Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
sürece
"sürece"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
sürece
all the time
zf.
2
Genel
sürece
during
ed.
3
Genel
sürece
so long as
bağ.
4
Genel
sürece
as long as
bağ.
"sürece"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 89 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
sürece dayalı yaklaşım
process-based approach
i.
2
Genel
sürece dayalı yaklaşım/görüş
process-based view
i.
3
Genel
sürece dahil edilmemek
exclude from the process
f.
4
Genel
sürece girmek
enter in the process of
f.
5
Genel
yeni bir sürece girmek
take yet another twist
f.
6
Genel
yeni bir sürece girmek
take yet another turn
f.
7
Genel
sürece girmek
enter into the process of
f.
8
Genel
herhangi bir sürece ya da ürüne etki eden ufak problemleri çözmek
work out the bugs
f.
9
Genel
(rüşvet vb vererek) adli sürece müdahale etmek
tamper
f.
10
Genel
sürece tanıtmak
onboard
f.
11
Genel
teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakmak
overengineer
f.
12
Genel
başkasının başlattığı yasal sürece taraf olmak
intervene
f.
13
Genel
bir sürece bağlı ya da süreç içinde kullanılan
processional
s.
14
Genel
hayatta olunduğu sürece sahip olunan (arazi)
lifehold
s.
15
Genel
işlem öncesi sürece ait veya ilgili
preclearance
s.
16
Genel
çarpma öncesi sürece ait veya ilgili
precrash
s.
17
Genel
dığı sürece
all the time
zf.
18
Genel
-diği sürece
all the time
zf.
19
Genel
mediği sürece
unless
bağ.
20
Genel
dığı sürece
as long as
bağ.
21
Genel
-diği sürece
as long as
bağ.
22
Genel
-dığı sürece
as long as
bağ.
23
Genel
olduğu sürece
as long as..
bağ.
24
Genel
-mediği sürece
save
bağ.
25
Genel
'-mediği sürece
outstep
bağ.
Phrasals
26
Öbek Fiiller
bir sürece girmek
go into
f.
27
Öbek Fiiller
resmi veya gayri resmi bir sürece girmek
enter into
f.
28
Öbek Fiiller
bir sürece (bir şeyle) başlamak
start off with (something)
f.
Phrases
29
İfadeler
yaşadığım sürece
as long as I live
expr.
30
İfadeler
yaşadığım sürece
as far as I live
expr.
Proverb
31
Atasözü
suçlanmadığın sürece af dileme
never ask pardon before you are accused
32
Atasözü
istenmediği/sorulmadığı sürece öneride bulunma
never give advice unless asked
33
Atasözü
istenmediği/sorulmadığı sürece fikrini söyleme
never give advice unless asked
Colloquial
34
Konuşma Dili
birlikte olduğumuz sürece güvende olacağız
we’ll be safe as long as we stay together
expr.
35
Konuşma Dili
o şekilde kaldığı sürece
so as long as it stays that way
expr.
36
Konuşma Dili
evet demediği sürece rızası yoktur
yes means yes
expr.
37
Konuşma Dili
hayır dediği sürece rızası yok demektir
no means no
expr.
38
Konuşma Dili
sürece güven
trust the process
expr.
39
Konuşma Dili
sürece inan
trust the process
expr.
Idioms
40
Deyim
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk
apron-string hold
i.
41
Deyim
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk
apron-string tenure
i.
42
Deyim
uzun soluklu bir sürece girmek/kendini adamak
be in something for the long haul
f.
43
Deyim
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) şüpheyi lehinde yorumlamak
give/have the benefit of the doubt
f.
44
Deyim
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) haklı kabul etmek
give/have the benefit of the doubt
f.
45
Deyim
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) hakkında olumlu düşünmek
give/have the benefit of the doubt
f.
46
Deyim
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) suçsuz kabul etmek
give/have the benefit of the doubt
f.
47
Deyim
(aksi bir kanıt olmadığı sürece) sözüne inanılmak
give/have the benefit of the doubt
f.
48
Deyim
yaşadığın sürece
as long as you've got a pulse
expr.
49
Deyim
gizli tuttuğun sürece sorun yok
dadt (don't ask, don't tell)
expr.
50
Deyim
uzun soluklu (bir sürece) girmiş/kendini adamış
in (something) for the long haul
expr.
51
Deyim
hızlandırılmış bir sürece
on the fast track
expr.
52
Deyim
abd'de açıkça eşcinsel olanların orduda görev yapmasına izin vermeyen, eşcinsel kimliklerini gizli tuttukları sürece orduda görev yapmasına izin verilen ordu politikası
dadt (don't ask, don't tell)
kısalt.
Speaking
53
Konuşma
beni sevdiğin sürece
as long as you love me
expr.
54
Konuşma
burada olduğumuz sürece
as long as we're here
expr.
55
Konuşma
devam ettiği sürece eğlenceliydi
it was fun while it lasted
expr.
56
Konuşma
gitmediğin sürece
as long as you don't go
expr.
57
Konuşma
istediğin sürece
as long as you wish
expr.
58
Konuşma
o özgür olduğu sürece
as long as he is free
expr.
Trade/Economic
59
Ticaret/Ekonomi
sürece ilişkin roller
process oriented roles
i.
60
Ticaret/Ekonomi
açık bir hata bulunmadığı sürece
in the absence of manifest error
expr.
Law
61
Hukuk
bir mülk üzerinde yaşadığı sürece intifa hakkına sahip olan kimse
statutory owner
i.
62
Hukuk
kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülk
life estate
i.
63
Hukuk
kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülk
estate for life
i.
64
Hukuk
kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülkün kira bedeli
life rent
i.
65
Hukuk
aksi belirtilmediği sürece bir gerçeğin doğruluğunu varsaymaya yeterli kanıt
prima-facie evidence
i.
66
Hukuk
iş veren tarafından çalıştırıldığı sürece kiralanmış
tied
s.
67
Hukuk
yaşadığı sürece
lifelong
s.
Industry
68
Sanayi
işçi grevi sonrası sürece ait
poststrike
s.
Media
69
Medya
baskı öncesi sürece ait veya ilişkin
prepublication
s.
Technical
70
Teknik
teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakma
overengineering
i.
71
Teknik
teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakma
over-engineering
i.
72
Teknik
(titreşim, elektrik salınımı, akım değişimi veya diğer periyodik sürece ait) tam döngü
cycle
i.
73
Teknik
(titreşim, elektrik salınımı, akım değişimi veya diğer periyodik sürece ait) tam devir
cycle
i.
74
Teknik
sürece yönelik
process oriented
s.
75
Teknik
teknik sürece gereğinden fazla maruz kalmış
over-engineered
s.
Computer
76
Bilgisayar
sürece yönelik
process oriented
i.
Medical
77
Medikal
mastektomi sonrası sürece ait
postmastectomy
s.
78
Medikal
menstrüasyon sonrası sürece ait
postmenstrual
s.
Physics
79
Fizik
ortak süresi olmayan iki sürece sahip (hareket)
quasi-periodic
s.
80
Fizik
tersine çevrilebilir sürece ilişkin
reversible
s.
81
Fizik
tersine çevrilebilir sürece ait
reversible
s.
Biology
82
Biyoloji
orgazm sonrası sürece ait veya ilgili
postorgasmic
s.
Literature
83
Edebiyat
klasik dil dönemi sonrası sürece özgü eser
postclassicism
i.
Linguistics
84
Dilbilim
cümle başında kullanılmadığı sürece küçük harfle başlayan (isim)
common
s.
Religious
85
Dini
(katolik kilisesi'nde) ayrıcalıklı sınıflara mensup kimseleri açıktan yapılan haksızlık veya zorbalığa karşı adli sürece başvurmadan savunması için papa tarafından atanan yargıç
conservator
i.
Latin
86
Latince
nefes aldığım sürece umuyorum
dum spiro spero
i.
87
Latince
görevi kötüye kullanmadığı sürece hayat boyu
ad vitam aut culpam
i.
88
Latince
kamu çalışanlarının ciddi bir hata yapmadığı sürece hayat boyu iş garantisi olduğunu anlatan ifade
ad vitam aut culpam
i.
89
Latince
görevi kötüye kullanmadığı sürece hayat boyu
ad vitam aut culpam
zf.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of sürece
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy