drink - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
drink içmek v.
  • Some of it ends up in the bottle and is drunk.
  • Bazıları şişeye konuyor ve içiliyor.
  • That is very significant in a country like Denmark where we drink water directly from the tap.
  • Danimarka gibi suyu doğrudan musluktan içtiğimiz bir ülkede bu çok önemli.
  • They want not just to eat and drink, they also want to go on holiday, to travel, and so on and so forth.
  • Sadece yemek ve içmek değil, aynı zamanda tatile çıkmak, seyahat etmek ve benzeri şeyleri de istiyorlar.
Show More (77)
drink içki n.
  • Tom spilled his drink, so I bought him another one.
  • Tom içkisini döktü, ben de ona bir tane daha aldım.
  • I'm her kid brother, I drink.
  • Ben onun küçük kardeşiyim, içki de içerim.
  • Tom spilled his drink, so I bought him another one.
  • Tom içkisini döktü, bu yüzden ona bir tane daha aldım.
Show More (6)
drink içecek n.
  • There is nothing more important than the safety of the food and the drink that they and their families partake of.
  • Kendilerinin ve ailelerinin tükettiği yiyecek ve içeceklerin güvenliğinden daha önemli bir şey yoktur.
  • All you need to do is to buy a drink at a service station and then drive off.
  • Tek yapmanız gereken bir benzin istasyonundan bir içecek satın almak ve sonra yola çıkmak.
  • On cold winter days, all you want is a warm drink.
  • Soğuk kış günlerinde tek istediğiniz sıcak bir içecektir.
Show More (3)
drink içki içmek v.
  • I'm her kid brother, I drink.
  • Ben onun küçük kardeşiyim, içki içiyorum.
  • It's not legal for people under 20 to drink in Canada.
  • Kanada'da 20 yaşın altındaki insanların içki içmesi yasal değildir.
  • Are there still men yet who don't drink?
  • Hala içki içmeyen erkekler var mı?
Show More (2)