|
- This represents a loss not only of human potential, but also of the future potential of Europe.
- Bu sadece insan potansiyelinin değil aynı zamanda Avrupa'nın gelecek potansiyelinin de kaybı anlamına gelmektedir.
- The 22 million Iraqi people have already suffered enormous pain and loss.
- 22 milyon Iraklı zaten çok büyük acılar ve kayıplar yaşadı.
- He is so valuable that this will be a real loss to us.
- O kadar değerli ki bu bizim için gerçek bir kayıp olacak.
- Because that is the part of the hearing spectrum industrial hearing loss often destroys.
- Çünkü endüstriyel işitme kaybı genellikle işitme spektrumunun bu kısmını tahrip eder.
- Noise at work can cause effects such as fatigue, communication difficulties and total hearing loss.
- İşyerinde gürültü, yorgunluk, iletişim güçlükleri ve tamamen işitme kaybı gibi etkilere neden olabilir.
- Consumer protection has to protect people against fraud, health hazards, and financial loss.
- Tüketicinin korunması insanları dolandırıcılığa, sağlık tehlikelerine ve mali kayıplara karşı korumalıdır.
- So this sixth attempt is a real loss.
- Dolayısıyla bu altıncı girişim gerçek bir kayıptır.
- The 22 million Iraqi people have already suffered enormous pain and loss.
- 22 milyon Iraklı şimdiden çok büyük acılar ve kayıplar yaşamıştır.
- Consequential loss is not covered when discussing the issue of compensation.
- Tazminat konusu tartışılırken, sonuç olarak ortaya çıkan kayıplar ele alınmamaktadır.
- The total cost loss to the UK last year was GBP300 million, an increase of 55% on 1999.
- Geçen yıl Birleşik Krallık'a toplam maliyet kaybı 300 milyon GBP olup 1999 yılına göre %55 artış göstermiştir.
- This loss, which flowed directly from what the government was doing and was entirely foreseeable, was equally real.
- Doğrudan hükümetin yaptıklarından kaynaklanan ve tamamen öngörülebilir olan bu kayıp da aynı derecede gerçektir.
- The loss was estimated at around EUR 27.4 million.
- Kaybın yaklaşık 27,4 milyon avro olduğu tahmin edilmektedir.
- Certainly those who fear for their livelihood are at a complete loss.
- Kuşkusuz geçim kaygısı içinde olanlar tam bir kayıp içindedir.
- Noise at work can cause effects such as fatigue, communication difficulties and total hearing loss.
- İşyerindeki gürültü yorgunluk, iletişim güçlükleri ve tamamen işitme kaybı gibi etkilere neden olabilir.
- Certainly, those who fear for their livelihood are at a complete loss.
- Geçim kaygısı içinde olanlar kesinlikle tam bir kayıp içindedir.
- It seems to me that the Commission is at a complete loss here.
- Bana öyle geliyor ki Komisyon burada tam bir kayıp yaşıyor.
- Hearing loss can have a negative effect on your relationships with others.
- İşitme kaybı başkalarıyla olan ilişkilerinizi olumsuz etkileyebilir.
- Hearing loss can have a negative effect on your relationships with others.
- İşitme kaybı başkalarıyla ilişkileriniz üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
- Hearing loss can have a negative effect on your relationships with others.
- İşitme kaybı, başkalarıyla olan ilişkilerinizi olumsuz etkileyebilir.
- It was a great loss.
- Büyük bir kayıptı.
- Chalk it up as a loss.
- Kayıp hanesine ekle.
- Their loss is our gain.
- Onların kaybı bizim kazancımızdır.
- What a huge loss.
- Ne büyük bir kayıp.
- He estimated the loss at five million yen.
- 5,000,000 yen kayıp tahmin etti.
- The loss adds up to $1,000,000.
- Kayıp 1,000,000 dolar etti.
- I must make up for the loss.
- Kaybımı telafi etmeliyim.
- He estimated the loss at five million yen.
- Kaybın beş milyon yen olduğunu tahmin etti.
- We're sorry for your loss.
- Kaybınız için üzgünüz.
- Who's taking responsibility for the loss?
- Kaybın sorumluluğunu kim alıyor?
- I will compensate you for your loss.
- Kaybını telafi edeceğim.
- It was a great loss for me.
