Geçmiş

iyi olmak

"iyi olmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 19 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	iyi olmak	recover f.
2	Genel	iyi olmak	be ok f.
3	Genel	iyi olmak	be all right f.
4	Genel	iyi olmak	get better f.
5	Genel	iyi olmak	get over f.
6	Genel	iyi olmak	bode well f.
7	Genel	iyi olmak	doing well f.
8	Genel	iyi olmak	going well f.
9	Genel	iyi olmak	subsist f.
Colloquial
10	Konuşma Dili	iyi olmak	be doing ok f.
11	Konuşma Dili	iyi olmak	be (just) as well f.
12	Konuşma Dili	iyi olmak	be as well f.
13	Konuşma Dili	iyi olmak	be doing well f.
14	Konuşma Dili	iyi olmak	be feeling okay f.
15	Konuşma Dili	iyi olmak	feeling ok expr.
Idioms
16	Deyim	iyi olmak	have one's tail up f.
17	Deyim	iyi olmak	pick up f.
18	Deyim	iyi olmak	be good news f.
Slang
19	Argo	iyi olmak	be hunky-dory f.

"iyi olmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb)	work out f.
2	Genel	durumu iyi olmak	do well f.
3	Genel	ile arası iyi olmak	be in with f.
4	Genel	araları her zamankinden daha iyi olmak	be on a better footing than ever f.
5	Genel	en iyi durumda olmak	be at one's best f.
6	Genel	alanında iyi olmak	be good at f.
7	Genel	bir işaret olmak (iyi/kötü)	augur f.
8	Genel	daha iyi olmak	got better f.
9	Genel	arası iyi olmak	hit it off f.
10	Genel	biriyle arası iyi olmak	be on good terms with f.
11	Genel	niyeti iyi olmak	mean well f.
12	Genel	iyi örnek olmak	set a good example f.
13	Genel	iyi işler durumda olmak	be in good working order f.
14	Genel	kondisyonu iyi olmak	be in shape f.
15	Genel	durumu iyi olmak	be well off f.
16	Genel	daha iyi bir pozisyona tayin olmak	be promoted f.
17	Genel	daha iyi durumda olmak	be better off f.
18	Genel	daha iyi hissetmesine neden olmak	cause to feel better f.
19	Genel	alanında iyi olmak	be good in field of f.
20	Genel	çok iyi bir şey olmak	be quite something f.
21	Genel	hesabı iyi olmak	be good at figures f.
22	Genel	arası iyi olmak	hit it off with f.
23	Genel	iyi şeyler yok olmak	go by the board f.
24	Genel	kondisyonu iyi olmak	be in shape for f.
25	Genel	kadar iyi olmak	measure up to f.
26	Genel	keyfi iyi olmak	feel well f.
27	Genel	iyi dinlenmiş olmak	going well f.
28	Genel	iyi dinlenmiş olmak	doing well f.
29	Genel	iyi kulağı olmak	have an ear for something f.
30	Genel	iyi kulağı olmak	have a good ear f.
31	Genel	arası iyi olmak	be on good terms with f.
32	Genel	en iyi olmak	be the best f.
33	Genel	bitkilerden iyi anlayan biri olmak	have a green thumb f.
34	Genel	bitkileri iyi yetiştirebilen biri olmak	be a green thumb f.
35	Genel	bitkileri iyi yetiştirebilen biri olmak	have a green thumb f.
36	Genel	bitkilerden iyi anlayan biri olmak	be a green thumb f.
37	Genel	-den çok iyi olmak	outclass f.
38	Genel	çok iyi olmak	excel f.
39	Genel	çok iyi bir pozisyonda olmak	fly high f.
40	Genel	iyi başlangıç yapıp başarılı olmak	shoot ahead f.
41	Genel	iyi anlaşılmış olmak	be well understood f.
42	Genel	iyi durumda olmak	be in good condition f.
43	Genel	birisiyle iyi ilişkiler içinde olmak	be on good terms with someone f.
44	Genel	iyi bir espri anlayışına sahip olmak	have a good sense humor f.
45	Genel	iyi bir espri yeteneğine sahip olmak	have a good sense of humor f.
46	Genel	iyi bir espri anlayışına sahip olmak	have a good sense of humour f.
47	Genel	iyi bir espri yeteneğine sahip olmak	have a good sense of humour f.
48	Genel	çiçek yetiştirme konusunda iyi olmak	have green fingers f.
49	Genel	bitki yetiştirme konusunda iyi olmak	have green fingers f.
50	Genel	iyi bir espri anlayışına sahip olmak	have a good sense of humor f.
51	Genel	iyi bir şöhrete sahip olmak	enjoy a good reputation f.
52	Genel	iyi bir şöhret sahibi olmak	enjoy a good reputation f.
53	Genel	iyi biri olmak	be a good person f.
54	Genel	yatakta iyi olmak	be good in bed f.
55	Genel	kredi notu iyi/yüksek olmak	have a good credit rating f.
56	Genel	bir şeyde iyi olmak	be good at something f.
57	Genel	birinin iyi arkadaşı olmak	be a good friend of someone f.
58	Genel	iyi bir koca olmak	make a good husband f.
59	Genel	sözcüklerle arası iyi olmak	be good with words f.
60	Genel	iyi durumda olmak	be in good shape f.
