Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
çok iyi
"çok iyi"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 140 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
çok iyi
alpha plus
i.
2
Genel
çok iyi
funkiness
i.
3
Genel
çok iyi
elegant
s.
4
Genel
çok iyi
roaring
s.
5
Genel
çok iyi
banner
s.
6
Genel
çok iyi
of the first water
s.
7
Genel
çok iyi
celestial
s.
8
Genel
çok iyi
exceptional
s.
9
Genel
çok iyi
dandy
s.
10
Genel
çok iyi
bully
s.
11
Genel
çok iyi
some
s.
12
Genel
çok iyi
jolly good
s.
13
Genel
çok iyi
outstanding
s.
14
Genel
çok iyi
great
s.
15
Genel
çok iyi
very good
s.
16
Genel
çok iyi
good
s.
17
Genel
çok iyi
bang up
s.
18
Genel
çok iyi
choice
s.
19
Genel
çok iyi
excellent
s.
20
Genel
çok iyi
first-class
s.
21
Genel
çok iyi
extra
s.
22
Genel
çok iyi
devastating
s.
23
Genel
çok iyi
admirable
s.
24
Genel
çok iyi
unrivalled
s.
25
Genel
çok iyi
terrific
s.
26
Genel
çok iyi
cool
s.
27
Genel
çok iyi
unrivaled
s.
28
Genel
çok iyi
barrie [scotland] [dialect]
s.
29
Genel
çok iyi
blinging
s.
30
Genel
çok iyi
much
s.
31
Genel
çok iyi
bumper
s.
32
Genel
çok iyi
phantastic
s.
33
Genel
çok iyi
phantastical
s.
34
Genel
çok iyi
precellent [obsolete]
s.
35
Genel
çok iyi
sick-dog
s.
36
Genel
çok iyi
superbad
s.
37
Genel
çok iyi
superexcellent
s.
38
Genel
çok iyi
superslick
s.
39
Genel
çok iyi
nicely
zf.
40
Genel
çok iyi
highly
zf.
41
Genel
çok iyi
very well
zf.
42
Genel
çok iyi
famously
zf.
43
Genel
çok iyi
tip-top
zf.
44
Genel
çok iyi
only too
zf.
45
Genel
çok iyi
thumbs up
ünl.
46
Genel
çok iyi
good job
ünl.
Colloquial
47
Konuşma Dili
çok iyi
thumbs-up
i.
48
Konuşma Dili
çok iyi
bumping
s.
49
Konuşma Dili
çok iyi
dude
s.
50
Konuşma Dili
çok iyi
dudical
s.
51
Konuşma Dili
çok iyi
whale on
s.
52
Konuşma Dili
çok iyi
kickin’
s.
53
Konuşma Dili
çok iyi
kicken
s.
54
Konuşma Dili
çok iyi
primo
s.
55
Konuşma Dili
çok iyi
blazing
s.
56
Konuşma Dili
çok iyi
bold
s.
57
Konuşma Dili
çok iyi
hot
s.
58
Konuşma Dili
çok iyi
diesel
s.
59
Konuşma Dili
çok iyi
gravycakes
s.
60
Konuşma Dili
çok iyi
hard-core
s.
61
Konuşma Dili
çok iyi
kickin
s.
62
Konuşma Dili
çok iyi
fandabidozi [uk]
s.
63
Konuşma Dili
çok iyi
five-by-five
s.
64
Konuşma Dili
çok iyi
lit
s.
65
Konuşma Dili
çok iyi
superterrific
s.
66
Konuşma Dili
çok iyi
bonny [dialect] [uk]
zf.
67
Konuşma Dili
çok iyi
a bit of all right
expr.
68
Konuşma Dili
çok iyi
bang up
expr.
69
Konuşma Dili
çok iyi
a-ok
expr.
70
Konuşma Dili
çok iyi
a (damn) sight too good
expr.
71
Konuşma Dili
çok iyi
like a bomb [uk/new zealand]
expr.
72
Konuşma Dili
çok iyi
hang of a
expr.
73
Konuşma Dili
çok iyi
a hang of
expr.
74
Konuşma Dili
çok iyi
nice one
expr.
75
Konuşma Dili
çok iyi
neato (canito)
exclam.
76
Konuşma Dili
çok iyi
all right
exclam.
77
Konuşma Dili
çok iyi
all right
exclam.
78
Konuşma Dili
çok iyi
fire
exclam.
79
Konuşma Dili
çok iyi
def (definitely)
kısalt.
80
Konuşma Dili
çok iyi
ftw (for the win)
kısalt.
Idioms
81
Deyim
çok iyi
mean
s.
82
Deyim
çok iyi
heavy
s.
83
Deyim
çok iyi
right royal
s.
84
Deyim
çok iyi
like a champ
zf.
85
Deyim
çok iyi
heck of a
expr.
86
Deyim
çok iyi
about it
expr.
87
Deyim
çok iyi
bout it
expr.
88
Deyim
çok iyi
all well and good
expr.
89
Deyim
çok iyi
out of this world
expr.
90
Deyim
çok iyi
world of good
expr.
91
Deyim
çok iyi
full well
expr.
92
Deyim
çok iyi
like nobody's business
expr.
93
Deyim
çok iyi
no mean
expr.
94
Deyim
çok iyi
got it going on
expr.
95
Deyim
çok iyi
over the top
expr.
96
Deyim
çok iyi
a heaven on earth
expr.
97
Deyim
çok iyi
like a million
expr.
98
Deyim
çok iyi
like a million bucks [us/south africa]
expr.
Speaking
99
Konuşma
çok iyi
bully for you
expr.
100
Konuşma
çok iyi
that's cool
expr.
Technical
101
Teknik
çok iyi
excellent
s.
Computer
102
Bilgisayar
çok iyi
goodgood
expr.
Archaic
103
Eski Kullanım
çok iyi
trye
s.
104
Eski Kullanım
çok iyi
surprising
s.
