aşınmış - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

aşınmış



"aşınmış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 21 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
aşınmış eroded s.
aşınmış corroded s.
aşınmış worn s.
aşınmış abraded s.
General
aşınmış decollated s.
aşınmış eaten away s.
aşınmış decayed s.
aşınmış detrited s.
aşınmış ate away s.
aşınmış beaten s.
aşınmış tired s.
aşınmış worn-down s.
aşınmış detrite s.
aşınmış dog-eared s.
aşınmış shot s.
aşınmış smooth s.
Trade/Economic
aşınmış depreciated s.
Law
aşınmış garbling s.
Technical
aşınmış worn s.
Aeronautic
aşınmış frayed s.
Marine
aşınmış magged s.

"aşınmış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 69 sonuç

Türkçe İngilizce
General
aşınmış vadi donga i.
aşınmış bir dişin ağızda kalan bölümü stump i.
aşınmış kaya parçası boulder i.
aşınmış kısım abrasion i.
aşınmış büyük kayalar boulders i.
aşınmış toprak eroded soil i.
aşınmış madde abrasion i.
aşınmış yüzey/kısım abrasion i.
aşınma veya erozyon nedeniyle aşınmış nokta worn spot i.
işleme nedeniyle aşınmış arazi worn land i.
kullanılmayan, eski, aşınmış malzemelerin acil durumlarda kullanılmak üzere tutulduğu yer graveyard i.
aşınmış bir testereyi taşlamaya yarayan alet gummer i.
aşınmış alan rub i.
(aşınmış testerenin) dişleri arasındaki boşlukları genişletip derinleştirmek gum f.
yüzeyinde aşınmış nokta oluşturmak fret f.
yüzeyi aşınmış etched s.
sudan aşınmış waterworn s.
sürtünerek aşınmış attrited s.
hava etkisiyle aşınmış weatherworn s.
sürtünmeyle aşınmış attrited s.
sık kullanım sonucu aşınmış veya kirlenmiş (sayfalar) thumbed s.
sürtünerek aşınmış attrite s.
çok fazla aşınmış ve dökülmüş kısımları olan kumaş havı mangey s.
açık hava etkisiyle aşınmış weatherworn s.
ağır aşınmış (banknot) fair [uk] s.
sürtülerek aşınmış contrite [obsolete] s.
çatlak ve aşınmış flaggy s.
aşınmış bir şekilde down zf.
Idioms
(ayakkabı) topuğu aşınmış down at heel s.
(ayakkabı) topuğu aşınmış down at the heel s.
(ayakkabı) topuğu aşınmış down at the heels s.
Trade/Economic
aşınmış madeni para worn coin i.
silik ve aşınmış madeni para garbling coin i.
Technical
aşınmış fren balatası worn brake linings i.
aşınmış kısım abrasion i.
aşınmış ve uygun olmayan parçalar worn and non-conforming parts i.
aşınmış-bozulmuş rotil worn ball joint i.
akarsuların etkisiyle aşınmış water-worn s.
dalgalarla aşınmış wave worn s.
sudan aşınmış water worn s.
Mechanic
aşınmış bir testerenin dişleri arasındaki boşlukları derinleştirip genişletmek için kullanılan alet gummer i.
Textile
(iplik) aşınmış sleided s.
Construction
aşınmış veya bozulmuş kaldırımları parçalamak için kullanılan yol makinesi ripper i.
Woodworking
kazma darbeleriyle aşınmış beat s.
Automotive
aşınmış pistonlu motorun silindir, piston gibi parçalarının çeşitli işlemlerle yenilenerek motorun sıfırlanması rebore i.
dişleri aşınmış (lastik) bald s.
Railway
demiryolu raylarında aşınmış bölge burn i.
Marine
kullanıma uygun olmayan aşınmış ip veya branda rombowline i.
kullanıma uygun olmayan aşınmış ip veya branda rumbowline i.
Mining
yüzeyi aşınmış meteorit demirinde görünen belirli şekiller widmanstatten figures i.
nehir kıyılarının maden damarlarının yerini belli eden aşınmış tarafları fret i.
nehir kıyılarının maden damarlarının yerini belli eden aşınmış tarafları frett i.
Medical
organ yüzeyinde aşınmış krateriform lezyonu crater i.
Pathology
(mide vb.) duvar veya yüzeyde aşınmış krateriform lezyon niche i.
Marine Biology
aşınmış yüzgeç abraded fin i.
Botanic
(aşınmış toprağın) yeni bitki örtüsü yetiştirmesini sağlamak revegetate f.
Archaeology
(aşınmış boyayı) yongalar halinde çıkarmak flake f.
Geography
plajlarda bulunan deniz etkisiyle aşınmış küçük taşlar chesil i.
birleşik devletler'de bulunan geniş arazili aşınmış bir bölge ozark mountains i.
birleşik devletler'de bulunan geniş arazili aşınmış bir bölge the ozarks i.
birleşik devletler'de bulunan geniş arazili aşınmış bir bölge ozark plateau i.
birleşik devletler'de bulunan geniş arazili aşınmış bir bölge ozarks i.
abd'de bulunan aşınmış ve buzullaşmamış bir bölge coulee region i.
abd'de bulunan aşınmış ve buzullaşmamış bir bölge driftless area i.
(taban seviyesine kadar aşınmış bir alanda) yeni engebeler meydana getirmek rejuvenate f.
Meteorology
hava koşulları nedeniyle aşınmış weather-bitten s.
Geology
tortul kayaçlar ve altında yatan aşınmış magmatik ya da metamorfik kayaçlar arasındaki temas yüzeyi nonconformity i.
aşınmış kaya parçası boulder i.
Star Wars
aşınmış anıt weathered monument i.