pratikte ne kadar önemli olduğunu biliyorum.

More Sentences
kanada'nın kuzeydeki yerleşilmiş bölgeleri outside n.
Phrasals
birisini (kuzeydeki/yukarı bölgedeki) evine davet etmek ask someone up v.
kuzeydeki bir yerden güneydeki bir yere bir araçla gitmek/ gelmek drive down v.
birini kuzeydeki bir yerden güneydeki bir yere bir araçla götürmek drive someone down (to some place) v.
Marine Biology
kuzeydeki derin denizlere özgü güçlü dişleri olup pelvik yüzgeçleri olmayan büyük bir yemeklik balık wolf fish n.
Botanic
kuzeydeki yüksek bölgelerde yetişen kısa boylu bir çalı alpine birch (betula nana) n.
kuzeydeki yüksek bölgelerde yetişen kısa boylu bir çalı dwarf birch n.
kuzeydeki ılıman bölgelerde yetişen beyaz yapraklı bir ot cinsi anaphalis n.
kuzeydeki ılıman bölgelerde yetişen beyaz yapraklı bir ot cinsi genus anaphalis n.
kuzeydeki ılıman bölgelere özgü kahverengi çizgileri ve mızrak şeklinde yaprakları olup kayalarda bulunan bir eğreltiotu woodsia ilvensis n.
kuzeydeki ılıman bölgelere özgü kahverengi çizgileri ve mızrak şeklinde yaprakları olup kayalarda bulunan bir eğreltiotu fragrant woodsia n.
kuzeydeki ılıman bölgelere özgü kahverengi çizgileri ve mızrak şeklinde yaprakları olup kayalarda bulunan bir eğreltiotu oblong woodsia n.
kuzeydeki ılıman bölgelere özgü kahverengi çizgileri ve mızrak şeklinde yaprakları olup kayalarda bulunan bir eğreltiotu rusty woodsia n.
kuzeydeki ılıman bölgelerdeki ormanlık alanlara özgü hepatica cinsinden çeşitli bitkilere verilen ad hepatica n.
kuzeydeki ılıman bölgelerdeki ormanlık alanlara özgü hepatica cinsinden çeşitli bitkilere verilen ad liverleaf n.
kuzeydeki ılıman bölgelerde yetişen, bir beyaz çiçeği olan, herdem yeşil cüce bir ot moneses uniflora n.
kuzeydeki ılıman bölgelerde yetişen, bir beyaz çiçeği olan, herdem yeşil cüce bir ot one-flowered pyrola n.
kuzeydeki ılıman bölgelerde yetişen, bir beyaz çiçeği olan, herdem yeşil cüce bir ot one-flowered wintergreen n.
kuzeydeki ılıman bölgelerde yetişen, bir beyaz çiçeği olan, herdem yeşil cüce bir ot pyrola uniflora n.
kuzeydeki ılımlı bölgelerde yetişen otların bulunduğu bir cins hedysarum n.
kuzeydeki ılımlı bölgelerde yetişen otların bulunduğu bir cins genus hedysarum n.
Geography
gulf stream'in en kuzeydeki kolu irminger current n.
arap yarımadası'ndan kuzeydeki basra körfezi'ne doğru çıkıntı yapan bir yarımada katar peninsula n.
arap yarımadası'ndan kuzeydeki basra körfezi'ne doğru çıkıntı yapan bir yarımada qatar peninsula n.
abd'nin en kuzeydeki şehri utqiagvik n.
yeni zelanda'nın kuzeydeki adası olan north island'ın kuzeybatı kısmında, auckland yakınında yer alan bir liman kenti manukau n.
kuzeydeki adaları papua yeni gine'ye bağlı olup geri kalanının bağımsız bir devlet oluşturduğu, okyanusya'da yer alan bir takımada solomons n.
en kuzeydeki northermost adj.