Slang
105
Argo
çok iyi
mickey mouse
i.
106
Argo
çok iyi
amazeballs
i.
107
Argo
çok iyi
gravy
i.
108
Argo
çok iyi
grouse
s.
109
Argo
çok iyi
el primo
s.
110
Argo
çok iyi
funky-fresh
s.
111
Argo
çok iyi
bangin'
s.
112
Argo
çok iyi
hellacious
s.
113
Argo
çok iyi
kick-ass
s.
114
Argo
çok iyi
ill
s.
115
Argo
çok iyi
illing
s.
116
Argo
çok iyi
piff [uk]
s.
117
Argo
çok iyi
fully sick
s.
118
Argo
çok iyi
crash-hot [australia/new zealand]
s.
119
Argo
çok iyi
supergood
s.
120
Argo
çok iyi
def
ünl.
121
Argo
çok iyi
out there
expr.
122
Argo
çok iyi
cold stupid fresh
expr.
123
Argo
çok iyi
bad
expr.
124
Argo
çok iyi
good onya
expr.
125
Argo
çok iyi
(as) fine as dick's hatband
expr.
126
Argo
çok iyi
that's rad
expr.
127
Argo
çok iyi
bitchin'
exclam.
128
Argo
çok iyi
bitchen
exclam.
129
Argo
çok iyi
bitching
exclam.
130
Argo
çok iyi
gold
exclam.
131
Argo
çok iyi
super cool
exclam.
British Slang
132
İngiliz Argosu
çok iyi
good crack
i.
133
İngiliz Argosu
çok iyi
gradeley
i.
134
İngiliz Argosu
çok iyi
baller status
i.
135
İngiliz Argosu
çok iyi
jolly good
s.
Modern Slang
136
Modern Argo
çok iyi
a bit of alright
s.
137
Modern Argo
çok iyi
all sick
s.
138
Modern Argo
çok iyi
all gravy
s.
139
Modern Argo
çok iyi
a and b the c of d (above and beyond the call of duty)
expr.
140
Modern Argo
çok iyi
all reet
exclam.
"çok iyi"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
çok iyi bir iş
a plum job
i.
2
Genel
çok iyi şans
best of luck
i.
3
Genel
çok iyi bir iş
a plum post
i.
4
Genel
çok iyi işitme
acute hearing
i.
5
Genel
çok iyi kişi
beauty
i.
6
Genel
çok iyi şey
beauty
i.
7
Genel
beysbolda çok sayıda iyi vuruşun yapıldığı oyun
slugfest
i.
8
Genel
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum
potemkin village
i.
9
Genel
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum
potyomkin village
i.
10
Genel
çok iyi şey
the business
i.
11
Genel
çok iyi kimse
the business
i.
12
Genel
çok iyi durumda olan sikke
mint
i.
13
Genel
çok iyi durumda olan damga
mint
i.
14
Genel
çok iyi durumdaki araba
minter
i.
15
Genel
bir şeyi çok iyi bilmek
have something at one's fingertips
f.
16
Genel
çok iyi bir şey olmak
be quite something
f.
17
Genel
çok iyi gitmek
go like a bomb
f.
18
Genel
çok iyi gitmek (işler)
thrive
f.
19
Genel
çok iyi biliyormuş gibi kullanmak (bir sözü)
bandy about
f.
20
Genel
çok iyi gelişmek/büyümek
thrive
f.
21
Genel
-den çok daha iyi bir performans göstermek
outdo
f.
22
Genel
-den çok iyi olmak
outclass
f.
23
Genel
çok iyi olmak
excel
f.
24
Genel
çok iyi bir pozisyonda olmak
fly high
f.
25
Genel
çok iyi öğrenmek
learn something very well
f.
26
Genel
çok iyi bilmek
know something by heart
f.
27
Genel
çok iyi bilmek
know by heart
f.
28
Genel
(şarkı vb) çok daha iyi söylemek
sing much better than
f.
29
Genel
birini çok iyi tanımak
know someone very well
f.
30
Genel
aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak
be great at anything he/she sets one's mind to
f.
31
Genel
çok iyi bir aileden gelmek
come from a very good family
f.
32
Genel
çok iyi dans etmek
dance very well
f.
33
Genel
bir şeyi çok iyi bilmek
know something very well
f.
34
Genel
çok iyi kondisyonda/durumda olmak
be in great shape
f.
35
Genel
çok iyi performans sergilemek
give a very good performance
f.
36
Genel
çok iyi performans göstermek
give a very good performance
f.
37
Genel
bir müzik aletini konuşturmak/çok iyi çalmak
play a musical instrument very well
f.
38
Genel
(rol) çok iyi ve hızlı şekilde yapmak
blaze away
f.
39
Genel
çok iyi atış yapmak
overshoot
f.
40
Genel
çok iyi çalmak
outthieve
f.
41
Genel
çok daha iyi
better by far
s.
42
Genel
çok daha iyi
much better
s.
43
Genel
çok iyi olmayan
unbrilliant
s.
44
Genel
çok iyi durumda
undamaged
s.
45
Genel
çok iyi durumda
undestroyed
s.
46
Genel
çok iyi olmayan
unideal
s.
47
Genel
duyuları çok iyi
sagacious
s.
48
Genel
çok iyi veya başarılı
mega
s.
49
Genel
çok iyi konumda
golden
s.
50
Genel
çok iyi durumda
golden
s.
51
Genel
çok iyi geliştirilmiş veya geniş kapsamlı (beceri)
compleat
s.
52
Genel
çok iyi araştırılmış
ploughed [rare]
s.
53
Genel
çok iyi bilinen
supereminent
s.
54
Genel
çok daha iyi
all the better
zf.
55
Genel
hepsi çok iyi
all too well
zf.
56
Genel
çok iyi bir biçimde
finely
zf.
57
Genel
çok daha iyi
a lot better
zf.
58
Genel
çok iyi değil
after a fashion
zf.
59
Genel
çok iyi bir şekilde
splendidly
zf.
