pushing - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

pushing

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "pushing" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 18 résultat(s)

Anglais Turc
General
pushing n. itiş
pushing n. atak
pushing n. itme
pushing n. ittirme
pushing adj. pişkin
pushing adj. sataşkan
pushing adj. enerjik
pushing adj. girişken
pushing adj. küstah
pushing adj. itici
pushing adj. becerikli
pushing adj. yüzsüz
pushing adj. sırnaşık
pushing adj. iten
pushing adj. girgin
pushing adv. neredeyse
pushing adv. hemen hemen
Automotive
pushing n. önden kayma

Sens de "pushing" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 58 résultat(s)

Anglais Turc
General
magnetron pushing n. manyetron itmesi
pushing vehicle n. itici araç
pushing vehicle n. itici makine
be pushing v. merdiven dayamak
operating by pushing adj. basmalı
by pushing our limits adv. şartlarımızı zorlayarak
Colloquial
pushing in n. (kuyruk/sıra) kaynak yapma
be pushing 50 v. 50'sine merdiven dayamak
be pushing 50 v. 50'sine yaklaşmak
be pushing 50 v. nerdeyse 50 yaşında olmak
be pushing (an age) v. (bir yaşa) yaklaşmak
be pushing (an age) v. (bir yaşa) merdiven dayamak
be pushing (an age) v. neredeyse (bir yaşta) olmak
be pushing 40, 50 v. 40, 50 yaşına yaklaşmak
be pushing 40, 50 v. 40'ına, 50'sine merdiven dayamak
be pushing 40, 50 v. neredeyse 40, 50 yaşında olmak
pushing up the daisies expr. ölü
Idioms
be pushing a boulder uphill v. boşa kürek çekmek
be pushing up the daisies v. ölmek
be pushing at an open door v. kolayca elde etmek/başarmak
be pushing at an open door v. zor olmayan bir şeyi başarmak
be pushing at an open door v. (geniş destek görerek) kolayca başarmak
be pushing at an open door v. zorlanmadan elde etmek
be pushing against an open door [uk] v. kolayca elde etmek/başarmak
be pushing against an open door [uk] v. zor olmayan bir şeyi başarmak
be pushing against an open door [uk] v. (geniş destek görerek) kolayca başarmak
be pushing against an open door [uk] v. zorlanmadan elde etmek
be pushing against an open door [uk] v. tereyağından kıl çeker gibi olmak
be pushing up (the) daisies [old-fashioned] v. mezarda olmak
be pushing up (the) daisies [old-fashioned] v. toprağın altında olmak
pushing on in years [uk] adj. yaşlı
pushing on in years [uk] adj. yaşlanmakta
pushing on in years [uk] adj. yaş almakta
pushing up daisies adj. ölü
pushing up daisies adj. ölmüş
pushing up daisies adj. toprağın altında
pushing up daisies adj. mezarda
(one) has got to be pushing off expr. (biri) gitmek zorunda
(one) has got to be pushing off expr. (birinin) gitmesi gerek/lazım
(one) has got to be pushing off expr. (biri) yola çıkmak zorunda
(one) has got to be pushing off expr. (birinin) yola çıkması gerek/lazım
(one) has got to be pushing off expr. (biri) çıkmak zorunda
(one) has got to be pushing off expr. (birinin) çıkması gerek/lazım
(one) has to be pushing off expr. (biri) gitmek zorunda
(one) has to be pushing off expr. (birinin) gitmesi gerek/lazım
(one) has to be pushing off expr. (biri) yola çıkmak zorunda
(one) has to be pushing off expr. (birinin) yola çıkması gerek/lazım
(one) has to be pushing off expr. (biri) çıkmak zorunda
(one) has to be pushing off expr. (birinin) çıkması gerek/lazım
Speaking
be pushing 60 v. altmışına merdiven dayamak
be pushing 50 v. ellisine merdiven dayamak
Law
drug pushing n. uyuşturucu satma
Technical
delayed pushing n. gecikmiş itme
pushing device n. itme aygıtı
magnetron pushing n. manyetron itmesi
Informatics
stack pushing n. yığıta koyma
Mining
wagon pushing device n. vagon itme aygıtı
Basketball
pushing foul n. iterek yapılan faul