içinden (bir şeyin) - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

içinden (bir şeyin)



"içinden (bir şeyin)" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
içinden (bir şeyin) through ed.

"içinden (bir şeyin)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 87 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir şeyin içinden geçirilen şey pull-through i.
bir şeyin içinden görünebilmek transpare [obsolete] f.
bir şeyin içinden çıkmak pull f.
(bir şeyin) yeniden içinden geçmek repass f.
(bir şeyin) içinden yol açmak pierce f.
(ışık) bir şeyin içinden parlamak pierce f.
(su, hava) bir şeyin içinden geçmek cleave f.
(silah, füze) bir şeyin içinden göndermek put f.
Phrasals
bombayı bir şeyin içinden geçirerek patlatmak bomb through (something) f.
bombayı bir şeyin içinden geçirerek patlatmak bomb through f.
bir şeyin arasından içinden geçmek/geçirmek slip something through f.
(bir şeyin) içinden geçip gitmek crack through (something) f.
(bir şeyin) içinden hızla geçmek cruise through (something) f.
bir şeyin içinden hızla geçmek cruise through f.
bir şeyin içinden aşağı atlamak jump down something f.
bir şeyin içinden atmak toss down f.
(bir şeyi bir şeyin içinden) çıkarmak scoop (something) out of (something else) f.
(bir şeyi bir şeyin içinden) kepçeyle/kaşıkla çıkarmak scoop (something) out of (something else) f.
(bir şeyi bir şeyin içinden) çekip çıkarmak scoop (something) out of (something else) f.
bir şeyi bir şeyin içinden çıkarmak scoop something out of something f.
bir şeyi bir şeyin içinden kepçeyle/kaşıkla çıkarmak scoop something out of something f.
bir şeyi bir şeyin içinden çekip çıkarmak scoop something out of something f.
bir şeyi bir şeyin içinden kepçeyi/kaşığı daldırıp çıkarmak scoop something out of something f.
bir şeyi bir şeyin içinden çıkarmak scoop something out f.
bir şeyi bir şeyin içinden kepçeyle/kaşıkla çıkarmak scoop something out f.
bir şeyi bir şeyin içinden çekip çıkarmak scoop something out f.
bir şeyi bir şeyin içinden kepçeyi/kaşığı daldırıp çıkarmak scoop something out f.
(bir şeyi) bir şeyin içinden zorlayarak çıkarmak prize (something) from f.
(bir şeyi) bir şeyin içinden manivelayla çıkarmak prize (something) from f.
bir şeyin içinden bir şeyi çekmek suck something from something f.
birinin/bir şeyin içinden geçmek go through someone or something f.
hızla bir şeyin içinden geçmek hurtle through something f.
bastırarak (bir şeyin) içinden/yerinden çıkarmak punch out of (something) f.
bir şeyi bastırarak bir şeyin içinden/yerinden çıkarmak punch something out of something f.
bir şeyi bastırarak bir şeyin içinden/yerinden çıkarmak punch something out f.
(bir şeyin içinden araçla) geçmesine yardım etmek steer through (something) f.
bir şeyin içinden araçla geçebilmek steer through something f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çıkarmak take something out of someone or something f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden almak take something out of someone or something f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip çıkarmak take something out of someone or something f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip almak take something out of someone or something f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çıkarmak take something out f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden almak take something out f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip çıkarmak take something out f.
bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çekip almak take something out f.
(bir şeyin) içinden çıkmak nut (something) out f.
güçlükle (bir şeyin) arasından/içinden geçmek strain through (something) f.
bir şeyin içinden bir şeyi temizlemek swab something out of something f.
bir şeyin içinden bir şeyi silerek temizlemek swab something out of something f.
bir şeyin içinden kirleri çıkartmak swab something out of something f.
bir şeyin içinden bir şeyi temizlemek swab something out f.
bir şeyin içinden bir şeyi silerek temizlemek swab something out f.
bir şeyin içinden kirleri çıkartmak swab something out f.
bir şeyin içinden geçirmeye uğraşmak/çalışmak work through f.
bir şeyi bir şeyin/yerin içinden geçirmeye uğraşmak work something through (something) f.
bir şeyi bir şeyin içinden almak fetch something out of something f.
bir şeyi bir şeyin içinden almak fetch something out f.
bir şeyin içinden gözetlemek peek out of something f.
bir şeyin içinden küçük bir kısmı görünmek/belli olmak peek out of something f.
bir şeyin içinden sıyrılıp çıkmak squirrel out of something f.
(bir şeyin/yerin) içinden debelenerek çıkmak worm out of (something or some place) f.
(bir şeyin/bir yerin) içinden/arkasından bir anda ortaya çıkmak burst out of (somewhere or something) f.
birini/bir şeyi bir şeyin içinden/arasından taşımak carry someone or something through something f.
(bir şeyin) içinden (bir şeyi) atmak/çıkarmak clean (something) out of (something) f.
bir şeyi (birinin/bir şeyin) içinden çıkarmak/almak get something out (of someone or something) f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin içinden çıkarmak/almak get someone or something out of someone or something f.
(bir şeyin) içinden bakmak look through (something) f.
(bir şeyin) içinden çıkmak/görünmek peek over (something) f.
(bir şeyin) içinden çıkmak/görünmek peep over (something) f.
(bir şeyin) içinden çıkmak/görünmek peep through f.
(birinin/bir şeyin) içinden geçmek penetrate into (someone or something) f.
(bir şeyin) içinden geçirmek poke through (something) f.
(bir şeyin) içinden koşmak/hızla geçmek race through (something) f.
(bir şeyin) içinden/ortasından geçmek (su) run through (something) f.
(bir şeyin) içinden/ortasından akmak run through (something) f.
(bir şeyin) içinden/ortasından akıp gitmek run through (something) f.
(bir şeyin) içinden seçmek sort through (something) f.
(bir şeyin) arasından/içinden geçmeye çalışmak struggle through (something) f.
(bir şeyin) arasından/içinden geçmek için mücadele vermek struggle through (something) f.
(bir şeyi birinin/bir şeyin) içinden çıkarmak/almak take (something) out of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) içinden geçmek (eleştirerek/kızarak) tear into (someone or something) f.
(bir şeyin) içinden çıkmaya çalışmak wrestle with (something) f.
Idioms
bir şeyin içinden çıkamaz bir hale gelmiş olmak be at a total loss f.
bir şeyin içinden çıkamaz hale gelmiş olmak be at a total loss f.
(bir şeyin içinden/bir şeylerin arasından) yara yara/çarpa çarpa ilerlemek bulldoze (one's) way through (something) f.
bir şeyi yakıp bir şeyden/bir şeyin içinden buharlaştırmak/uçurmak burn something off something f.
Technical
(devreyi) bir şeyin içinden geçmeyip üzerinden atlayacak şekilde ayarlamak bypass f.