61	Genel	aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak	be great at anything he/she sets one's mind to f.
62	Genel	matematiği iyi olmak	be good at math f.
63	Genel	iyi çalışma koşullarına sahip olmak	have good working conditions f.
64	Genel	analitik problem çözmede iyi olmak	be good at analytical problem solving f.
65	Genel	sayılarla arası iyi olmak	be good with numbers f.
66	Genel	rakamlarla arası iyi olmak	be good with numbers f.
67	Genel	çok iyi kondisyonda/durumda olmak	be in great shape f.
68	Genel	iyi bir ekip olmak	make a great team f.
69	Genel	topluluk/insanların/kalabalık önünde hitabeti/konuşma yapmakta iyi/olmak	be good at public speaking f.
70	Genel	topluluk/insanların/kalabalık önünde hitabeti/konuşma yapmakta iyi/olmak	excel at public speaking f.
71	Genel	sağlığı iyi olmak	know the score f.
72	Genel	arası iyi olmak	like f.
73	Genel	(birinden veya bir şeyden) daha iyi olmak	ding [dialect] f.
74	Genel	arası iyi olmak	peace f.
75	Genel	iyi bir yolda olmak	shape up f.
76	Genel	nicel ölçümde daha iyi olmak	outgain f.
77	Genel	(bir şeyden) daha iyi puanı olmak	outrate f.
78	Genel	(bir şeyden) daha iyi dereceye sahip olmak	outrate f.
79	Genel	en iyi kalitede olmak	prime f.
80	Genel	rakip olacak kadar iyi olmak	rival f.
Phrasals
81	Öbek Fiiller	(birisinden ya da bir şeyden) daha iyi olmak	tower over f.
82	Öbek Fiiller	(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak	exceed (someone or something) by (something) f.
83	Öbek Fiiller	(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak	exceed someone or something by something f.
84	Öbek Fiiller	sonucu iyi/kötü olmak	come out f.
85	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden belli bir oranda daha iyi olmak	exceed someone or something by something f.
86	Öbek Fiiller	birinden/ bir şeyden bir konuda daha iyi olmak	exceed someone or something in something f.
87	Öbek Fiiller	(birinin) beklediği kadar iyi olmak	live up to (someone's) expectations f.
88	Öbek Fiiller	(birinin) umduğu kadar iyi olmak	live up to (someone's) expectations f.
89	Öbek Fiiller	bir şeyde iyi olmak	excel at f.
90	Öbek Fiiller	bir şeyde birinden bir şeyden daha iyi olmak	surpass someone or something in something f.
91	Öbek Fiiller	benzer (biriyle/bir şeyle) kıyaslandığında yeterince iyi olmak	stack up to someone or something f.
92	Öbek Fiiller	benzer (biriyle/bir şeyle) mukayese edildiğinde onun kadar iyi olmak/ona yetişmek	stack up to someone or something f.
93	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) kadar iyi olmak	stack up to someone or something f.
94	Öbek Fiiller	gayet iyi durumda olmak	perk along f.
95	Öbek Fiiller	kadar iyi olmak	measure up (to) f.
96	Öbek Fiiller	(belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak	exceed by f.
97	Öbek Fiiller	(bir konuda) daha iyi olmak	exceed in f.
98	Öbek Fiiller	(bir şeyde) çok iyi olmak	excel at (something) f.
99	Öbek Fiiller	(bir şeyde) çok iyi olmak	excel in (something) f.
100	Öbek Fiiller	(biriyle) arası iyi olmak	get down with (someone) f.
101	Öbek Fiiller	(biriyle) iyi arkadaş olmak	get on (with someone) f.
102	Öbek Fiiller	(biriyle) arası iyi olmak	get on (with someone) f.
103	Öbek Fiiller	(biriyle) iyi arkadaş olmak	get along (with someone) f.
104	Öbek Fiiller	(biriyle) arası iyi olmak	get along (with someone) f.
105	Öbek Fiiller	bir şeye, probleme, hastalığa iyi gelecek bir şeyi olmak	have something for something f.
106	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) kadar iyi olmak	match up to (someone or something) f.
107	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) kadar iyi olmak	measure up (to someone or something) f.
108	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) daha iyi bir durumda/konumda olmak	remain ahead of (someone or something) f.
109	Öbek Fiiller	kadar iyi olmak	stack up to f.
110	Öbek Fiiller	-de daha iyi olmak	surpass in f.
111	Öbek Fiiller	(bir şeyde) iyi olmak	shine at f.
Phrases
112	İfadeler	(bir şey) olsa iyi olmak	(one) could stand (something) f.
113	İfadeler	(bir şey) olsa iyi olmak	(one) could use (something) f.
