for you - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

for you

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"for you" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 6 sonuç

İngilizce Türkçe
Speaking
for you expr. sana
for you expr. senin uğruna
for you expr. senin adına
for you expr. senin için
for you expr. size
for you expr. uğruna

"for you" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
good for you! ünl. aferin!
goodness for you! ünl. ilahi sana
good for you expr. sağlıklı
good for you expr. sağlığa yararlı
good for you expr. sana iyi gelir
Phrases
this is a gift for you expr. bu size bir hediye
this is a gift for you expr. bu sana bir hediye
that's show biz (for you) expr. eğlence dünyası tam da böyle işler
that's show biz (for you) expr. eğlence dünyası ne yaparsın?
that's (someone or something) for you expr. tam senlik …
that's (someone or something) for you expr. tam senin kalemin
that's (someone or something) for you expr. tam sana layık …
there's (someone or something) for you expr. tam senlik …
there's (someone or something) for you expr. tam senin kalemin
there's (someone or something) for you expr. tam sana layık …
there's (or that's) for you expr. somut örneği
there's (or that's) for you expr. kusursuz örneği
there's (or that's) for you expr. ta kendisi
there's (or that's) for you expr. al sana …
my heart bleeds for you expr. ah canım
my heart bleeds for you expr. deme ya
my heart bleeds for you expr. yapma ya
that's show business (for you) expr. şov/eğlence dünyası böyle işte
that's show business (for you) expr. şov/eğlence dünyası böyle işliyor işte
thank you very much for your prompt response expr. hızlı cevabınız için çok teşekkür ederim
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğini arz ederim
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğini müsaadelerinizle arz ederim
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğinin yapılmasını arz ederim
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim
thank you for your attention expr. ilginiz için teşekkürler
beware what you wish for expr. ne arzu ettiğine dikkat et
be careful what you wish for expr. ne arzu ettiğine dikkat et
lucky for you expr. ne kadar şanslısın ki
thank you for abiding by our rules expr. kurallarımıza uyduğunuz için teşekkür ederiz
thank you for your kindness expr. nezaketiniz için teşekkür ederim
thank you for obeying our rules expr. kurallarımıza uyduğunuz için teşekkür ederiz
thank you for following our rules expr. kurallarımıza uyduğunuz için teşekkür ederiz
i am keeping my fingers crossed for you expr. senin için dua ediyorum
lucky for you expr. şükret ki
all the better for seeing you expr. sizi gördüğüme sevindim
thank you for your patience expr. sabrınız için teşekkür ederiz
I'll vouch for you expr. ben kefilim sana
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. eksik dilek dileme
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur)
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur)
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr. dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur)
Proverb
why buy a cow when you can get milk for free nerede beleş oraya yerleş
why buy a cow when you can get milk for free maşa varken elimi niye ateşe sokayım
why buy a cow when you can get milk for free bedava bulabiliyorsam neden para vereyim
don't put off for tomorrow what you can do today bugünün işini yarına bırakma
if you want peace, you must prepare for war eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan
if you want peace, prepare for war eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan
you get what you pay for ne kadar köfte o kadar ekmek
you get what you pay for ne kadar ekmek o kadar köfte
if you want peace, prepare for war barış istiyorsan savaşa hazırlıklı ol
Colloquial
a woman is waiting for you there i. orada sizi bekleyen bir kadın var
know what's good for you f. kendin için neyin iyi olduğunu bilmek
know what's good for you f. neye ihtiyacın olduğunu bilmek
know what's good for you f. kendi iyiliğini istemek
know what's good for you f. kendi iyiliğini düşünmek
know what's good for you f. başına bir şey gelmesini istememek
know what's good for you f. beladan uzak durmak istemek
know what's good for you f. başını belaya sokmak istememek
bully for you/him/her/them ünl. helal sana/ona/onlara
bully for you/him/her/them ünl. sana/ona/onlara helal olsun
bully for you/him/her/them ünl. senin/onun/onlar için çok iyi
bully for you/him/her/them ünl. aferin sana/ona/onlara
bully for you/him/her/them ünl. bravo sana/ona/onlara
bully for you/him/her/them ünl. senin/onun/onlar için harika/mükemmel
would you care for (something)? expr. (bir şey) ister misin?
