an out - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

an out



"an out" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
Modern Slang
an out i. çıkış yolu
an out i. telafi şansı
an out i. hatasını düzeltme şansı
an out i. içerisine girdiği kötü durumdan kurtulma şansı
an out i. yanlışını telafi etme şansı

"an out" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 249 sonuç

İngilizce Türkçe
General
put an animal out of its misery f. hayvanı öldürerek acılarına son vermek
make out an invoice f. fatura kesmek
make out an invoice f. fiş kesmek
keep an eye out for f. bir şey için göz kulak olmak
send out an invitation f. davetiye göndermek
carry out an analysis f. analiz yapmak
carry out an operation f. ameliyat uygulamak
carry out an inspection f. denetim uygulamak
carry out an experiment f. deney yapmak
carry out an inspection f. denetim yapmak
carry out an attack f. saldırıda bulunmak
carry out an attack f. saldırı yapmak
carry out an attack f. saldırı gerçekleştirmek
carry out an operation f. operasyon düzenlemek
carry out an activity f. faaliyet yürütmek
carry out an operation f. operasyon yürütmek
carry out an assault f. operasyon yürütmek
carry out an assault f. operasyon gerçekleştirmek
carry out an operation f. operasyon gerçekleştirmek
make out an invoice f. fatura hazırlamak
carry out an interview f. mülakat gerçekleştirmek
come out scot-free from an overturned car f. takla atan araçtan burnu bile kanamadan kurtulmak
come out unharmed from an overturned car f. takla atan araçtan burnu bile kanamadan kurtulmak
come out uninjured from an overturned car f. takla atan araçtan burnu bile kanamadan kurtulmak
come out unharmed from an overturned car f. takla atan araçtan burnu bile kanamadan çıkmak
come out scot-free from an overturned car f. takla atan araçtan burnu bile kanamadan çıkmak
come out uninjured from an overturned car f. takla atan araçtan burnu bile kanamadan çıkmak
come out of an affair f. bir işten kurtulmak
carry out an inspection f. teftiş yapmak
make out an invoice f. fatura düzenlemek
starve an animal out f. bir hayvanı aç bırakarak gizlendiği yerden çıkarmak
hatch an animal out f. bir hayvanı yumurtasından çıkarmak
put an animal out f. bir evcil hayvanı dışarıya çıkarmak
jump out of an airplane with a parachute f. bir uçaktan paraşütle atlamak
send someone out on an errand f. birini ayak işleri/getir götür için dışarı yollamak
point out an important matter f. önemli bir noktaya temas etmek
put out an mpr on someone f. birisi için kayıp ilanı vermek
carry out an activity f. faaliyet gerçekleştirmek
make an animal out of paper f. kağıttan hayvan yapmak
Phrasals
put (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak
put (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak
cut an animal out of a herd f. bir hayvanı sürüden koparmak
put (someone or an animal) out f. dışarıya çıkarmak/atmak
put (someone or an animal) out of something f. dışarıya çıkarmak/atmak
turn (someone or an animal) out of something f. (bir yerden) çıkartmak
turn someone or an animal out f. (bir yerden) çıkartmak
fence (someone or an animal) out f. çitle ayırmak
fence (someone or an animal) out f. çitle çevirerek bir şeyin girmesini engellemek
parade (someone or an animal) out f. (biriyle/bir hayvanla) hava atmak
parade (someone or an animal) out f. (biriyle/bir hayvanla) piyasa yapmak
parade (someone or an animal) out f. (biriyle/bir hayvanla) havalı havalı geçmek
lead (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden çıkarmak
lead (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden tahliye etmek
lead (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden dışarı yönlendirmek
put (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden atmak
put (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden kapı dışarı etmek
put (someone or an animal) out f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden atmak
put (someone or an animal) out f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden kapı dışarı etmek