Proverb
114	Atasözü	iyi bir örnek olmak öğüt/nasihat vermekten daha etkilidir	a good example is the best sermon
115	Atasözü	güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir	beauty is more than skin deep
116	Atasözü	güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir	beauty is only skin deep
Colloquial
117	Konuşma Dili	kafası dumanlanmak/iyi olmak	get steamed up f.
118	Konuşma Dili	birinin iyi olduğundan emin olmak	make sure someone is all right f.
119	Konuşma Dili	daha iyi olmak	leave standing f.
120	Konuşma Dili	daha iyi bir anne olmak	make a better mother f.
121	Konuşma Dili	daha iyi ayakkabılara ihtiyacı olmak	need better shoes f.
122	Konuşma Dili	işinde çok iyi olmak	be very good at what he/she does f.
123	Konuşma Dili	iyi bir baba olmak	be a good father f.
124	Konuşma Dili	kadar iyi olmak	touch f.
125	Konuşma Dili	yıllandıkça daha iyi olmak	get better with age f.
126	Konuşma Dili	bir şeyde iyi olmak	have game f.
127	Konuşma Dili	kafası iyi olmak	get nutted [uk] f.
128	Konuşma Dili	çok iyi olmak	be the bomb f.
129	Konuşma Dili	iyi güzel olmak	be all very well f.
130	Konuşma Dili	iyi hoş olmak	be all very well f.
131	Konuşma Dili	(birinin bir şey yapması) iyi olmak	behoove (one) to (do something) f.
132	Konuşma Dili	(bir şeyi yapmak biri) için daha iyi olmak	do better to (do something) f.
133	Konuşma Dili	(biri) için iyi/kötü olmak	do somehow for (someone) f.
134	Konuşma Dili	(biri) için iyi olmak	do for (someone) f.
135	Konuşma Dili	işleri iyi olmak	do well for (oneself) f.
136	Konuşma Dili	(bir şeyi yapsa) daha iyi olmak	had (just) as soon (do something) f.
137	Konuşma Dili	(bir şeyi yapması) daha iyi olmak	had (just) as soon (do something) f.
138	Konuşma Dili	(bir şeyi yapsa) daha iyi olmak	would (just) as soon do something f.
139	Konuşma Dili	(bir şeyi yapması) daha iyi olmak	would (just) as soon do something f.
140	Konuşma Dili	gidilecek/takip edilecek en iyi yol olmak	be the way to go f.
141	Konuşma Dili	bir konuda (birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak	have (got) it over (someone or something) f.
142	Konuşma Dili	(bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak	have it (all) over someone or something (in something) f.
143	Konuşma Dili	bir şeyden çok daha iyi olmak	that beats something all to pieces [rural] f.
144	Konuşma Dili	uzun zamandır kullanılmasına rağmen iyi durumda olmak	wear well f.
145	Konuşma Dili	birine karşı iyi/kibar olmak	make nice f.
146	Konuşma Dili	birine karşı iyi/kibar olmak	make nice-nice f.
147	Konuşma Dili	birine karşı iyi/kibar olmak	make nice-nice f.
148	Konuşma Dili	en iyisi/iyi olmak	rule ok f.
149	Konuşma Dili	birinden/bir şeyden daha iyi olmak	top someone or something f.
150	Konuşma Dili	kafası iyi olmak	be in (one's) altitudes [obsolete] f.
151	Konuşma Dili	(bir şeyi yapmak) iyi olmak	be (just) as well (to do something) f.
152	Konuşma Dili	(sadece) iyi arkadaş olmak	be (just) good friends f.
153	Konuşma Dili	bir konuda/bir şeyi yapmada çok iyi olmak	be a great one for something/for doing something f.
154	Konuşma Dili	bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
155	Konuşma Dili	bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
156	Konuşma Dili	yeri güzel, uygun, iyi olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
157	Konuşma Dili	iyi durumda olmak	be laughing f.
158	Konuşma Dili	aslında iyi olmak	be no bad thing (that)... f.
159	Konuşma Dili	iyi ki bir şeyden ayrılmış/çıkmış olmak	be well out of something [uk] f.
160	Konuşma Dili	kopmak (çok iyi olmak)	jump f.
161	Konuşma Dili	çok iyi olmak	(have) got it going on f.
162	Konuşma Dili	(bir şey yapmak) daha iyi olmak	be better off (doing something) f.
163	Konuşma Dili	böylesi daha iyi olmak	be for the best f.
164	Konuşma Dili	sonuçta daha iyi olmak	be for the best f.
165	Konuşma Dili	böylesi daha iyi olmak	be (all) for the best f.
166	Konuşma Dili	sonuçta daha iyi olmak	be (all) for the best f.
167	Konuşma Dili	iyi bir amaç için olmak	be for/in a good cause f.
168	Konuşma Dili	(biri) için yeterince iyi olmak	be good enough for (one) f.
169	Konuşma Dili	(biri/bir şey) için iyi olmak	be good for (someone or something) f.
170	Konuşma Dili	iyi arkadaş olmak	be good friends f.
171	Konuşma Dili	olumlu/iyi bir gelişme olmak	be good going f.
172	Konuşma Dili	olumlu/iyi bir adım olmak	be good going f.
173	Konuşma Dili	olumlu/iyi bir gelişme olmak	be good going f.
174	Konuşma Dili	olumlu/iyi bir adım olmak	be good going f.
175	Konuşma Dili	olumlu/iyi bir gelişme olmak	be not bad going f.
176	Konuşma Dili	olumlu/iyi bir adım olmak	be not bad going f.
177	Konuşma Dili	(biriyle) arası iyi olmak	be in with (someone) f.
178	Konuşma Dili	tam iyi gelecek şey olmak	be just the thing f.
179	Konuşma Dili	aslında iyi olmak	be no bad thing... f.
180	Konuşma Dili	bir şeyin çok iyi bir örneği olmak	be no mean... f.
181	Konuşma Dili	bir şeyde/bir şeyi yapmada iyi olmak	be one for something/for doing something f.
182	Konuşma Dili	(birinden) daha iyi/güçlü olmak	be too much (for somebody) f.
183	Konuşma Dili	bir iyi bir kötü olmak	be up and down f.
184	Konuşma Dili	biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak	be in with somebody f.
185	Konuşma Dili	biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak	keep in with somebody f.
186	Konuşma Dili	biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak	be (well) in with somebody f.
187	Konuşma Dili	biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak	keep (well) in with somebody f.
188	Konuşma Dili	için iyi/kötü olmak	do somehow for f.
189	Konuşma Dili	bir şeyi yapmak iyi olmak	do well to do something f.
190	Konuşma Dili	(bir şeyi) yapması daha iyi olmak	had as soon do f.
191	Konuşma Dili	(bir şeyi) yapsa daha iyi olmak	had as soon do f.
192	Konuşma Dili	(bir şey yapsa) iyi olmak	had better (do something) f.
193	Konuşma Dili	(bir şey yapsa) iyi olmak	had better/best do something f.
194	Konuşma Dili	'-den üstün/daha iyi olmak	have it over f.
195	Konuşma Dili	arası iyi olmak	have way with f.
196	Konuşma Dili	daha iyi huylu olmak	nicen up f.
197	Konuşma Dili	daha iyi olmak	nicen up f.
198	Konuşma Dili	bir şeyle arası iyi olmak	be good with something f.
199	Konuşma Dili	çok iyi olmak	slap f.
200	Konuşma Dili	çok iyi olmak	go hard f.
201	Konuşma Dili	daha iyi olmak için	in order to be better expr.
202	Konuşma Dili	iyi niyetli olmak için zalim ol	be cruel to be kind expr.
203	Konuşma Dili	(bir şeyi yapsam) daha iyi olmak	I'd (just) as soon (as) do something expr.
204	Konuşma Dili	(bir şeyi yapmam) daha iyi olmak	I'd (just) as soon (as) do something expr.
Idioms
205	Deyim	iyi olmakla kötü olmak arasında gidip gelen insan	a jekyll and hyde i.
206	Deyim	iyi olmakla kötü olmak arasında gidip gelen insan	jekyll and hyde i.
207	Deyim	bir konuda çok iyi olmak	be a great one for (doing something) f.
208	Deyim	en iyi kıyafetleriyle olmak	be in full feather f.
209	Deyim	(davanın sonucu) birinin iyi haline bağlı olmak	be upon one's good behavior f.
210	Deyim	araları iyi olmak	be in good with (someone) f.
211	Deyim	çok iyi/süper olmak	be (the) bomb f.
212	Deyim	çok iyi/süper olmak	be the bomb [us] f.
213	Deyim	(birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak	be twice the man/woman that (someone) is f.
214	Deyim	(birinden) bin kat daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak	be twice the man or woman that someone is f.
215	Deyim	daha iyi konumda olmak	be better placed f.
216	Deyim	daha iyi konumu/pozisyonu olmak	be better placed f.
217	Deyim	daha iyi bir yere/konuma/pozisyona sahip olmak	be better placed f.
218	Deyim	daha iyi/uygun bir yer/konum/pozisyon olmak	be better placed f.
219	Deyim	niyeti iyi olmak/kötü olmamak	do (something) for the best f.
220	Deyim	niyeti iyi olmak/kötü olmamak	do/mean something for the best f.
221	Deyim	niyeti iyi olmak/kötü olmamak	mean (something) for the best f.
222	Deyim	daha iyi günler görmüş olmak	have known better days f.
223	Deyim	eskiden daha iyi/daha varlıklı olmak	have known better days f.
224	Deyim	daha iyi günler görmüş olmak	have seen better days f.
225	Deyim	eskiden daha iyi/daha varlıklı olmak	have seen better days f.
226	Deyim	(bir şeyde birinden) daha iyi olmak	make a better fist of (something) f.
227	Deyim	hepsinden daha iyi olmak	tear the rag off the bush [old-fashioned] f.
228	Deyim	mükemmel/çok iyi olmak	be the business f.
229	Deyim	niyeti iyi olmak	come from a good place f.
230	Deyim	olmasa/yapmasa iyi olmak	could do without (something) f.
231	Deyim	olmasa/yapmasa iyi olmak	could/can do without something f.
232	Deyim	araları çok iyi olmak	be as thick as thieves f.
233	Deyim	arası iyi olmak	have a way with someone f.
234	Deyim	birine karşı iyi/nazik olmak	be well disposed toward someone f.
235	Deyim	bir şeyle ilgili iyi bir bakış açısına/görüşe/anlayışa sahip olmak	have a good perspective on something f.
236	Deyim	birine karşı iyi/nazik olmak	be well disposed to someone f.
237	Deyim	bir şeyde çok iyi olmak	be a dab hand f.
238	Deyim	bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmak	be well up on something f.
239	Deyim	bir şeyi gayet iyi biliyor/anlamış olmak	have something down pat f.
240	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	be streets ahead of someone f.
241	Deyim	birinden kat be kat daha iyi olmak	be streets ahead of someone f.
242	Deyim	birinden kat be kat iyi olmak	be streets ahead of someone f.
243	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	stand head and shoulders above someone f.
