Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
at a time
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"at a time"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
at a time
zf.
birden
Phrases
2
İfadeler
at a time
expr.
ayrı ayrı
3
İfadeler
at a time
expr.
ayrı gruplar halinde
4
İfadeler
at a time
expr.
birer birer
Technical
5
Teknik
at a time
expr.
bir seferde
"at a time"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 93 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
forty at a time
i.
kırkar
2
Genel
spend a lot of time at work
f.
iş yerinde çok fazla zaman harcamak
3
Genel
walk up the stairs one at a time
f.
basamakları tek tek çıkmak
4
Genel
one day at a time
zf.
bir dönem içerisinde bir gün
5
Genel
two at a time
zf.
ikişer
6
Genel
at such a time
zf.
böyle bir zamanda
7
Genel
three at a time
zf.
üçer
8
Genel
at a later time
zf.
sonraki bir zamanda
9
Genel
at such a time
zf.
öyle bir vakitte
10
Genel
six at a time
zf.
altışar
11
Genel
at a later time
zf.
uygun bir zamanda
12
Genel
for weeks at a time
zf.
üst üste haftalarca
13
Genel
sixty at a time
zf.
altmışar
14
Genel
at a given time
zf.
belirli bir zamanda
15
Genel
a little at a time
zf.
bölüm bölüm
16
Genel
at a later time
zf.
sonraki bir zamanda uygun bir zamanda
17
Genel
one or two at a time
zf.
birer ikişer
18
Genel
for hours at a time
zf.
saatler boyunca
Phrases
19
İfadeler
at such a time
expr.
böyle bir zamanda
20
İfadeler
at a set time
expr.
belirlenen zamanda
21
İfadeler
at a particular time
expr.
belirlenen zamanda
22
İfadeler
four at a time
expr.
bir seferde dört kişi
23
İfadeler
at a set time
expr.
kararlaştırılan zamanda
24
İfadeler
at a particular time
expr.
kararlaştırılan zamanda
Proverb
25
Atasözü
he puts his pants on one leg at a time
senin benim gibi biri
26
Atasözü
he puts his pants on one leg at a time
etten kemikten insan
27
Atasözü
he puts his pants on one leg at a time
sıradan insan
Idioms
28
Deyim
a step at a time
i.
yavaş yavaş
29
Deyim
take it one day at a time
f.
anı yaşamak
30
Deyim
catch someone at a bad time
f.
birisini kötü bir zamanda yakalamak
31
Deyim
take it one day at a time
f.
günü birlik yaşamak
32
Deyim
catch someone at a bad time
f.
kötü bir zamanda yakalamak
33
Deyim
take it one day at a time
f.
plansız yaşamak
34
Deyim
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
f.
herkes gibi olmak
35
Deyim
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
f.
normal/sıradan insan olmak
36
Deyim
put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
f.
senin benim gibi biri olmak
37
Deyim
catch (one) at a bad time
f.
(birini) kötü bir zamanda yakalamak
38
Deyim
catch (one) at a bad time
f.
(birine) kötü bir zamanda denk gelmek
39
Deyim
catch (one) at a bad time
f.
(birinin) kötü bir zamanına denk gelmek
40
Deyim
catch (one) at a bad time
f.
(birini) zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
41
Deyim
catch (one) at a bad time
f.
(birine) uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
42
Deyim
catch (one) at a bad time
f.