- O benim için büyük bir kayıptı.
- The loss amounted to $2,000,000.
- Kayıp 2,000,000 dolara ulaştı.
- To save your credit, you must conceal your loss.
- Kredini kurtarmak için kaybını gizlemelisin.
- Dan suffered a terrible loss with the death of his wife, Linda.
- Dan karısı Linda'nın ölümüyle korkunç bir kayıp yaşadı.
- Leaf-blowers can cause hearing loss.
- Yaprak üfleyiciler işitme kaybına neden olabilir.
- That's your loss.
- O senin kaybın.
- Their loss is our gain.
- Onların kaybı bizim kazancımız.
- His death was a great loss to our country.
- Onun ölümü ülkemiz için büyük bir kayıptı.
- Better a small gain than a great loss.
- Küçük bir kazanç, büyük bir kayıptan iyidir.
- Bill took the blame for the loss.
- Kaybın suçunu Bill üstlendi.
- The loss amounted to $2,000,000.
- Kayıp 2,000,000 dolar.
- Sami was trying to recover from that terrible loss.
- Sami o korkunç kaybın etkisinden kurtulmaya çalışıyordu.
- Who will understand the loss?
- Kaybı kim anlayacak?
- It's a huge loss.
- Bu büyük bir kayıp.
- Who will understand the loss?
- Kim kaybı anlayacak?
- Do you know how much of a loss we suffered?
- Ne kadar bir kayıp yaşadığımızı biliyor musun?
- I'm so sorry for your loss.
- Kaybınız için çok üzgünüm.
- Every loss is difficult.
- Her kayıp zordur.
- Sami's blows caused Layla's death from massive blood loss.
- Sami'nin darbeleri Layla'nın aşırı kan kaybından ölmesine neden oldu.
- Sami felt the loss.
- Sami kayıpları hissetti.
- Sorry for your loss.
- Kaybın için üzgünüm.
- A loss in third-quarter revenues was predicted.
- Üçüncü çeyrek gelirlerinde bir kayıp öngörülüyordu.
- Sami felt the loss.
- Sami kaybı hissetti.
- One man's gain is another man's loss.
- Birinin kazancı diğerinin kaybıdır.
- His death was a great loss to our firm.
- Ölümü şirketimiz için büyük bir kayıptı.
- His death is a great loss.
- Onun ölümü büyük bir kayıptır.
- We're upset about this loss.
- Bu kayıptan dolayı üzgündük.
- The loss amounted to 100 dollars.
- Kayıp 100 dolar oldu.
- We're so sorry for your loss.
- Biz kaybınız için çok üzgünüz.
- I have to cover his loss.
- Onun kaybını karşılamak zorundayım.
- It's a huge loss.
- Büyük bir kayıp.
- It's your loss.
- Bu senin kaybın.
- That's a big loss.
- Bu büyük bir kayıp.
- Today's loss is not merely a waste.
- Bugünün kaybı sadece bir israf değil.
- We're deeply saddened by this loss.
- Bu kayıp bizi derinden üzüyor.
- Sorry for your loss.
- Kaybınız için üzgünüm.
- Do you know how much of a loss we suffered?
- Ne kadar büyük bir kayıp yaşadığımızı biliyor musun?
- You must make up the loss next week.
- Kaybını gelecek hafta telafi etmelisin.
- I'm sorry about your loss.
- Kaybınız için üzgünüm.
- One man's loss is another man's gain.
- Birinin kaybı diğerinin kazancıdır.
- His death is a great loss.
- Ölümü büyük bir kayıp.
- He deeply regretted this loss.
- Bu kayıptan dolayı çok üzgündü.
- It was a great loss.
- Bu büyük bir kayıptı.
- It was a great loss for me.
- Benim için büyük bir kayıptı.
- The loss amounted to 100 dollars.
- Kayıp 100 dolara ulaştı.
- You must make up the loss next week.
- Kaybı gelecek hafta telafi etmelisin.
- The loss amounts to a million dollars.
- Kayıp bir milyon doları buluyor.
- Dan suffered a terrible loss with the death of his wife, Linda.
- Dan, karısı Linda'nın ölümüyle korkunç bir kayıp yaşadı.
- This is a huge loss.
- Bu büyük bir kayıp.
- To save your credit, you must conceal your loss.
