1 |
firmly |
kesinkes |
adv. |
|
- I am firmly convinced that the public debate is only just beginning.
- Kamusal tartışmanın daha yeni başladığına kesinlikle inanıyorum.
- The Commission therefore firmly rejects amendments to that effect.
- Bu nedenle Komisyon bu yöndeki değişiklikleri kesinlikle reddetmektedir.
- The Commission therefore firmly rejects amendments to that effect.
- Dolayısıyla Komisyon bu yöndeki değişiklikleri kesinlikle reddetmektedir.
- Clearly, we or, at least, the majority of the group, are firmly in favour of the former.
- Açıkçası, biz ya da en azından grubun çoğunluğu, kesinlikle birincisinden yanayız.
- I would encourage you to do likewise and firmly reject this approach.
- Sizi de aynı şekilde davranmaya ve bu yaklaşımı kesinlikle reddetmeye teşvik ediyorum.
- We firmly reject the idea that Copenhagen should name a date for negotiations!
- Kopenhag'ın müzakereler için bir tarih belirlemesi gerektiği fikrini kesinlikle reddediyoruz!
- You are, thus, firmly in favour of the referral to committee.
- Dolayısıyla, komiteye havale edilmesini kesinlikle destekliyorsunuz.
- I firmly believe these relations must be based on a spirit of cooperation and openness.
- Bu ilişkilerin işbirliği ve açıklık ruhuna dayanması gerektiğine kesinlikle inanıyorum.
- I am firmly convinced that kicking the habit is the best way of achieving a healthier life.
- Alışkanlıktan kurtulmanın daha sağlıklı bir yaşama ulaşmanın en iyi yolu olduğuna kesinlikle inanıyorum.
- I am firmly convinced of that.
- Buna kesinlikle inanıyorum.
- For I am firmly convinced that a democracy cannot exist without transparency.
- Çünkü şeffaflık olmadan demokrasinin var olamayacağına kesinlikle inanıyorum.
- The PPE-DE is also firmly against legalising abortion.
- PPE-DE ayrıca kürtajın yasallaştırılmasına da kesinlikle karşıdır.
- We firmly reject the idea that Copenhagen should name a date for negotiations.
- Kopenhag'ın müzakereler için bir tarih belirlemesi gerektiği fikrini kesinlikle reddediyoruz.
- The legislator, chiefly the Council, was firmly opposed to the idea at the time the regulations were adopted.
- Başta Konsey olmak üzere yasa koyucu, yönetmelikler kabul edildiği sırada bu fikre kesinlikle karşıydı.
- He firmly believes that his religion is the only truth.
- Kendi dininin tek gerçek olduğuna kesinlikle inanıyor.
- I'm firmly opposed to this.
- Buna kesinlikle karşıyım.
- I firmly believe that your time will come.
- Zamanının geleceğine kesinlikle inanıyorum.
- I am firmly opposed to this.
- Buna kesinlikle karşıyım.
Show More (15)
|
2 |
firmly |
sıkıca |
adv. |
|
- That kid doesn't seem like he can even hold a chicken firmly.
- Bu çocuk bir tavuğu bile sıkıca tutamayacakmış gibi.
- That kid doesn't seem like he can even hold a chicken firmly.
- Bu çocuk bir tavuğu bile sıkıca tutabilecek gibi görünmüyor.
- She held my hand firmly.
- O sıkıca benim elimi tuttu.
- He clutched her arm firmly.
- O kolunu sıkıca kavradı.
- She pressed her lips firmly together.
- Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
- Hold on firmly to the handrail.
- Tırabzanı sıkıca tutun.
- Hold on firmly to the handrail.
- Tırabzana sıkıca tutun.
- He held on firmly to the branch.
- Dala sıkıca tutundu.
- She held my arm firmly.
- Kolumu sıkıca kavradı.
- He clutched her arm firmly.
- Kolunu sıkıca kavradı.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
- İpe sıkıca tutunarak güvenli bir şekilde karaya çıktım.
- Tom shut the door gently but firmly.
- Tom kapıyı nazikçe ama sıkıca kapattı.
- I held on to the rope firmly as not to fall.
- Düşmemek için ipe sıkıca tutundum.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
- İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
- He held on firmly to the branch.
- O, dalı sıkıca tuttu.
Show More (12)
|
3 |
firmly |
sağlam bir şekilde |
adv. |
|
- As a priority, ladders should be secured firmly using all possible means.