(birini) meşgulken yakalamak
43
Deyim
catch at a bad time
f.
kötü bir zamanda yakalamak
44
Deyim
catch at a bad time
f.
kötü bir zamanda denk gelmek
45
Deyim
catch at a bad time
f.
kötü bir zamanına denk gelmek
46
Deyim
catch at a bad time
f.
zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
47
Deyim
catch at a bad time
f.
uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
48
Deyim
catch at a bad time
f.
meşgulken yakalamak
49
Deyim
eat an elephant one bite at a time
f.
büyük bir hedefe aşama aşama ulaşmak
50
Deyim
eat an elephant one bite at a time
f.
büyük bir hedefe adım adım ilerlemek
51
Deyim
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia]
f.
herkes gibi olmak
52
Deyim
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia]
f.
sıradan insan olmak
53
Deyim
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia]
f.
etten kemikten insan olmak
54
Deyim
put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia]
f.
senin benim gibi biri olmak
55
Deyim
take things one day at a time
f.
bir konuyu/sorunu yavaş yavaş çözmek
56
Deyim
take things one day at a time
f.
adım adım ilerlemek/üstesinden gelmek
57
Deyim
take things one day at a time
f.
aşama aşama ilerlemek
58
Deyim
a step at a time
expr.
adım adım
59
Deyim
one step at a time
expr.
adım adım
60
Deyim
one at a time
expr.
birer birer
61
Deyim
one at a time
expr.
teker teker
62
Deyim
one step at a time
expr.
yavaş yavaş
63
Deyim
time is at a premium
expr.
zamanı geldiğinde
64
Deyim
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
expr.
senin benim gibi (biri)
65
Deyim
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
expr.
etten kemikten (insan)
66
Deyim
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
expr.
sıradan (insan)
67
Deyim
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
expr.
herkes gibi (biri)
68
Deyim
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
expr.
normal (biri)
69
Deyim
puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else)
expr.
herkesten farksız (biri)
70
Deyim
(one) puts (one's) pants on one leg at a time
expr.
(biri) senin benim gibi biri
71
Deyim
(one) puts (one's) pants on one leg at a time
expr.
(biri) etten kemikten insan
72
Deyim
(one) puts (one's) pants on one leg at a time
expr.
(biri) sıradan insan
73
Deyim
(one) puts (one's) pants on one leg at a time
expr.
(biri) herkes gibi biri
74
Deyim
how do you eat an elephant? one bite at a time
expr.
büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama
Speaking
75
Konuşma
you couldn't have asked at a better time
expr.
daha iyi bir zamanda soramazdın
76
Konuşma
you caught me at just a bad time
expr.
çok kötü bir anda yakaladınız beni
77
Konuşma
did I catch you at a bad time?
expr.
seni kötü bir zamanda mı yakaladım?
Law
78
Hukuk
access from a place and at a time individually chosen by a person
i.
kişilerin seçtikleri yer ve zamanda erişim
Politics
79
Siyasal
creating a sense of being exposed to torture at any time
i.
her an işkenceye alınacakmış duygusu yaratma
Technical
80
Teknik
page at a time printer
i.
bir kerede tek sayfa basan yazıcı
81
Teknik
line-at-a-time printer
i.
her-kez-bir-satır yazıcı
82
Teknik
character-at-a-time printer
i.
karakter yazıcı
83
Teknik
page-at-a-time printer
i.
tek seferde bir sayfa yazdıran yazıcı
Computer
84
Bilgisayar
line-at-a-time printer
i.
her’-kez’-bir’-satır yazıcı
85
Bilgisayar
page-at-a-time printer
i.
her-kez-bir-sayfa yazıcı
86
Bilgisayar
character at a time printer
i.
karakter yazıcı
87
Bilgisayar
page-at-a-time printer
i.
sayfa yazıcı
Slang
88
Argo
slagiatt (seemed like a good idea at the time)
expr.
o zaman iyi bir fikir gibi gelmişti/görünmüştü
89
Argo
slagiatt (seemed like a good idea at the time)
expr.
keşke öyle yapmasaydım
90
Argo
slagiatt (seemed like a good idea at the time)
expr.
hiç de iyi bir fikir değilmiş
Modern Slang
91
Modern Argo
a quarter mile at a time
i.
anda kalarak yaşama
92
Modern Argo
a quarter mile at a time
i.
bulunduğu anda yaşama
93
Modern Argo
a quarter mile at a time
i.
fazla ileriyi düşünmeme
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of at a time
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy