birbirine bağlı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

birbirine bağlı



"birbirine bağlı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birbirine bağlı solid s.
birbirine bağlı interdependent s.
birbirine bağlı allied s.
birbirine bağlı concomitant s.
birbirine bağlı interconnected s.
birbirine bağlı interconnecting s.
birbirine bağlı close-knit s.
birbirine bağlı closely knit s.
birbirine bağlı fast s.
Technical
birbirine bağlı interconnected s.
birbirine bağlı cohesive s.
Botanic
birbirine bağlı connate s.

"birbirine bağlı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 90 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birbirine çok bağlı topluluk phalanx i.
birbirine bağlı olma interconnection i.
birbirine bağlı yaşlı evli çift darby and joan i.
birbirine bağlı olma interdependence i.
birbirine bağlı olma interconnectedness i.
bütün dünyanın birbirine bağlı ve bağımlı olması ve insanların buna uygun davranması one-world i.
birbirine bağlı olmama unsolidity i.
su yolunda birbirine bağlı kütük bariyeriyle kapatılmış alan boom i.
birbirine prangayla bağlı mahkumlar gang [us] i.
birbirine bağlı parçalardan oluşan bütün complex i.
birbirine bağlı bir dizinin birleşmesi concatenation i.
birbirine bağlı olan unsurlardan oluşan dizi concatenation i.
birbirine bağlı şeylerin sırası concatenation i.
düşünsel olarak birbirine bağlı kişilerden oluşan grup family i.
izomorfizmle birbirine bağlı maddeler isomorph i.
birbirine kan bağı ile bağlı müşterek kiracılar gavel i.
birbirine bağlı palplanş dizisi pug piling i.
birbirine bağlı şeyler dizisi rope i.
birbirine bağlı olmayan benzer eşyalar öbeği sheaf i.
piramit şeklinde birbirine bağlı holding zinciri pyramid i.
birbirine bağlı olmayan unconnected s.
birbirine bağlı olan interdependent s.
birbirine sıkı sıkıya bağlı umbilical s.
birbirine bağlı olmayan unsolid s.
birbirine bağlı olmayan gappy s.
tam olarak birbirine bağlı interlinking s.
parçaları birbirine bağlı bir bütünü oluşturan organic s.
birbirine bağlı olarak in tandem zf.
birbirine bağlı bir şekilde interdependently zf.
birbirine bağlı olmadan unsolidly zf.
birbirine bağlı olarak concurrently zf.
birbirine bağlı olarak in tandem with ed.
Phrasals
birbirine bağlı olmak knot together f.
(biriyle/bir şeyle) birbirine bağlı olmak link together (with someone or something) f.
Idioms
(birbiriyle ilişkili/birbirine bağlı) olaylar/etkinlikler/deneyimler/kişiler vs zinciri daisy chain i.
birbirine bağlı olarak in lockstep [us] expr.
Trade/Economic
birbiriyle iş yapan birbirine akrabalık ortaklık vb bağlarla bağlı bulunmayan kimselerin bağımsız biçimde hareket ederek yalnızca kendi çıkarlarını düşünecekleri kuralı arm's length principle i.
birbirine bağlı talep joint demand i.
Politics
birbirine bağlı yönetimler interlocking directorates i.
Industry
silo dolduran veya konveyörlerle birbirine bağlı kutular yoluyla malzeme akışını sağlayan işçi binman i.
Technical
birbirine veya bir diğerine bağlı olma interconnection i.
birbirine bağlı olma interconnection i.
birbirine bağlı fonksiyonlar ağı controller area network i.
birbirine bağlı olmayan unconnected s.
düzenli bir şekilde birbirine bağlı articulate s.
Computer
birbirine bağlı birçok unsurun aynı anda bilgileri işleyerek geçmiş öğrenme biçimlerini uyarladığı ve dolayısıyla onları öğrendiği cihaz veya yazılım programı neural net i.
bir ağ gibi birbirine bağlı şeylerden oluşan bir şeyler ağı webwork i.
ilgili bilgi öğelerinin birbirine bağlı olup birlikte sunulduğu multimedya sistemi hypermedia i.
ilgili bilgi öğelerinin birbirine bağlı olup birlikte sunulduğu multimedya sistemi hypermedia system i.