would you care for (something)? expr. (bir şey) alır mısın?
would you care for... expr. (bir şey) ister misin?
would you care for... expr. (bir şey) alır mısın?
you can whistle for it! expr. avucunu yalarsın!
thank you for a lovely evening expr. bu güzel akşam için teşekkür ederim
haven't you made enough mistakes for one day? expr. bir günde yeterince hata yapmadın mı?
bully for you! expr. helal olsun sana!
for once in your life you listen to your father expr. hayatında bir kez olsun babanı dinle
whom are you waiting for? expr. kimi bekliyorsunuz?
then what do you need me for? expr. peki o halde bana neden ihtiyacın var?
for you only expr. sadece senin için
for you and me expr. senin ve benim için
for you only expr. sadece sana
the earth moved (or did the earth move for you?) expr. yer yerinde oynadı (orgazm olmak)
(he, she) won't thank you for (something) expr. bunun için sana teşekkür edeceğini sanıyorsan yanılıyorsun
(he, she) won't thank you for (something) expr. bu yaptığının takdir göreceğini sanıyorsan yanılıyorum
(he, she) won't thank you for (something) expr. bundan hiç hoşlanmayacak/memnun olmayacak
(he, she) won't thank you for (something) expr. bu, (onun) hiç hoşuna gitmeyecek
(he, she) won't thank you for (something) expr. buna çok gıcık olacak
anything else can I do for you? expr. size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. size başka nasıl yardımcı olabilirim?
anything else can I do for you? expr. yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı?
anything else can I do for you? expr. başka bir şey istiyor musunuz?
anything else can I do for you? expr. başka bir ihtiyacınız var mı?
what do you know (for sure)? expr. ne haber?
what do you know (for sure)? expr. n'aber?
what do you know (for sure)? expr. ne var ne yok?
what do you know (for sure)? expr. nasılsın?
what do you know (for sure)? expr. nasılsın, iyi misin?
what do you know (for sure)? expr. ne haber
what do you know (for sure)? expr. ne yapıyorsun?
what do you know (for sure)? expr. ne iş?
thank you for a (some kind of) time expr. sayende geçirdiğim (güzel, harika) zaman için teşekkürler
thank you for a (some kind of) time expr. (harika, güzel) vakit geçirdim, teşekkürler
thank you for a (some kind of) time expr. birlikte geçirdiğimiz (güzel, harika) zaman için teşekkürler
thank you for a (some kind of) time expr. her şey için teşekkürler
thank you for a lovely time expr. geçirdiğimiz güzel zaman için teşekkürler
thank you for a lovely time expr. her şey için teşekkürler
I am rooting for you expr. arkandayım, seni destekliyorum
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (bir şey birinin) hiç hoşuna gitmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şey) için teşekkür etmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şeye) memnun olmayacak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. (biri bir şeyden) pek hoşlanmayacak
are you up for it? expr. bunun için hazır mısınız?
be careful what you wish for(, it might (just) come true expr. eksik dilek dileme
be careful what you wish for(, it might (just) come true expr. ne dilediğine/istediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur)
be careful what you wish for(, it might (just) come true expr. ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur)
be careful what you wish for(, it might (just) come true expr. dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur)
do I have to spell it out (for you) expr. bunu sana açıklamam mı gerekiyor mu?
ftfy (fixed that for you) expr. ben senin yerine düzelttim
ftfy (fixed that for you) expr. sen zahmet etme ben düzelttim
good for you expr. aferin
good for you expr. iyi yapmışsın
have I got for you! expr. tam sana/size göre (bir şeyim) var!
have I got for you! expr. sana haberlerim/bir haberim var!
have I got news for you expr. sana haberlerim var
he/she won't thank you for something expr. hiç hoşuna gitmeyecek
he/she won't thank you for something expr. hiç memnun olmayacak
he/she won't thank you for something expr. çok gıcık olacak
iftfy (I fixed that for you) expr. senin yerine düzelttim
iftfy (I fixed that for you) expr. yazdığın/söylediğin şeyi düzelttim
ifypfy (I fixed your post for you) expr. senin yerine düzelttim
ifypfy (I fixed your post for you) expr. yazdığın/söylediğin şeyi düzelttim
it's for you expr. telefon sana
it's for you expr. seni arıyorlar
lmgtfy (let me google that for you) expr. google'dan bakıp söyleyeyim
lmgtfy (let me google that for you) expr. google'a sorsan öğrenirdin
lmgtfy (let me google that for you) expr. google'a sorman gereken şeyi bana/bize soruyorsun
lmgtfy (let me google that for you) expr. google'da nasıl arama yapılacağını gösteren videonun linki
thank you for a (some kind of) evening expr. (böyle bir) akşam için teşekkür ederim
thank you for a (some kind of) evening expr. (güzel, harika) akşam için teşekkür ederim
thank you for a (some kind of) evening expr. geçirdiğimiz (güzel, harika) akşam için teşekkür ederim
thank you for a (some kind of) evening expr. (güzel, harika) bir akşamdı, teşekkürler
thank you for having me expr. beni davet ettiğiniz/ettiğin için teşekkür ederim
thank you for having me expr. beni ağırladığınız/ağırladığın için teşekkür ederim
thank you for the lift expr. (arabayla) beni bıraktığın/bıraktığınız için teşekkür ederim
thank you for the ride expr. (arabayla) beni bıraktığın/bıraktığınız için teşekkür ederim
that's for me to know and you to find out [cliché] expr. biliyorum ama söylemem
that's for me to know and you to find out [cliché] expr. biliyorum ama bu cevabı sen kendin bul
that's for me to know and you to find out [cliché] expr. cevabı ben biliyorum ama sen sabret ve öğren
there's/that's...for you expr. tam bir ... örneği
there's/that's...for you expr. işte bu tam bir ...
there's/that's...for you expr. ... diye buna denir
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne arzu ettiğine/dilediğine dikkat et
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. eksik dilek dileme
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur)
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur)
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr. dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur)
what can I do you for? expr. senin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sizin için ne yapabilirim?
what can I do you for? expr. sana/size nasıl yardımcı olabilirim?
what do you do for (something)? expr. (bir şey) için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
what do you do for (something)? expr. (bir şeyi) elde etmek için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
what do you do for (something)? expr. (bir şeye) ulaşmak/erişmek için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
what do you do for (something)? expr. (bir şeyi) başarmak için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz?
ygwypf (you get what you pay for) expr. ne kadar ekmek o kadar köfte
you don't get for nothing expr. kimse babasının hayrına bir şey yapmaz
you don't get for nothing expr. (hayatta) hiçbir şey bedava değildir
you don't get for nothing expr. her şeyin bir karşılığı vardır
you don't get for nothing expr. her şeyin bir bedeli vardır
all right for you! exclam. yettin artık!
all right for you! exclam. senin suyun ısındı artık!
all right for you! exclam. sabrımı taşırdın artık!
all right for you! exclam. yettin artık!
all right for you! exclam. senin suyun ısındı artık!
all right for you! exclam. sabrımı taşırdın artık!
hot enough for you? exclam. çok sıcak değil mi?
hot enough for you? exclam. yeterince sıcak mı?
hot enough for you? exclam. yeterince sıcak değil mi?
time (for you) to get a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin!
time (for you) to get a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın!
time (for you) to get a watch! exclam. (saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş!
wdywfm? (what do you want for me?) kısalt. benden ne istiyorsun?
Idioms
do something for all you are worth f. bir şeyi tüm gücüyle yapmak
do something for all you are worth f. bir şeyi elinden gelen en iyi şekilde yapmak
do something for all you are worth f. bir şeyi kendini yırtarak yapmak
have your work cut out for you f. işi zor olmak
have your work cut out for you f. baş etmesi zor bir işi olmak
have your work cut out for you f. işi başından aşkın olmak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. hiç hoşuna gitmeyecek
(someone) won't thank you for (something) expr. hiç hoşuna gitmeyecek
(someone) is not going to thank you for (something) expr. hiç memnun olmayacak
(someone) won't thank you for (something) expr. hiç memnun olmayacak
(someone) is not going to thank you for (something) expr. çok gıcık olacak
(someone) won't thank you for (something) expr. çok gıcık olacak
all right for you expr. görürsün sen!
all right for you expr. görürsün gününü!
all right for you expr. yaptıkların yetti!
all right for you expr. yeter ama artık!
all right for you expr. yetti ama!
what do you take me for? expr. beni ne zannediyorsun?
good for what ails you expr. her derde deva
have I got something for you expr. tam sana/size göre bir şeyim var
how are you fixed for something? expr. tedarikli misin?
if you give him cloth, he'll ask for the lining expr. yüz verirsen astarını da ister
would you care for another one? expr. (içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz?
my heart bleeds for you expr. vah yazık sana
my heart bleeds for you expr. aman ne üzüldüm
my heart bleeds for you expr. aman çok üzüldüm
cold enough for you? [humorous] expr. çok soğuk değil mi?
cold enough for you? [humorous] expr. yeterince soğuk değil mi?
thank you for those pearls of wisdom expr. değerli tavsiyeler/tavsiyeleriniz için teşekkür ederim
thank you for those pearls of wisdom expr. akıl dolu sözler/sözleriniz için teşekkür ederim
Speaking
thank you for your understanding i. anlayışın için teşekkürler
thank you for your understanding i. anlayışınız için teşekkürler
i could say the same for you i. aynı şeyi ben de senin için söyleyebilirim
thank you for your service i. hizmetlerinizden ötürü teşekkürler
bully for you ünl. bravo
this is what you are looking for expr. aradığın şey bu olmalı
this is what you look for expr. aradığın şey bu olmalı
good for you expr. aferin sana
this is what you are looking for expr. aradığınız şey bu olmalı
sorry for you expr. adına üzüldüm
this is what you are looking for expr. aradığınız bu olmalı
bully for you expr. aferin sana
this is what you look for expr. aradığınız şey bu olmalı
this is what you are looking for expr. aradığın bu olmalı
this is what you look for expr. aradığın bu olmalı
this is what you look for expr. aradığınız bu olmalı
I am sorry for you expr. adına üzüldüm
good for you little man expr. aferin sana delikanlı
I thought you were coming home for dinner expr. akşam yemeğe geleceksin sanmıştım
what are you fixing for dinner? expr. akşam yemeği için ne hazırlıyorsun?
what are you making for dinner? expr. akşam yemeği için ne hazırlıyorsun?
what are you making for dinner? expr. akşam yemeği için ne yapıyorsun?
what are you fixing for dinner? expr. akşam yemeği için ne yapıyorsun?
do you have any plans for dinner? expr. akşam yemeği için planınız var mı?
thank you for having me in your album expr. albümünde bana yer verdiğin için teşekkür ederim
thank you for having me in your album expr. albümünüzde bana yer verdiğiniz için teşekkür ederim
may god make it easy for you expr. allah kolaylık versin
what will you serve for a main course? expr. ana yemek olarak ne servis edeceksiniz?
thank you for your understanding expr. anlayışın için teşekkür ederim
thank you for your understanding expr. anlayışınız için teşekkür ederim
we kindly ask you for your understanding that expr. anlayışınıza sığınarak
thank you for your understanding expr. anlayışınızdan dolayı teşekkür ederim
thank you for calling expr. aradığınız için teşekkür ederiz/ederim
what are you in for? expr. buraya neden düştün? (cezaevi jargonu)
thank you so much for inviting me expr. beni davet ettiğin için çok teşekkür ederim
thank you for agreeing to help me expr. bana yardımcı olmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim
are you looking for someone? expr. birini mi arıyordun?