terrify someone or an animal out of something f. birini/bir hayvanı korkutup bir şeyden/yerden çıkarmak
terrify someone or an animal out of something f. birini/bir hayvanı bir şeyden/yerden dışarı çıkması için korkutmak
terrify someone or an animal out of something f. birini/bir hayvanı korkutup bir yerden kaçırmak
terrify someone or an animal out of something f. birini/bir hayvanı korkutup bir şeyini almak
terrify someone or an animal out of something f. birini/bir hayvanı korkutup bir şeyinden etmek
terrify someone or an animal out of something f. birini/bir hayvanı korkutup bir şeyini elinden almak
terrify someone or an animal out of something f. birini/bir hayvanı korkutup bir şeyini kapmak
worry an animal out of something f. bir hayvanı dürterek bir şeyden/yerden çıkarmak
worry an animal out of something f. bir hayvanı dürtükleyerek bir şeyden/yerden çıkarmak
worry an animal out of something f. bir hayvanı rahatsız ederek bir şeyden/yerden çıkarmak
worry an animal out of something f. bir hayvanı tedirgin ederek bir şeyden/yerden çıkarmak
board (someone or an animal) out f. (birini/bir hayvanı) geçici süreliğine bir yere göndermek
board (someone or an animal) out f. (birini/bir hayvanı) bir süreliğine pansiyona, bakım evine bırakmak
board (someone or an animal) out f. (birini/bir hayvanı) birine/bir yere emanet etmek
boot or an animal out f. kapıya koymak
boot or an animal out f. dışarı atmak
boot or an animal out f. defetmek
boot or an animal out f. kapı dışarı etmek
boot someone or an animal out f. birini/bir hayvanı dışarı atmak
boot someone or an animal out f. birini/bir hayvanı kapı dışarı etmek
boot someone or an animal out f. birini/bir hayvanı tekmeleyerek atmak/kovmak
boot someone or an animal out f. birini/bir hayvanı kovmak
boot someone or an animal out f. birini/bir hayvanı defetmek
boot someone or an animal out f. birini/bir hayvanı kapıya koymak
coax (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden vazgeçirmek
coax (someone or an animal) out of something f. (birinin/bir hayvanın) bir şeyi bırakmasını sağlamak
coax (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyi bırakmaya ikna etmek
coax (someone or an animal) out of something f. (birini/bir hayvanı) bir şeyden çıkmaya ikna etmek
cry (something) out (to someone or an animal) f. (birine/bir hayvana) bağırarak (bir şey) söylemek
cry (something) out (to someone or an animal) f. (birine/bir hayvana bir şeyi) haykırmak
drive someone (or an animal) out f. birini (bir hayvanı) çıkarmak
drive someone (or an animal) out f. birini (bir hayvanı) defetmek
drive someone (or an animal) out f. birini (bir hayvanı) kovmak
drown someone (or an animal) out f. birini/bir hayvanı alıp sürüklemek
drown someone (or an animal) out f. birini/bir hayvanı sürükleyip götürmek
drown someone (or an animal) out f. birini/bir hayvanı sel almak
drown someone (or an animal) out f. birini/bir hayvanı önüne katıp götürmek/sürüklemek
force (someone or an animal) out of (something) f. (birini/bir hayvanı bir şeyden) zorla çıkarmak
force (someone or an animal) out of (something) f. (birini/bir hayvanı bir şeyden) zorla uzaklaştırmak
head out after (someone, something, or an animal) f. (birinin/bir şeyin/bir hayvanın) peşine düşmek
head out after (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) takip etmek
help someone (or an animal) out (of something) f. (birinin/bir hayvanın bir şeyden/yerden) çıkmasına yardım etmek
help someone (or an animal) out (of something) f. (birinin/bir hayvanın üstündeki bir şeyi) çıkarmasına yardım etmek
help someone (or an animal) out (of something) f. (birinin/bir hayvanın zor bir durumdan) kurtulmasına yardım etmek
help someone (or an animal) out (of something) f. (birinin/bir hayvanın) başını beladan kurtarmak
lay out (an amount of money) on (someone or something) f. (biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak
lay out (an amount of money) on (someone or something) f. (birine/bir şeye) (belli bir miktar) para yatırmak/bayılmak
lay out (an amount of money) on (someone or something) f. (birine/bir şeye) (belli bir miktar) para bağlamak
Colloquial
give (someone) an out f. (birine) bir mazeret uydurmak
give (someone) an out f. bir açık kapı bırakmak
give (someone) an out f. (birine) bir bahane yaratmak
be out an amount of money f. belli bir miktar içeri girmek
be out an amount of money f. belli bir miktar para kaybetmek
be out an amount of money f. belli bir miktar parası boşa gitmek
be out an amount of money f. belli biri miktar para harcamak
shell out (an amount of money) f. (bir miktar para) bayılmak
shell out (an amount of money) f. (bir miktar para) ödemek
shell out (an amount of money) f. (bir miktar para) sökülmek
shell (an amount of money) out f. (bir miktar para) bayılmak
shell (an amount of money) out f. (bir miktar para) ödemek
shell (an amount of money) out f. (bir miktar para) sökülmek
start someone out at an amount of money f. belirli bir miktar maaşla başlatmak
start someone out at an amount of money f. belirli bir miktar maaşla işe başlatmak/almak
keep an ear out for those expr. bunları duymaya hazırlıklı ol
out of an abundance of caution expr. ne olur ne olmaz diye
out of an abundance of caution expr. her ihtimale karşı
out of an abundance of caution expr. ihtiyatlı/hazırlıklı olmak adına
Idioms
an out-and-out lie i. külliyen yalan
an out-and-out lie i. sıkı palavra
an out-and-out lie i. su katılmamış yalan
an out-and-out lie i. su katılmadık yalan
an all-out effort i. elinden gelen gayret
an all-out effort i. tüm gücü
an all-out effort i. tüm çabası
an all-out effort i. büyük gayret
an all-out effort i. tüm dikkatini verme
an all-out effort i. her şeyiyle çabalama
an all-out effort i. elinden gelenin en iyisi
an all-out effort i. elinden gelen gayret
an all-out effort i. tüm gücü
an all-out effort i. tüm çabası
an all-out effort i. büyük gayret
an all-out effort i. tüm dikkatini verme
an all-out effort i. her şeyiyle çabalama
an all-out effort i. elinden gelenin en iyisi
starve someone or an animal out f. aç bırakarak bir yeri terketmelerini sağlamak
make an honest woman out of f. bataklıkta bulduğu kadınla evlenmek
make an honest woman out of f. bir kadını bataktan kurtarmak
put an animal out f. bir evcil hayvanı dışarıya salmak
make an honest woman out of f. bir kadınla evlenerek onun namusunu kurtarmak
keep an eye out for something f. dikkat etmek
have an eye out f. dikkat etmek
have an eye out (for something) f. dikkat etmek
not have an out f. çıkışı olmamak
keep an eye out for f. dikkat etmek
keep an eye out (for something) f. dikkat etmek
keep an eye out for f. gözünü açmak/açık tutmak
keep an eye out for something f. gözlerini dört açmak
have an eye out (for something) f. göz kulak olmak
keep an eye out (for something) f. gözünü açmak/açık tutmak
have an eye out (for something) f. gözden kaçırmamak
have an eye out f. gözünü açmak/açık tutmak
have an eye out (for something) f. gözünü açmak/açık tutmak
make an all-out effort f. elinden geleni yapmak
have an eye out f. gözden kaçırmamak
keep an eye out for f. göz kulak olmak
wipe out an old score f. eski defterleri kapatmak
keep an eye out for f. gözden kaçırmamak
wipe out an old score f. eski bir hesabı kapatmak
keep an eye out (for something) f. göz kulak olmak
have an eye out f. göz kulak olmak
keep an eye out (for something) f. gözden kaçırmamak
keep an eye out for something f. göz kulak olmak
not to make an issue out of it f. mesele etmemek
not have an out f. kapana kısılmak
not to make an issue out of it f. sorun etmemek
not to make an issue out of it f. problem etmemek
put an animal out of its misery f. (bir hayvanı öldürerek) acılarına son vermek
have an eye out f. uyanık/tetikte olmak
keep an eye out for f. uyanık/tetikte olmak
have an eye out (for something) f. uyanık/tetikte olmak
hold out an olive branch f. zeytin dalı uzatmak
keep an eye out (for something) f. uyanık/tetikte olmak
have an eye out for (someone or something) f. (birisi/bir şey) için dikkat kesilmek
have an eye out for (someone or something) f. (birisi/bir şey) için gözünü dört açmak
have an eye out for (someone or something) f. (birisi/bir şey) için uyanık/tetikte olmak
have an out f. çıkışı olmak
have an out f. kaçışı olmak
have an out f. çıkış/kaçış yolu olmak
have an out f. bahanesi olmak
have an out f. mazereti olmak
come out at an amount f. bir miktar etmek
come out at an amount f. bir miktara gelmek
come out at an amount f. bir miktar olarak hesaplanmak
come out to an amount f. bir miktar etmek
come out to an amount f. bir miktara gelmek
come out to an amount f. bir miktar olarak hesaplanmak
have an eye out for (someone or something) f. (birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
have an eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) dikkat etmek
have an eye out for (someone or something) f. (biri/bir şey) için dikkat kesilmek
have an eye out for (someone or something) f. (biri/bir şey) için uyanık/tetikte olmak
have an eye out for (someone or something) f. (biri/bir şey) için gözünü dört açmak
hold out an olive branch (to someone) f. (birine) zeytin dalı uzatmak
keep an ear out (for someone or something) f. (birine/bir şeye) kulak kesilmek
keep an ear out (for someone or something) f. (birini/bir şeyi) duymaya hazır olmak
keep an eye out f. gözünü açmak
keep an eye out f. gözü açık olmak
keep an eye out f. uyanık olmak
keep an eye out f. dikkatli olmak
keep an eye out f. gözünü dört açmak
keep an eye out f. bir gözü üzerinde olmak
keep an eye out f. bakarak olmak
keep an eye out f. tetikte olmak
keep an eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözünü açmak
keep an eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
keep an eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
keep an eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
keep an eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
keep an eye out for (someone or something) f. bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
keep an eye out for (someone or something) f. (birine/bir şeye) bakarak olmak
keep an eye out for (someone or something) f. (biri/bir şey) için tetikte olmak
make an example (out) of (one) f. (birini) ibret olsun diye cezalandırmak
make an example (out) of (one) f. (birini) başkalarına ibret olsun diye cezalandırmak
make an example (out) of (one) f. (birini) ibret-i alem olsun diye cezalandırmak
make an example (out) of (one) f. (birini) ibreti alem için cezalandırmak
make an honest woman (out) of (someone) f. evlenmek (bir kadınla)
make an honest woman (out) of (someone) f. (birini) karısı olarak almak
make an issue (out) of (something) f. (bir şeyi) büyütmek/abartmak
make an issue (out) of (something) f. (bir şeyi) mesele haline getirmek
make an issue (out) of (something) f. (bir şeyi) sorun haline getirmek
make an issue out of something f. bir şeyi büyütmek/abartmak
make an issue out of something f. bir şeyi mesele haline getirmek
make an issue out of something f. bir şeyi sorun haline getirmek
shell an amount of money out f. bir miktar para bayılmak
shell an amount of money out f. bir miktar para ödemek
shell an amount of money out f. bir miktar para sökülmek
hammer out an agreement f. bir anlaşmaya varmak
an out-and-out lie expr. düpedüz yalan
Trade/Economic
take out an item f. bir kalemi silmek
take out an item f. bir muhasebe kalemini silmek
make out an invoice f. fatura düzenlemek
draw out an account f. hesap özeti çıkarmak
make out an invoice f. hesap tanzim etmek
make out an invoice f. fatura tanzim etmek
take out an item f. kalemi silmek
Insurance
take out an insurance policy f. sigorta poliçesi akdetmek
Computer
carry out an action i. bir eylem yürütme
Medical
carry out an operation f. operasyon yapmak
Printing
make an out f. (düzeltme sırasında) basılı materyalden çıkarmak
make an out f. çıktı almak
Baseball
make an out f. auta atmak