244	Deyim	birinden kat be kat daha iyi olmak	stand head and shoulders above someone f.
245	Deyim	birinden kat be kat iyi olmak	stand head and shoulders above someone f.
246	Deyim	birine karşı iyi olmak	do right by someone f.
247	Deyim	birinin gözünde iyi olmak	keep in good with someone f.
248	Deyim	birisiyle iyi arkadaş olmak	be on a first-name basis with someone f.
249	Deyim	birisiyle iyi arkadaş olmak	get on a first-name basis with someone f.
250	Deyim	biriyle arası iyi olmak	be on good terms with someone f.
251	Deyim	bir şeyi çok iyi yapıyor/yapabiliyor olmak	have down to a science f.
252	Deyim	daha iyi durumda olmak	have the edge over f.
253	Deyim	daha iyi bir şey olmak	be better off f.
254	Deyim	çok iyi durumda olmak	be in the pink of condition f.
255	Deyim	daha iyi olmak	beat someone into a cocked hat f.
256	Deyim	daha iyi olmak	knock someone into a cocked hat f.
257	Deyim	çok iyi durumda olmak	live on the fat of the land f.
258	Deyim	çok iyi niyetli olmak	not to have a bad bone in one's body f.
259	Deyim	daha iyi olmak	stand head and shoulders above f.
260	Deyim	daha iyi olmak	be better off f.
261	Deyim	diğerlerinden daha iyi olmak	be the cat's whiskers f.
262	Deyim	hala iyi/güçlü durumda olmak	be still going strong f.
263	Deyim	fiziksel olarak iyi (fit) durumda olmak	be in fighting trim f.
264	Deyim	halet-i ruhiyesi iyi olmak	be in the right frame of mind f.
265	Deyim	iyi arkadaşı olmak	be on a first-name basis with someone f.
266	Deyim	iyi bir öğretmen olmak	make good as a teacher f.
267	Deyim	iyi etkisi olmak	bear fruit f.
268	Deyim	iyi dostlar arasında olmak	be in good company f.
269	Deyim	iyi huylu olmak	have one's heart in the right place f.
270	Deyim	iyi ve doğrulardan yana olmak	be on the side of the angels f.
271	Deyim	ilginç/iyi/cazip bir fikir olmak	have a ring to it f.
272	Deyim	iyi yürekli olmak	have a heart of gold f.
273	Deyim	ikinci en iyi olmak	come off second-best f.
274	Deyim	iyi ve dürüst bir insan olmak	be the salt of the earth f.
275	Deyim	iyi ve doğrunun yanında olmak	be on the side of the angels f.
276	Deyim	iyi niyetli olmak	have one's heart in the right place f.
277	Deyim	iyi gününde olmak	in fine feather f.
278	Deyim	iyi arkadaşı olmak	get on a first-name basis with someone f.
279	Deyim	iyi yürekli olmak	have one's heart in the right place f.
280	Deyim	niyeti iyi olmak	mean well f.
281	Deyim	kağıt üzerinde iyi olmak	look good on paper f.
282	Deyim	kelimelerle arası iyi olmak	have a way with words f.
283	Deyim	kafası iyi olmak	be mellow f.
284	Deyim	mücadeleye iyi hazırlanmış olmak	keep one's powder dry f.
285	Deyim	kitabını yazmış olmak (çok iyi bilmek)	wrote the book on something f.
286	Deyim	yapacak daha iyi kazançlı bir işi olmak	have other fish to fry f.
287	Deyim	(diğerlerinden) çok daha iyi olmak	knock spots off somebody/something f.
288	Deyim	(bir şey için) yeteri kadar iyi olmak	make the cut f.
289	Deyim	(birinden) daha iyi bir muameleyi/davranışı hak etmiş olmak	deserve better from someone f.
290	Deyim	yeniden iyi olmak	be up and about f.
291	Deyim	(alıştırma/egzersiz yaparak) bir şeyde iyi olmak	get one's eye in f.
292	Deyim	-den çok daha iyi olmak	stand head and shoulders above f.
293	Deyim	(bir şey için) iyi/ciddi bir şansı olmak	have a fighting chance f.
294	Deyim	ölse daha iyi olacak kadar kötü durumda olmak	be better off dead f.
295	Deyim	bir şeyi yapmada uzman olmak/deneyim sahibi olmak/pratik sahibi olmak/iyi olmak	have something down to a T f.
296	Deyim	çok elverişli/iyi durumda olmak	have an easy time of it f.
297	Deyim	çok elverişli/iyi konumda olmak	have an easy time of it f.
298	Deyim	maddi durumu iyi olmak	eat high off the hog f.
299	Deyim	türünün en iyi örneği olmak	be the living end f.
300	Deyim	yaşayan en iyi örneği olmak	be the living end f.
301	Deyim	çok iyi özelliklere sahip olmak	have (someone's or something's) good points f.
302	Deyim	iyi yanları olmak	have (someone's or something's) good points f.
303	Deyim	iyi niteliklere sahip olmak	have (someone's or something's) good points f.
304	Deyim	iyi yanları olmak	have your good points f.
305	Deyim	iyi özellikleri olmak	have your good points f.