- İtibarını korumak için, kaybını gizlemelisin.
- The Tokyo stock market recorded an unprecedented loss.
- Tokyo borsası eşi benzeri görülmemiş bir kayıp kaydetti.
- No one would survive that amount of blood loss.
- Kimse o kadar kan kaybından sağ çıkamaz.
- He deeply regretted this loss.
- O, bu kayba son derece üzüldü.
- On the one hand we suffered a heavy loss, but on the other hand we learned a great deal from the experience.
- Bir yandan, ağır bir kayıp yaşadık ama diğer yandan, bu deneyimden çok şey öğrendik.
- I will compensate you for your loss.
- Kaybını tazmin edeceğim.
- Chalk it up as a loss.
- Bunu bir kayıp olarak yaz.
- We feel for your loss.
- Kaybınız için üzgünüz.
- We suffered a pretty big loss.
- Oldukça büyük bir kayıp yaşadık.
- The loss amounts to ten million dollars.
- Kayıp on milyon dolara varıyor.
- That's your loss.
- Bu sizin kaybınız.
- Who will compensate for the loss?
- Kaybı kim telafi edecek?
- Better a small gain than a great loss.
- Küçük bir kazanım, büyük bir kayba yeğdir.
- What a loss!
- Ne kayıp ama!
- That's a bad loss.
- Bu kötü bir kayıp.
- We suffered a devastating loss.
- Yıkıcı bir kayıp yaşadık.
- Today's loss is not merely a waste.
- Bugünün kaybı sadece bir kayıp değil.
- When Aunt Mary passed away without making a will, her death was a total loss.
- Mary Teyze vasiyet bırakmadan vefat ettiğinde, ölümü tam bir kayıp oldu.
- It's your loss, not mine.
- Bu senin kaybın, benim değil.
- We're so sorry for your loss.
- Kaybınız için çok üzgünüz.
- We're sorry for your loss.
- Biz kaybın için üzgünüz.
- Sami suffered excessive loss.
- Sami aşırı kayıp yaşadı.
- A small gain is better than a great loss.
- Küçük bir kazanç, büyük bir kayıptan daha iyidir.
- We're very sorry for your loss.
- Kaybınız için çok üzgünüz.
- I'm so sorry for your loss.
- Ben senin kaybın için çok üzgünüm.
- His death was a great loss to our country.
- Ölümü ülkemiz için büyük bir kayıp oldu.
- Tom's diet resulted in weight loss.
- Tom'un diyeti kilo kaybıyla sonuçlandı.
- He borrowed from his brother to finance the loss he made on the project.
- O, proje üzerinde yaptığı kaybı finanse etmek için erkek kardeşinden borç aldı.
- His death was a great loss to our firm.
- Onun ölümü firmamız için büyük bir kayıptı.
- No one would survive that amount of blood loss.
- Hiç kimse o miktarda kan kaybıyla hayatta kalamazdı.
- We'll make up for the loss.
- Kaybımızı telafi edeceğiz.
- It wasn't a total loss.
- Tam bir kayıp değildi.
- We're very sorry for your loss.
- Kaybın için çok üzgünüz.
- I am afraid the loss will amount to one hundred million dollars.
- Korkarım ki kayıp bir milyon dolar tutacaktır.
- One man's loss is another man's gain.
- Birinin kaybı bir başkasının kazancıdır.
- I'm very sorry for your loss.
- Kaybınız için çok üzgünüm.
- A small gain is better than a great loss.
- Küçük bir kazanç büyük bir kayıptan iyidir.
- I'm sorry for your loss.
- Kaybın için üzgünüm.
- We suggested that she should make up for the loss.
- Kaybını telafi etmesini önerdik.
- The loss adds up to $1,000,000.
- Kayıp 1,000,000 dolara ulaştı.
- It's your loss.
- Bu sizin kaybınız.
- We suffered a pretty big loss.
- Biz oldukça büyük bir kayba maruz kaldık.
- The loss reached three million yen.
- Kayıp üç milyon yene ulaştı.
- Within the last six months, have you experienced a significant loss?
- Son altı ay içinde önemli bir kayıp yaşadınız mı?
- Do you know how much of a loss it was?
- Bunun ne büyük bir kayıp olduğunu biliyor musun?
Show More (122)
|