topraktan - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

topraktan



Sens de "topraktan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
topraktan terrene adj.
topraktan terraceous adj.
topraktan chessom [obsolete] adj.
Technical
topraktan earthen adj.

Sens de "topraktan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 98 résultat(s)

Turc Anglais
General
topraktan çıkarma disinterment n.
topraktan yapılmış earthenware n.
topraktan kazıp çıkartma exhuming n.
topraktan kazıp çıkartan exhumer n.
topraktan olma terreity [obsolete] n.
kireçli topraktan yapılmış tuğla marl n.
topraktan elde edilen bir pigment motey [obsolete] n.
pişmiş topraktan yapılan tuğla mud brick n.
organik madde ve mineralli topraktan oluşan tanecikli bir orman toprağı mull n.
topraktan yapılmış, italya'ya özgü bir maltız scaldino n.
topraktan çıkarmak deterrer v.
topraktan çıkarmak unearth v.
topraktan çıkarmak disentomb v.
topraktan fışkırmak pullulate v.
topraktan çıkarmak disinter v.
topraktan çıkarmak lift v.
çıkmak (topraktan) pullulate v.
topraktan kopmak deterritorialize v.
topraktan mahrum bırakmak unland [obsolete] v.
topraktan çıkarmak disenter [obsolete] v.
topraktan çıkarmak disinhume v.
(cevheri) topraktan ayrıştırmak puddle v.
topraktan çıkarmak spring v.
topraktan yapılmış earthen adj.
topraktan yapılmış fictile adj.
topraktan kazıp çıkartılmış exhumed adj.
topraktan meydana gelen terrigenous adj.
topraktan çıkmış terrigenous adj.
topraktan oluşan edaphic adj.
topraktan çıkmış earthborn adj.
topraktan oluşan terrigenous adj.
topraktan oluşan earthborn adj.
mezardan/topraktan çıkarılmış disinterred adj.
topraktan yapılmış terraceous adj.
topraktan yapılmış arthen [obsolete] adj.
topraktan yapılmış cloam adj.
Phrasals
(topraktan/tarladan vb) çıkmak poke out of something v.
(bitki) topraktan çıkmak come away [brit] v.
(topraktan) otları ayıklamak clean (up) v.
(topraktan) çer çöpü ayırmak clean (up) v.
Phrases
topraktan geldi insan, yine toprağa dönecek ashes to ashes, dust to dust expr.
Proverb
topraktan gelip toprağa gitmek look upon death as a going home
Colloquial
topraktan geldi insan yine toprağa dönecek ashes to ashes dust to dust expr.
Trade/Economic
topraktan elde edilen kazanç esplees n.
topraktan alınan ürünler esplees n.
topraktan çıkarma vergisi extraction tax n.
topraktan çıkartılan ürünler primary commodities n.
topraktan çıkartılan taş, maden vb'den alınan vergi severance tax n.
Law
(ingiliz hukukunda) bağlılık yemini gibi maddi hizmetlerle elde edilen topraktan alınan kira rent service n.
Technical
pişirilmiş topraktan çanak/çömlek terracotta n.
gelgit sularını topraktan temizleyen değirmen tide mill n.
gelgit sularını topraktan temizleyen değirmen tidemill n.
pişirilmiş topraktan mimarlık tuğlası architectural terra cotta n.
pişirilmiş topraktan çanak-çömlek terra cotta ware n.
topraktan yansıyan yer dalgası ground-reflected wave n.
topraktan yapılmış elek comal n.
topraktan oluşan terrestrial adj.
Architecture
eskiden iskoçya'nın dağlık bölgelerinde ve adalarında görülen, çimen ve topraktan yapılan bir ev tipi black house [scotland] n.
ev ile küçük ölçekli tarıma ayrılmış topraktan oluşan yarı kırsal arazi lifestyle block [new zealand] n.
Construction
pişmiş topraktan yapılmış kiremit burnt clay roofing tile n.
Mining
cevherin topraktan çıkarıldığı açıklık wind hatch n.
cevherin topraktan çıkarıldığı yer wind hatch n.
damgalamayla topraktan arındırılan kalay cevheri witts n.
Gastronomy
içerisinde kömür üzerinde yiyeceklerin pişirildiği, kil veya topraktan yapılmış silindirik fırın tandoor n.
sığ, oval, topraktan güveç tian n.
sığ, oval, topraktan güveçte pişmiş yemek tian n.
Chemistry
şelatların topraktan süzülmesi cheluviation n.
Biochemistry
hayvanın sindirdiği veya bitkinin topraktan aldığı azot miktarı ile atılan veya kaybedilen miktarın dengesi nitrogen balance n.
Botanic
metal veya topraktan yapılmış reçine toplama kabı cup n.
doğrudan topraktan çıkan dik ve yapraksız çiçek sapı flower stalk n.
topraktan gelen earthbred adj.
topraktan gelen soilborne adj.
Agriculture
küçük topraktan yapılmış su barajı turkey nest [australia] n.
topraktan numune alma soil sampling n.
dormansi durumundayken sökülüp nakledilmeden önce topraktan arındırılmış bitki bare-root n.
tarlaların suyunu tahliye etmek için kullanılan topraktan yapılmış yer altı borusu field drain n.
(topraktan) humusu kaldırmak topsoil v.
tırmıklayarak topraktan çıkarmak unrake v.
Apiculture
iğnesiz arıların yuva yaparken saf balmumu yerine kullandığı balmumu, reçine ve bazen topraktan oluşan karışım cerumen n.
History
(antik roma'da) topraktan yapılmış hediyelik nesneler sigillaria n.
Archaeology
ege'nin limni adasında bulunan kırmızımsı kahverengi renkli, killi topraktan yapılmış antik çömlekler terra sigillata n.
topraktan çıkartılmış arkeolojik kalıntı archeological remains n.
ege'nin limni adasında bulunan kırmızımsı kahverengi killi topraktan yapılmış antik çömlekler arretine ware n.
ege'nin limni adasında bulunan kırmızımsı kahverengi killi topraktan yapılmış antik çömlekler samian ware n.
anadolu, afrika, italya ve hindistan'daki antik kentlerin kalıntılarında bulunan ve eğirme tekeri olarak kullanıldığı düşünülen pişmiş topraktan disk whorl n.
Environment
yüzey suyunun topraktan geçerek aşağılara yönelmesi hareketi seepage n.
altındaki mineralli topraktan farklı olarak büyük ölçüde organik madde katmanından oluşan humuslu orman toprağı mor n.
topraktan alınan fossil adj.
topraktan çıkarılan fossil adj.
Geography
yosunlu topraktan oluşan arazi turf moss n.
Geology
kaya, tortu veya topraktan oluşan, suyu geçiren bir yeraltı tabakası aquafer n.
kaya, tortu veya topraktan oluşan, suyu geçiren bir yeraltı tabakası aquifer n.
topraktan yayılan zehirli veya kötü kokulu gaz mephitic n.
kaya, tortu veya topraktan oluşan su geçirir yeraltı tabakasına ait veya ilgili aquiferous adj.
kil ve kalkerli topraktan oluşan argillo-calcareous adj.
Mythology
topraktan gelen earthborn adj.
topraktan yeryüzüne çıkan earthborn adj.
Entomology
larvaları toprağın altında topraktan koza inşa eden güvelere verilen ad mason moth n.