- Öncelikli olarak, merdivenler mümkün olan tüm yöntemler kullanılarak sağlam bir şekilde sabitlenmelidir.
- Our task is to help keep them firmly on that road.
- Bizim görevimiz onları bu yolda sağlam bir şekilde tutmaya yardımcı olmaktır.
- We are firmly in the realm of intergovernmental work.
- Hükümetler arası çalışma alanında sağlam bir şekilde yer almaktayız.
- Saddam Hussein is still firmly in power.
- Saddam Hüseyin hala sağlam bir şekilde iktidardadır.
- We must keep the compass firmly at north.
- Pusulayı sağlam bir şekilde kuzeyde tutmalıyız.
- We are firmly in the realm of intergovernmental work.
- Hükümetler arası çalışma alanında sağlam bir şekilde yer alıyoruz.
- If guidelines are to be of any value, they must be firmly established in the relevant Member State.
- Kılavuz ilkelerin bir değer ifade edebilmesi için ilgili Üye Devlette sağlam bir şekilde yerleşmiş olması gerekmektedir.
Show More (4)
|
4 |
firmly |
kesin olarak |
adv. |
|
- These too are all firmly on the agenda.
- Bunların hepsi de kesin olarak gündemdedir.
- For the sake of the rules' clarity, that now has to be firmly established.
- Kuralların açıklığa kavuşması için bunun artık kesin olarak belirlenmesi gerekmektedir.
- There were differences of opinion and some delegations firmly opposed to the proposal.
- Görüş ayrılıkları vardı ve bazı delegasyonlar teklife kesin olarak karşı çıktı.
- Parliament must, though, firmly reject the open coordination method.
- Bununla birlikte, parlamento açık koordinasyon yöntemini kesin olarak reddetmelidir.
- What we must firmly reject, however, is what assails our ears from Europe's left.
- Ancak kesin olarak reddetmemiz gereken şey, Avrupa'nın solundan kulaklarımıza saldıran şeydir.
- He firmly believes that his religion is the only truth.
- Kendi dininin tek gerçek olduğuna kesin olarak inanıyor.
Show More (3)
|
5 |
firmly |
sıkı sıkı |
adv. |
|
- Well, my task was to produce an own-initiative report firmly anchored to the first pillar.
- Benim görevim, birinci sütuna sıkı sıkıya bağlı bir kendi inisiyatifimle rapor hazırlamaktı.
- Well, my task was to produce an own-initiative report firmly anchored to the first pillar.
- Benim görevim, birinci sütuna sıkı sıkıya bağlı, kendi inisiyatifimle bir rapor hazırlamaktı.
- On the wider definition, we must examine our prejudice and our firmly held beliefs.
- Daha geniş bir tanımla, önyargılarımızı ve sıkı sıkıya bağlı olduğumuz inançlarımızı gözden geçirmeliyiz.
- On the wider definition, we must examine our prejudice and our firmly held beliefs.
- Daha geniş bir tanımla ön yargılarımızı ve sıkı sıkıya bağlı olduğumuz inançlarımızı gözden geçirmeliyiz.
Show More (1)
|
6 |
firmly |
sıkı bir şekilde |
adv. |
|
- I am particularly pleased with the principle of individual producer responsibility, which has been so firmly embraced.
- Üreticilerin bireysel sorumluluğu ilkesinin bu kadar sıkı bir şekilde benimsenmiş olmasından özellikle memnunum.
- This principle of the offence's extraterritoriality must be firmly upheld.
- Suçun ülke dışılığı ilkesi sıkı bir şekilde desteklenmelidir.
- These too are all firmly on the agenda.
- Bunların hepsi de sıkı bir şekilde gündemdedir.
Show More (0)
|
7 |
firmly |
kararlılıkla |
adv. |
|
- Let us also deal firmly but fairly with Turkey's application to join the European Union.
- Ayrıca Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım başvurusunu kararlılıkla ama adil bir şekilde ele alalım.
- All of these Council decisions must be implemented firmly, but with discernment.
- Tüm bu Konsey kararları kararlılıkla, ancak dikkatle uygulanmalıdır.
- All of these Council decisions must be implemented firmly but with discernment.
- Konsey'in tüm bu kararları kararlılıkla, ancak anlayışla uygulanmalıdır.
Show More (0)
|
8 |
firmly |
sımsıkı |
adv. |
|
- She held my arm firmly.
- O, kolumu sımsıkı tuttu.
Show More (-2)
|