|
- Sadly, she is ill and is only slowly recovering.
- Ne yazık ki hasta ve yavaş yavaş iyileşiyor.
- Happily, the Members present today are healthy, rather than ill.
- Ne mutlu ki, bugün burada bulunan Üyeler hasta değil, sağlıklıdır.
- They are tasks which are way beyond you if you are physically or mentally ill or disabled.
- Bunlar, fiziksel ya da zihinsel olarak hasta ya da engelli iseniz sizi çok aşan görevlerdir.
- He looked as if he had been ill.
- Hastaymış gibi görünüyordu.
- He was very ill last week.
- Geçen hafta çok hastaydı.
- I'm ill, aren't I?
- Ben hastayım, değil mi?
- He looked as if he had been ill.
- Sanki hastaymış gibi görünüyordu.
- Ann seems to be ill.
- Ann, hasta gibi görünüyor.
- I never thought that he could be ill.
- Onun hasta olabileceğini hiç düşünmemiştim.
- It seems that she was ill.
- Görünüşe göre hastaydı.
- He has been ill in bed for four days.
- Dört gündür hasta yatıyor.
- If you had not followed the doctor's advice then, you might be ill now.
- O zaman doktorun tavsiyesine uymamış olsaydınız, şimdi hasta olabilirdiniz.
- Are you ill?
- Hasta mısın?
- When I woke up this morning, I felt a little ill.
- Bu sabah uyandığımda kendimi biraz hasta hissettim.
- He was ill on Sunday.
- O, pazar günü hastaydı.
- I hope he isn't ill.
- Umarım hasta değildir.
- Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.
- Dan karısı Linda'nın ölümcül derecede hasta olduğu konusunda bilgilendirildi.
- She seemed to have been ill.
- O hastaymış gibi görünüyordu.
- His mother is ill, and is resting.
- Onun annesi hasta ve dinleniyor.
- He was ill, but today he's all right.
- Hastaydı ama bugün iyi.
- I became very ill.
- Çok hasta oldum.
- Our grandfather is ill.
- Büyükbabamız hasta.
- A cheap drink makes you ill.
- Ucuz bir içki seni hasta eder.
- He has been ill for the past few days.
- Son birkaç gündür hastaydı.
- He was ill, so he lay in bed all day long.
- Hastaydı, bu yüzden bütün gün yatakta yattı.
- You are seriously ill.
- Cidden hastasın.
- Tom has never been seriously ill in his life.
- Tom hayatı boyunca hiç ciddi bir hastalığa yakalanmadı.
- I am told that he is ill in bed.
- Bana hasta yatıyor olduğu söylendi.
- She could not come because she was ill.
- Gelemedi çünkü hastaydı.
- He looks as if he were ill.
- Hastaymış gibi görünüyor.
- She was ill for a long time.
- O uzun zamandır hastaydı.
- He was so ill, the doctor gave up on him.
- O kadar hastaydı ki, doktor ondan ümidi kesti.
- She has been ill since about summer.
- Yaklaşık yazdan beri hasta.
- This morning Tom said that his sister is still ill in bed.
- Bu sabah Tom kız kardeşinin hala hasta olduğunu söyledi.
- He seems to have been ill for a long time.
- Uzun zamandır hasta gibi görünüyor.
- I awoke this morning feeling very ill.
- Bu sabah uyandığımda kendimi çok hasta hissediyordum.
- You weren't ill.
- Sen hasta değildin.
- He seems ill.
- Hasta gibi görünüyor.
- She has been ill since about summer.
- O, yazdan beri hasta.
- I'm afraid he is ill.
- Korkarım hasta.
- She said she was ill in bed, which was a lie.
- Hasta yatağında olduğunu söyledi, ki bu bir yalandı.
- He is seriously ill and unlikely to recover.
- Ciddi şekilde hasta ve iyileşmesi pek mümkün değil.
- Tom seemed to be ill.
- Tom hasta gibiydi.
- Was anybody among your relatives ill with cancer?
- Akrabalarınız arasında kanser hastası olan var mı?
- He looks as if he were ill.
- O hastaymış gibi görünüyor.
- The old woman was ill in bed.
- Yaşlı kadın hasta yatıyordu.
- If he is not ill, he will come.
- Hasta değilse gelir.
- He knew that she had been ill in bed for a week.
- Onun bir haftadır hasta yatıyor olduğunu biliyordu.
- I feel very ill.
- Kendimi çok hasta hissediyorum.
- You are seriously ill.
- Siz cidden hastasınız.
- If he isn't ill, I think he will come.
- Eğer hasta değilse, geleceğini düşünüyorum.
- The people here are very ill!
- Buradaki insanlar çok hasta!
- Tom is gravely ill.
- Tom ağır hasta.
- Tom is terminally ill.
- Tom ölümcül derecede hasta.
- Even ill she looks gorgeous.
- Hasta bile olsa muhteşem görünüyor.
- She lies ill in bed.
- Hasta yatağındadır.
- I'm ill, aren't I?
- Hastayım, değil mi?
- I am afraid she is ill.
- Korkarım o hasta.
- He has been ill ever since Sunday.
- O, Pazar gününden beri hastadır.
- He has been ill for the past few days.
- O son birkaç gündür hasta.
- I think Tom may be mentally ill.
- Sanırım Tom zihinsel olarak hasta olabilir.
- He is lying ill in bed.
- Hasta yatıyor.
- How long have you been ill?
- Ne zamandır hastasın?
- Tom is terminally ill.
- Tom ölümcül hasta.
- I was ill yesterday but I am feeling fine today!
- Dün hastaydım ama bugün iyi hissediyorum!
- He has been ill, but is not ill now.
- Hastaydı ama şimdi hasta değil.
- It seems that she is ill.
- Görünüşe göre hasta.
- My pet dog was seriously ill.
- Evcil köpeğim ciddi şekilde hastaydı.
- I am not ill.
- Ben hasta değilim.
- He could not come because he was ill.
- Gelemedi çünkü hastaydı.
- She's been ill since last Wednesday.
- Geçen çarşambadan beri hasta.
- He was ill, and so they were quiet.
- Hastaydı, bu yüzden sessiz kaldılar.
- Tom is terminally ill, isn't he?
- Tom ölümcül hasta, değil mi?
- I was ill yesterday.
- Dün hastaydım.
- As I'm ill, I won't go with you.
- Hasta olduğum için seninle gelmeyeceğim.
- Yesterday I was ill.
- Dün hastaydım.
- It's better to be poor and in good health than rich and ill.
- Fakir ve sağlıklı olmak, zengin ve hasta olmaktan daha iyidir.
- Mr Brown was ill back then.
- Bay Brown o zamanlar hastaydı.
- I think Tom may be mentally ill.
- Bence Tom zihinsel olarak hasta olabilir.
- She was ill for a week.
- Bir haftadır hastaydı.
- Tom was ill.
- Tom hastaydı.
- It is said that she is ill in bed.
- Onun hasta yatağında olduğu söyleniyor.
- He acted as if he were ill.
- O hastaymış gibi davrandı.
- Ann seems to be ill.
- Ann, hasta görünüyor.
- He was ill, so he couldn't come.
- Hastaydı, o yüzden gelemedi.
- He seemed to have been ill.
- Hasta gibi görünüyordu.
- I wasn't aware that you were so ill.
- Bu kadar hasta olduğunu bilmiyordum.
- Mary and I were ill in bed yesterday.
- Mary ve ben dün yatakta hastaydık.
- Tom is seriously ill.
- Tom ciddi biçimde hasta.
- You are ill.
- Sen hastasın.
- She looked as if she had been ill.
- Sanki hastaymış gibi görünüyordu.
- He's very ill.
- O çok hasta.
- She was ill for a long time.
- Uzun süreden beri hastaydı.
- He was ill, but today he's all right.
- O hastaydı, ama bugün iyi.
- He has been ill in bed for four days.
- Dört gündür yatakta hasta.
- He considers himself ill.
- Kendini hasta olarak görüyor.
- They say that she has been ill in bed for a week.
- Bir haftadır hasta yatağında olduğunu söylüyorlar.
- Tom pretended to be ill.
- Tom hastaymış gibi davrandı.
- He may have been ill.
- Hasta olabilir.
- Mary is very ill and I'm afraid she is dying.
- Mary çok hasta ve korkarım ki o ölüyor.
- He's very ill.
- O, çok hastadır.
- He had been ill for a week when they sent for a doctor.
- Doktor çağırdıklarında bir haftadır hastaydı.
- She must be ill in bed.
- Hasta yatağında olmalı.
- He couldn't come because he was ill.
- Gelemedi çünkü hastaydı.
- They say that he is seriously ill.
- Onun ciddi şekilde hasta olduğunu söylüyorlar.
- He was ill, so he lay in bed all day long.
- O hastaydı, bu yüzden tüm gün boyunca yatakta uzandı.
- She was ill for three weeks.
- O üç haftadır hastaydı.
