... için çalışmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

... için çalışmak



"... için çalışmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
... için çalışmak toil for f.

"... için çalışmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 114 sonuç

Türkçe İngilizce
General
taviz vermeye zorlamaya çalışmak için müzakereci tarafından bekletilme holdout i.
golf atışı çalışmak için uygun saha practice range i.
yerine çalışmak (geçici bir süre için başkasının) substitute f.
birisi için çalışmak be in the employ of f.
elde etmek için bütün gayretiyle çalışmak gun for f.
çalışmak (bir beceriyi/ yeteneği geliştirmek için) practice f.
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak be strange bedfellows f.
geçici bir süre için başkasının yerine çalışmak substitute f.
başkasının yerine çalışmak (geçici bir süre için) substitute f.
sınav için çok çalışmak cram f.
müşteriyi daha pahalı olanı satın alması için ikna etmeye çalışmak upsell f.
bir şey için çalışmak work for something f.
bir şey için çalışmak labor for something f.
hükümet için çalışmak work for the government f.
konuyu pekiştirmek için çeşitli materyaller aracılığıyla daha fazla çalışmak overlearn f.
çalışmak (bir beceriyi/ yeteneği geliştirmek için) practise f.
bir amaç için çalışmak work for a cause f.
(bir edebi eser için) gece saatlerinde çok yoğun çalışmak elucubrate [obsolete] f.
bir hedef için birlikte çalışmak pull f.
(birini, bir grubu) bir şey yapmak için ikna etmeye çalışmak woo f.
bir anlaşmaya veya uzlaşıya varmak için ihtilaf yaratan iki veya daha fazla tarafla çalışmak mediate f.
(bir şeye karşı veya bir şey için) çalışmak militate f.
(motor) buharın küçük porsiyonlarda serbest kalması için çalışmak prime f.
çalışmak için ücret almayan off-the-clock s.
Phrasals
öğrenmek/öğretmek için çok çalışmak beat (someone or something) into (something) f.
öğrenmek/öğretmek için çok çalışmak beat something into someone f.
kullanmaması için ikna etmeye çalışmak steer away from (someone or something) f.
bir şey için ter dökmek/çok çalışmak sweat for f.
biri için çalışmak work for someone f.
bir şey için çalışmak work for f.
birisi için çalışmak work for someone f.
birisi için çalışmak labor for someone f.
(bir şirket) için çalışmak work for f.
bir şeyi bir duruma getirmek için çalışmak work to (something) f.
spor salonunda başkasının çalıştığı bir aletle çalışmak için izin istemek work in f.
(biriyle/bir şeyle bir şey) için çalışmak join (someone or something) to (something) f.
(biriyle/bir şeyle bir şey) yapmak için çalışmak join (someone or something) to (something) f.
amacına ulaşmak için sıkı çalışmak lay about f.
(bir şeyi yapmak) için eşek gibi çalışmak break (one's) back to (do something) f.
bir şey için hırsla çalışmak/uğraşmak buck for something f.
için çalışmak join to f.
için çalışmak labor for f.
(biri/bir şey) için özenle/sıkı bir şekilde çalışmak labor for (someone or something) f.
(bir şey) için/uğruna çok çalışmak labor for (something) f.
(bir şey) için bir yol bulmaya çalışmak maneuver for (something) f.
(sınav, belge) için çalışmak read for f.
(bir şey) için çalışmak study for (something) f.
(bir şey) için ter dökmek/çok çalışmak sweat for (something) f.
(biri/bir kurum) için çalışmak work for (someone or something) f.
Proverb
bir amaca ulaşmak için çalışmak/çaba sarf etmek gerekir he that would eat the fruit must climb the tree
Colloquial
(bir şey) elde etmek/almak için çok uğraşmak/çalışmak be out for (something) f.
vücut çalışmak için spor salonuna gitmek hit the gym f.
bir şey için çok sıkı çalışmak bash away [brit] f.
bir hedef için çok sıkı çalışmak bash away [brit] f.
Idioms
okul harcını karşılayabilmek için yarım ya da tam mesai çalışmak work (one's) way through (school) f.
istediğini yaptırmak için (bir şeyle) ikna etmeye çalışmak use (something) as a carrot f.
(belli bir sonuca ulaşmak için) çalışmak work it so (that) (something is the case) f.
(belli bir sonuca ulaşmak için) çalışmak work it/things (so that...) f.
amacına ulaşmak için çalışmak work an angle f.
arayı kapatmak için sıkı çalışmak/fazla mesai yapmak play catch-up f.
