in word - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

in word



"in word" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
General
in word expr. beyanda
in word expr. meslekte

"in word" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 129 sonuç

İngilizce Türkçe
General
not to get a word in edgeways f. ağzını açamamak
put in a word f. sözünü kesmek
put in a good word for someone f. biri için iyi şeyler söylemek
take a word in the wrong sense f. yanlış anlamak
put in a word f. araya girmek
have the last word in f. nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda)
be unable to get a word in edgewise f. karşısındakinin fazla konuşmasından dolayı ağzını açamamak
take a word in the wrong sense f. ters anlamak
get a word in edgewise f. söylemeye fırsat bulmak
put in a good word (for someone) f. biri hakkında olumlu şeyler söylemek
not be able get a word in edgewise f. laf ağzında kalmak
not have such a word in one's vocabulary f. lügatında öyle bir kelime olmamak
have no such word in one's vocabulary f. lügatında öyle bir kelime olmamak
get a word in edgewise f. zorla da olsa bir kelam etmek
in a word zf. kısaca söyleyecek olursak
in a word zf. sözün kısası
in a word zf. kısaca
in a word zf. kısacası
in a word zf. yani
in a word zf. bir kelimeyle
in a word zf. tek kelimeyle
in a word zf. sözün özü
in word and deed zf. sözde ve özde
Phrases
in a word zf. kısaca
in a word zf. özetle
in a word zf. kısacası
in a word zf. özet olarak
in a word zf. az ve öz olarak
in a word zf. birkaç sözcükle/kelimeyle
in a word zf. tek kelimeyle
in a word zf. yani
in a word zf. sözün kısası
in a word expr. hulasa
in the strictest sense of the word expr. kelimenin tam anlamıyla
in the strictest sense of the word expr. kelimenin tam manasıyla
in the proper meaning of the word expr. kelimenin tam manasıyla
in the proper meaning of the word expr. kelimenin tam anlamıyla
in the full sense of the word expr. kelimenin tam anlamıyla
Proverb
a word to the wise in enough anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
there is many a true word spoken in jest çoğu doğru söz vardır ki şakacıktan söylenmiştir
there is many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there is many a true word spoken in jest her şakanın altında bir gerçek yatar
many a true word is spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
Idioms
the last word in i. en mükemmel şey
word in someone's ear i. gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı
word in someone's ear i. kulağa fısıldanan söz
word in someone's ear i. kulağına fısıldanmış söz
the last word in i. son moda
a word in (one's) ear i. gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı
a word in (one's) ear i. kulağına fısıldanmış söz
a word in (one's) ear i. kulağa fısıldanan söz
a word in someone's ear [uk] i. gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı
a word in someone's ear [uk] i. kulağına fısıldanmış söz
a word in someone's ear [uk] i. kulağa fısıldanan söz
the last word in (something) i. bir şeyde (teknolojide/konforda) son nokta
the last word in (something) i. (bir şeyin) geldiği son/en iyi nokta
the last word in (something) i. (bir şeyin) en yenisi
the last word in (something) i. (bir şeyin) son modeli
the last word in (something) i. en güncel (bir şey)
the last word in (something) i. en gelişmiş (bir şey)
not get a word in edgeways f. ağzını açamamak
put a good word in for someone f. arka çıkmak
put a good word in for someone f. biri hakkında iyi konuşmak
have a word in somebody's ear f. biriyle özel konuşmak
be the last word in something f. bir şeyde (teknolojide/konforda) son nokta olmak
put a good word in for someone f. birinin lehine konuşmak
put a good word in for someone f. birinin iyiliğine konuşmak
put in a good word for f. birisini destekler nitelikte konuşmak
have a word in somebody's ear f. birisinin kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
put a good word in for someone f. birine destek olmak
put in a good word for somebody with someone f. biri hakkında başka birine olumlu referans vermek
get a word in edgewise f. konuşma/söyleme fırsatı bulmak
can't get a word in edgewise f. söylemeye fırsat bulamamak
get a word in edgeways f. söylemeye fırsat bulmak
can't get a word in edgeways f. söylemeye fırsat bulamamak
put in a good word for someone f. (bir iş için) birine kefil olmak
get the last word in f. (bir konuda) son sözü söylemek
get the final word in f. (bir konuda) son sözü söylemek
put in a good word for f. (birisi hakkında) iyi konuşmak
able to get a word in edgewise f. arada bir iki laf edebilmek
be the last word in (something) f. (bir şeyin) geldiği son/en iyi nokta olmak
be the last word in (something) f. (bir şeyin) en yenisi olmak
be the last word in (something) f. (bir şeyin) son modeli olmak
be the last word in (something) f. en güncel (bir şey) olmak
be the last word in (something) f. en gelişmiş (bir şey) olmak
can't get a word in edgeways f. (özellikle çok konuşan biri yüzünden) konuşmaya fırsat bulamamak
not able to get a word in edgeways f. ağzını açamamak
not able to get a word in edgeways f. fırsat bulup tek kelime edememek
not get a word in edgeways [uk] f. ağzını açamamak
not get a word in edgeways [uk] f. fırsat bulup tek kelime edememek
not get a word in edgewise [us] f. ağzını açamamak
not get a word in edgewise [us] f. fırsat bulup tek kelime edememek
get in the last word f. son sözü söylemek
have a word in (one's) ear f. (biriyle) ayaküstü konuşmak
have a word in (one's) ear f. (biriyle) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak
have a word in (one's) ear f. (biriyle) özel olarak konuşmak
have a word in (one's) ear f. (biriyle/birine) iki çift laf etmek
have a word in (one's) ear f. (birinin) kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
have a word in someone's ear f. (biriyle) ayaküstü konuşmak
have a word in someone's ear f. (biriyle) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak
have a word in someone's ear f. (biriyle) özel olarak konuşmak
have a word in someone's ear f. (biriyle/birine) iki çift laf etmek
have a word in someone's ear f. (birinin) kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
put in a good word (for one) f. (birini) övmek
put in a good word (for one) f. (biri) hakkında güzel/olumlu şeyler söylemek
put in a good word (for one) f. (birini) önermek
put in a good word (for one) f. (birinin) lehine konuşmak
put in a good word (for one) f. (biri) hakkında iyi konuşmak
put in a good word (for one) f. (biri için) kefil olmak
put in a good word for someone/something f. birini/bir şeyi övmek
put in a good word for someone/something f. biri/bir şey hakkında güzel/olumlu şeyler söylemek
put in a good word for someone/something f. birini/bir şeyi önermek
put in a good word for someone/something f. birinin/bir şeyin lehine konuşmak
put in a good word for someone/something f. biri/bir şey hakkında iyi konuşmak
put in a good word for someone/something f. biri/bir şey için kefil olmak
put in a good word for someone/something f. birini/bir şeyi savunmak
put in a good word for someone/something f. birini/bir şeyi en iyi şekilde sunmak
the last word in expr. güncel
Speaking
you haven't said a word in a week expr. bir haftadır tek kelime etmedin
Computer
page layout in microsoft word i. microsoft word sayfa düzeni
fields in word objects i. word nesnelerindeki alanlar
word-wrap text in object expr. metni nesnede kaydır
drop in by word expr. sözcük temelinde bırak
insert word field: fill-in expr. word alanı ekle: doldur