hands on - Türkçe İngilizce Sözlük

hands on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"hands on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 232 sonuç

İngilizce Türkçe
General
hands-on s. uygulamalı
Those involved in hands-on work see further ahead than the rest of us.
Uygulamalı çalışmalara katılanlar hepimizden daha ileriyi görüyorlar.

More Sentences
hands-on training i. uygulamalı eğitim
hands on training i. pratik eğitim
hands on hips i. eller belde
hands-on i. deneyimli olma
lay hands on f. yakalamak (cezalandırmak/dövmek için)
lay one's hands on f. ele geçirmek
lay hands on f. yakalamak
lay hands on f. ele geçirmek
lay hands on f. el atmak
lay one's hands on f. bulmak
get one's hands on f. yakalamak
get one's hands on f. sahip olmak
lay one's hands on f. yakalamak (cezalandırmak/dövmek için)
lay hands on something f. bir şeye el atmak
lay one's hands on f. sahip olmak
lay hands on f. bulmak
be on one's hands f. sorumluluğunda olmak
lay hands on f. zor kullanmak
lay one's hands on f. elde etmek
get one's hands on f. eline geçirmek
got one's hands on f. belirli bir işe alışmak
get one's hands on f. belirli bir işe alışmak
got one's hands on f. belirli bir işe başlamak
get one's hands on f. belirli bir işe başlamak
lay hands on f. -e dokunmak
lay hands on f. -e el sürmek
enable someone to gain hands-on experience f. pratik kazandırmak
hands-on s. aktif katılımlı
hands-on s. pratik
hands-on s. el ile yapılan
hands-on s. dokunma içeren
hands-on s. bir görev veya eylemin gerçekleştirilmesinde aktif rol oynayan yönetici ile ilgili
hands-on s. deneyimli
on one's hands zf. mesuliyeti altında
on all hands zf. her yandan
on one's hands zf. elinde
on one's hands zf. omuzlarında
Phrasals
wipe one's hands on something f. ellerini bir şeyin üzerine silmek
Colloquial
all hands on deck! expr. herkes iş başına!
keep your hands on the wheel expr. ellerin direksiyonda olsun
keep your hands on the wheel expr. ellerini direksiyondan ayırma
all hands on deck! expr. herkes görev başına!
on one's hands expr. sorumluluğunda
Idioms
time on (one's) hands i. boş zaman
time on (one's) hands i. boş vakit
time on hands i. boş zaman
time on hands i. boş vakit
time on your hands i. boş zaman
time on your hands i. boş vakit
lay hands on f. saldırmak
lay hands on f. enselemek
lay hands on f. (papaz) elini başı üstüne koyarak kutsamak
lay hands on f. tecavüz etmek
lay hands on f. öldürmek
lay hands on f. hırpalamak
agree on all hands f. ağız birliği yapmak
lay violent hands on f. aniden yakalamak
lay violent hands on f. birden kapmak
have someone's blood on one's hands f. birini öldürmek
have someone's blood on one's hands f. birinin kanı eline bulaşmış olmak
have time on one's hands f. boş zamanı olmak
shake hands on something f. bir konuda el sıkışmak
have time on one's hands f. boş vakti olmak
have time on one's hands f. elinde zaman olmak
have someone's blood on one's hands f. eli kanlı olmak
have something on one's hands f. eline yapışmak
sit on one's hands f. hiçbir eylemde bulunmamak
get one's hands on f. ele almak
sit on one's hands f. hiçbir şey yapmamak
get one's hands on f. el atmak
have someone's blood on one's hands f. ölümünden sorumlu olmak
sit on its hands f. kayıtsız kalmak
sit on one's hands f. kılını kıpırdatmamak
get one's hands on f. kavramak
sit on one's hands f. parmağını kıpırdatmamak
agree on all hands f. söz birliği yapmak
sit on its hands f. (seyirci) alkışlamamak
have too much time on one's hands f. yeteri kadar/çok zamanı olmak
time lies heavy on somebody's hands f. zaman geçmek bilmemek
time hangs heavy on someone's hands f. zaman geçmek bilmemek
shake hands on something f. ...konusundan el sıkışmak
get one's hands on f. üstüne düşmek
have time on one's hands f. yapacak işi olmamak
sit on their hands f. (seyirci) alkışlamamak
have (one's) hands on (something) f. eliyle (bir şeye) dokunuyor olmak
have (one's) hands on (something) f. eli (bir şeyin) üzerinde olmak
have (one's) hands on (something) f. eliyle (bir şeyi) tutuyor olmak
have (one's) hands on (something) f. (bir şeyi) elde etmek
have (one's) hands on (something) f. (bir şeye) sahip olmak
put (one's) hands on (someone or something) f. (birine/bir şeye) elini koymak
put (one's) hands on (someone or something) f. (birine/bir şeye) eliyle dokunmak
put (one's) hands on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne elini koymak
put (one's) hands on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) eliyle taciz etmek
put (one's) hands on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dokunarak taciz etmek
put (one's) hands on (something) f. (bir şeye) el koymak
put (one's) hands on (something) f. (bir şeyi) elde etmek
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birine/bir şeye/bir hayvana) elini koymak
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birine/bir şeye/bir hayvana) eliyle dokunmak
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birinin/bir şeyin/bir hayvanın) üstüne elini koymak
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) bulmak
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) ele geçirmek
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) yakalamak
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) tutmak
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) eline geçirmek
put one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) yerini tespit etmek
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birine/bir şeye/bir hayvana) elini koymak
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birine/bir şeye/bir hayvana) eliyle dokunmak
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birinin/bir şeyin/bir hayvanın) üstüne elini koymak
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) bulmak
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) ele geçirmek
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) yakalamak
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) tutmak
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) eline geçirmek
lay one's hands on (someone, something, or an animal) f. (birini/bir şeyi/bir hayvanı) yerini tespit etmek
put one's hands on (someone, something) f. (birinin/bir şeyin) yakasına yapışmak
stand on (one's) hands f. ellerinin üstünde durmak
stand on (one's) hands f. amuda kalkmak
stand on (one's) hands f. ellerin üstünde amuda kalkmak
stand on (one's) hands f. ellerinin üstünde baş aşağı dengede durmak
get (one's) hands on (someone) f. (birini) yakalamak
get (one's) hands on (someone) f. (birini) eline geçirmek
get (one's) hands on (something) f. (bir şeyi) ele geçirmek
get (one's) hands on (something) f. (bir şeyi) elde etmek
get (one's) hands on (something) f. (bir şeyi) edinmek
get (one's) hands on (something) f. (bir şeyi) almak
get (one's) hands on (something) f. (bir şeye) ulaşmak
get your hands on someone f. birini yakalayıp/enseleyip cezasını vermek
lay your hands on someone f. birini yakalayıp/enseleyip cezasını vermek
get your hands on something f. bir şeyi ele geçirmek/elde etmek
get your hands on something f. bir şeye el koymak
lay your hands on something f. bir şeyi ele geçirmek/elde etmek
lay your hands on something f. bir şeye el koymak
get/lay your hands on somebody f. birini yakalamak
get/lay your hands on somebody f. birini ele geçirmek
get/lay your hands on somebody f. birini enselemek
get/lay your hands on something f. bir şeyi elde etmek
get/lay your hands on something f. bir şeye sahip olmak
have someone or something on one's hands f. biri/bir şey elinde kalmak
have someone or something on one's hands f. biri/bir şey üstüne kalmak
have blood on hands f. elini kana bulamak
have blood on hands f. eli kana bulanmak
have blood on hands f. birini öldürmek
have blood on hands f. ölümünden sorumlu olmak
have blood on your hands f. elini kana bulamak
have blood on your hands f. eli kana bulanmak
have blood on your hands f. birini öldürmek
have blood on your hands f. ölümünden sorumlu olmak
have someone's blood on your hands f. elini kana bulamak
have someone's blood on your hands f. eli kana bulanmak
have someone's blood on your hands f. birini öldürmek
have someone's blood on your hands f. ölümünden sorumlu olmak
have on hands f. eline yapışmak
have on hands f. elinde (bir şey) olmak
have time on hands f. boş zamanı olmak
have time on hands f. boş vakti olmak
have time on hands f. elinde zaman olmak
have time on hands f. yapacak işi olmamak
have time on your hands f. boş zamanı olmak
have time on your hands f. boş vakti olmak
have time on your hands f. elinde zaman olmak
have time on your hands f. yapacak işi olmamak
put hands on f. elini koymak
put hands on f. eliyle dokunmak
put hands on f. üstüne elini koymak
put hands on f. eliyle taciz etmek
put hands on f. dokunarak taciz etmek
put hands on f. el koymak
put hands on f. elde etmek
sit on your hands f. hiçbir eylemde bulunmamak
sit on your hands f. hiçbir şey yapmamak
sit on your hands f. kılını kıpırdatmamak
sit on your hands f. parmağını kıpırdatmamak
sit on your hands f. kayıtsız kalmak
sit on your hands f. harekete geçmek için doğru zamanı beklemek
sit on your hands f. aceleye getirmemek
time hangs heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmiyor
time hangs heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmemek
time lies heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmiyor
time lies heavy (on your hands) f. zaman geçmek bilmemek
all hands on deck! expr. herkes görev başına!
all hands on deck! expr. herkes iş başına!
on all hands expr. her yandan
on all hands expr. her yönden
on all hands expr. her tarafta
on all hands expr. herkeste
on all hands expr. her yanda
time hangs heavy on someone's hands expr. zaman geçmek bilmiyor
time lies heavy on somebody's hands expr. zaman geçmek bilmiyor
on (one's) hands and knees expr. elleri ve dizleri üzerinde/üzerine
on (one's) hands and knees expr. dört bacak üstünde/üstüne
on (one's) hands and knees expr. diz çökmüş
on (one's) hands and knees expr. yerlere eğilmiş/kapanmış
on (one's) hands and knees expr. yalvarır pozisyonda
on (one's) hands and knees expr. teslim olmuş halde
on (one's) hands and knees expr. boynu bükük halde
on your hands and knees expr. ellerinin ve dizlerinin üstünde/üstüne
on your hands and knees expr. dört bacağının üstünde/üstüne
(someone's) blood is on (one's) hands expr. (birinin) kanı (birinin) ellerinde
(someone's) blood is on (one's) hands expr. (birinin) kanı (birinin) ellerine bulaştı
(someone's) blood is on (one's) hands expr. (birinin) ölümüne (biri) neden oldu
(someone's) blood is on (one's) hands expr. (biri birinin) yüzünden öldü
(someone's) blood is on (one's) hands expr. (birinin) vebali (birinin) boynuna
on somebody's hands expr. elinde (iş)
on somebody's hands expr. elinde yapması gereken (iş)
on somebody's hands expr. sorumluluğunda
on somebody's hands expr. gözetiminde
on somebody's hands expr. sorumluluğu altında
on your hands expr. ilgilenmesi gereken
on your hands expr. çözmesi gereken
on your hands expr. önünde
on your hands expr. elinde yapması gereken (iş)
on your hands expr. elinde
on your hands expr. sorumluluğunda
on your hands expr. gözetiminde
on your hands expr. sorumluluğu altında
time hangs heavy on hands expr. zaman geçmek bilmiyor
time hangs heavy on hands expr. zaman geçmek bilmemek
Trade/Economic
hands-on review i. bir ürünün tanıtımı esnasında yapılan inceleme
hands-on review i. bir ürünün lansmanında yapılan ilk incelemesi
hands-on review i. ilk görüş incelemesi
hands-on review i. ilk inceleme
Technical
hands-on s. manuel
hands-on s. otomatik olmayan
Computer
hands on training i. pratik eğitim
hands on activity i. uygulamalı alıştırma
Informatics
hands-on experience i. pratik deneyim
hands-on experience i. yaparak edinilen deney
hands-on experience i. yaparak edinilen deneyim
Medical
itching on hands i. ellerde kaşıntı
Religious
laying on of hands i. şifacının ellerini hastanın üstüne koyması
laying on of hands i. kutsama sırasında kutsanan kişinin başına elleri koyma