iyiliği için çalışmak fall over backwards f.
iyiliği için çalışmak bend over backwards f.
kaybedilen zamanı telafi etmek için sıkı çalışmak make up for lost time f.
söz konusu işi yüksek standartlarda yapan kendinden önceki çalışanın seviyesine ulaşabilmek için çok sıkı çalışmak have big shoes to fill f.
sorunu çözmeye çalışmak/çözmek için uğraşmak work the problem f.
yitirilen zamanı kapatmak için yoğun çalışmak make up for lost time f.
zaman doldurmak için bir işte çalışmak fill in time f.
huzurlu olmak için çalışmak do anything for a quiet life f.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f.
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance f.
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance f.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape (up) an acquaintance with somebody f.
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape (up) an acquaintance with somebody f.
el altından biri/bir şey için çalışmak be in the pay of somebody/something f.
gizlice biri/bir şey için çalışmak be in the pay of somebody/something f.
el altından biri/bir şey için çalışmak be in somebody's/something's pay f.
gizlice biri/bir şey için çalışmak be in somebody's/something's pay f.
(biri/bir şey) için çalışmak be of service (to someone or something) f.
(bir şey yapmak için) çok çalışmak/çaba harcamak beat one's brains out (to do something) f.
bir şey için canla başla çalışmak get your teeth into something f.
bir şey için canla başla çalışmak sink your teeth into something f.
(bir şey) için ikna etmeye çalışmak make (one's) pitch for (something) f.
(bir şey) için aklını çelmeye çalışmak make (one's) pitch for (something) f.
başarılı olmak için çalışmak make the most of (oneself) f.
bir şey için hayvan gibi çalışmak put your back into something f.
liderliği sürdürmek için rakibe fırsat vermeden zamanı geçirmeye çalışmak run the clock out f.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] f.
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] f.
okul harcını karşılayabilmek için yarım ya da tam mesai çalışmak work (one's) way through (something) f.
okul harcını karşılayabilmek için yarım ya da tam mesai çalışmak work your way through college f.
bildiklerini/tecrübesini paylaşmak ve çalışmak için bir süreliğine bir kurumda ikamet eden in residence expr.
Trade/Economic
çalışmak için boş olan yer situation vacant i.
yetki alanındaki bölgenin dışında oturup çalışmak için bölgeye gelenlerden yerel idarenin aldığı gelir vergisi commuter tax i.
çalışmak için boş olan yer situation wanted s.
Law
birini istismar etmek için güvenini kazanmaya çalışmak groom f.
Politics
senatonun çalışmak için toplandığı oda senate chamber i.
Computer
(nesne yönelimli programlamada) verileri ve üzerlerinde çalışmak için gerekli prosedürleri birleştiren yapı object i.
Woodworking
odun kesmek, depolamak veya odunla çalışmak için kullanılan wood s.
Forestry
kerestecilerin yaşamak ve çalışmak için inşa ettiği kulübe ve içindeki ocak camboose i.
Education
bir grup öğrencinin ders çalışmak için öğretmen gözetiminde bir araya geldiği zaman dilimi class i.
Religious
hristiyanlığı yaymak için çalışmak experience religion f.
Sport
göğüs çalışmak için kolları yanlara açarak yapılan bir ağırlık egzersizi fly i.
Slang
(bir şey yapmak için) eşek gibi çalışmak bust a gut (to do something) f.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust ass to do something f.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust butt to do something f.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust nuts to do something f.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust (one's) ass (to do something) f.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust one's butt to do something f.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust one's nuts to do something f.
Modern Slang
ailelerin, çiftlerin zenginliğe ulaştıktan sonra artan ödemelerini karşılamak için daha çok çalışmak zorunda kalması affluence trap i.
(iş/çalışmak için) sabah 4-5 gibi kalkma all morninger i.
(iş/çalışmak için) sabah çok erken kalkma all morninger i.
(iş/çalışmak için) sabahın köründe kalkma all morninger i.