Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
(olduğu) halde
"(olduğu) halde"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
(olduğu) halde
as
bağ.
"(olduğu) halde"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 59 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
olduğu halde
while
bağ.
General
2
Genel
rezervasyonlu olduğu halde gitmeme
no show
i.
3
Genel
yasak olduğu halde yere çöp atma
tipping
i.
4
Genel
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymama
aliteracy
i.
5
Genel
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan kimse
aliterate
i.
6
Genel
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan kimse
aliterate person
i.
7
Genel
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse
whited sepulcher
i.
8
Genel
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse
whited sepulchre
i.
9
Genel
yalnızca telefonla çağırıldığında müşteri taşıma yetkisi olduğu halde yoldan da müşteri alan taksi
gypsy
i.
10
Genel
yalnızca telefonla çağırıldığında müşteri taşıma yetkisi olduğu halde yoldan da müşteri alan taksi
gypsy cab
i.
11
Genel
(zamanı geçmiş bir fikri, kurumu) işlevsiz olduğu halde muhafaza etmek
mummify
f.
12
Genel
imkanı olduğu halde okumayan
aliterate
s.
13
Genel
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan
aliterate
s.
14
Genel
(kağıt) pürüzsüz olduğu halde parlaklığı düşük
dull
s.
15
Genel
öyle olduğu halde, bile
ever at that
zf.
16
Genel
öyle olduğu halde
even now
zf.
17
Genel
öyle olduğu halde bile
ever at that
zf.
18
Genel
olduğu halde
much as/though
zf.
19
Genel
bilerek olduğu halde kazara yapmış gibi göstererek
on purpose
zf.
20
Genel
olduğu halde
despite
ed.
21
Genel
olduğu halde
in spite of
ed.
22
Genel
olduğu halde
notwithstanding
ed.
23
Genel
olduğu halde
malgrado
ed.
24
Genel
olduğu halde
by [scotland]
ed.
25
Genel
olduğu halde
over
ed.
26
Genel
(mümkün olduğu) halde
when
bağ.
27
Genel
olduğu halde
although
bağ.
28
Genel
olduğu halde
even though
bağ.
29
Genel
-ması mümkün olduğu halde
when
bağ.
Phrasals
30
Öbek Fiiller
(siyahi olduğu halde) beyazmış gibi geçinmek
get by
f.
Colloquial
31
Konuşma Dili
enerji tasarruflu olduğu halde daha basit teknoloji kadar verimli olmayan alet
eco-bling
i.
32
Konuşma Dili
bilerek olduğu halde kazara yapmış gibi göstermek
accidentally on purpose
f.
33
Konuşma Dili
olduğu halde
still and all
zf.
34
Konuşma Dili
… olduğu halde
for all...
expr.
Idioms
35
Deyim
bir başarıda emeği geçmiş olduğu halde adı zikredilmeyen kimse
unsung hero
i.
36
Deyim
bir başarıda emeği geçmiş olduğu halde adı zikredilmeyen kimseler
unsung heroes
i.
37
Deyim
suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in one's mouth
f.
38
Deyim
suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in mouth
f.
39
Deyim
suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in your mouth
f.
Trade/Economic
40
Ticaret/Ekonomi
vakti geçmiş olduğu halde ödenmemiş
overdue bill
i.
Politics
41
Siyasal
soy ve kültür birlikteliği olduğu halde herhangi bir devletin sınırları dışında yer alan halk ile söz konusu devletin birleşmesi fikri
irredentism
i.
Tourism
42
Turizm
reservasyonu yaptırmış olduğu halde gelmeme
no show
i.
Construction
43
İnşaat
resmi makamlarca oturulmaz halde olduğu belirtilmiş (yapı)
condemned
s.
Physics
44
Fizik
katı haldeki nişasta parçacıklarının suyun içinde asılı halde olduğu bir karışım
oobleck
i.
Social Sciences
45
Sosyal Bilimler
hasta olduğu halde işinin başında bulunma durumu
presenteeism
i.
Religious
46
Dini
mesih'in gerçek bedeninin komünyonda somut olarak değil soyut halde mevcut olduğu doktrini
zwinglianism
i.
47
Dini
(geç orta çağ'da) zorla hristiyan olduğu halde gizlice museviliğe bağlı kalan ispanyol veya portekizli bir yahudinin durumu veya davranışları
marranism
i.
Military
48
Askeri
kadrosuz olduğu halde subay rütbesine sahip gönüllü
reformado
i.
49
Askeri
harekat alanında olduğu bilindiği halde yeterli süre içinde yeri belirlenemeyen acil hedefler
unplanned immediate targets
i.
Card
50
İskambil
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamama
renege
i.
51
İskambil
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamama
renegue
i.
52
İskambil
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamamak
renege
f.
53
İskambil
mümkün ve zorunlu olduğu halde mevcut takımla aynı türden bir kart oynamamak
renegue
f.
Slang
54
Argo
aktif cinsel hayatı olduğu halde hiç orgazm olamamış kadın veya erkek
pre-orgasmic
i.
55
Argo
ilişkisi olduğu halde seks partneri aramak
cat
f.
British Slang
56
İngiliz Argosu
bilerek olduğu halde kazara gibi gösterilen
accidentally-on-purpose
expr.
Modern Slang
57
Modern Argo
tüm avantajlar lehine olduğu halde işleri berbat etme
agincourt
i.
58
Modern Argo
anlama kapasitesi olduğu halde anlamak istememe
amathia
i.
59
Modern Argo
zeki olduğu halde bilerek aptal gibi davranma
amathia
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (olduğu) halde
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy