kıyafetler - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kıyafetler



"kıyafetler" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kıyafetler raiment i.
Textile
kıyafetler garmenture i.
Slang
kıyafetler silks i.
kıyafetler vines [dated] i.
British Slang
kıyafetler garm i.

"kıyafetler" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 90 sonuç

Türkçe İngilizce
General
su geçirmez kıyafetler waterproof clothing i.
biyolojik tehlikelere dayanıklı kıyafetler biohazard gear i.
sivil kıyafetler civilian clothes i.
resmi kıyafetler formal clothes i.
gündelik kıyafetler casual clothes i.
gündelik kıyafetler street clothes i.
marka giysiler/kıyafetler designer clothing i.
kalın kıyafetler warm/heavy clothing i.
kalın kıyafetler thick clothes i.
günlük kıyafetler regular clothes i.
daracık kıyafetler skin-tight clothes i.
daracık kıyafetler skin-tight garments i.
Şık kıyafetler ile spor parçaları bir arada kullanma ile başlayan bir moda akımı athleisure i.
önceden sevilen kıyafetler pre-loved clothes i.
rahat ve spor kıyafetler giyen, işçi sınıfından genç kimse charver i.
evde giymeye uygun gündelik, rahat kıyafetler loungewear i.
komik kıyafetler silly outfit i.
yeni kıyafetler giymiş birinden alınan içecek veya içecek parası bevarage [dialect] [uk] i.
özel tasarım kıyafetler haute couture i.
en güzel kıyafetler braw i.
küllü veya sabunlu suya basılan kıyafetler buck [dialect] [uk] i.
dans ve sporda giyilen kıyafetler dancewear i.
özel kıyafetler giyme dressing-up i.
dini kıyafetler clericals i.
(genellikle uygun sembol ve kıyafetler kullanılarak) resmi yetki verme investiture i.
ipek dantelden yapılan kıyafetler pearlings [scotland] i.
bir ülkenin/grubun yöresine ait geleneksel kıyafetler costume i.
hoş kıyafetler pretties i.
çekici kıyafetler pretties i.
özel güne saklanan kıyafetler sunday clothes i.
şık kıyafetler finery i.
ipek kıyafetler giydirmek silken f.
geleneksel kıyafetler giymiş habited s.
gevşek ve çözülmüş kıyafetler giymiş unbraced [obsolete] s.
kıyafetler ile ilgili habilatory s.
beyaz kıyafetler giymiş white s.
eski kıyafetler giymiş old [obsolete] s.
şık veya resmi kıyafetler giymeyi seven dressy s.
karşı cinse özgü kıyafetler giymiş cross-dressed s.
Phrasals
(birini/bir şeyi) başka kıyafetler, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture (someone or something) inside of (something) f.
(birini/bir şeyi) başka kıyafetler, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture (someone or something) in (something) f.
birini kıyafetler içerisinde düşünmek/hayal etmek picture someone in something f.
Colloquial
birbiriyle uyumsuz kıyafetler giyip gülünç duruma düşen fashion faux pas i.
uzun etek, bol/salaş kıyafetler ve rahat ayakkabılar giyen makyajsız tarz boheme i.
sahip olunan en güzel kıyafetler dress-ups i.
trend kıyafetler giyerek ortamlarda poz kesen kimse poser i.
Idioms
gösterişli kıyafetler giymiş kimse pox doctor's clerk [uk/australia] i.
göz alıcı/cafcaflı kıyafetler giymiş kimse pox doctor's clerk [uk/australia] i.
en güzel/şık kıyafetler sunday best i.
son derece şık/dikkat çekici kıyafetler fine feathers i.
en güzel kıyafetler roast-meat clothes [obsolete] i.
şık kıyafetler roast-meat clothes [obsolete] i.
çarpıcı kıyafetler giymek be dressed to kill f.
çarpıcı kıyafetler giymek dress to kill f.
yırtık pırtık kıyafetler giyinen out at the heel s.
yırtık pırtık kıyafetler giyinen out at the heels s.
gösterişli kıyafetler giymiş (all) done up like a pox doctor's clerk [uk/australia] s.
göz alıcı/cafcaflı kıyafetler giymiş (all) done up like a pox doctor's clerk [uk/australia] s.
gösterişli kıyafetler giymiş (all) dressed up like a pox doctor's clerk [uk/australia] s.
göz alıcı/cafcaflı kıyafetler giymiş (all) dressed up like a pox doctor's clerk [uk/australia] s.
çarpıcı kıyafetler giyinmiş dressed to kill expr.
çarpıcı kıyafetler giyinmiş dressed up fit to kill expr.
çarpıcı kıyafetler giyinmiş dressed fit to kill expr.
güzel/şık kıyafetler giymiş in full feather expr.
Textile
dikenlere karşı korumalı kıyafetler thornproofs i.
şehir yaşamına uygun kıyafetler townwear i.
kadınlar için tasarlanmış kıyafetler woman's clothing i.
ince muşambadan yapılan kıyafetler oilskins i.
gamseleden yapılan kıyafetler oilskins i.
bebekler için tulum veya zıbın gibi tek parça kıyafetler yapan bir giyim markası onesie® i.
bebekler için tulum veya zıbın gibi tek parça kıyafetler yapan bir giyim markası onesies® i.
bebekler ve küçük çocukların giydiği tulum veya zıbın gibi tek parça kıyafetler onesies i.
tamamen aynı malzemeden yapılan kıyafetler dittoes [uk] i.
tamamı aynı renk kıyafetler dittoes [uk] i.
ipek dantelden yapılan kıyafetler pearlins i.
ipek dantelden yapılan kıyafetler pearlins i.
birlikte giyilecek şekilde uyumlu renklerde olan kıyafetler coordinates i.
tatilde veya sıcak havada giyilen ince salaş kıyafetler cruiserwear i.
şişman erkek çocuklarına uygun boyutta kıyafetler giyen husky s.
polyester kıyafetler içeren polyester s.
Marine
denizcilerin sıcak iklimlerde giydiği hafif kıyafetler ducks i.
denizcilere satılan kıyafetler slops i.
Social Sciences
kendisine doğumda atanmış cinsiyeti reddetmeden farklı bir cinsiyetle özdeşleştirilen kıyafetler giymekten keyif alan kişi cross-dresser i.
(mod alt kültüründe) pahalı kıyafetler giyen kibar kimse smoothie i.
Religious
görevde bulunan din adamlarının giydiği kıyafetler canonicals i.
Sport
(krikette) beyaz kıyafetler whites i.
Slang
gündelik spor kıyafetler giyen, işçi sınıfından genç kadın nedette i.
feminen kıyafetler giyip makyaj yapmak (erkek) queen up i.
British Slang
genellikle karşı cins tarafından giyilen kıyafetler giymekten hoşlanan kimse gender bender i.
Modern Slang
instagram'da kızların modaya uygun kıyafetler giydirilmiş oyuncak bebeklerinin fotoğraflarını paylaştıkları bir etiket agig (american girl instagram) i.