içbükey - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

içbükey



"içbükey" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
içbükey concave s.
General
içbükey cave [obsolete] s.
içbükey hollow s.
içbükey concavous s.
Technical
içbükey concave s.
içbükey dished s.
Construction
içbükey concave s.

"içbükey" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç

Türkçe İngilizce
General
içbükey yüzey concave i.
içbükey-dışbükey concavo-convex i.
içbükey yüzey concavity i.
üst tarafı dışbükey aşağı indikçe içbükey olan mobilya ayağı cabriole i.
içbükey çeyrek küre şeklindeki bir güneş saati hemicycle i.
içbükey yüzey holler i.
içbükey alan holler i.
içbükey hale getirme concavation i.
eğrinin içbükey yüzeyi inside i.
içbükey hale getirmek concave f.
içbükey yüzeyli planoconcave s.
içbükey kenarlı induplicate s.
içbükey yüzü olan hollow s.
içbükey yüzeyi olan hollow s.
(hanedan armaları) içbükey invexed s.
Technical
kaplama tabakasının içbükey yüzü tight side i.
aşağıya içbükey concave downward i.
bir yüzü düz öbürü içbükey plano-concave i.
bir tarafı içbükey bir tarafı dışbükey convexo concave i.
bir tarafı içbükey bir tarafı dışbükey concavo convex i.
düz içbükey mercek planoconcave lens i.
her iki yüzeyi eşit şekilde içbükey veya dışbükey olan bir mercek meniscus lens i.
içbükey yansıtıcı concave reflector i.
içbükey kam sağrı concave cam flank i.
içbükey mercek concave lens i.
içbükey kabuk shell of positive curvature i.
içbükey çokgen concave polygon i.
içbükey vals concave roller i.
içbükey köşe fayansı sanitary shoe i.
içbükey şekil concave shape i.
içbükey silindir concave roller i.
içbükey derzleme key joint pointing i.
içbükey ayna concave mirror i.
içbükey çokyüzlü concave polyhedron i.
içbükey izlenceleme concave programming i.
içbükey ve diğer tarafı dışbükey olan concavo-convex i.
içbükey kesici concave cutter i.
içbükey şişe pinchbottle i.
içbükey lens concave lens i.
içbükey fonksiyon concave function i.
içbükey merdane concave roll i.
yukarıya içbükey concave upward i.
(döküm) geniş açıyla kesişen iki yüzeyi birleştiren içbükey yüzey hollow i.
içbükey yapmak dish f.
bir tarafı düzlem ve diğer tarafı içbükey olan plano-concave s.
bir yönde dışbükey ve diğer yönde içbükey anticlastic s.
dışbükey-içbükey convexo-concave s.
düz içbükey planoconcave s.
dışbükey ve içbükey kenara sahip olan convexo-concave s.
çift içbükey biconcave s.
çift taraflı içbükey concavo-concave s.
her iki yüzü içbükey veya konkav olan biconcave s.
her iki tarafı içbükey olan (mercek) concavo-concave s.
iki tarafı içbükey concavo concave s.
iki yüzeyi de içbükey biconcave s.
iki yüzü içbükey biconcave s.
Computer
içbükey işlev concave function i.
içbükey küme concave set i.
içbükey bozulma pincushion distortion i.
Architecture
klasik mimaride sütun tabanlarında kullanılan içbükey kalıplama trochilus i.
klasik mimaride sütun tabanlarında kullanılan içbükey kalıplama trochilus i.
içbükey kemer cove i.
sütun gövdesiyle başlığın birleştiği noktada esnek geçişi sağlayan içbükey eğrilik apophyge i.
bazı yunan yapılarında dorik sütun başının altındaki içbükey eğrilik hypophyge i.
üstü içbükey kalıp cima i.
üstü içbükey kalıp sima i.
üst bölümü içbükey, alt bölümü dışbükey kat silmesi cyma recta i.
üst bölümü içbükey, alt bölümü dışbükey tepe silmesi cyma recta i.
kavisi içbükey ve dışbükey şekilde devam eden pervaz doucine i.
(özellikle yapı temellerinde) yukarı doğru içbükey kemer invert i.
Construction
harcın sıkıştırılarak içbükey veya v şekline getirildiği duvar derzi tooled joint i.
içbükey profil rendesi hollow plane i.
Furniture
üst taraftan dışbükey aşağı indikçe içbükey olan mobilya ayağı cabriole leg i.
Automotive
içbükey aşınma concave wear i.
içbükey fren kampanası concave drum i.
içbükey köşe kaynağı concave fillet weld i.
Medical
leğen kemiğinin kapsadığı içbükey boşluk pelvis i.
Anatomy
insanda ayak bileği ve ayak tarağı kemiklerinin arasında bulunan içbükey bir ayak kemiği navicular i.
organda oluşan içbükey çöküntü cupping i.
organda içbükey çukurlaşma cupping i.
(omurga) bir yüzeyi düz veya içbükey olup diğer yüzeyi dışbükey olan platycoelian s.
(omurga) bir yüzeyi düz veya içbükey olup diğer yüzeyi dışbükey olan platycoelous s.
(omurga) bir yüzeyi düz veya içbükey olup diğer yüzeyi dışbükey olan platycelian s.
Optics
içbükey yüzeyde yansıyan ışınların yakınsayarak kesiştiği yerde oluşan yüzey caustic surface i.
içbükey ayna parabolic reflector i.
içbükey küresel aynadan oluşan bir objektifi olan optik sistem schmidt system i.
Math
aşağıya içbükey concave downward i.
içbükey çokgen concave polygon i.
içbükey fonksiyon concave function i.
içbükey işlev concave function i.
yukarıya içbükey concave upward i.
Geometry
içbükey doğru ile dışbükey doğrunun birleşiminden oluşan çift eğri cima i.
içbükey doğru ile dışbükey doğrunun birleşiminden oluşan çift eğri cyma i.
içbükey bir doğru ile dışbükey bir doğrunun birleşiminden oluşan çift eğri sima i.
Astronomy
temel bir içbükey ayna ve ikincil bir dışbükey aynanın birleşiminden oluşan yansıtıcı teleskop cassegrain telescope i.
temel bir içbükey ayna ve ikincil bir dışbükey aynanın birleşiminden oluşan yansıtıcı teleskop cassegrainian telescope i.
Zoology
her iki yüzü içbükey (konkav) olan amphicoelian s.
önü ve arkası içbükey olan amphicoelous s.
önü ve arkası içbükey olan amphicelous s.
önü ve arkası içbükey olan amphycoelous s.
Linguistics
belirli fonemleri üretmek için (dilin) yüzeyini içbükey yapmak sulcalise [uk] f.
belirli fonemleri üretmek için (dilin) yüzeyini içbükey yapmak sulcalize [us] f.
Photography
eşit içbükey equal concave i.
içbükey ayna concave mirror i.
Archaic
sütun gövdesiyle başlığın birleştiği noktada esnek geçişi sağlayan içbükey eğrilik scape i.
Engineering
basit mesnetli kirişin ortasında içbükey bükülme oluşturan eğilme momenti sagging moment i.
basit mesnetli kirişin ortasında içbükey bükülme oluşturan eğilme momenti positive bending moment i.
Entomology
böcek kanadının ortasında yer alan, genellikle dışbükey ön kolu ve içbükey arka kolu bulunan sinir media i.