306	Deyim	iyi noktaları olmak	have your good points f.
307	Deyim	iyi yanları olmak	have your plus points f.
308	Deyim	iyi özellikleri olmak	have your plus points f.
309	Deyim	iyi noktaları olmak	have your plus points f.
310	Deyim	(kendince/kendi içinde) iyi yanları olmak	have (someone's or something's) plus points f.
311	Deyim	(kendince/kendi içinde) iyi özellikleri olmak	have (someone's or something's) plus points f.
312	Deyim	(kendince/kendi içinde) iyi özellikleri olmak	have (someone's or something's) plus points f.
313	Deyim	birinin/bir şeyin hakkında iyi bir izlenime sahip olmak	have a good opinion of somebody/something f.
314	Deyim	birinin/bir şeyin hakkında iyi bir fikre sahip olmak	have a good opinion of somebody/something f.
315	Deyim	(bir işi) yapma girişiminde iyi olmak	make a good fist of (something) [uk] f.
316	Deyim	sayılarla arası çok iyi olmak	have a head for figures f.
317	Deyim	yükseklikle arası iyi olmak	have a head for heights f.
318	Deyim	hesap yapmakta iyi olmak	have a (good) head for figures f.
319	Deyim	hesap yapmayla arası iyi olmak	have a (good) head for figures f.
320	Deyim	sayılarla arası iyi olmak	have a (good) head for figures f.
321	Deyim	sayısal zekası iyi olmak	have a (good) head for figures f.
322	Deyim	yükseklikle arası iyi olmak	have a (good) head for heights f.
323	Deyim	iyi hazırlanmış olmak	do (one's) homework f.
324	Deyim	benzerlerinden çok daha iyi, büyük olmak	be in a different league f.
325	Deyim	çok iyi farkında olmak	know full well f.
326	Deyim	(biriyle) iyi olmak	be on (one's) right side f.
327	Deyim	en iyi olmak	reign supreme f.
328	Deyim	bir şey hususunda iyi bir zevke sahip olmak	have good taste in something f.
329	Deyim	aslında iyi olmak	be no bad thing f.
330	Deyim	iyi gün dostu olmak	leap on the bandwagon f.
331	Deyim	hem iyi hem kötü yanı olmak	be a double-edged weapon f.
332	Deyim	hem iyi hem kötü yanı olmak	be a double-edged sword f.
333	Deyim	(futbol) takımların bir devrede iyi diğerinde kötü oynadığı maç olmak	be a game of two halves f.
334	Deyim	ölse daha iyi olmak	be better off dead f.
335	Deyim	(biriyle) arası iyi olmak	be in good odour (with somebody) f.
336	Deyim	(biriyle) arası iyi olmak	be in good odour (with somebody) f.
337	Deyim	(biriyle) ilişkisi iyi olmak	be in good odour (with somebody) f.
338	Deyim	(biriyle) arası iyi olmak	be in good odor with (one) f.
339	Deyim	(biriyle) ilişkisi iyi olmak	be in good odor with (one) f.
340	Deyim	biriyle arası iyi olmak	be in good with someone f.
341	Deyim	biriyle ilişkisi iyi olmak	be in good with someone f.
342	Deyim	biriyle arası iyi olmak	be in with someone f.
343	Deyim	biriyle ilişkisi iyi olmak	be in with someone f.
344	Deyim	biriyle arası iyi olmak	get on someone's good side f.
345	Deyim	biriyle ilişkisi iyi olmak	get on someone's good side f.
346	Deyim	(biri) için iyi olmak	do fine for (someone) f.
347	Deyim	(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak	have the (good) grace to (do something) f.
348	Deyim	(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak	have the (good) grace to do something f.
349	Deyim	(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak	have the courtesy to (do something) f.
350	Deyim	niyeti iyi olmak	mean (something) for the best f.
351	Deyim	(biri/bir şey) hakkında çok iyi düşüncelere sahip olmak	think greatly of (someone or something) f.
352	Deyim	(biri/bir şey) hakkında çok iyi görüşleri olmak	think greatly of (someone or something) f.
353	Deyim	hafızası iyi olmak	have a long memory f.
354	Deyim	iyi/doğru düşünmüş olmak	have the right idea f.
355	Deyim	bir tık daha iyi olmak	be a huckleberry above a persimmon f.
356	Deyim	benzerlerinden daha iyi olmak	be a huckleberry above a persimmon f.
357	Deyim	(bir şeyden) çok daha iyi olmak	beat (something) all to pieces f.
358	Deyim	(bir şeyde) birinden ya da bir şeyden çok iyi olmak	have it (all) over someone or something (in something) f.
359	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	have (got) it all over f.
360	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	have it all over (someone) f.
