|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
başta gelen |
first s.
|
|
The alignment of the Turkish statistical base with that of Eurostat is a very first priority.
Türk istatistiksel temelinin Eurostat’ın temeliyle uyumlulaştırılması, başta gelen bir önceliktir.
More Sentences
|
2 |
Genel |
en başta |
first and foremost s.
|
|
The majority of these people come from Pakistan, Bangladesh, Sri Lanka, Afghanistan and first and foremost from Iraq.
Bu kişilerin çoğunluğu Pakistan, Bangladeş, Sri Lanka, Afganistan ve en başta Irak'tan gelmektedir.
More Sentences
|
3 |
Genel |
başta olmak üzere |
especially zf.
|
|
However, it must actively pursue the modernisation of its customs administration, especially as regards computerisation.
Ancak, bilgisayarlaşma başta olmak üzere, gümrük idaresini modernleştirmeye aktif biçimde devam etmelidir.
More Sentences
|
4 |
Genel |
ilk başta |
originally zf.
|
|
Originally, this was nothing we paid much attention to.
İlk başlarda bu çok dikkat ettiğimiz bir şey değildi.
More Sentences
|
Speaking |
|
5 |
Konuşma |
en başta |
to begin with expr.
|
|
You shouldn't have come here to begin with.
En başta buraya gelmemeliydin.
More Sentences
|
General |
|
6 |
Genel |
başta olma |
lead i.
|
|
|
7 |
Genel |
başta olan kimse |
king i.
|
|
8 |
Genel |
ilk başta son derece mantıklı gelen sonrasında anlamsızlaşan düşünce |
epiphanot i.
|
|
9 |
Genel |
başta olmak üzere |
being in the first place i.
|
|
10 |
Genel |
başta olan kepek |
dandruff i.
|
|
11 |
Genel |
başta gelme |
lead i.
|
|
12 |
Genel |
başta elde edilen avantaj |
flying start i.
|
|
13 |
Genel |
başta ortaya konan para ile kazancı riske atma |
parlay i.
|
|
14 |
Genel |
başta gelmek |
lead f.
|
|
15 |
Genel |
başta gelmek |
be in the lead f.
|
|
16 |
Genel |
başta gitmek |
lead f.
|
|
17 |
Genel |
başta olmak |
lead f.
|
|
18 |
Genel |
en başta gelen |
uppermost s.
|
|
19 |
Genel |
başta kimsesiz |
kingless s.
|
|
20 |
Genel |
en başta gelen |
foremost s.
|
|
21 |
Genel |
başta gelen |
foremost s.
|
|
22 |
Genel |
başta olan |
head s.
|
|
23 |
Genel |
en başta gelen |
primary s.
|
|
24 |
Genel |
başta olan |
leading s.
|
|
25 |
Genel |
başta gelen |
leading s.
|
|
26 |
Genel |
en başta ele alınması gereken |
foremost s.
|
|
|
27 |
Genel |
en başta gelen |
ruling s.
|
|
28 |
Genel |
en başta gelen |
leading s.
|
|
29 |
Genel |
başta gelen |
leading s.
|
|
30 |
Genel |
boyut, kapsam veya önem bakımından başta gelen |
main s.
|
|
31 |
Genel |
en başta olan |
cutting edge s.
|
|
32 |
Genel |
başta gelen |
first-string s.
|
|
33 |
Genel |
en başta gelen |
forehand s.
|
|
34 |
Genel |
başta gelen |
primatial s.
|
|
35 |
Genel |
başta olan |
principal s.
|
|
36 |
Genel |
başta olmak üzere |
particularly zf.
|
|
37 |
Genel |
başta ... olmak üzere |
notably zf.
|
|
38 |
Genel |
ilk başta |
firstly zf.
|
|
39 |
Genel |
daha en başta |
primo zf.
|
|
Phrases |
|
40 |
İfadeler |
başta olanlar |
the powers that be i.
|
|
41 |
İfadeler |
başta da denildiği gibi |
as mentioned at the beginning expr.
|
|
Proverb |
|
42 |
Atasözü |
akıl olmayınca başta ne kuruda biter ne yaşta |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
43 |
Atasözü |
başta hazırlıklı ve odaklı olmak çoğu zaman başarı getirir |
a good beginning makes a good ending
|
|
44 |
Atasözü |
başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar |
all things are difficult before they are easy
|
|
45 |
Atasözü |
başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar |
all things are difficult before they are easy
|
|
Colloquial |
|
46 |
Konuşma Dili |
başta kadınlar olmak üzere herkese kaba saba davranan hoyrat kimse |
cave man i.
