1 |
regain |
yeniden kazanmak |
v. |
|
- We must have effective administration and make sure that people regain their confidence in the European Union.
- Etkili bir yönetime sahip olmalı ve insanların Avrupa Birliği'ne olan güvenlerini yeniden kazanmalarını sağlamalıyız.
- Europe must regain a sense of European Union rather than national self-interest!
- Avrupa, ulusal çıkarlar yerine Avrupa Birliği anlayışını yeniden kazanmalıdır!
- How can consumer confidence in products from this area be regained?
- Bu alandaki ürünlere yönelik tüketici güveni nasıl yeniden kazanılabilir?
- We must regain consumer confidence by producing a policy that will embrace all aspects.
- Tüm yönleri kucaklayacak bir politika üreterek tüketicinin güvenini yeniden kazanmalıyız.
- Europe must regain a sense of the European Union rather than national self-interest!
- Avrupa, ulusal çıkarlar yerine Avrupa Birliği anlayışını yeniden kazanmalıdır!
- National States must regain their sovereignty in the definition of their development priorities.
- Ulusal Devletler kalkınma önceliklerinin belirlenmesinde egemenliklerini yeniden kazanmalıdır.
- National States must regain their sovereignty in the definition of their development priorities.
- Ulusal Devletler kalkınma önceliklerini belirleme konusunda egemenliklerini yeniden kazanmalıdır.
- Now these have at last been regained.
- Şimdi bunlar nihayet yeniden kazanıldı.
- I am therefore convinced that with this reform of the CFP, Europe has to regain credibility.
- Bu nedenle, OBP'de yapılacak bu reformla Avrupa'nın güvenilirliğini yeniden kazanması gerektiğine inanıyorum.
- For instance, Israel would regain complete military control over the areas.
- Örneğin, İsrail bölgeler üzerindeki askeri kontrolünü tamamen yeniden kazanacak.
- Yesterday, my aunt regained her sight.
- Dün, halam görüşünü yeniden kazandı.
- The man regained the use of his left arm.
- Adam, sol kolunun kullanımını yeniden kazandı.
- He regained consciousness in the hospital.
- O, hastanede bilincini yeniden kazandı.
- After being in a coma for three weeks, Tom regained consciousness.
- Tom üç hafta komada kaldıktan sonra bilincini yeniden kazandı.
- Tom regained his balance.
- Tom dengesini yeniden kazandı.
- It looks like you've regained your confidence.
- Görünüşe göre kendine olan güvenini yeniden kazanmışsın.
- Tom needs to regain his strength.
- Tom'un gücünü yeniden kazanması gerekiyor.
- Tom tried to regain his balance.
- Tom dengesini yeniden kazanmaya çalıştı.
Show More (15)
|
2 |
regain |
geri kazanmak |
n. |
|
- Sami didn't regain consciousness at all.
- Sami bilincini hiç geri kazanmadı.
- Tom never did regain his memory after the accident.
- Tom kazadan sonra hafızasını asla geri kazanamadı.
- This is the word to regain our dignity.
- Saygınlığımızı geri kazanmanın yolu bu.
- Yesterday, my aunt regained her sight.
- Dün, teyzem görme yetisini geri kazandı.
Show More (1)
|
3 |
regain |
kavuşmak |
v. |
|
- I have finally regained my regular form.
- Sonunda normal formuma kavuştum.
- I hope your mother will regain her health soon.
- Umarım annen yakında sağlığına kavuşur.
Show More (-1)
|
4 |
regain |
yeniden elde etmek |
v. |
|
- Elm has just found out her grandmother may never regain consciousness.
- Elm büyükannesinin bilincinin bir daha yerine gelmeyebileceğini öğrendi.
Show More (-2)
|
5 |
regain |
ulaşmak |
v. |
|
- The queen could never regain her colonies in the south.
- Kraliçe, güneydeki kolonilere bir daha asla ulaşamayabilirdi.
Show More (-2)
|
6 |
regain |
tekrar kavuşmak |
v. |
|
- She regained consciousness in the hospital.
- O, hastanede bilincine tekrar kavuştu.
Show More (-2)
|