tame - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
tame evcilleştirmek v.
  • I had to learn to read the heavens, tame animals, and know signs.
  • Gökleri okumayı, hayvanları evcilleştirmeyi ve işaretleri anlamayı öğrenmeliyim.
  • Tom caught a wolf and tried to tame it.
  • Tom bir kurt yakaladı ve onu evcilleştirmeye çalıştı.
  • Gods created women to tame men.
  • Tanrılar kadınları erkekleri evcilleştirmek için yarattı.
Show More (4)
tame uysal adj.
  • It has to be said, though, that this is a fairly tame set of proposals.
  • Yine de bunun oldukça uysal bir öneriler dizisi olduğu söylenmelidir.
  • This lion is very tame.
  • Bu aslan çok uysal.
  • I have never seen an animal as tame as a turtle.
  • Hiç kaplumbağa kadar uysal bir hayvan görmedim.
Show More (2)
tame evcil adj.
  • Her dog is not so much faithful as tame.
  • Köpeği evcil olduğu kadar sadık değil.
  • Tycho had a tame elk.
  • Tycho'nun evcil bir geyiği vardı.
  • The birds are so tame they will eat from your hand.
  • Kuşlar o kadar evcil ki elinizden yemek yerler.
Show More (1)
tame uysallaştırmak v.
  • Gods created women to tame men.
  • Tanrılar kadınları erkekleri uysallaştırmaları için yarattı.
Show More (-2)
tame hafifletmek v.
  • Time tames the strongest grief.
  • Zaman en güçlü kederi bile hafifletir.
Show More (-2)
tame (öfkesini) dizginlemek v.
  • Sami realized it wasn't easy to tame his hidden desires.
  • Sami gizli arzularını dizginlemenin kolay olmadığını fark etti.
Show More (-2)
tame yumuşatmak v.
  • Time tames the strongest grief.
  • Zaman en güçlü kederi yumuşatır.
Show More (-2)