bırakılmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bırakılmak



"bırakılmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bırakılmak be left i.
General
bırakılmak go by the board f.
bırakılmak fall into disuse f.
bırakılmak go f.
bırakılmak be left f.
Colloquial
bırakılmak get the push [uk] f.
Idioms
bırakılmak get the shove [uk] f.

"bırakılmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 132 sonuç

Türkçe İngilizce
General
akıntıya bırakılmak be cast adrift f.
çevreye bırakılmak be left around f.
devre dışı bırakılmak be deactivated f.
devre dışı bırakılmak be excluded f.
çevreye bırakılmak be dumped f.
çaresiz bırakılmak be left helpless f.
yanıtsız bırakılmak be left unanswered f.
çıplak bırakılmak be left naked f.
öksüz bırakılmak be left an orphan f.
yetim bırakılmak be left an orphan f.
zor durumda bırakılmak be put on the spot f.
serbest bırakılmak be freed f.
serbest bırakılmak be released f.
ceza verilmeden serbest bırakılmak go scot free f.
zor durumda bırakılmak be put in an awkward position f.
yoksun bırakılmak be bereft f.
takdirine bırakılmak be left to the discretion of f.
geride bırakılmak/kalmak be left behind f.
mecbur bırakılmak be forced to f.
mecbur bırakılmak be coerced f.
nadasa bırakılmak lie fallow f.
zorunda bırakılmak be forced to f.
zorunda bırakılmak be coerced f.
zorunda bırakılmak be obliged/obligated f.
ceza almadan serbest bırakılmak walk free f.
harekete geçmek zorunda bırakılmak be pressed up to the point of action f.
zor durumda bırakılmak sack f.
geride bırakılmak beleave f.
muallakta bırakılmak depend [obsolete] f.
beklemede bırakılmak depend [obsolete] f.
otostopla bir yere bırakılmak hitchhike f.
miras bırakılmak devolve f.
demlenmeye bırakılmak infuse f.
aniden aşağı bırakılmak plonk f.
sert şekilde aşağı bırakılmak plonk f.
çok fazla maruz bırakılmak solarise [uk] f.
çok fazla maruz bırakılmak solarize [us] f.
Phrasals
-de bırakılmak languish in f.
-de yüzüstü bırakılmak languish in f.
ulu orta bırakılmak lay about f.
açıkta bırakılmak lay about f.
umursamazca bırakılmak lay about f.
ortada bırakılmak lay about f.
açıkta bırakılmak lay about f.
gelişigüzel etrafta bırakılmak lay about f.
sağda solda bırakılmak lay about f.
dikkatsizce orada burada bırakılmak lay about f.
sallantıda bırakılmak hang by f.
bir şeyin ucunda sallantıda bırakılmak hang by something f.
sağda solda bırakılmak lie out f.
dışarıda bırakılmak lie out f.
bir şeyin üzerinde bırakılmak lie out f.
açıkta bırakılmak lie out f.
Colloquial
ölü sanılıp bırakılmak leave for dead f.
bedavadan araçla bir yere bırakılmak take a free ride f.
biri tarafından araçla gideceği yere bırakılmak hitch a lift f.
dayatmaya maruz bırakılmak be put upon f.
otostopla bir yere bırakılmak hitch f.
Idioms
serbest bırakılmak be shot of f.
kendi haline bırakılmak stew in one's own juice f.
ölü sanılıp bırakılmak be left for dead f.
serbest bırakılmak be cut adrift f.
mirastan mahrum bırakılmak cut off with a cent [us/south africa] f.
karanlıkta bırakılmak stay in the dark f.
istediği gibi yapmakta/istediğini seçmekte özgür bırakılmak get a free hand f.
özgür olmak/bırakılmak get/have a free hand f.
istediği gibi yapmakta özgür olmak/bırakılmak get/have a free hand f.
bedavadan araçla bir yere bırakılmak get a free ride f.
(bir alanda) özgür bırakılmak get the run of (some place) f.
(bir alanda) serbest bırakılmak get the run of (some place) f.
paylaşılması gereken bir sorumluluğun tamamını üstlenmek zorunda bırakılmak hold the bag f.
dımdızlak kalmak/bırakılmak be hung out to dry f.
ortada kalmak/bırakılmak be hung out to dry f.
yarı yolda bırakılmak be hung out to dry f.
sorunlarıyla baş başa/yalnız bırakılmak be hung out to dry f.
yalnız bırakılmak be hung out to dry f.
tek başına kalmak/bırakılmak be hung out to dry f.
sorunlarla yalnız baş etmek zorunda bırakılmak be hung out to dry f.
yarı yolda bırakılmak be left in the lurch f.
dımdızlak bırakılmak be left in the lurch f.
yüz üstü bırakılmak be left in the lurch f.
zor durumda bırakılmak be left in the lurch f.
zor bir durumda tek başına bırakılmak be left in the lurch f.
ortada bırakılmak be left in the lurch f.
kendi kaderine bırakılmak/terk edilmek be left in the lurch f.
sürüncemede bırakılmak be on the hook f.
oradan oraya seyahat etmek zorunda bırakılmak be pushed from pillar to post f.
oradan oraya seyahat etmek zorunda bırakılmak be driven, pushed from pillar to post f.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be at the receiving end f.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be on the receiving end f.
yalnız bırakılmak be cut adrift f.
boşluğa bırakılmak be cut adrift f.
başıboş bırakılmak be cut adrift f.
akıntıya/rüzgara bırakılmak be cut adrift f.
kendi haline bırakılmak be left to (one's) own devices f.
kendi başına bırakılmak be left to (one's) own devices f.
kendi haline bırakılmak be left to (one's) own resources f.
kendi başına bırakılmak be left to (one's) own resources f.
emekliye ayrılmak zorunda bırakılmak be put out to grass f.
grubun dışında bırakılmak/dışına atılmak be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.
(bir şeye) maruz bırakılmak be subject to (something) f.
kendi haline bırakılmak stew in (one's) own broth f.
suçuyla/kötü duygularıyla baş başa kalmak/bırakılmak stew in (one's) own broth f.
(bir şeyi) istediği gibi yapmakta özgür bırakılmak get a free hand with (something) f.
(bir şeyde) istediğini seçmekte özgür bırakılmak get a free hand with (something) f.
hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak go scot-free f.
kendi haline bırakılmak stew in (one's) own gravy f.
biri tarafından araçla gideceği yere bırakılmak hitch a ride f.
serbest/rahat bırakılmak be let off the hook f.
başıboş bırakılmak run adrift f.
kendi haline bırakılmak stew in (one's) (own) juice f.
kendi haline bırakılmak stew in (one's) (own) juices f.
kendi haline bırakılmak stew in own juice f.
kendi haline bırakılmak stew in your own juice f.
yüz üstü bırakılmak be left to twist in the wind f.
Law
nöbetçi mahkemece (...) kefalet karşılığı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmak be released on bail of (...) by the vacation court pending his trial f.
kefaletle serbest bırakılmak be released on bond f.
kefalet karşılığı serbest bırakılmak be released on bail f.
tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmak be released on conditions of trial without arrest f.
tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmak be released by the court pending a trial f.
(bir sanık) hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak get off scot-free f.
(bir sanık) hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak go scot-free f.
Technical
belirli şartlarda darbeye maruz bırakılmak be subjected to specific impact conditions f.
ışığa maruz bırakılmak be exposed to light f.
maruz bırakılmak be subjected f.
Aeronautic
maruz bırakılmak be subjected to f.
(uçak) çarpıntıya maruz bırakılmak buffet f.
Marine
gemi tiremola ederek gidince veya kavança edince serbest bırakılmak zorunda kalınan geçici payandalar shifting backstays i.
Forestry
(orman, çalılık) bakımsız bırakılmak overstand f.
Baseball
beysbolda oyun dışı kalmak/bırakılmak ground out f.
Archaic
gölgede bırakılmak extinguish f.
Slang
saf dışı bırakılmak look sick f.