odaklanmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

odaklanmak



"odaklanmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 22 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
odaklanmak focus f.
odaklanmak concentrate f.
General
odaklanmak knuckle down f.
odaklanmak focus on f.
odaklanmak set sight on something f.
odaklanmak stay focused f.
odaklanmak center upon f.
odaklanmak focalize f.
odaklanmak focalise f.
odaklanmak key f.
odaklanmak glom f.
odaklanmak direct f.
odaklanmak concentre f.
odaklanmak fixate f.
odaklanmak put f.
Phrasals
odaklanmak hone in on f.
odaklanmak key in f.
odaklanmak zoom in (on someone or something) f.
odaklanmak pan in (on someone or something) f.
odaklanmak follow along f.
Colloquial
odaklanmak boogie f.
odaklanmak get serious f.

"odaklanmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 121 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yeniden odaklanmak refocus f.
tekrar odaklanmak refocus f.
çalışmaya odaklanmak focus on work f.
çalışmaya odaklanmak focus on studying f.
konuya odaklanmak stick to the point f.
büyümeye odaklanmak focus on growth f.
gerçek dünyaya odaklanmak focus real-world f.
yeniden odaklanmak reconcentrate f.
tek noktaya odaklanmak center f.
tek noktaya odaklanmak centre f.
yanlış şeye odaklanmak misfocus f.
yanlış alana odaklanmak misfocus f.
belirli bir yere odaklanmak localize f.
belirli bir noktaya odaklanmak localize f.
belirli bir yere odaklanmak localise f.
belirli bir noktaya odaklanmak localise f.
(bir konuya) aşırı odaklanmak overfocus f.
(bir şeye) önceden odaklanmak prefocus f.
Phrasals
bir konuya ya da alana odaklanmak narrow down f.
geleceğe odaklanmak look beyond f.
ilerisine bakmak/odaklanmak look beyond f.
birine veya bir şeye odaklanmak circle around f.
bir konu üzerinde odaklanmak concentrate upon f.
bir şeye odaklanmak take aim at something f.
bir konu üzerinde odaklanmak concentrate on f.
bir şeye odaklanmak get down f.
'-e odaklanmak lock in f.
bir şeye kilitlenmek/odaklanmak lock in f.
bir şeye kilitlenmek/odaklanmak lock in on f.
-e odaklanmak zero in f.
(birine/bir şeye) odaklanmak zero in (on someone or something) f.
(bir şeye) odaklanmak zero in on (something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak zoom in (on someone/something) f.
(bir şeye) odaklanmak hit upon someone or something f.
(bir şeye) odaklanmak hit on someone or something f.
(birine/bir şeye) odaklanmak center around (someone or something) f.
-e odaklanmak center on f.
(birine/bir şeye) odaklanmak center on (someone or something) f.
birine/bir şeye odaklanmak concentrate upon someone or something f.
birine/bir şeye odaklanmak concentrate on someone or something f.
birine/bir şeye odaklanmak concentrate on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak concern (oneself) over (someone or something) f.
sadece kendine odaklanmak contemplate your navel f.
(bir şeye) odaklanmak deal in (something) f.
(bir şeye) odaklanmak deal with (something) f.
birine/bir şeye odaklanmak fasten upon someone or something f.
birine/bir şeye odaklanmak fasten on someone or something f.
(birine/bir şeye) odaklanmak focus on (someone or something) f.
amaca odaklanmak home in on f.
-e odaklanmak hone in f.
(bir şeye) odaklanmak hone in on (something) f.
canla başla (bir işi yapmaya) koyulmak/girişmek/odaklanmak knuckle down to (do) (something) f.
(bir şeyi yapmaya) odaklanmak knuckle down to (do) (something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak lock in on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak lock onto (someone or something) f.
(bir düşünceye) derinlemesine odaklanmak meditate on (something) f.
(bir düşünceye) derinlemesine odaklanmak meditate upon (something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak pick on (someone or something) f.
sadece (birine/bir şeye) odaklanmak revolve about (someone or something) f.
sadece (birine/bir şeye) odaklanmak revolve around (someone or something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak rivet on (someone or something) f.
(bir şeye) odaklanmak treat of (something) [obsolete] f.
temelde odaklanmak come down (to) f.
Colloquial
ciddi bir şekilde odaklanmak get serious f.
(birine, bir konuya) odaklanmak be all about (someone, something, or oneself) f.
asıl önemli noktaya odaklanmak get down to it f.
asıl konuya odaklanmak get down to it f.
Idioms
sorunun esas nedenine odaklanmak get to the bottom of something f.
(meselenin/konunun) derinine/özüne odaklanmak/yoğunlaşmak look beneath the surface f.
en önemli şeylere odaklanmak hit the high spots f.
en önemli şeylere odaklanmak focus on the main points f.
(bir konuya vb) odaklanmak center on something f.
(bir şeyin) özüne odaklanmak cut to the pith (of something) f.
temel meseleye odaklanmak cut to the pith (of something) f.
birine/bir şeye odaklanmak draw a bead on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak get a bead on (someone or something) f.
bir şeyin/birinin negatif yönlerine odaklanmak pick somebody/something to bits/pieces f.
bir şeyin/birinin negatif yönlerine odaklanmak pull somebody/something to bits/pieces f.
(birine/bir şeye) odaklanmak direct (one's) attention to (someone or something) f.
hızlıca başka bir şeye odaklanmak change gear f.
birine/bir şeye odaklanmak give oneself over to someone or something f.
elindeki işe aşırı odaklanmak be lost to the world f.
en önemli şeylere odaklanmak hit the high points/spots f.
en önemli şeylere odaklanmak hit the high points f.
(birine/bir şeye) odaklanmak take a bead on (someone or something) f.
(hayatta/her şeyde) olumlu yanlara odaklanmak look on the sunny side (of life/things) f.
(hayatta/her şeyde) iyi yanlara odaklanmak look on the sunny side (of life/things) f.
geçmişe değil geleceğe odaklanmak never look back f.
(birine/bir şeye) odaklanmak shine a spotlight on (someone or something) f.
'-e odaklanmak give oneself over to f.
(birine/bir şeye) odaklanmak glom on (to someone or something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak glom onto (someone or something) f.
bir amaca odaklanmak/yoğunlaşmak/yönelmek have (one's) sights trained on (someone or something) f.
sonuca odaklanmak keep one's eye on the prize f.
ödüle odaklanmak keep one's eye on the prize f.
amaca odaklanmak keep one's eye on the prize f.
sonuca odaklanmak keep one's eyes on the prize f.
ödüle odaklanmak keep one's eyes on the prize f.
amaca odaklanmak keep one's eyes on the prize f.
bir şeye odaklanmak keep your mind on something f.
(birinin/bir şeyin) negatif yönlerine odaklanmak pick (someone or something) to pieces f.
(bir şeyin) negatif yönlerine odaklanmak pick holes in (something) f.
negatif yönlerine odaklanmak pick nits f.
(birine/bir şeye) odaklanmak put a spotlight on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak rivet (one's) attention (on someone or something) f.
(birine/bir şeye) odaklanmak set (one's) sights on (someone or something) f.
bir şeye odaklanmak set your sights on something f.
bir şeye/bir şey yapmaya odaklanmak set your sights on something/on doing something f.
bir şeye/bir şey yapmaya odaklanmak have your sights set on something/on doing something f.
kendi alanına odaklanmak stick to (one's) last f.
bildiğin şeye odaklanmak stick to (one's) last f.
kendi alanına odaklanmak stick to your last [old-fashioned] [uk] f.
bildiğin şeye odaklanmak stick to your last [old-fashioned] [uk] f.
(bir şeye) odaklanmak take note of (something) f.
(bir şeye) odaklanmak turn (one's) mind to (something) f.
Trade/Economic
kara odaklanmak focus on profit f.
Optics
(görüntünün netleşmesi için) daha keskin odaklanmak refocus f.
Literature
içeriğine odaklanmak yerine şiirin kendisini nesne olarak gören bir modernist şiir ekolü objectivism i.
Philosophy
yalnızca gerçek deneyimlere odaklanmak için metafiziksel teorileri ve varoluşsal soruları bir kenara bırakmak bracket f.
Hunting
(av köpeği) hedefe odaklanmak stand f.
Slang
sonuca odaklanmak keep one's eye on the prize f.