60
Genel
çok iyi bir şekilde
gorgeously
zf.
61
Genel
çok iyi bir şekilde
magnificently
zf.
62
Genel
çok iyi bir şekilde
resplendently
zf.
63
Genel
çok iyi bilinen
famously
zf.
64
Genel
herkesin çok iyi bildiği
famously
zf.
65
Genel
çok iyi bir şekilde
champion [dialect]
zf.
66
Genel
çok iyi bir halde
overwell
zf.
67
Genel
çok iyi şekilde
clever [dialect]
zf.
68
Genel
çok iyi bir şekilde
fine
zf.
69
Genel
çok iyi bir şekilde
first-rate
zf.
70
Genel
çok iyi!
bravissimo
ünl.
Phrasals
71
Öbek Fiiller
(bir şeyde) çok iyi olmak
excel at (something)
f.
72
Öbek Fiiller
(bir şeyde) çok iyi olmak
excel in (something)
f.
Phrases
73
İfadeler
çok iyi/güzel
the berries
expr.
74
İfadeler
çok iyi/güzel
it's the berries
expr.
75
İfadeler
en/çok (komik/iyi/kötü)
quite the (most something)
expr.
76
İfadeler
bu/bu sefer/böyle/şimdi (çok) daha iyi (oldu)
that’s (much) better
expr.
77
İfadeler
ya çok iyi ya da çok kötü sonuçlanan durum
boom or bust
expr.
78
İfadeler
çok iyi derecede ingilizce
excellent command of english
expr.
79
İfadeler
çok iyi bir aşçı
no mean cook
expr.
80
İfadeler
çok daha iyi
much better
expr.
81
İfadeler
çok daha iyi
better still
expr.
82
İfadeler
çok daha iyi
way better
expr.
83
İfadeler
iyi yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir
it's never too late to do well
expr.
84
İfadeler
çok iyi olurdu
(one) could stand (something)
expr.
85
İfadeler
çok daha iyi
heaps better
expr.
86
İfadeler
çok daha iyi
infinitely better
expr.
Proverb
87
Atasözü
bir işte çok iyi bir yere gelmek (yükselmek) istiyorsan en alttan başlayıp adım adım yükselmelisin
he who would climb the ladder must begin at the bottom
Colloquial
88
Konuşma Dili
çok iyi olur
good deal
i.
89
Konuşma Dili
çok iyi/yakın arkadaş
best bud
i.
90
Konuşma Dili
çok iyi örnek
an object lesson
i.
91
Konuşma Dili
çok iyi bilinen bir olay
ancient history
i.
92
Konuşma Dili
çok iyi seviyede
god tier
i.
93
Konuşma Dili
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım
dream team
i.
94
Konuşma Dili
öyle çok iyi (biri veya bir şey) olmama
no bargain
i.
95
Konuşma Dili
çok iyi (biri/bir şey)
hang of a (someone or something)
i.
96
Konuşma Dili
uçuş veya helikopterler konusunda çok iyi olan kimse
rotorhead
i.
97
Konuşma Dili
çok iyi babalık yapan kimse
superdad
i.
98
Konuşma Dili
çok iyi bir iş yapmak
do a hell of a job
f.
99
Konuşma Dili
çok iyi tanımak
know inside out
f.
100
Konuşma Dili
çok iyi nişan almak
have very good aim
f.
101
Konuşma Dili
çok iyi bilmek
know inside out
f.
102
Konuşma Dili
çok iyi tanımak
know someone good
f.
103
Konuşma Dili
işinde çok iyi olmak
be very good at what he/she does
f.
104
Konuşma Dili
çok iyi vakit geçirmek
have the craic
f.
105
Konuşma Dili
koşullar çok iyi olmasa da elinden gelenin en iyisini yapmak
make the best of it
f.
106
Konuşma Dili
çok iyi olmak
be the bomb
f.
107
Konuşma Dili
çok iyi bir performans sergilemek
kill
f.
108
Konuşma Dili
(bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak
have it (all) over someone or something (in something)
f.
109
Konuşma Dili
bir şeyden çok daha iyi olmak
that beats something all to pieces [rural]
f.
110
Konuşma Dili
çok iyi anlaşmak
get along famously (with someone)
f.
111
Konuşma Dili
çok iyi anlaşmak
get on famously [old-fashioned]
f.
112
Konuşma Dili
çok iyi anlaşmak
get along famously [old-fashioned]
f.
113
Konuşma Dili
bir konuda/bir şeyi yapmada çok iyi olmak
be a great one for something/for doing something
f.
114
Konuşma Dili
çok iyi gitmek
be going gangbusters [us]
f.
115
Konuşma Dili
çok iyi/olağanüstü bir performans sergilemek
be on
f.
116
Konuşma Dili
çok iyi/olağanüstü oynamak
be on
f.
117
Konuşma Dili
-i çok iyi bilmek
be well aware that...
f.
118
Konuşma Dili
kopmak (çok iyi olmak)
jump
f.
119
Konuşma Dili
çok iyi olmak
(have) got it going on
f.
120
Konuşma Dili
bir şeyin çok iyi bir örneği olmak
be no mean...
f.
121
Konuşma Dili
çok iyi olmak
slap
f.
122
Konuşma Dili
çok iyi olmak
go hard
f.
123
Konuşma Dili
çok iyi/hoş
butter
s.
124
Konuşma Dili
muhteşem/çok iyi
ducky
s.
125
Konuşma Dili
gerçekten çok iyi
dudical
s.
126
Konuşma Dili
gerçekten çok iyi
real gone
s.
127
Konuşma Dili
çok iyi oyuncularla dolu
loaded [us]
s.
128
Konuşma Dili
çok iyi araştırılmış
plowed [rare]
s.
129
Konuşma Dili
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi)
a hell of a someone or something
zf.
130
Konuşma Dili
çok iyi/aşırı iyi (bir şey veya kişi)
a helluva someone or something
zf.
131
Konuşma Dili
için çok iyi!
bully for!
ünl.
132
Konuşma Dili
senin/onun/onlar için çok iyi
bully for you/him/her/them
ünl.
133
Konuşma Dili
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış
no better than (one) ought to be
expr.
134
Konuşma Dili
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış
no better than (one) should be
expr.
135
Konuşma Dili
çok iyi/sıkı/süper/harika (kişi/şey)
one heck of a (something or someone)
expr.
136
Konuşma Dili
yürü be, çok iyi gidiyorsun!
you're killing it!
expr.
137
Konuşma Dili
çok daha iyi
tant mieux [french]
expr.
138
Konuşma Dili
çok iyi (nasılsın sorusuna cevaben)
peachy keen
expr.
139
Konuşma Dili
çok iyi değil
not-so-good
expr.
140
Konuşma Dili
çok iyi durumda
in the pink
expr.
141
Konuşma Dili
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi
notch above
expr.
142
Konuşma Dili
çok iyi bilinen
in focus
expr.
143
Konuşma Dili
çok iyi anlaşılmış
in focus
expr.
144
Konuşma Dili
çok iyi değil
not much of a
expr.
145
Konuşma Dili
çok daha iyi (olur vb)
so much the better
expr.
146
Konuşma Dili
çok iyi bir biçimde
with a bang
expr.
147
Konuşma Dili
çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi
a notch better
expr.
148
Konuşma Dili
çok iyi!
deal!
expr.
149
Konuşma Dili
kendine çok iyi bak
take very good care of yourself
expr.
150
Konuşma Dili
kendine çok ama çok iyi bak
take very good care of yourself
expr.
151
Konuşma Dili
çok iyi anlaştık
we just clicked
expr.
152
Konuşma Dili
gerçekten çok iyi
wicked bad
expr.
153
Konuşma Dili
(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi
(all) the better to (do something)
expr.
154
Konuşma Dili
çok iyi ya
that's a fine how-de-do
expr.
155
Konuşma Dili
çok iyi ya
that's a fine how-de-do
expr.
156
Konuşma Dili
çok iyi değil
not too hot
expr.
157
Konuşma Dili
çok da iyi değil
not too hot
expr.
158
Konuşma Dili
çok iyi durumda değil
not too hot
expr.
159
Konuşma Dili
pek/çok iyi değil
not too hot
expr.
160
Konuşma Dili
pek/çok iyi durumda değil
not too hot
expr.
161
Konuşma Dili
çok iyi değil
not so hot
expr.
162
Konuşma Dili
çok da iyi değil
not so hot
expr.
163
Konuşma Dili
çok iyi durumda değil
not so hot
expr.
164
Konuşma Dili
pek/çok iyi değil
not so hot
expr.
165
Konuşma Dili
pek/çok iyi durumda değil
not so hot
expr.
166
Konuşma Dili
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi
a (damn) sight better (than somebody/something)
expr.
167
Konuşma Dili
çok daha iyi
a sight better
expr.
168
Konuşma Dili
çok daha iyi
all to the better
expr.
169
Konuşma Dili
çok daha iyi
all to the better
expr.
170
Konuşma Dili
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good job too
expr.
171
Konuşma Dili
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good job too
expr.
172
Konuşma Dili
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good thing too
expr.
173
Konuşma Dili
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good thing too
expr.
174
Konuşma Dili
… olması çok iyi
(it's) a good job/thing (that)
expr.
175
Konuşma Dili
çok iyi dedin
I couldn't have said it better myself
expr.
176
Konuşma Dili
çok olması her zaman iyi değildir
more is less
expr.
177
Konuşma Dili
çok iyi (bilmek/tanımak)
only too well
expr.
178
Konuşma Dili
hem de çok iyi/yakından (bilmek/tanımak)
only too well
expr.
179
Konuşma Dili
çok daha iyi
streets ahead [uk]
expr.
180
Konuşma Dili
bunu (bu iğrenç, rahatsız edici şeyi) söylediğin çok iyi oldu, teşekkürler
thanks for sharing
expr.
181
Konuşma Dili
çok iyi/hoş oldu
that went down a treat
expr.
182
Konuşma Dili
bu çok iyi
that's sweet
expr.
183
Konuşma Dili
çok iyi!
bonus!
exclam.
184
Konuşma Dili
çok iyi ya
how-de-do [us]
exclam.
185
Konuşma Dili
çok iyi iş!
nice work! [uk]
exclam.
Idioms
186
Deyim
çok daha iyi bir plan veya önlem
a trick worth two of that
i.
187
Deyim
çok iyi sahnelenen şey
grandstand play
i.
188
Deyim
çok iyi kimse
a living doll
i.
189
Deyim
iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci
marksman
i.
190
Deyim
(bir şeyde/işte) çok iyi
a past master (in something)
i.
191
Deyim
(bir şeyde/işte) çok iyi
a past master (of something)
i.
192
Deyim
(bir şeyde/işte) çok iyi
a past master (at something)
i.
193
Deyim
görüş açısı/manzarası çok iyi konum
a ringside seat
i.
194
Deyim
görüş açısı/manzarası çok iyi konum
a ringside view
i.
195
Deyim
çok iyi zaman
a whale of a (good) time
i.
196
Deyim
çok iyi bir etki
a world of good
i.
197
Deyim
verilen/harcanan para için çok iyi
a bigger bang for the buck
i.
198
Deyim
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi
a bigger bang for the buck
i.
199
Deyim
birlikte çok iyi vakit geçirilen kimse
boon companion
i.
200
Deyim
çok iyi durumda
fat of the land
i.
201
Deyim
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse
lean, mean (something) machine
i.
202
Deyim
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan şey
potemkin
i.
203
Deyim
bir konuda çok iyi olmak
be a great one for (doing something)
f.
204
Deyim
çok iyi/süper olmak
be (the) bomb
f.
205
Deyim
çok iyi/süper olmak
be the bomb [us]
f.
206
Deyim
(her gerektiğinde) çok çalışarak iyi iş çıkarmak
answer the bell
f.
207
Deyim
mükemmel/çok iyi olmak
be the business
f.
208
Deyim
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak
come off with flying colors
f.
209
Deyim
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak
come through with flying colors
f.
210
Deyim
araları çok iyi olmak
be as thick as thieves
f.
211
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
know something through and through
f.
212
Deyim
bir şeyi çok iyi yapabilmek
have something at one's fingertips
f.
213
Deyim
birinden çok daha iyi olmak
be streets ahead of someone
f.
214
Deyim
birinden çok daha iyi olmak
stand head and shoulders above someone
f.
215
Deyim
bir şeyde çok iyi olmak
be a dab hand
f.
216
Deyim
birine çok kibar/iyi davranmak
kill someone with kindness
f.
217
Deyim
birbirine çok iyi gitmek
be in accord with
f.
218
Deyim
birini çok iyi tanımak
get on a first-name basis with someone
f.
219
Deyim
birbirine çok iyi gitmek
be in tune with
f.
220
Deyim
bir şeyi çok iyi yapıyor/yapabiliyor olmak
have down to a science
f.
221
Deyim
birbirine çok iyi gitmek
be in harmony with
f.
222
Deyim
bir şeyde çok iyi olmamak
be no great shakes
f.
223
Deyim
birini çok iyi tanımak
be on a first-name basis with someone
f.
224
Deyim
bir şeyi çok iyi öğrenmek/anlamak
have (something) down cold
f.
225
Deyim
çok iyi bir iş çıkarmak
make a good fist of doing something
f.
226
Deyim
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak
have red-carpet treatment
f.
227
Deyim
çok iyi gitmek
go down a storm
f.
228
Deyim
çok iyi tanımak
read like a book
f.
229
Deyim
çok iyi başlamak
get off to a flying start
f.
230
Deyim
çok iyi vakit geçirmek
have a whale of a time
f.
231
Deyim
çok iyi bilmek
have at one's fingertips
f.
232
Deyim
çok iyi uymak
fit someone to a t
f.
233
Deyim
çok iyi becerebilmek
have something at one's fingertips
f.
234
Deyim
çok iyi bilmek
know something forwards and backwards
f.
235
Deyim
çok iyi başlamak
be off to a flying start
f.
236
Deyim
çok iyi zaman geçirmek
have a field day
f.
237
Deyim
çok iyi hissetmek
feel like a million dollars
f.
238
Deyim
çok iyi denetlenmek
be well in hand
f.
239
Deyim
çok iyi bilmek
have something at one's fingertips
f.
240
Deyim
çok iyi performans göstermek/sergilemek (sporcu)
play a blinder
f.
241
Deyim
çok iyi bir başlangıç yapmak
be off to a flying start
f.
242
Deyim
çok iyi bilmek
know something inside out
f.
243
Deyim
çok iyi bir başlangıç yapmak
get off to a flying start
f.
244
Deyim
çok mutlu ve iyi hissetmek
be in one's glory
f.
245
Deyim
çok iyi niyetli olmak
not to have a bad bone in one's body
f.
246
Deyim
çok iyi hissetmek
feel like a million bucks
f.
247
Deyim
çok iyi işlemek/çalışmak
work like a charm
f.
248
Deyim
çok iyi konuma gelmek
ride high
f.
249
Deyim
çok iyi bilmek
know where all the bodies are buried
f.
250
Deyim
çok uğraşarak tekrar eski iyi durumuna dönmek
claw one's way back from something
f.
251
Deyim
çok iyi ağırlanmak/karşılanmak
get red-carpet treatment
f.
252
Deyim
çok iyi bilinmek
be on the map
f.
253
Deyim
çok iyi bilmek
know something backwards and forwards
f.
254
Deyim
çok iyi anlamak
read like a book
f.
255
Deyim
çok iyi durumda olmak
live on the fat of the land
f.
256
Deyim
davranışlarını çok iyi tahlil etmek
read like a book
f.
257
Deyim
çok iyi bilmek
know something backwards
f.
258
Deyim
çok iyi bilmek
have a head for
f.
259
Deyim
çok iyi uymak
suit someone to a t
f.
260
Deyim
çok iyi durumda olmak
be in the pink of condition
f.
261
Deyim
kendini çok iyi hissetmek
feel on top of the world
f.
262
Deyim
kendini çok iyi hissetmemek
be feeling a little under the weather
f.
263
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have one's finger on the pulse
f.
264
Deyim
kendisini çok iyi hissetmek
be in a transport of delight
f.
265
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
keep one's finger on the pulse
f.
266
Deyim
kendini çok iyi hissetmemek
feel a little under the weather
f.
267
Deyim
kendisini çok iyi hissetmek
be in a transport of joy
f.
268
Deyim
kitabını yazmış olmak (çok iyi bilmek)
wrote the book on something
f.
269
Deyim
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak
have something down to a fine art
f.
270
Deyim
(ağrı/acı/dert gibi) bir şeye çok iyi gelmek
work wonders with something
f.
271
Deyim
-den çok daha iyi olmak
stand head and shoulders above
f.
272
Deyim
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek
know something only too well
f.
273
Deyim
(diğerlerinden) çok daha iyi olmak
knock spots off somebody/something
f.
274
Deyim
(özellikle deneyimi/yeteneği sayesinde) bir şeyi çok iyi yapmak
have something off to a fine art
f.
275
Deyim
çok iyi bir cinsel deneyim yaşamak
feel the earth move
f.
276
Deyim
çok elverişli/iyi durumda olmak
have an easy time of it
f.
277
Deyim
çok elverişli/iyi konumda olmak
have an easy time of it
f.
278
Deyim
çok iyi özelliklere sahip olmak
have (someone's or something's) good points
f.
279
Deyim
çok iyi anlaşmak
get on famously
f.
280
Deyim
sayılarla arası çok iyi olmak
have a head for figures
f.
281
Deyim
sayılara kafası çok iyi basmak
have a head for figures
f.
282
Deyim
iki şeyi birbirinden çok iyi ayırt etmek
know a hawk from a handsaw
f.
283
Deyim
bir şeyi çok iyi yapmak
do it up brown
f.
284
Deyim
işini çok iyi yapmak
do it up brown
f.
285
Deyim
benzerlerinden çok daha iyi, büyük olmak
be in a different league
f.
286
Deyim
çok iyi bilmek
know full well
f.
287
Deyim
çok iyi farkında olmak
know full well
f.
288
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have/know/get something off pat
f.
289
Deyim
birini çok iyi anlamak/tanımak
get under (one's) skin
f.
290
Deyim
birini çok iyi anlamak/tanımak
get under your skin
f.
291
Deyim
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak
have (something) off pat
f.
292
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have something off pat
f.
293
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have something down pat
f.
294
Deyim
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak
have (something) down pat
f.
295
Deyim
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak
get (something) down pat
f.
296
Deyim
çok iyi ve ayrıntılı bilmek
know like a book
f.
297
Deyim
(birini) çok iyi tanımlamak
get (one) bang to rights
f.
298
Deyim
(biri/bir şey) hakkında çok iyi düşüncelere sahip olmak
think greatly of (someone or something)
f.
299
Deyim
(biri/bir şey) hakkında çok iyi görüşleri olmak
think greatly of (someone or something)
f.
300
Deyim
bir şey yapmanın çok iyi bir yolunu bulmak
have the right idea
f.
301
Deyim
(bir şeyden) çok daha iyi olmak
beat (something) all to pieces
f.
302
Deyim
bir şeyi çok iyi yapmak
knock (something) out of the ballpark
f.
303
Deyim
bir şeyi çok iyi yapmak
knock (something) out of the park
f.
304
Deyim
(bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek
know (something) like the palm of (one's) hand
f.
305
Deyim
çok iyi bir seçim/tercih yapmak
pick a winner
f.
306
Deyim
(bir şeyde) birinden ya da bir şeyden çok iyi olmak
have it (all) over someone or something (in something)
f.
307
Deyim
birinden çok daha iyi olmak
have (got) it all over
f.
308
Deyim
birinden çok daha iyi olmak
have it all over (someone)
f.
309
Deyim
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
be a shining example (of someone or something)
f.
310
Deyim
çok iyi gitmek/olmak
be all roses
f.
311
Deyim
çok iyi gitmek/olmak
be a bed of roses
f.
312
Deyim
yakıt tasarrufu çok iyi olmak
run off smell of an oily rag [australia/new zealand]
f.
313
Deyim
yakıt tasarrufu çok iyi olmak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand]
f.
314
Deyim
çok iyi ve ayrıntılı bilmek
know like a book
f.
315
Deyim
bir şeyi çok iyi yapmak
have something down to a fine art
f.
316
Deyim
bir şeyi çok iyi yapmak
have got something down to a fine art [uk]
f.
317
Deyim
çok iyi bir ünü/şöhreti olmak
bat one thousand
f.
318
Deyim
çok iyi bir özgeçmişi olmak
bat one thousand
f.
319
Deyim
bir şeyde/bir şeyi yapmakta çok iyi olmak
be a dab hand at something/at doing something [uk]
f.
320
Deyim
çok iyi bir örnek olmak
be a shining example
f.
321
Deyim
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
be a shining example (of somebody/something)
f.
322
Deyim
çok iyi bir örnek olmak
be a shining light
f.
323
Deyim
dıştan çok iyi/parlak görünüp içi fos olmak
be all fur coat and no knickers
f.
324
Deyim
çok iyi olmak
be good news
f.
325
Deyim
çok iyi (bir şey) olmak
be no mean (something)
f.
326
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
be streets ahead (of somebody/something) [uk]
f.
327
Deyim
birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak
beat somebody/something hollow
f.
328
Deyim
birini çok iyi olduğu bir alanda/konuda geride bırakmak
beat someone at their own game
f.
329
Deyim
(sınav, müsabaka) çok iyi sonuçlar almak
come through (something) with flying colors
f.
330
Deyim
birine/bir şeye çok iyi gelmek
do somebody/something a world of good
f.
331
Deyim
birine/bir şeye çok iyi gelmek
do somebody/something a power of good
f.
332
Deyim
birine/bir şeye çok iyi gelmek
do someone or something a power of good
f.
333
Deyim
çok iyi öğrenmek/anlamak
have down cold
f.
334
Deyim
çok iyi hissetmek
feel like a million dollars
f.
335
Deyim
çok iyi hissetmek
feel like a million
f.
336
Deyim
(birine) tam/çok iyi uymak
fit (one) to a t
f.
337
Deyim
(birine) tam/çok iyi uymak
fit (someone) like a glove
f.
338
Deyim
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek
get (one's) number
f.
339
Deyim
çok iyi bir başlangıç yapmak
get off to a flyer
f.
340
Deyim
çok iyi başlamak
get off to a flyer
f.
341
Deyim
çok iyi anlaşmak
get along famously [old-fashioned]
f.
342
Deyim
birini çok iyi anlayıp doğru olarak tanımlamak
get someone bang to rights [uk]
f.
343
Deyim
(bir şeyi) çok iyi becermek
have (got) a knack for (something)
f.
344
Deyim
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak
have a ringside seat
f.
345
Deyim
görüş açısı/manzarası çok iyi olmak
have a ringside view
f.
346
Deyim
çok iyi vakit geçirmek
have a whale of a (good) time
f.
347
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have something at your fingertips
f.
348
Deyim
bir şeyi çok iyi yapabilmek
have something at your fingertips
f.
349
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have your finger on the pulse
f.
350
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
get (something) down pat
f.
351
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
have (something) down pat
f.
352
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have/keep your finger on the pulse
f.
353
Deyim
ağzı çok/iyi laf yapmak
kiss the blarney stone
f.
