|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
topraktan çıkarma |
disinterment n.
|
|
2 |
General |
topraktan yapılmış |
earthenware n.
|
|
3 |
General |
topraktan kazıp çıkartma |
exhuming n.
|
|
4 |
General |
topraktan kazıp çıkartan |
exhumer n.
|
|
5 |
General |
topraktan olma |
terreity [obsolete] n.
|
|
6 |
General |
kireçli topraktan yapılmış tuğla |
marl n.
|
|
7 |
General |
topraktan elde edilen bir pigment |
motey [obsolete] n.
|
|
8 |
General |
pişmiş topraktan yapılan tuğla |
mud brick n.
|
|
9 |
General |
organik madde ve mineralli topraktan oluşan tanecikli bir orman toprağı |
mull n.
|
|
10 |
General |
topraktan yapılmış, italya'ya özgü bir maltız |
scaldino n.
|
|
11 |
General |
topraktan çıkarmak |
deterrer v.
|
|
12 |
General |
topraktan çıkarmak |
unearth v.
|
|
13 |
General |
topraktan çıkarmak |
disentomb v.
|
|
14 |
General |
topraktan fışkırmak |
pullulate v.
|
|
15 |
General |
topraktan çıkarmak |
disinter v.
|
|
16 |
General |
topraktan çıkarmak |
lift v.
|
|
|
17 |
General |
çıkmak (topraktan) |
pullulate v.
|
|
18 |
General |
topraktan kopmak |
deterritorialize v.
|
|
19 |
General |
topraktan mahrum bırakmak |
unland [obsolete] v.
|
|
20 |
General |
topraktan çıkarmak |
disenter [obsolete] v.
|
|
21 |
General |
topraktan çıkarmak |
disinhume v.
|
|
22 |
General |
(cevheri) topraktan ayrıştırmak |
puddle v.
|
|
23 |
General |
topraktan çıkarmak |
spring v.
|
|
24 |
General |
topraktan yapılmış |
earthen adj.
|
|
25 |
General |
topraktan yapılmış |
fictile adj.
|
|
26 |
General |
topraktan kazıp çıkartılmış |
exhumed adj.
|
|
27 |
General |
topraktan meydana gelen |
terrigenous adj.
|
|
28 |
General |
topraktan çıkmış |
terrigenous adj.
|
|
29 |
General |
topraktan oluşan |
edaphic adj.
|
|
30 |
General |
topraktan çıkmış |
earthborn adj.
|
|
31 |
General |
topraktan oluşan |
terrigenous adj.
|
|
32 |
General |
topraktan oluşan |
earthborn adj.
|
|
33 |
General |
mezardan/topraktan çıkarılmış |
disinterred adj.
|
|
34 |
General |
topraktan yapılmış |
terraceous adj.
|
|
35 |
General |
topraktan yapılmış |
arthen [obsolete] adj.
|
|
36 |
General |
topraktan yapılmış |
cloam adj.
|
|
|
Phrasals |
|
37 |
Phrasals |
(topraktan/tarladan vb) çıkmak |
poke out of something v.
|
|
38 |
Phrasals |
(bitki) topraktan çıkmak |
come away [brit] v.
|
|
39 |
Phrasals |
(topraktan) otları ayıklamak |
clean (up) v.
|
|
40 |
Phrasals |
(topraktan) çer çöpü ayırmak |
clean (up) v.
|
|
Phrases |
|
41 |
Phrases |
topraktan geldi insan, yine toprağa dönecek |
ashes to ashes, dust to dust expr.
|
|
Proverb |
|
42 |
Proverb |
topraktan gelip toprağa gitmek |
look upon death as a going home
|
|
Colloquial |
|
43 |
Colloquial |
topraktan geldi insan yine toprağa dönecek |
ashes to ashes dust to dust expr.
|
|
Trade/Economic |
|
44 |
Trade/Economic |
topraktan elde edilen kazanç |
esplees n.
|
|
45 |
Trade/Economic |
topraktan alınan ürünler |
esplees n.
|
|
46 |
Trade/Economic |
topraktan çıkarma vergisi |
extraction tax n.
|
|
47 |
Trade/Economic |
topraktan çıkartılan ürünler |
primary commodities n.
|
|
48 |
Trade/Economic |
topraktan çıkartılan taş, maden vb'den alınan vergi |
severance tax n.
|
|
Law |
|
49 |
Law |
(ingiliz hukukunda) bağlılık yemini gibi maddi hizmetlerle elde edilen topraktan alınan kira |
rent service n.
|
|
Technical |
|
50 |
Technical |
pişirilmiş topraktan çanak/çömlek |
terracotta n.
|
|
51 |
Technical |
gelgit sularını topraktan temizleyen değirmen |
tide mill n.
|
|
52 |
Technical |
gelgit sularını topraktan temizleyen değirmen |
tidemill n.
|
|
53 |
Technical |
pişirilmiş topraktan mimarlık tuğlası |
architectural terra cotta n.
|
|
54 |
Technical |
pişirilmiş topraktan çanak-çömlek |
terra cotta ware n.
|
|
55 |
Technical |
topraktan yansıyan yer dalgası |
ground-reflected wave n.
|
|
56 |
Technical |
topraktan yapılmış elek |
comal n.
|
|
57 |
Technical |
topraktan oluşan |
terrestrial adj.
|
|
Architecture |
|
58 |
Architecture |
eskiden iskoçya'nın dağlık bölgelerinde ve adalarında görülen, çimen ve topraktan yapılan bir ev tipi |
black house [scotland] n.
