crunch - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
crunch çıtırdamak v.
  • Autumn leaves crunched under Tom's feet as he walked up the path to Mary's front door.
  • Mary'nin ön kapısına giden yolda yürürken Tom'un ayaklarının altında sonbahar yaprakları çıtırdıyordu.
  • Tom sat at his desk all day crunching numbers.
  • Tom bütün gün masasında oturup rakamları çıtırdatıyordu.
  • What's that crunching sound?
  • Bu çıtırdama sesi de ne?
Show More (1)
crunch hışırdamak v.
  • Autumn leaves crunched under Tom's feet as he walked up the path to Mary's front door.
  • Tom, Mary'nin evinin kapısına doğru yürürken, kurumuş yapraklar ayağının altında hışırdıyordu.
Show More (-2)