354
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia]
f.
355
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
knock the socks off (someone or something)
f.
356
Deyim
(hepsini/her şeyi) çok iyi bilmek
know (all) too well
f.
357
Deyim
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak
know (someone or something) inside out
f.
358
Deyim
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek
know (someone or something) through and through
f.
359
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) backward [us]
f.
360
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) backward and forward [us]
f.
361
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) forward and backward [us]
f.
362
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) inside and out
f.
363
Deyim
çok iyi bilmek
know backwards and forwards
f.
364
Deyim
çok iyi bilmek
know forwards and backwards
f.
365
Deyim
çok iyi bilmek
know like the palm of hand
f.
366
Deyim
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek
know only too well
f.
367
Deyim
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek
know only too well
f.
368
Deyim
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak
know somebody/something backwards [uk]
f.
369
Deyim
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak
know somebody/something inside out
f.
370
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
know something like the back of your hand
f.
371
Deyim
yakıt tasarrufu çok iyi olmak
run off the smell of an oily rag [australia/new zealand]
f.
372
Deyim
kulağa çok iyi gelmek
sound like a (real) winner
f.
373
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
stand head and shoulders above (someone or something)
f.
374
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
stay head and shoulders above (someone or something)
f.
375
Deyim
çok iyi uymak
suit to a t
f.
376
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
tower head and shoulders above (someone or something)
f.
377
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
tower head and shoulders over (someone or something)
f.
378
Deyim
kafası çok iyi
loaded to the gills
s.
379
Deyim
verilen/harcanan para için çok iyi
bigger bang for the buck
s.
380
Deyim
bu fiyata/bu fiyat için çok iyi
bigger bang for the buck
s.
381
Deyim
(bir şeyde) çok iyi
death on (something)
s.
382
Deyim
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış
down cold
s.
383
Deyim
çok iyi öğrenilmiş/anlaşılmış
down to a fine art
s.
384
Deyim
-de çok iyi
hot on
s.
385
Deyim
(daha çok kadın için) terbiyesiz/iyi terbiye almamış
no better than you should (or ought to) be
s.
386
Deyim
(bir şeyde) çok iyi değil
not so hot at (something)
s.
387
Deyim
(bir şeyde) çok da iyi değil
not so hot at (something)
s.
388
Deyim
çok iyi bir başlangıç yapmış
off to a flying start
s.
389
Deyim
çok iyi başlamış
off to a flying start
s.
390
Deyim
çok iyi şekilde
to (good) advantage
zf.
391
Deyim
çok iyi şekilde
to (better) advantage
zf.
392
Deyim
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade
the best is yet to be
expr.
393
Deyim
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade
the best is yet to come
expr.
394
Deyim
çok iyi bir iş/parti/hikaye
a whale of a (job/party/story)
expr.
395
Deyim
çok kibar ve iyi giyimli erkek çocuğu
little ford fauntleroy
expr.
396
Deyim
çok daha iyi
a heap sight better
expr.
397
Deyim
çok iyi durumda
in top form
expr.
398
Deyim
çok iyi durumda
mint condition
expr.
399
Deyim
çok iyi değil
no great shakes
expr.
400
Deyim
çok iyi yapma
in the groove
expr.
401
Deyim
morali ve sağlığı çok iyi
as fit as a fiddle
expr.
402
Deyim
morali ve sağlığı çok iyi
as fit as a flea
expr.
403
Deyim
her şey çok iyi gidiyor
everything's roses
expr.
404
Deyim
her şey çok iyi gidiyor
everything's (or it's all) roses
expr.
405
Deyim
bu işte çok/iyi para var
there's gold in them there hills
expr.
406
Deyim
bu işte çok/iyi para var
there's gold in them thar hills
expr.
407
Deyim
iyi muameleden çok kötü muamele
more kicks than halfpence [obsolete]
expr.
408
Deyim
çok daha iyi
a (damn) sight better
expr.
409
Deyim
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good job too
expr.
410
Deyim
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good job too
expr.
411
Deyim
(ve) bu çok iyi bir haber
(and) a good thing too
expr.
412
Deyim
(ve) bu çok iyi oldu
(and) a good thing too
expr.
413
Deyim
… çok iyi oldu
(it’s) a good thing (that)...
expr.
414
Deyim
… çok iyi oldu
(it’s) a good job (that)...
expr.
415
Deyim
-de çok iyi
a great one for
expr.
416
Deyim
(bir şey yapmada) çok iyi
a great one for (doing something)
expr.
417
Deyim
-in çok iyi bir örneği
a whale of a …
expr.
418
Deyim
çok iyi (bir şey)
a whale of a (something)
expr.
419
Deyim
çok iyi bildiğin
at your fingertips
expr.
420
Deyim
ya çok iyi ya çok kötü
feast or famine
expr.
421
Deyim
birinden/bir şeyden çok daha iyi
head and shoulders above someone or something
expr.
422
Deyim
çok iyi durumda
in the pink of condition [dated]
expr.
423
Deyim
çok iyi durumda
in the pink of health
expr.
424
Deyim
çok iyi/başarılı
no slouch
expr.
425
Deyim
(bir şeye) rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda
none the worse (for something)
expr.
426
Deyim
'-e rağmen çok zarar görmemiş/iyi durumda
none the worse for
expr.
427
Deyim
kulağa harika/çok iyi geliyor!
sounds like a winner!
expr.
428
Deyim
çok iyi zaman
whale of a time
expr.
429
Deyim
çok iyi/eğlenceli vakit
whale of a time
expr.
Speaking
430
Konuşma
bir çok insan daha iyi görünmek ister
most people want to look better
expr.
431
Konuşma
bir süreliğine izin alsam çok iyi olacak
it's for the best that i take some time off
expr.
432
Konuşma
bu çok iyi bir haber
that is great news
expr.
433
Konuşma
beni çok iyi dinle
you listen to me and you listen well
expr.