|
|
59 |
Architecture |
ev ile küçük ölçekli tarıma ayrılmış topraktan oluşan yarı kırsal arazi |
lifestyle block [new zealand] n.
|
|
Construction |
|
60 |
Construction |
pişmiş topraktan yapılmış kiremit |
burnt clay roofing tile n.
|
|
Mining |
|
61 |
Mining |
cevherin topraktan çıkarıldığı açıklık |
wind hatch n.
|
|
62 |
Mining |
cevherin topraktan çıkarıldığı yer |
wind hatch n.
|
|
63 |
Mining |
damgalamayla topraktan arındırılan kalay cevheri |
witts n.
|
|
Gastronomy |
|
64 |
Gastronomy |
içerisinde kömür üzerinde yiyeceklerin pişirildiği, kil veya topraktan yapılmış silindirik fırın |
tandoor n.
|
|
65 |
Gastronomy |
sığ, oval, topraktan güveç |
tian n.
|
|
66 |
Gastronomy |
sığ, oval, topraktan güveçte pişmiş yemek |
tian n.
|
|
Chemistry |
|
67 |
Chemistry |
şelatların topraktan süzülmesi |
cheluviation n.
|
|
Biochemistry |
|
68 |
Biochemistry |
hayvanın sindirdiği veya bitkinin topraktan aldığı azot miktarı ile atılan veya kaybedilen miktarın dengesi |
nitrogen balance n.
|
|
Botanic |
|
69 |
Botanic |
metal veya topraktan yapılmış reçine toplama kabı |
cup n.
|
|
70 |
Botanic |
doğrudan topraktan çıkan dik ve yapraksız çiçek sapı |
flower stalk n.
|
|
71 |
Botanic |
topraktan gelen |
earthbred adj.
|
|
72 |
Botanic |
topraktan gelen |
soilborne adj.
|
|
Agriculture |
|
73 |
Agriculture |
küçük topraktan yapılmış su barajı |
turkey nest [australia] n.
|
|
74 |
Agriculture |
topraktan numune alma |
soil sampling n.
|
|
75 |
Agriculture |
dormansi durumundayken sökülüp nakledilmeden önce topraktan arındırılmış bitki |
bare-root n.
|
|
76 |
Agriculture |
tarlaların suyunu tahliye etmek için kullanılan topraktan yapılmış yer altı borusu |
field drain n.
|
|
|
77 |
Agriculture |
(topraktan) humusu kaldırmak |
topsoil v.
|
|
78 |
Agriculture |
tırmıklayarak topraktan çıkarmak |
unrake v.
|
|
Apiculture |
|
79 |
Apiculture |
iğnesiz arıların yuva yaparken saf balmumu yerine kullandığı balmumu, reçine ve bazen topraktan oluşan karışım |
cerumen n.
|
|
History |
|
80 |
History |
(antik roma'da) topraktan yapılmış hediyelik nesneler |
sigillaria n.
|
|
Archaeology |
|
81 |
Archaeology |
ege'nin limni adasında bulunan kırmızımsı kahverengi renkli, killi topraktan yapılmış antik çömlekler |
terra sigillata n.
|
|
82 |
Archaeology |
topraktan çıkartılmış arkeolojik kalıntı |
archeological remains n.
|
|
83 |
Archaeology |
ege'nin limni adasında bulunan kırmızımsı kahverengi killi topraktan yapılmış antik çömlekler |
arretine ware n.
|
|
84 |
Archaeology |
ege'nin limni adasında bulunan kırmızımsı kahverengi killi topraktan yapılmış antik çömlekler |
samian ware n.
|
|
85 |
Archaeology |
anadolu, afrika, italya ve hindistan'daki antik kentlerin kalıntılarında bulunan ve eğirme tekeri olarak kullanıldığı düşünülen pişmiş topraktan disk |
whorl n.
|
|
Environment |
|
86 |
Environment |
yüzey suyunun topraktan geçerek aşağılara yönelmesi hareketi |
seepage n.
|
|
87 |
Environment |
altındaki mineralli topraktan farklı olarak büyük ölçüde organik madde katmanından oluşan humuslu orman toprağı |
mor n.
|
|
88 |
Environment |
topraktan alınan |
fossil adj.
|
|
89 |
Environment |
topraktan çıkarılan |
fossil adj.
|
|
Geography |
|
90 |
Geography |
yosunlu topraktan oluşan arazi |
turf moss n.
|
|
Geology |
|
91 |
Geology |
kaya, tortu veya topraktan oluşan, suyu geçiren bir yeraltı tabakası |
aquafer n.
|
|
92 |
Geology |
kaya, tortu veya topraktan oluşan, suyu geçiren bir yeraltı tabakası |
aquifer n.
|
|
93 |
Geology |
topraktan yayılan zehirli veya kötü kokulu gaz |
mephitic n.
|
|
94 |
Geology |
kaya, tortu veya topraktan oluşan su geçirir yeraltı tabakasına ait veya ilgili |
aquiferous adj.
|
|
95 |
Geology |
kil ve kalkerli topraktan oluşan |
argillo-calcareous adj.
|
|
Mythology |
|
96 |
Mythology |
topraktan gelen |
earthborn adj.
|
|
97 |
Mythology |
topraktan yeryüzüne çıkan |
earthborn adj.
|
|
Entomology |
|
98 |
Entomology |
larvaları toprağın altında topraktan koza inşa eden güvelere verilen ad |
mason moth n.
|
|