361	Deyim	bir şeyin iyi/değerli olduğuna inancı tam olmak	be a firm believer in (something) f.
362	Deyim	bir şeyin iyi/değerli olduğuna inancı tam olmak	be a great/firm believer in something f.
363	Deyim	(birinin) beklediğinden iyi olmak	come as a revelation (to somebody) f.
364	Deyim	(birinin) beklediğinden iyi olmak	come as a revelation (to somebody) f.
365	Deyim	(birinin) beklediğinden iyi olmak	be a revelation (to somebody) f.
366	Deyim	(birinin) beklediğinden iyi olmak	be a revelation (to somebody) f.
367	Deyim	(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak	be a shining example (of someone or something) f.
368	Deyim	iyi biri olmak	be a sport f.
369	Deyim	iyi huylu olmak	be a sport f.
370	Deyim	çok iyi gitmek/olmak	be all roses f.
371	Deyim	çok iyi gitmek/olmak	be a bed of roses f.
372	Deyim	üstü başı/giydikleri/görünüşü iyi olmak	be well turned out f.
373	Deyim	ellerini kullanmada/elleriyle çalışmada iyi olmak	be good with (one's) hands f.
374	Deyim	sesi iyi olmak/gelmek	be in good voice f.
375	Deyim	bir konuda rahat/iyi olmak	be on firm ground f.
376	Deyim	bir şeyde iyi olmak	be strong on something f.
377	Deyim	üstü başı/giydikleri/görünüşü iyi olmak	be well turned out f.
378	Deyim	kafası iyi olmak	have an edge on f.
379	Deyim	yakıt tasarrufu çok iyi olmak	run off smell of an oily rag [australia/new zealand] f.
380	Deyim	yakıt tasarrufu çok iyi olmak	run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] f.
381	Deyim	iyi bir fikri olmak	have a point (there) f.
382	Deyim	o kadar iyi olmak	amount to much f.
383	Deyim	pek iyi olmak	amount to much f.
384	Deyim	o kadar iyi olmak	amount to much f.
385	Deyim	pek iyi olmak	amount to much f.
386	Deyim	çok iyi bir ünü/şöhreti olmak	bat one thousand f.
387	Deyim	çok iyi bir özgeçmişi olmak	bat one thousand f.
388	Deyim	iyi durumda olmak	be (as) sound as a dollar f.
389	Deyim	iyi bir durumda olmak	be (something) to the good f.
390	Deyim	bir şeyde/bir şeyi yapmakta çok iyi olmak	be a dab hand at something/at doing something [uk] f.
391	Deyim	hem iyi hem kötü yanı olmak	be a double-edged sword f.
392	Deyim	hem iyi hem kötü yanı olmak	be a double-edged weapon f.
393	Deyim	hem iyi hem kötü olmak	be a mixed blessing f.
394	Deyim	beklenenden iyi olmak	come as a revelation (to somebody) f.
395	Deyim	beklenenden iyi olmak	be a revelation (to somebody) f.
396	Deyim	çok iyi bir örnek olmak	be a shining example f.
397	Deyim	(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak	be a shining example (of somebody/something) f.
398	Deyim	çok iyi bir örnek olmak	be a shining light f.
399	Deyim	her zamankinden daha iyi olmak	be above par f.
400	Deyim	iyi ve hayat dolu olmak	be alive and kicking f.
401	Deyim	iyi ve hayat dolu olmak	be alive and well f.
402	Deyim	dıştan çok iyi/parlak görünüp içi fos olmak	be all fur coat and no knickers f.
403	Deyim	iyi huylu olmak	be as good as gold f.
404	Deyim	iyi durumda olmak	be as good as new f.
405	Deyim	iyi bir amaç için olmak	be for a good cause f.
406	Deyim	iyi bir amaç için olmak	be (all) in a good cause f.
407	Deyim	iyi bir amaç için olmak	be (all) for a good cause f.
408	Deyim	iyi haber olmak	be good news f.
409	Deyim	çok iyi olmak	be good news f.
410	Deyim	(biri/bir şey) için iyi olmak	be good news (for somebody/something) f.
411	Deyim	(biri/bir şey) için iyi haber olmak	be good news (for somebody/something) f.
412	Deyim	ellerini kullanmada/elleriyle çalışmada iyi olmak	be good with your hands f.
413	Deyim	iyi niyetli olmak	be in a good cause f.
414	Deyim	iyi bir amacı olmak	be in a good cause f.
415	Deyim	kondisyonu iyi olmak	be in good condition f.
416	Deyim	biriyle arası iyi olmak	be in good odour with someone f.
417	Deyim	biriyle ilişkisi iyi olmak	be in good odour with someone f.
418	Deyim	sesi iyi olmak	be in good voice f.
419	Deyim	arası iyi olmak	be in good odour f.
420	Deyim	(biriyle) arası iyi olmak	be in good odour (with somebody) f.
421	Deyim	yeni ve iyi durumda olmak	be in mint condition f.
422	Deyim	iyi durumda olmak	be in good shape f.
423	Deyim	durumu iyi olmak	be in tall cotton f.
424	Deyim	tam iyi gelecek şey olmak	be just what the doctor ordered f.
425	Deyim	çok iyi (bir şey) olmak	be no mean (something) f.
426	Deyim	(bir şeyde/bir şeyi yapmakta) iyi olmak	be no slouch (at something/at doing something) f.
427	Deyim	(biriyle) arası iyi olmak	be on good terms (with somebody) f.
428	Deyim	(biriyle) ilişkisi iyi olmak	be on good terms (with somebody) f.
429	Deyim	(biriyle) iyi ilişkiler içinde olmak	be on good terms (with somebody) f.
430	Deyim	(biriyle) arası iyi olmak	be on friendly terms with (someone) f.
431	Deyim	iyi durumda olmak	be onto a good thing f.
432	Deyim	iyi bir konumda olmak	be onto a good thing f.
433	Deyim	kazancı/karı iyi olmak	be onto a good thing f.
434	Deyim	iyi durumda/konumda olmak	be onto something f.
435	Deyim	durumu iyi olmak	be sitting pretty f.
436	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	be streets ahead (of somebody/something) [uk] f.
437	Deyim	geldiği son/en iyi nokta olmak	be the last word f.
438	Deyim	(bir şeyin) geldiği son/en iyi nokta olmak	be the last word in (something) f.
439	Deyim	(birinin/bir şeyin) iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak	be the making of (someone or something) f.
440	Deyim	birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak	be the making of somebody/something f.
441	Deyim	birinin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak	be the making of someone f.
442	Deyim	birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak	be the making of someone/something f.
443	Deyim	bin kat daha iyi biri olmak	be twice the man/woman f.
444	Deyim	bin kez daha iyi biri olmak	be twice the man/woman f.
445	Deyim	(birinden) bin kat daha iyi olmak	be twice the man/woman that (someone) is f.
446	Deyim	(birinden) kat be kat daha iyi/üstün olmak	be twice the man/woman that (someone) is f.
447	Deyim	her zamankinden daha iyi olmak	be up to par f.
448	Deyim	her zamankinden daha iyi olmak	be above par f.
449	Deyim	(biriyle) iyi arkadaş olmak	be well in (with somebody) f.
450	Deyim	(önemli biriyle) ilişkisi/arası iyi olmak	be well in (with somebody) f.
451	Deyim	(önemli biriyle) iyi ilişkiler içinde olmak	be well in (with somebody) f.
452	Deyim	iyi durumda olmak	be well off f.
453	Deyim	konumu iyi olmak	be well placed f.
454	Deyim	yeri iyi olmak	be well placed f.
455	Deyim	iyi yerde olmak	be well placed f.
456	Deyim	iyi bir konumda olmak	be well placed f.
457	Deyim	iyi konumlandırılmış olmak	be well placed f.
458	Deyim	iyi yere dükkan açmış olmak	be well placed f.
459	Deyim	giydikleri iyi olmak	be well turned out f.
460	Deyim	avantajlı, iyi bir konumda olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
461	Deyim	konumu iyi, uygun olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
462	Deyim	yeri iyi, uygun olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
463	Deyim	iyi, uygun yerde olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
464	Deyim	iyi, uygun bir konumda olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
465	Deyim	iyi, uygun konumlandırılmış olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
466	Deyim	iyi yere dükkan açmış olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something f.
467	Deyim	iyi yaptığı bir iş olmak	be your strong point f.
468	Deyim	iyi yaptığı bir iş olmak	be your strong suit f.
469	Deyim	kafası iyi olmak	be/have one over the eight f.
470	Deyim	birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak	beat somebody/something hollow f.
471	Deyim	birinden/bir şeyden açık ara daha iyi olmak	beat somebody/something hollow f.
472	Deyim	iyi bir çift olmak	make beautiful music together f.
473	Deyim	birinin yapması iyi olmak	behoove one to do f.
474	Deyim	(bir şeyi) unutsa iyi olmak	can kiss (something) goodbye f.
475	Deyim	(birinin/bir şeyin) iyi gününde kötü gününde destekçisi olmak/arkasında olmak	cast (one's) lot with (someone or something) f.
476	Deyim	-in iyi gününde kötü gününde destekçisi olmak/arkasında olmak	cast (one's) lot with f.
477	Deyim	iyi günde kötü günde destekçisi olmak/yanında olmak	cast one's lot with f.
478	Deyim	ikinci en iyi olmak	come off second best f.
479	Deyim	yapacak daha iyi bir işi olmak	have better/bigger/other fish to fry f.
480	Deyim	yapacak daha iyi bir işi olmak	have better fish to fry f.
481	Deyim	(biriyle) arası iyi olmak	get in good with (someone) f.
482	Deyim	(alıştırma/egzersiz yaparak) bir şeyde iyi olmak	get your eye in [uk] f.
483	Deyim	(bir konuda birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak	have (got) it over (someone or something) in (something) f.
484	Deyim	(biri/bir şey) hakkında iyi bir izlenime sahip olmak	have a good opinion of (someone or something) f.
485	Deyim	(biri/bir şey) hakkında iyi bir fikre sahip olmak	have a good opinion of (someone or something) f.
486	Deyim	iyi bir fikri olmak	have a point f.
487	Deyim	görüş açısı/manzarası çok iyi olmak	have a ringside seat f.
488	Deyim	görüş açısı/manzarası çok iyi olmak	have a ringside view f.
489	Deyim	ile arası iyi olmak	have a way with f.
490	Deyim	biriyle/bir şeyle arası iyi olmak	have a way with someone or something f.
491	Deyim	iyi kulağı olmak	have an ear for f.
492	Deyim	(müzik) kulağı iyi olmak	have an ear for f.
493	Deyim	için iyi kulağı olmak	have an ear for f.
494	Deyim	bir şey gözü (iyi) olmak	have an eye for something f.
495	Deyim	bir şeyde iyi olmak	have an eye for something f.
496	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha iyi durumda olmak	have an edge over (someone or something) f.
497	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha iyi durumda olmak	have the edge over (someone or something) f.
498	Deyim	iyi niyetli olmak	have heart in the right place f.
499	Deyim	iyi huylu olmak	have heart in the right place f.
500	Deyim	bir şeyi yapacak kadar iyi olmak	have the grace to do something f.