I have feelings for you too expr. benim de sana karşı hislerim var
don't you feel sorry for me expr. benim için üzülme sakın
thank you for listening to me expr. beni dinlediğin için teşekkürler
thank you for informing me expr. beni bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim
you are good for nothing! expr. beş para etmezsin!
can you sing a song for me? expr. benim için bir şarkı söyleyebilir misin?
thank you for bearing with me expr. bana katlandığınız için teşekkür ederim
better for you to stay out of it expr. buna karışmasan iyi edersin
can you do that for me? expr. benim için bunu yapar mısın?
this was for you expr. bu senin içindi
that was for you expr. bu senin içindi
it was for you expr. bu senin içindi
I was looking for you expr. ben de seni arıyordum
what can you do for me? expr. benim için ne yapabilirsin?
thank you for inviting me expr. beni davet ettiğin için teşekkür ederim
does it work for you? expr. bu işine yarar mı?
you had me worried for a second expr. bir an için beni endişelendirdiniz
are you for real? expr. benimle kafa mı buluyorsun?
are you for real? expr. benimle dalga mı geçiyorsun?
thank you for taking the time with me expr. bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim
thank you for taking the time with me expr. bana vakit ayırdığınız için teşekkür ederim
If you don't see what you want just ask for it expr. bir isteğiniz olursa çekinmeden sorabilirsiniz
what are you in for? expr. buraya niye düştün? (cezaevi jargonu)
thank you for coming so early expr. bu kadar erkenden geldiğiniz için teşekkürler
do you have any use for it? expr. bu işine yarar mı?
I don't know if you are the right person for this position expr. bu görev için doğru kişi olup olmadığından emin değilim
this is for you expr. bu sizin için
I'm only doing this for you expr. bunu sırf senin içi yapıyorum
you couldn't have asked for more expr. bundan daha iyisi olamazdı
can you spell that for me? expr. benim için heceler misin?
thank you for the information expr. bilgi için teşekkür ederiz
do I have to spell it out (for you)? expr. bunu anlaman için daha ne yapmalıyım (resim mi çizeyim/tek tek heceleyeyim mi)?
you gotta give me a little credit for that expr. bu konuda hakkımı teslim etmelisin
you must have mistaken me for someone else expr. beni başkasıyla karıştırmış olmalısın
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme eder misiniz?
thank you for cheering me up expr. beni teselli ettiğin için teşekkür ederim
thank you for the information expr. bilgi verdiğiniz için teşekkür ederiz
thank you for talking with me expr. benimle konuştuğunuz için teşekkür ederim
aren't you a little old for this? expr. bunun için biraz fazla yaşlı değil misin?
do you think you could do that for me? expr. benim için bunu yapabilecek misin?
thank you for thinking of me expr. beni düşündüğün için teşekkür ederim
I can do that for you expr. bunu senin için yapabilirim
thank you for choosing us expr. bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz
I knew you were the right one for this expr. bu iş için doğru kişinin sen olduğunu biliyordum
I knew you were the right person for this expr. bu iş için doğru kişinin sen olduğunu biliyordum
you couldn't have asked for anything more expr. bundan daha iyisi olamazdı
I know how hard you worked for all of this expr. bütün bunlar için ne kadar çok çalıştığını biliyorum
what are you looking for in a man? expr. bir erkekte neyi ararsın?
this won't do much for you expr. bu çok işine yaramaz
this is a new day for you expr. bugün senin için yeni bir gün
you couldn't have asked for more expr. bundan daha iyisini isteyemezdik
can you hold on for one second? expr. bir saniye bekleyebilir misin?
are you waiting for somebody? expr. birini mi bekliyorsun?
would you mind holding this for me? expr. bunu benim için tutar mısın?
this is a new day for you expr. bugün sizin için yeni bir gün
are you looking for someone? expr. birini mi arıyorsun?
what do you take me for? expr. beni ne sanıyorsun?
does it work for you? expr. bu işini görür mü?
these just came for you expr. bunlar biraz önce sizin için geldi
thank you so much for inviting me expr. beni davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim
what are you in here for? expr. burada ne işin var?
I feel responsible for what's happened to you expr. başına gelenlerden ötürü kendimi sorumlu hissediyorum
I am doing this for you expr. bunu senin için yapıyorum
I can't do anything for you expr. ben senin için hiçbir şey yapamam
would you excuse us for a moment? expr. bize biraz izin verir misiniz?
thank you for warning me expr. beni ikaz ettiğiniz için teşekkür ederim
do something for you today expr. bugün kendin için bir şey yap
do you have any use for this? expr. bu işine yarar mı?
I want you to be prepared for it expr. buna hazırlıklı olmanı istiyorum
you don't have to take my word for it expr. benim sözüme güvenmek zorunda değilsin
I envy you for it expr. bunun için sana imreniyorum
if I catch you smoking again I'll have your guts for garters expr. bir daha seni sigara içerken yakalarsam canına okurum
why didn't you wait for me? expr. beni niye beklemedin?
you seem suited for it expr. bunun için çok uygun görünüyorsun
thank you for taking time out of your busy schedule expr. bu kadar yoğunluğunuz arasında vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz
you cannot blame me for this expr. beni bunun için suçlayamazsın
thank you for taking time out of your busy schedule expr. bu kadar işinizin arasında/sıkışık zamanınızda bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim
thank you for listening to me expr. beni dinlediğiniz için teşekkür ederim
will you excuse us for a moment? expr. bize biraz müsaade eder misiniz?
I came here for you expr. buraya sizin için geldim
I'm only doing this for you expr. bunu sadece senin içi yapıyorum
are you ready for this? expr. buna hazır mısın?
do you have anyone in mind for this job? expr. bu iş için aklında biri var mı?
thank you for cheering me up expr. beni neşelendirdiğin için teşekkürler
I asked you for this two days ago expr. bunu iki gün önce istemiştim
can you do it for me? expr. bunu benim için yapar mısın?
I can't wait for you all day expr. bütün gün seni bekleyemem
you are not really meant for this world expr. bu dünya için fazla iyisin
can you please ask her for his number for me? expr. benim için (onun) numarasını ister misin ondan?
I'll be waiting right here for you expr. ben seni burada bekliyor olacağım
don't forget you owe me for this expr. bu iyiliğimi de unutma
you couldn't have asked for anything better expr. bundan daha iyisi olamazdı
you are very special for me expr. benim için çok özelsin
can I talk to you for a sec? expr. bir saniye konuşabilir miyiz?
would you please spell it for me? expr. benim için heceler misin?
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme edebilir misiniz?
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme edebilir misin?
can you translate this for me? expr. bunu benim için tercüme eder misin?
why didn't you wait for me? expr. beni neden beklemedin?
thank you for meeting me on such short notice expr. bana bu kadar kısa sürede zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim
you couldn't have asked for anything better expr. bundan daha iyisini isteyemezdik
do you have any plans for tonight? expr. bu gece için planlarınız var mı?
I came here for you expr. buraya senin için geldim
I'll never forget what you did for me expr. benim için yaptığınız şeyi asla unutmayacağım
this is for you expr. bu senin için
do I have to spell it out for you? expr. bunu sana açıklamalı mıyım?
how about you and i go for a walk? expr. beraber bir yürüyüşe ne dersin?
you asked for it! expr. bunu sen istedin!
you couldn't have asked for anything more expr. bundan daha iyisini isteyemezdik
could you cover for me for a while? expr. biraz yerime bakar mısın?
If you don't see what you want please ask for it expr. bir isteğiniz olursa çekinmeden sorabilirsiniz
can I talk to you for a minute? expr. bir dakika konuşabilir miyiz?
somebody's looking out for you expr. birileri sizi kolluyor
what'd you do that for? expr. bunu neden yaptın?
you must be mistaking me for someone else expr. beni başkasıyla karıştırıyor olmalısın
thank you for the information expr. bilgi için teşekkürler
I cannot do this for you expr. bunu senin için yapamam
what'd you get me for my birthday? expr. doğum günüm için bana ne aldın?
is there anything you want to do for your birthday? expr. doğum gününde yapmak istediğin bir şey var mı?
what are you waiting for? expr. daha ne bekliyorsun?
bully for you expr. çok iyi
what are you still waiting for? expr. daha ne bekliyorsun?
is it cold enough for you? expr. çok soğuk değil mi?
thank you for getting back to me expr. döndüğünüz için teşekkür ederim
are you for real? expr. dalga mı geçiyorsun?
thank you for your answer in advance expr. cevabınız için şimdiden teşekkürler
thank you for your answer in advance expr. cevabın için şimdiden teşekkürler
thank you for your answer in advance expr. cevabınız için şimdiden teşekkür ederim
thank you for your answer in advance expr. cevabın için şimdiden teşekkür ederim
I pray for you expr. dualarım seninle
I pray for you expr. dualarım sizinle
what did you have for breakfast when you were a child? expr. çocukken kahvaltıda ne yerdin?
thank you for getting back to me expr. dönüş yaptığınız için teşekkür ederim
she/he will be with you for the rest of your life expr. hayatının sonuna kadar seninle birlikte olacak
bully for you expr. güzel
we looked everywhere for you expr. her yerde seni aradık
if it is not a problem for you expr. eğer senin için sorun değilse
can you keep this box until I call for it next week? expr. haftaya isteyene kadar bu kutuyu saklar mısın?
are you in the mood for a movie? expr. film izleme havasında mısın?
can you keep this box until I call for it next week? expr. haftaya arayana kadar bu kutuyu saklar mısın?
how long were you in prison for? expr. hapiste kaç yıl yattın?
what did you have for dinner tonight? expr. gece yemekte ne vardı?
thank you for reminding me expr. hatırlattığın iyi oldu
you don't get something for nothing expr. her şeyin bir karşılığı vardır
thank you for your present expr. hediyeniz için teşekkür ederim
thank you for your services expr. hizmetleriniz için teşekkür ederiz
what product are you looking for? expr. hangi ürüne bakmıştınız?
you don't get something for nothing expr. her şeyin bir bedeli vardır
thanks for the interest you have shown expr. gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim
thank you for coming expr. geldiğiniz için teşekkür ederiz
everything is for you expr. her şey senin için
what do you do for fun? expr. eğlenmek için ne yaparsın?
for all of you expr. hepiniz için
which teams have you played for expr. hangi takımlarda oynadın
thank you for letting me know expr. haber verdiğin için teşekkür ederim
which teams did you play for expr. hangi takımlarda oynadın
thank you for your interest expr. gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim
you still got a gift for the bullshit expr. hala saçmalamakta üstüne yok
thanks for the interest you have shown expr. gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim
thanks for the mail you sent expr. göndermiş olduğunuz mail için teşekkürler
thank you for your gift expr. hediyeniz için teşekkür ederim
you will pay for it! expr. gününü göreceksin
thank you for your present/gift expr. hediyeniz için teşekkür ederim
thank you for reminding me expr. hatırlattığın için teşekkür ederim
what do you see for yourself in the future? expr. gelecekte kendini nerede görüyorsun?
thank you for your interest expr. gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz
you will pay for it! expr. görürsün gününü!
what do you do for a living? expr. geçiminizi sağlamak için ne iş yapıyorsunuz?
thank you for coming back expr. geri geldiğin için teşekkür ederim
how much do i owe you for saving my life? expr. hayatımı kurtardığın için sana ne kadar borçluyum?
thanks for the interest you have shown expr. gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz
thank you so much for coming expr. geldiğiniz için çok teşekkür ederim
we have been trying to reach you for days expr. günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorduk
thank you for your interest expr. gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim
thank you in advance for your interest expr. ilginize şimdiden teşekkür ederim
thank you for your interest expr. ilginiz için teşekkür ederiz
thank you for watching expr. izlediğin için teşekkür ederim
thank you for your interest expr. ilginize teşekkürler
thank you in advance for your interest expr. ilginiz için şimdiden teşekkürler
thank you for your interest expr. ilgin için teşekkür ederim
you'll have your work cut out for you expr. işin zor
things look bad for you expr. işiniz kötü
bully for you! expr. iyi!
thank you for watching expr. izlediğiniz için teşekkür ederim
thank you in advance for your interest expr. ilginiz için şimdiden teşekkür ederim
thank you for your cooperation expr. işbirliğin için teşekkür ederim
thank you for your interest expr. ilginize teşekkür ederim
you care for people expr. insanları önemsiyorsun
here's a breakfast for you expr. işte sana kahvaltı
thank you for your interest expr. ilginiz için teşekkürler
thank you in advance for your interest expr. ilginize şimdiden teşekkürler
thank you for your concern expr. ilginize teşekkür ederiz
what were you in for? expr. içeri neden girdin?
