whip - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
whip kırbaçlamak v.
  • The earth is parched, the winds are whipping.
  • Yeryüzü kavruluyor, rüzgarlar kırbaçlıyor.
  • Tom whipped Mary with his belt.
  • Tom, Mary'yi kemeriyle kırbaçladı.
  • Whip him until he confesses.
  • İtiraf edene kadar kırbaçlayın.
Show More (9)
whip (yumurta/yoğurt vb.) çırpmak v.
  • Whip the glair until it becomes a creamy form.
  • Krem haline gelene kadar çırpın.
  • Whip the egg-whites until they are stiff.
  • Onlar sertleşene kadar yumurta beyazlarını çırpın.
  • Whip the egg-whites until they are stiff.
  • Yumurta beyazlarını katılaşana kadar çırpın.
Show More (0)
whip kırbaç n.
  • In old times, the whip was used to punish people.
  • Eski zamanlarda kırbaç insanları cezalandırmak için kullanılırdı.
  • They are at the mercy of their colleagues and the whips.
  • Meslektaşlarının ve kırbaçların insafına kalmışlardır.
Show More (-1)
whip kamçılamak v.
  • The jockey whipped the horse to win the race.
  • Jokey yarışı kazanmak için atı kamçıladı.
Show More (-2)
whip çalmak v.
  • A snatcher whipped her bag from her hands.
  • Bir kapkaççı çantasını elinden çaldı.
Show More (-2)
whip parti denetçisi n.
  • Whips are the enforcers of their parties.
  • Parti denetçileri, partilerinin yaptırımcılarıdır.
Show More (-2)
whip parti disiplini bildirisi n.
  • A whip is an instruction to attend and vote according to the party's position.
  • Parti disiplini bildirisi, partinin tutumuna göre oylamaya katılma ve oy kullanma talimatıdır.
Show More (-2)
whip şeker ve çırpılmış yumurta akı veya kremadan yapılan bir meyveli tatlı n.
  • The boy loves strawberry dole whip.
  • Çocuk şekerli kremayla çırpılmış çilekli tatlıya bayılıyor.
Show More (-2)
whip kırıp geçirmek v.
  • The storm whipped all of the trees in our neighbourhood.
  • Fırtına mahallemizdeki tüm ağaçları kırıp geçirdi.
Show More (-2)
whip çekip çıkarmak v.
  • Jill whipped the plaster from her arm.
  • Jill kolundaki alçıyı çekip çıkardı.
Show More (-2)
whip dövmek v.
  • If you eat any cake, I'll whip you.
  • Eğer kek yersen, seni döverim.
Show More (-2)
whip vurmak (kamçı, baston vb ile) v.
  • Tom whipped Mary with his belt.
  • Tom, Mary'ye kemeriyle vurdu.
Show More (-2)
whip kırbaçla dövmek v.
  • The cruel man beat the dog with a whip.
  • Zalim adam köpeği kırbaçla dövdü.
Show More (-2)