|
|
47 |
Konuşma Dili |
başta esrar olmak üzere bazı uyuşturucuları içmekte kullanılan nargile |
bong i.
|
|
48 |
Konuşma Dili |
başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum |
a false dawn i.
|
|
49 |
Konuşma Dili |
başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum |
false dawn i.
|
|
50 |
Konuşma Dili |
ilk başta |
in the first place zf.
|
|
51 |
Konuşma Dili |
başta tereddüt etti |
at first he was hesitant expr.
|
|
52 |
Konuşma Dili |
daha en başta |
in the first place expr.
|
|
53 |
Konuşma Dili |
en başta |
begin with expr.
|
|
Idioms |
|
54 |
Deyim |
başta güven verip sonradan kötü yüzünü gösteren kimse veya şey |
a trojan horse i.
|
|
55 |
Deyim |
önde/başta olmak |
bear the bell f.
|
|
56 |
Deyim |
daha en başta başarısız olmak |
fall at the first hurdle f.
|
|
57 |
Deyim |
daha en başta bir sorunla karşılaşmak |
fall at the first hurdle f.
|
|
58 |
Deyim |
el elde baş başta kalmak |
run on empty f.
|
|
59 |
Deyim |
el elde baş başta kalmak |
be (down) on (one's) uppers [uk] f.
|
|
60 |
Deyim |
başta gelen |
top-of-mind s.
|
|
61 |
Deyim |
el elde baş başta |
down on (one's) uppers s.
|
|
62 |
Deyim |
başta gelen |
top of mind s.
|
|
63 |
Deyim |
başta gelen |
ahead of the curve zf.
|
|
64 |
Deyim |
en başta |
out of the starting blocks expr.
|
|
65 |
Deyim |
en başta |
right off the bat expr.
|
|
66 |
Deyim |
en başta |
out of the starting gate expr.
|
|
|
67 |
Deyim |
en başta |
out of the gate expr.
|
|
68 |
Deyim |
en başta |
straight off the bat expr.
|
|
69 |
Deyim |
ilk başta |
first things first expr.
|
|
70 |
Deyim |
en başta |
in front expr.
|
|
71 |
Deyim |
ilk başta |
at first glance expr.
|
|
72 |
Deyim |
ilk başta |
at first blush expr.
|
|
73 |
Deyim |
ilk başta |
at first glance/sight expr.
|
|
74 |
Deyim |
el elde baş başta |
down on his uppers expr.
|
|
75 |
Deyim |
en başta/başa |
in the lead expr.
|
|
76 |
Deyim |
el elde baş başta |
on (one's) uppers expr.
|
|
77 |
Deyim |
el elde baş başta |
on uppers expr.
|
|
78 |
Deyim |
el elde baş başta |
on your uppers expr.
|
|
79 |
Deyim |
el elde baş başta |
down on your uppers [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
Speaking |
|
80 |
Konuşma |
başta xxx olmak üzere herkese teşekkür ederim |
I would like to express my gratitude to everyone and in particular to xxx expr.
|
|
81 |
Konuşma |
başta xxx olmak üzere herkese teşekkür ederim |
I would like to express my gratitude to everyone to xxx in particular expr.
|
|
82 |
Konuşma |
ilk başta tatlı birine benziyordu |
he seemed sweet at first expr.
|
|
83 |
Konuşma |
ilk başta her şey çok basit gelmişti |
it all came so easy at first expr.
|
|
Trade/Economic |
|
84 |
Ticaret/Ekonomi |
başta yatırılmış meblağ |
amount originally invested i.
|
|
85 |
Ticaret/Ekonomi |
küçük ölçekli şokların başta birkaç işletmeyi veya ekonominin belirli bir bölümünü etkileyip sonrasında diğer sektörlere ve ülkelere yayılması |
contagion i.
|
|
Politics |
|
86 |
Siyasal |
amerikan iç savaşı sırasındaki kuzey ülkeleri başta olmak üzere abd için kullanılan ifade |
north i.
|
|
87 |
Siyasal |
(karolenj imparatorluğu ve ardıl devletlerde) en başta sınır bölgesinin yönetiminden sorumlu komutanlara verilen ve sonrasında soyluluk unvanı haline gelmiş bir mevki |
margrave i.