thank you for your concern expr. ilginiz için teşekkür ederiz
thank you for your cooperation expr. işbirliğiniz için teşekkürler
for work? what do you do? expr. iş olarak? ne iş yaparsın?
what are you getting so upset for? expr. neden bu kadar sinirleniyorsun ki?
for how many years have you been in this industry? expr. kaç senedir bu sektördesiniz?
how long have you been working for him? expr. ne zamandır onun için çalışıyorsun?
what sort of job are you looking for? expr. ne tür bir iş arıyorsun?
what are you waiting for? expr. ne duruyorsun?
thank you very much for your quick reply to my message expr. mesajıma hızlı cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim
thank you very much for your prompt reply to my message expr. mesajıma hızlı cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim
I've been looking all over for you expr. köşe bucak seni arıyordum
thank you for the hospitality expr. konukseverliğin için teşekkürler
what do you do for you? expr. kendin için ne yapıyorsun?
what type of job are you looking for? expr. ne tür bir iş arıyorsun?
what did you get for the test? expr. kaç aldın?
what do you have for breakfast? expr. kahvaltıda ne var?
what do you have for breakfast? expr. kahvaltıda ne yersin?
what do you have for lunch expr. öğle yemeğinde ne yiyeceksin?
what are you waiting for? expr. ne bekliyorsunuz?
what do you do for him? expr. onun için ne yapıyorsun?
I'm sorry for what he did to you expr. onun sana yaptıkları için özür dilerim
what are you getting so upset for? expr. niçin bu kadar kızıyorsun ki?
what kind of job are you looking for? expr. nasıl bir iş arıyorsun?
what time works best for you? expr. kaç gibi müsait olursunuz?
why don't you stay with us for a few weeks? expr. neden birkaç hafta bizimle kalmıyorsun?
for how many years have you been in this industry? expr. kaç yıldır bu sektördesiniz?
bully for you expr. mükemmel
what do you do for a living? expr. ne işle meşgulsün?
what do you have for lunch expr. öğle yemeğinde ne var?
what sort of job are you looking for? expr. nasıl bir iş arıyorsun?
what are you getting so upset for? expr. neden bu kadar kızıyorsun ki?
thank you for lending me the book expr. kitabı ödünç verdiğiniz için teşekkür ederim
why don't you sleep for a while? expr. neden biraz uyumuyorsun?
what are you getting so upset for? expr. niçin bu kadar sinirleniyorsun ki?
that low-lying/good-for-nothing/piece of worthless junk/shit whom you call your husband/father/mother/wife expr. o karın/baban/annen/kocan olacak herif/kadın
what are you all shy for? expr. ne diye utanıyorsunuz ki?
you don't get something for nothing expr. kimse babasının hayrına bir şey yapmaz
she sacrificed herself for you expr. kendisini sizin için feda etti
what are you getting so upset for? expr. niye bu kadar kızıyorsun ki?
thank you for looking after her expr. onunla ilgilendiğiniz için teşekkür ederim
what kind of room are you looking for? expr. nasıl bir oda arıyorsunuz?
how many of you have been in jail for any length of time? expr. kaçınız belli bir süre hapiste yattınız?
what do you have for lunch expr. öğle yemeği olarak neyiniz var?
what are you getting so upset for? expr. niye bu kadar sinirleniyorsun ki?
you get good value for your money there expr. orada ödediğin para karşılığında iyi mal alırsın
what type of job are you looking for? expr. nasıl bir iş arıyorsun?
there's food for you on the stove expr. ocakta sizin için yemek var
what are you waiting for? expr. neyi bekliyorsun?
why don't you sleep for a while? expr. neden bir süre uyumuyorsun?
who are you waiting for? expr. kimi bekliyorsun?
how are you, i have not seen you for long time expr. nasılsın, uzun zamandır seni görmedim
what time works best for you? expr. ne zaman müsaitsiniz?
what are you looking for? expr. ne arıyorsun?
what kind of job are you looking for? expr. ne tür bir iş arıyorsun?
he gives you good value for your money expr. ödediğin para karşılığında sana iyi mal verir
what are you waiting for? expr. ne bekliyorsun?
just for you expr. sadece sana