434
Konuşma
benim çok iyi dostumdur
he's a very good friend of mine
expr.
435
Konuşma
bir çok insan daha iyi görünmek isterler
most people want to look better
expr.
436
Konuşma
bitki yetiştirmekten çok iyi anlıyorum
I got quite a little green thumb
expr.
437
Konuşma
benim çok iyi dostumdur
she's a very good friend of mine
expr.
438
Konuşma
bu hepimiz için çok iyi
it's good for all of us
expr.
439
Konuşma
bence çok iyi bir fikir değildi
I don't think that was such a good idea
expr.
440
Konuşma
beni çok iyi anlıyor
he/she totally gets me
expr.
441
Konuşma
çok iyi anlaşan iki arkadaştık
we were pretty decent friends
expr.
442
Konuşma
çok iyi vakit geçirdim
I had a lovely time
expr.
443
Konuşma
çok iyi görünüyorsun
you look great
expr.
444
Konuşma
çok iyi olur
that would be great
expr.
445
Konuşma
çok iyi düşün
think long and hard
expr.
446
Konuşma
çok iyi iş çıkartıyorsun
you're doing a great job
expr.
447
Konuşma
çok iyi gidiyorsun
you're doing so great
expr.
448
Konuşma
çok iyi bir dinleyicisin
you're such a good listener
expr.
449
Konuşma
çok teşekkür ederim iyi akşamlar
thank you very much good evening
expr.
450
Konuşma
çok iyi vakit geçirdik
we've had a lovely time
expr.
451
Konuşma
çok iyi vakit geçirdim
I've had a lovely time
expr.
452
Konuşma
çok iyi vakit geçirdik
we had a lovely time
expr.
453
Konuşma
çok iyi olur
that will be great
expr.
454
Konuşma
her şey çok iyi gidiyor
it's all going really well
expr.
455
Konuşma
her şey çok iyi giderken bile
even in the best of times
expr.
456
Konuşma
ingilizceniz çok iyi
your english is very good
expr.
457
Konuşma
ingilizceyi çok iyi konuşamıyorum
I don't speak english very well
expr.
458
Konuşma
ingilizceyi çok iyi bilmiyorum
I don't speak english very well
expr.
459
Konuşma
ingilizcem çok iyi değil
my english is not very well
expr.
460
Konuşma
ingilizceyi çok iyi bilmiyorum
I don't know english very well
expr.
461
Konuşma
işleri çok iyi çekip çeviriyor
she's an excellent manager
expr.
462
Konuşma
ingilizcen çok iyi
your english is very good
expr.
463
Konuşma
o çok iyi bir bahçivandır
she is a very good gardener
expr.
464
Konuşma
kafam çok iyi
I'm so high
expr.
465
Konuşma
onlar çok iyi yemek yapıyorlar
they cook very well
expr.
466
Konuşma
onlar çok iyi yemek yaparlar
they cook very well
expr.
467
Konuşma
onu çok iyi bir yere götürmek istiyorum
I want to take her someplace really nice
expr.
468
Konuşma
olsa çok iyi olur
it would be great if
expr.
469
Konuşma
ona hakkını vermelisin çok iyi bir iş çıkardı
you've really got to hand it to him he has done a fine job
expr.
470
Konuşma
senle ben çok iyi arkadaş olacağız
we're going to be great friends
expr.
471
Konuşma
pek çok insan daha iyi görünmek isterler
most people want to look better
expr.
472
Konuşma
sen çok iyi ingilizce konuşuyorsun
you speak english very well
expr.
473
Konuşma
sizi çok iyi anlıyorum
I understand you very well
expr.
474
Konuşma
son zamanlarda çok iyi
he has been doing real well lately
expr.
475
Konuşma
seni çok iyi anlıyorum
I hear ya on that
expr.
476
Konuşma
pek çok insan daha iyi görünmek ister
most people want to look better
expr.
477
Konuşma
pek çok insan daha iyi görünmek istediklerini söylerler
most people say they want to look better
expr.
478
Konuşma
seni çok iyi anlıyorum
I understand you very well
expr.
479
Konuşma
şimdi çok daha iyi hissediyorum
I feel a lot better now
expr.
480
Konuşma
(iki şeyi karşılaştırırken) çok daha iyi
that beats something all to pieces
expr.
481
Konuşma
(iki şeyi karşılaştırırken) her haliyle çok daha iyi
that beats something all to pieces
expr.
482
Konuşma
(iki şeyi karşılaştırırken) çok daha iyi
that beats all to pieces
expr.
483
Konuşma
(iki şeyi karşılaştırırken) her haliyle çok daha iyi
that beats all to pieces
expr.
484
Konuşma
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm awful with names
expr.
485
Konuşma
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm awful at names
expr.
486
Konuşma
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm terrible at names
expr.
487
Konuşma
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim
I'm terrible with names
expr.
Trade/Economic
488
Ticaret/Ekonomi
çok iyi bir teklif veya anlaşma
megadeal
i.
Politics
489
Siyasal
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı
potemkin village
i.
490
Siyasal
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı
potyomkin village
i.
Insurance
491
Sigortacılık
çok iyi korumalı riziko
highly protected risk
i.
Technical
492
Teknik
çok iyi havalandırılmış şartlar
well-ventilated conditions
i.
493
Teknik
çok iyi fırınlanmış tuğla
clinker
i.
Telecom
494
Telekom
çok iyi mahremiyet
pretty good privacy
i.
Gastronomy
495
Mutfak
çok iyi kalitedeki şarap
grand cru
i.
Agriculture
496
Tarım
durumu çok iyi olan (toprak)
in good heart
expr.
Sport
497
Spor
ribaundda çok iyi olan oyuncu
rebounder
i.
498
Spor
özellikle kritik zamanlarda çok iyi performans gösteren atlet
money player
i.
499
Spor
çok fazla iyi oyuncuya sahip olma
depth [us]
i.
500
Spor
çok iyi yapmak
do jolly well
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of çok iyi
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy