bir an - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir an



"bir an" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bir an for a moment zf.
General
bir an pulse i.
bir an blink of an eye i.
bir an momentally [obsolete] zf.

"bir an" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 173 sonuç

Türkçe İngilizce
General
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an a fainting fit i.
tek bir an eyewink i.
önemli olayların gelişmesindeki kritik bir an juncture i.
böyle bir an such a moment i.
tarihi bir an a historic moment i.
önemli bir gelişme aşamasına gelinen an coming of age i.
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an drow i.
bir an için göstermek flash f.
bir an için görmek (bir şeyi) glimpse f.
bir an için görmek catch a glimpse f.
bir an evvel (yapmak) istemek be in a hurry to f.
bir an gözüne çarpmak catch f.
bir an için görmek glimpse f.
bir an için görmek get a glimpse of f.
(bir an) dikkatsiz davranmak nod f.
bir an dokunuvermek tick f.
bir an için bilincini yitirmek dover [scotland] f.
bir an kendinden geçmek dover [scotland] f.
bir an olsun bırakmamak shadow f.
bir an süren momentary s.
sadece bir an devam eden momentary s.
bir an önce as soon as possible zf.
bir an için momentarily zf.
bir an önce right away zf.
bir an önce in no time zf.
bir an önce anon zf.
bir an önce forthwith zf.
bir an için for an instant zf.
bir an için momently zf.
bir an bile not even a moment zf.
bir an dahi not even a moment zf.
bir an önce as immediate as possible zf.
bir an önce alsoone zf.
bir an için momentally [obsolete] zf.
bir an önce first off zf.
bir an için fleetingly zf.
Phrasals
(birine/bir şeye) bir an için (bir şey) göstermek flash (something) at (someone or something) f.
Phrases
bir an bile duraksamadan without taking a moment to pause zf.
bir an önce from the off expr.
bir an olsun for a moment expr.
bir an bile düşünmeden without a second thought expr.
Colloquial
tek bir an throw i.
bir an tanıdık gelme sparkle of familiarity i.
bir an için tanıdık gelme sparkle of familiarity i.
büyüleyici bir an a magic moment i.
hatırlanacak bir an a moment to remember i.
sihirli bir an a magic moment i.
dramatik bir hareket/an hollywood moment i.
filmlerde olacak kadar etkileyici/duygusal bir an hollywood moment i.
hollywood filmlerindeki gibi bir an hollywood moment i.
bir an önce hazırlanmak get busy f.
bir an önce kaçmak be off f.
zor bir işi bir an önce bitirmek pass go f.
bir işe, göreve bir an önce başlamak go to it f.
bir an önce toot sweet zf.
bir an önce on the nail expr.
kısacık bir an için for a split second expr.
bir an bile not for a instant expr.
bir an bile not for one instant expr.
bir an/dakika bile not for one moment expr.
bir şey olduğu an minute something happens expr.
bir an önce soon as possible expr.
Idioms
nahoş bir an a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.
sinir bozucu bir an a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.
zorlayıcı bir an a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.
tatsız bir an a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.
bir meselenin iç yüzünün birdenbire kavrandığı an come-to-jesus moment i.
zayıf bir an a moment of weakness i.
aciz bir an a moment of weakness i.
bir şeylerin değişmesi gereken an nut-cutting time i.
her an kötü bir şey yapacakmış gibi olan kişi fox in the henhouse i.
sıkıcı bir an a bad quarter of an hour [uk] i.
dokunaklı bir an hallmark moment i.
etkili bir an hallmark moment i.
yıkıcı bir an hallmark moment i.
unutulmaz bir an hallmark moment i.
duygusal bir an hallmark moment i.
şanssız bir zaman/an inopportune moment i.
uygun olmayan bir zaman/an inopportune moment i.
talihsiz bir zaman/an inopportune moment i.
kötü bir zaman/an inopportune moment i.
uygunsuz bir zaman/an inopportune moment i.
elverişsiz bir zaman/an inopportune moment i.
biçimsiz bir zaman/an inopportune moment i.
dokunaklı bir an kodak moment i.
unutulmaz bir an kodak moment i.
duygusal bir an kodak moment i.
hatırlanmaya değer bir an kodak moment i.
fotoğrafı çekilesi bir an kodak moment i.
aniden akla bir fikrin geldiği an a light-bulb moment i.
kafada bir ışık yandığı an a light-bulb moment i.
zayıf bir an a weak moment i.
boşluğuna denk gelen bir an a weak moment i.
düşünmeden/hızlıca karar verilen bir an a weak moment i.
zayıf bir an a moment of weakness i.
boşluğuna denk gelen bir an a moment of weakness i.
düşünmeden/hızlıca karar verilen bir an a moment of weakness i.
kafasında bir ışık yandığı an a-ha moment i.
kafasında bir ışık yandığı an a-ha moment i.
her an kötü bir şey yapacakmış gibi olan kişi a fox in the henhouse i.
doğrudan/bir an önce konuya girmek skin the bear at once f.
bir an önce işe girişmek/başlamak skin the bear at once f.
bir an için durup derinlemesine düşünmek turn down a glass f.
bir an görmek catch sight of somebody/something f.
bir an durup düşünmek step back f.
bir an durup düşünmek take a step back f.
birini bir an için görmek catch sight of someone f.
bir an için hızla bakmak dart a glance at f.
birini bir an için görmek catch a glimpse of someone f.
(bir an için) basireti bağlanmak have a senior/blond etc. moment f.
birine bir an gülümsemek flash somebody a smile f.
zor/stresli bir şeyin yapılmak zorunda olduğu an/saat/gün the evil moment/hour/day f.
(birine/bir şeye) bir an bakıp geri dönmek steal a glance (at somebody/something) f.
(birine/bir şeye) bir an bakıp geri dönmek steal a look (at somebody/something) f.
halen/şu an devam etmekte olan bir şeyi olmak have something on the go [uk/australia] f.
(birini) bir an için heyecanlandırmak, üzmek, harekete geçirmek have (someone) going f.
her an değişebilecek bir durumda olmak have one foot in the grave and the other on a banana peel f.
bir an basireti bağlanmak have a blond moment f.
bir an için zekasını yitirmek have a blond moment f.
bir an için beyni durmak have a blond moment f.
(birini/bir şeyi) bir an için görmek catch a glimpse of (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) bir an için görmek catch sight of (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) bir an görmek catch sight of (someone or something) f.
(birine/bir şeye) bir an için hızla bakmak dart a glance at (someone or something) f.
-e bir an bakıp geri dönmek steal a glance at f.
-e bir an bakıp geri dönmek steal a glance at f.
bir an/dakika bile sıkıcı geçmez never a dull moment expr.
bir an/dakika bile sıkıcı geçmez there is never a dull moment expr.
bir yerlerde saat şu an beş it's five o'clock somewhere expr.
bir an bile not in a month of sundays expr.
bir an bile never in a month of sundays expr.
her an değişebilir bir halde have one foot on a banana peel expr.
her an bir şey olabilecek gibi have one foot on a banana peel expr.
(bir şey) an meselesi a heartbeat away (from something) expr.
Speaking
bir an için for a moment expr.
bir an için beni endişelendirdiniz you had me worried for a second expr.
şu an konuşmak için uygun bir zaman değil now's not a good time to talk expr.
şu an uygun bir zaman değil this isn't a good time expr.
şu an iyi bir zaman değil this is not a good time expr.
şu an bir toplantıda he is in a meeting right now expr.
şu an bir toplantıda she is in a meeting right now expr.
şu an bir şeyle uğraşıyorum I'm in the middle of something expr.
seninle bir an önce konuşmam gerek I need to talk to you immediately expr.
şu an bir tanesine bakıyorsun you're looking at one expr.
Trade/Economic
yapılış özelliği dolayısıyla zaman içinde her an geçerli olan bir özdeşlik accounting identity i.
Computer
bulunulan an veya gün dışında çekilmiş fotoğraf anlamına gelen bir ifade tbt (throwback thursday) expr.
Aeronautic
şu an bir bilgi yok (askeri havacılık) no joy i.
Music
dansçının belirli bir pozisyonda sabit kaldığı an pose i.
Slang
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak drag (one's) ass f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak haul (one's) ashes f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak bag ass f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak barrel ass out of (somewhere) f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak cut ass out of (somewhere) f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak drag ass out of (somewhere) f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak shag ass (out of something or some place) f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak bag ass out of (somewhere) f.
bir an önce harekete geçmek drag ass f.
bir an önce harekete geçmek haul ass f.
(bir an) basireti bağlanmak have a blonde moment f.
(bir an) basireti bağlanmak have a dumb moment f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak drag/haul ass f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak barrel ass out of somewhere f.
(uyuşturucu) bir an mutlu edip hemen sonra mutsuz etmek bring down f.
bir yerden hızla/çabucak/bir an önce ayrılmak/uzaklaşmak shag ass out of somewhere f.
bir an önce toot sweet expr.
British Slang
bir an mala/aptala bağlama blonde moment i.
son derece heyecanlı/korku verici bir an brown trouser moment i.
Modern Slang
kişinin kendi içinde yaşadığı tuhaf bir his/an acid moment i.
kişinin yaşadığı psikedelik bir deneyimde onun için önemli olan/dönüm noktası olan bir an acid moment i.
birinin/bir durumun aslının anlaşıldığı an ah ha moment i.
kişinin gerçeklik algısıyla oynayan tuhaf bir an/his acid moment i.
biri/bir durum hakkındaki gerçeğin anlaşıldığı/keşfedildiği an ah ha moment i.
bir kadının veya erkeğin partnerine aşırı derecede sinirlendiği bir an angela bassett moment i.