- If he is not ill, he will come.
- Eğer hasta değilse, gelecektir.
- She's been ill since last Wednesday.
- O geçen çarşambadan beri hasta.
- I never thought that he could be ill.
- Hasta olabileceğini hiç düşünmemiştim.
- My father is still ill in bed.
- Babam hâlâ hasta yatıyor.
- He seems to be ill.
- Hasta gibi görünüyor.
- I am afraid she is ill.
- Korkarım ki o hastadır.
- I was really ill and didn't eat anything.
- Çok hastaydım ve hiçbir şey yemedim.
- Sami's wife was ill with cancer.
- Sami'nin karısı kanser hastasıydı.
- She was ill for a week.
- Bir hafta boyunca hastaydı.
- Mr Brown was ill back then.
- O zaman Bay Brown hastaydı.
- He was very old and ill.
- Çok yaşlı ve hastaydı.
- He considers himself ill.
- O kendisinin hasta olduğunu düşünüyor.
- He seems to be ill.
- O, hasta gibi görünüyor.
- My mother is seriously ill.
- Annem ciddi şekilde hasta.
- Layla was seriously ill.
- Leyla ağır biçimde hastaydı.
- I was ill yesterday but I am feeling fine today!
- Dün hastaydım ama bugün kendimi iyi hissediyorum!
- It seems that she was ill.
- O, hastaymış gibi görünüyor.
- You weren't ill.
- Hasta değildin.
- He cannot come, he is ill.
- Gelemez, o hasta.
- I'm warning you, I'm seriously ill!
- Seni uyarıyorum, ciddi biçimde hastayım!
- She's very ill and has been in bed for a week.
- Çok hasta ve bir haftadır yatakta.
- She seems to be very ill.
- Çok hasta görünüyor.
- He looks as if he had been ill.
- Sanki hastaymış gibi görünüyor.
- I feel very ill.
- Çok hastayım.
- Don't make any noise because I am ill.
- Gürültü yapma çünkü hastayım.
- It's better to be poor and in good health than rich and ill.
- Yoksul ve sağlıklı olmak zengin ve hasta olmaktan iyidir.
- He seemed to be ill.
- Hasta gibi görünüyordu.
- He seemed to be ill.
- O hasta görünüyordu.
- How long have you been ill?
- Ne kadar süredir hastasın?
- His mother is ill, and is resting.
- Annesi hasta ve dinleniyor.
- It was very kind of you to visit me when I was ill.
- Ben hastayken beni ziyaret etmen büyük kibarlıktı.
- Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.
- Dan'a eşi Linda'nın ölümcül bir hastalığa yakalandığı bildirildi.
- She seemed to have been ill.
- Hasta gibi görünüyordu.
- Maybe he was ill.
- Belki de hastaydı.
- He doesn't come to work because he's ill.
- O hasta olduğu için işe gelmiyor.
- He was ill on Sunday.
- Pazar günü hastaydı.
- He has been ill ever since Sunday.
- Pazar gününden beri hasta.
- Tom isn't seriously ill.
- Tom ciddi bir şekilde hasta değil.
- He was very ill last week.
- O geçen hafta çok hastaydı.
- He was ill, so he couldn't come.
- O hastaydı, o yüzden gelemedi.
- He is lying ill in bed.
- Hasta yatağında.
- He doesn't come to work because he's ill.
- Hasta olduğu için işe gelmiyor.
- The nurse is ill.
- Hemşire hasta.
- He fell ill because he ate too much.
- O çok fazla yediği için hasta hissetti.
- It is said that she is ill in bed.
- Hasta yatağında olduğu söyleniyor.
- He was ill, and so they were quiet.
- O hastaydı ve bu yüzden sessizdiler.
- Tom is very ill.
- Tom çok hasta.
- You're ill, aren't you?
- Hastasın, değil mi?
- He was ill for a week.
- Bir haftadır hastaydı.
- He looks as if he had been ill.
- O, sanki hastaymış gibi görünüyor.
- Tom became very ill.
- Tom çok hasta oldu.
- She seems to have been ill.
- Görünüşe göre hastaymış.
- He seems to have been ill.
- Hasta gibi görünüyor.
- Mary is very ill and I'm afraid she is dying.
- Mary çok hasta ve korkarım ki ölüyor.
- Marie was ill.
- Marie hastaydı.
- My wife is ill.
- Karım hasta.
- I am told that he is ill in bed.
- Bana onun hasta yatağında olduğu söylendi.
- The king is ill.
- Kral hasta.