|
|
Tourism |
|
88 |
Turizm |
başta bira olmak üzere, alkollü içeceklerin servis edildiği oda |
taproom i.
|
|
89 |
Turizm |
tarifelerde başta bulunan ana kent |
headline city i.
|
|
Technical |
|
90 |
Teknik |
başta gelen mertebe |
leading order i.
|
|
91 |
Teknik |
başta olmak |
head f.
|
|
92 |
Teknik |
başta gelen |
leading s.
|
|
Informatics |
|
93 |
Bilişim |
küçüğü başta sıralama |
reverse byte ordering i.
|
|
Architecture |
|
94 |
Mimarlık |
(kilise başta olmak üzere binaların tepesinde bulunan) külah |
flèche i.
|
|
Construction |
|
95 |
İnşaat |
bir binanın kapıları başta olmak üzere donanımı |
trim i.
|
|
Marine |
|
96 |
Denizcilik |
geminin başta ve kıçta çektiği suyu gösteren rakamlar |
marks i.
|
|
97 |
Denizcilik |
başta ve kıçta çektiği su aynı olmak |
be on an even keel f.
|
|
98 |
Denizcilik |
başta ve kıçta çektiği su yaklaşık aynı olan (gemi) |
on-air s.
|
|
Medical |
|
99 |
Medikal |
otizm spektrum bozukluğu başta olmak üzere hiçbir nörogelişimsel bozukluğu olmayan kimse |
neurotypical i.
|
|
100 |
Medikal |
otizm spektrum bozukluğu başta olmak üzere hiçbir nörogelişimsel bozukluğu olmayan |
neurotypical s.
|
|
Anatomy |
|
101 |
Anatomi |
başta orta beynin arka kısmı olmak üzere, vücuttaki çatıya benzeyen yapılar |
tecta i.
|
|
102 |
Anatomi |
başta orta beynin arka kısmı olmak üzere, vücuttaki çatıya benzeyen yapılar |
tectum i.
|
|
Psychology |
|
103 |
Psikoloji |
başta bilgisayarlar olmak üzere teknolojiden nefret eden kimse |
technophobe i.
|
|
104 |
Psikoloji |
istenmeyen hatıranın başta onunla ilişkilendirilen duygudan ayrıldığı savunma mekanizması |
isolation i.
|
|
Pathology |
|
105 |
Patoloji |
taş tozu başta olmak üzere toz solumaktan kaynaklı akciğer hastalığı |
chalicosis i.
|
|
106 |
Patoloji |
başta domuz olmak üzere memelilerden insanlara bulaşarak ateş ve kas ağrısına neden olan bir virüs |
nipah virus i.
|
|
107 |
Patoloji |
bacaklar başta olmak üzere ciltte ince parlak lekeler oluşturan bir deri hastalığı |
necrobiosis lipoidica i.
|
|
108 |
Patoloji |
bacaklar başta olmak üzere ciltte ince parlak lekeler oluşturan bir deri hastalığı |
necrobiosis lipoidica diabeticorum i.
|
|
109 |
Patoloji |
dirsek, kalça ve diz eklemleri başta olmak üzere eklemleri etkileyen ağrılı ve hareketi kısıtlayıcı bir rahatsızlık |
chondromatosis i.
|
|
Pharmaceutics |
|
110 |
Eczacılık |
morfin başta olmak üzere narkotik madde zehirlenmesinin etkilerini gideren bir narkotik antagonist markası |
nalline® i.
|
|
111 |
Eczacılık |
morfin başta olmak üzere narkotik madde zehirlenmesinin etkilerini gideren bir anti-narkotik ilaç |
nalorphine i.
|
|
Chemistry |
|
112 |
Kimya |
uçucu bir sıvı karışımın en başta damıtılan kısmı |
top i.
|
|
Zoology |
|
113 |
Zooloji |
başta ladin ormanları olmak üzere kuzey amerika'nın nemli ormanlık alanlarında yaşayan açık-kahverengi kurbağa |
wood frog (rana sylvatica) i.
|
|
114 |
Zooloji |
asya'ya özgü, asellia cinsi başta olmak üzere çatal burunlu yarasalara verilen ad |
trident bat i.
|
|
115 |
Zooloji |
(atlar başta olmak üzere hayvanların) alın bölgesinde yer alan beyaz leke |
star i.