birbirine bağlı mantık geçitlerinden oluşan entegre devre logic array i.
(özellikle bilgisayar için) birbirine bağlı ağ sistemi internetwork i.
Mechanic
(radyatörde) birbirine bağlı düz borular grubu pedestal i.
(radyatörde) birbirine bağlı düz borular grubu pedestal coil i.
Radio
birbirine paralel olarak bağlanmış bir bobin ve bir kondansatör vasıtasıyla gerçekleştirilen ve elemanların değerine bağlı olarak belirli bir frekansta salınım yapan elektronik devre tank circuit i.
Textile
birbirine sıkı sıkıya bağlı tightly knit s.
birbirine sıkı sıkıya bağlı tight-knit s.
Architecture
birbirine bağlı yapılardan oluşan bütün complex i.
Construction
şehir etrafındaki birbirine bağlı tahkimat duvarları ceinture i.
Aeronautic
birbirine bağlı yüzeylerden ilki advancing surface i.
(uçağın metal parçalarını) elektriksel olarak birbirine bağlı olacak şekilde birleştirmek bond f.
Mining
kömür taşımacılığında kullanılan birbirine bağlı bir konteyner hattı race i.
Anatomy
sinir sistemi ve beyinde birbirine bağlı nöron ağı circuitry i.
Psychology
parça ve bütünün kaçınılmaz olarak birbirine bağlı olduğunu belirten yapısal aile terapisi terimi holon i.
Math
başlangıç koşulları birbirine bağlı bir dinamik sistem chaos i.
Geometry
birbirine bağlı iki sert cisim noktasından her biri conjugate point i.
Logic
birbirine bağlı üç önermeden ortadakinin yanıltıcı olup iki farklı sonuca götürmesi ambiguous middle i.
birbirine bağlı üç önermeden ortadakinin yanıltıcı olup iki farklı sonuca götürmesi undistributed middle i.
birbirine bağlı önermelerin sonuncusunun çürütülmesiyle öncekilerin değillenmesi destructive sorities i.
birbirine bağlı önermelerin sonuncusunun çürütülmesiyle öncekilerin değillenmesi destructive sorties i.
Chemistry
birbirine bağlı atomlar dizisi chemical chain i.
birbirine bağlı zincir yapısına sahip, ısıyla ayrışabilen polimer thermosetting polymer i.
birbirine bağlı bir dizi kimyasal aparat train i.
genellikle on veya daha fazla atomunun halka ile birbirine bağlı olduğu molekül veya molekül parçası macrocycle i.
Biology
heterozigot durumda birbirine çok yakından bağlı (iki gen) cis s.
Marine Biology
amerika'ya özgü fulgur cinsi bazı deniz karındanbacaklılarının birbirine bağlı olan büyük yumurta kapsülü dizisi ruffle i.
iki kabuğu birbirine eklemle bağlı olmayan brankiyopod sınıflarına verilen ad inarticulate i.
Zoology
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir güney amerika timsahı yakare (jacare sclerops) i.
Fishery
birbirine bağlı iki balık kancası doubles i.
Philosophy
doğruluğu birbirine bağlı olan önermelerin arasındaki ilişki entailment i.
evrendeki her şeyin birbirine sebep sonuç ilişkisiyle bağlı olduğunu savunan bir caynizm öğretisi karman i.
Military
teröristlerin ve rehin alan kişilerin kullandığı, kurbanın boynuna dolanan birbirine bağlı patlayıcılardan oluşan bomba necklace bomb i.
birbirine bağlı, fikirlerinde sabit devrimci grup ya da bu grubun üyesi cadre i.
Music
birbirine bağlı iki dörtlü dizi conjoint tetrachords i.
birbirine bağlı şekilde akıp giden smooth s.
Reptiles
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı yacare (caiman crocodilus) i.
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı jacare sclerops i.
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı spectacled alligator i.
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı spectacled cayman i.
Slang
odaları arka arkaya kesintisiz bir geçitle birbirine bağlı, koridorsuz ev shotgun hut [us] i.
odaları bir koridor olmaksızın arka arkaya dizili ve birbirine bağlı ev shotgun hut [us] i.