- We all know that I am not ill and pervert.
- Hasta ve sapık olmadığımı hepimiz biliyoruz.
- I am not ill.
- Hasta değilim.
- Are you very seriously ill?
- Çok mu hastasınız?
- Tom seemed to be ill.
- Tom hasta gibi görünüyordu.
- I'm afraid he is ill.
- Korkarım ki o hasta.
- He acted as if he were ill.
- Sanki hastaymış gibi davrandı.
- He seems ill.
- O, hasta gibi görünüyor.
- She seems to have been ill.
- O, hasta gibi görünüyor.
- He managed the company while his father was ill.
- Babası hastayken şirketi yönetti.
- You were not ill.
- Hasta değildin.
- Tom might be seriously ill.
- Tom ciddi şekilde hasta olabilir.
- I wasn't aware that you were so ill.
- Senin bu kadar hasta olduğunun farkında değildim.
- Lying is forgivable when it is done by a doctor trying to give heart to a terminally ill patient.
- Yalan söylemek, ölümcül bir hastaya yürek vermeye çalışan bir doktor tarafından yapıldığında affedilebilir.
- She seems to be very ill.
- O çok hasta görünüyor.
- Mary has been ill in bed since last Monday.
- Mary, geçen Pazartesi'den beri hasta yatıyor.
- Is Tom ill?
- Tom hasta mı?
- She fell ill, but got well soon.
- O, hasta hissediyordu fakat kısa sürede iyileşti.
- He managed the company while his father was ill.
- Babası hastayken şirketi o yönetti.
- Tom must've been ill.
- Tom hastaydı herhalde.
- Tom is lying ill in bed.
- Tom hasta yatıyor.
- She was ill for three weeks.
- Üç hafta boyunca hastaydı.
- Are you seriously ill?
- Cidden hasta mısın?
- My friend feels very ill.
- Arkadaşım kendini çok hasta hissediyor.
- I'm terminally ill.
- Ben ölümcül derecede hastayım.
- Tom is seriously ill.
- Tom ağır biçimde hasta.
- He was very old and ill.
- O çok yaşlı ve hastaydı.
Show More (196)
|
|
- You achieve a signature now and ill feeling later.
- Şimdi bir imza elde edersiniz ve sonra kendinizi kötü hissedersiniz.
- Altogether this is an ill-conceived, irrational and ultimately unnecessary piece of legislation.
- Bütünüyle bu, kötü tasarlanmış, mantıksız ve nihayetinde gereksiz bir mevzuat parçasıdır.
- Altogether this is an ill-conceived, irrational and ultimately unnecessary piece of legislation.
- Sonuç olarak bu, kötü düşünülmüş, mantıksız ve nihayetinde gereksiz bir mevzuat parçasıdır.
- The situation with regard to torture and ill treatment in Turkey remains largely unchanged.
- Türkiye’de işkence ve kötü muamele açısından durum pek fazla değişmemiştir.
- How would it be if, in order to simplify things, we just abandoned this ill-conceived proposal?
- İşleri basitleştirmek için bu kötü tasarlanmış öneriden vazgeçsek nasıl olur?
- It bodes extremely ill for the improvement of law-making for that to be the case.
- Böyle bir durumun söz konusu olması kanun yapımının gelişimi açısından son derece kötü bir işarettir.
- There is no need, however, desperately to cling to so completely ill-conceived and discredited a project as KEDO.
- Bununla birlikte, KEDO gibi tamamen kötü tasarlanmış ve gözden düşmüş bir projeye umutsuzca sarılmaya gerek yoktur.
- In college, I fared ill with physics and well with chemistry.
- Üniversitede fizikte kötü, kimyada iyiydim.
- Ill news comes apace.
- Kötü haber çabuk yayılır.
- He began to feel ill.
- O kötü hissetmeye başladı.
- You shouldn't speak so ill of him.
- Onun hakkında böyle kötü konuşmamalısın.
- Tom felt ill at ease.
- Tom kendini kötü hissetti.
- I hear that you felt ill at ease at the party.
- Partide kendini kötü hissettiğini duydum.
- He is always complaining of ill treatment.
- Her zaman kötü muameleden şikayet eder.
- He is always complaining of ill treatment.
- O her zaman kötü muameleden şikayetçi.
- You shouldn't speak so ill of him.
- Onun hakkında bu kadar kötü konuşmamalısın.
- I feel ill at ease with her.
- Onun yanında kendimi kötü hissediyorum.
- I felt ill at ease.
- Kendimi kötü hissettim.
Show More (15)
|