|
|
Botanic |
|
116 |
Botanik |
polysiphonia cinsi başta olmak üzere kırmızı alglere verilen ad |
redshare i.
|
|
117 |
Botanik |
anter içindeki mikro sporlar başta olmak üzere, gelişmekte olan bazı sporları çevreleyen besleyici doku |
tapetum i.
|
|
Agriculture |
|
118 |
Tarım |
başta sığır olmak üzere besi hayvanı yetiştirme amaçlı tarım |
ranching i.
|
|
Forestry |
|
119 |
Ormancılık |
kurşun kalem ardıcı başta olmak üzere çeşitli sedir türlerinden elde edilen kereste |
cedar i.
|
|
Social Sciences |
|
120 |
Sosyal Bilimler |
amerika'da yaşayan, meksikalılar başta olmak üzere kabaca hispanik amerikalıları kapsayan milliyetçilik akımı |
la raza i.
|
|
121 |
Sosyal Bilimler |
belirli bir ülkenin kuzey kesiminin siyasi görüşleri başta olmak üzere diğer karakteristik özelliklerine ait olan |
northernism i.
|
|
Education |
|
122 |
Eğitim |
hayvan ve bitkiler başta olmak üzere doğanın temel düzeyde doğrudan gözlem yoluyla incelenmesi |
nature study i.
|
|
123 |
Eğitim |
öğrencinin başta bilgi ve kavramlara hakim olmasını, sonrasında bireysel bir çalışma ile daha üst seviye bilgiyi edinmesini amaçlayan bir öğretme yöntemi |
kumon i.
|
|
Linguistics |
|
124 |
Dilbilim |
kelimenin hem başta hem de sonda kullanıldığı söz sanatı |
epanadiplosis i.
|
|
125 |
Dilbilim |
(ikizler başta olmak üzere) çocuklar tarafından icat edilen dil |
idioglossia i.
|
|
Religious |
|
126 |
Dini |
hristiyanlık öncesi dönem başta olmak üzere eski dönemlerin çok tanrılı inanç ve uygulamalarını canlandırmayı amaçlayan hareket |
reconstructionism i.
|
|
127 |
Dini |
(başta incil olmak üzere) metne bağlılık |
textualism i.
|
|
128 |
Dini |
(başta incil olmak üzere) metin eleştirisi |
textualism i.
|
|
129 |
Dini |
katolik kilisesi'nin merkezi ayini başta olmak üzere bazı kilise ayinlerinde okunan bir dua |
kyrie eleison i.
|
|
130 |
Dini |
katolik kilisesi'nin merkezi ayini başta olmak üzere bazı kilise ayinlerinde okunan duaya eşlik eden müzik |
kyrie eleison i.
|
|
Geography |
|
131 |
Coğrafya |
söğüt başta olmak üzere çalıların olduğu bataklık arazi |
carr [uk] i.
|
|
Meteorology |
|
132 |
Meteoroloji |
başta büyük göller olmak üzere herhangi bir gölün, civarındaki bölgelerin hava koşullarını değiştirmedeki etkisi |
lake effect i.
|
|
Music |
|
133 |
Müzik |
başta çalınan melodinin sonda, son çalınan melodinin ise başta çalınacağı şekilde ters çevrilen melodi |
retrograde i.
|
|
134 |
Müzik |
başta dinleyiciyi etkilemeyip zamanla hoşa giden müzik parçası |
grower i.
|
|
135 |
Müzik |
başta belirlenmiş tempoda |
a tempo zf.
|
|
Ornithology |
|
136 |
Kuşbilim |
gökkuzgunumsular takımı başta olmak üzere, genellikle ağaçlarda yaşayan kuş türleri |
nonpasserine bird i.
|
|
Entomology |
|
137 |
Böcek Bilimi |
nymphalis başta olmak üzere bazı cinslere mensup turuncu, siyah, kahverengi benekli kelebeklere verilen ad |
red empress i.
|
|
138 |
Böcek Bilimi |
nymphalis başta olmak üzere bazı cinslere mensup turuncu, siyah, kahverengi benekli kelebeklere verilen ad |
tortoise shell i.
|
|
Slang |
|
139 |
Argo |
kasım ayı boyunca mastürbasyon başta olmak üzere hiçbir yolla boşalmamaya çalışmak |
no nut november (nnn) f.
|
|