Geçmiş

kötü gelmek

"kötü gelmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Idioms
1	Deyim	kötü gelmek	have a bad effect (on someone) f.
2	Deyim	kötü gelmek	have a bad effect f.

"kötü gelmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 42 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	en kötü aşamaya gelmek	touch bottom f.
2	Genel	başına kötü bir şey gelmek	get in trouble f.
3	Genel	başına kötü bir şey gelmek	get into hot water f.
4	Genel	daha da kötü hale gelmek	become worse f.
5	Genel	daha da kötü bir hale gelmek	become worse f.
6	Genel	midesine kötü gelmek	upset someone's stomach f.
7	Genel	başına kötü bir şey gelmek	something bad happen to f.
8	Genel	başına kötü bir şey gelmek	misfall f.
9	Genel	kötü bir taklit haline gelmek	degenerate f.
10	Genel	daha da kötü hale gelmek	disimprove f.
11	Genel	başa gelmek (kötü bir şey)	happen to f.
Phrasals
12	Öbek Fiiller	(kötü bir durum) başına gelmek	fall on f.
13	Öbek Fiiller	(kötü bir durum) başına gelmek	fall upon f.
14	Öbek Fiiller	(kötü bir şeyin/durumun) hemen üstesinden gelmek	rebound from (someone or something) f.
15	Öbek Fiiller	kötü şartlardan gelmek/doğmak	arise from something f.
16	Öbek Fiiller	kötü şartlardan gelmek/doğmak	arise out of something f.
17	Öbek Fiiller	kötü şartlardan gelmek/doğmak	arise out of (something) f.
18	Öbek Fiiller	olumsuz/kötü (birine/bir şeye) karşı güçlü hale gelmek/getirmek	steel (someone or oneself) against (someone or something) f.
Colloquial
19	Konuşma Dili	bir şeye kötü gelmek	death on something f.
20	Konuşma Dili	sonu kötü gelmek	come to a bad end f.
21	Konuşma Dili	başına kötü şeyler gelmek üzere	in for something expr.
Idioms
22	Deyim	başına kötü/olumsuz bir şey gelmek	woe betide somebody f.
23	Deyim	başına kötü/olumsuz bir şey gelmek	woe be unto somebody f.
24	Deyim	burnuna kötü kokular gelmek	smell fishy f.
25	Deyim	gitgide daha kötü bir duruma gelmek	go from bad to worse f.
26	Deyim	kötü bir noktaya gelmek	come to a pretty pass f.
27	Deyim	midesine kötü gelmek	disagree with someone f.
28	Deyim	(bir şeye) kötü gelmek	be death on (someone or something) f.
29	Deyim	(bir şeye) kötü gelmek	be death on (something) f.
30	Deyim	sesi kötü gelmek	be in poor voice f.
31	Deyim	sesi kötü olmak/gelmek	be in poor voice f.
32	Deyim	(birine) kötü bir zamanda denk gelmek	catch (one) at a bad time f.
33	Deyim	(birinin) kötü bir zamanına denk gelmek	catch (one) at a bad time f.
34	Deyim	(birine) kötü bir zamanda denk gelmek	catch (one) on the hop f.
35	Deyim	(birinin) kötü bir zamanına denk gelmek	catch (one) on the hop f.
36	Deyim	kötü bir zamanda denk gelmek	catch at a bad time f.
37	Deyim	kötü bir zamanına denk gelmek	catch at a bad time f.
38	Deyim	(kötü bir durumla) yüz yüze gelmek	come face to face with something f.
39	Deyim	(kötü bir durumla) karı karşıya gelmek	come face to face with something f.
40	Deyim	(birine/bir şeye) kötü gelmek	have a bad effect (on someone or something) f.
41	Deyim	en kötü aşamaya gelmek	touch (rock) bottom [uk] f.
Archaic
42	Eski Kullanım	daha kötü hale gelmek	worse f.