Geçmiş

the cold

"the cold" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	the cold i.	soğuk hava

"the cold" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 116 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	the extreme cold i.	aşırı soğuk
2	Genel	the end of the cold war i.	soğuk savaş'ın sonu
3	Genel	get the cold shoulder f.	soğuk bir şekilde karşılanmak
4	Genel	be left out in the cold f.	cascavlak kalmak
5	Genel	be out in the cold f.	açıkta kalmak
6	Genel	leave someone out in the cold f.	birine hiçbir şey vermemek
7	Genel	give somebody the cold shoulder f.	soğuk davranmak
8	Genel	give somebody the cold shoulder f.	yüz vermemek
9	Genel	leave someone out in the cold f.	birine hiç haber vermemek
10	Genel	spend the night out in the cold f.	ayazlamak
11	Genel	give someone the cold shoulder f.	birine soğuk davranmak
12	Genel	get the cold shoulder f.	soğuk bir karşılık almak
13	Genel	give someone the cold shoulder f.	pas vermemek
14	Genel	dress down the waiter for bringing cold soup f.	soğuk çorba getirdiği için garsonu haşlamak
15	Genel	(one's finger) be numb with the cold f.	soğuktan parmakları uyuşmak
16	Genel	one's teeth chatter from the cold f.	soğuktan dişleri takırdamak/zangırdamak
17	Genel	one's teeth chatter from the cold f.	soğuktan dişleri birbirine vurmak
18	Genel	be out in the cold for hours f.	saatlerce soğukta dışarıda kalmak
19	Genel	keep/leave/put someone out in the cold f.	birini soğukta dışarıda bekletmek/tutmak/bırakmak
20	Genel	be left out in the cold f.	soğukta sokakta kalmak
21	Genel	out in the cold s.	açıkta bırakılmış
22	Genel	out in the cold s.	açıkta kalmış
23	Genel	the room is too cold expr.	oda çok soğuk
24	Genel	the showers are cold expr.	duşta su soğuk akıyor
Colloquial
25	Konuşma Dili	be (a bit, a little) on the cold, small f.	(biraz) soğuk, küçük olmak
26	Konuşma Dili	be (a bit, a little) on the cold, small f.	(azıcık) soğuk, küçük kaçmak
27	Konuşma Dili	in the cold light of day expr.	gündüz gözüyle
Idioms
28	Deyim	cold enough to freeze the balls off a brass monkey i.	aşırı soğuk
29	Deyim	the cold face of death i.	ölümün soğuk yüzü
30	Deyim	the cold shoulder i.	soğuk muamele
31	Deyim	the cold shoulder i.	yüz vermeme
32	Deyim	the cold shoulder i.	pas vermeme
33	Deyim	the cold shoulder i.	geri çevirme
34	Deyim	the common cold i.	soğuk algınlığı
35	Deyim	the common cold i.	üşütme
36	Deyim	leave one out in the cold f.	ihmal etmek
37	Deyim	leave one out in the cold f.	boşlamak
38	Deyim	come in from the cold f.	ısınmak için içeri girmek
39	Deyim	come in from the cold f.	kabul edilmek
40	Deyim	come in from the cold f.	benimsenmek
41	Deyim	come in from the cold f.	masabaşı göreve alınmak
42	Deyim	come in from the cold f.	içlerine alınmak
43	Deyim	leave out in the cold f.	aldırış etmemek
44	Deyim	be left out in the cold f.	ayazda kalmak
45	Deyim	give someone the cold shoulder f.	birine omuz çevirmek
46	Deyim	leave out in the cold f.	boş vermek
47	Deyim	give somebody the cold shoulder f.	birisine soğuk yapmak
48	Deyim	leave one out in the cold f.	birine soğuk yapmak
49	Deyim	be left out in the cold f.	dımdızlak kalmak
50	Deyim	leave out in the cold f.	dışlamak
51	Deyim	come in from the cold f.	daha önce kabul edilmedikleri bir grup veya aktivitenin parçası olmak/kabul edilmek
52	Deyim	come in from the cold f.	gruba kabul edilmek
53	Deyim	bring somebody in from the cold f.	gruba kabul edilmek
54	Deyim	leave out in the cold f.	ilgisiz kalmak
55	Deyim	give the cold shoulder to someone f.	omuz çevirmek
56	Deyim	die of the cold f.	soğuktan ölmek
57	Deyim	leave one out in the cold f.	soğuk davranmak
58	Deyim	die from the cold f.	soğuktan ölmek
59	Deyim	perish from the cold f.	soğuktan ölmek
60	Deyim	give the cold shoulder to someone f.	sırt çevirmek
61	Deyim	come in out of the cold f.	soğuk duş etkisi yapmak
62	Deyim	come in from the cold f.	topluluk/toplum/grup tarafından kabul edilmek
63	Deyim	leave out in the cold f.	yoksaymak
64	Deyim	leave one out in the cold f.	yüz vermemek
65	Deyim	be brought in from the cold f.	gruba tekrar kabul edilmek/alınmak
66	Deyim	be brought in from the cold f.	sosyal bir ortama kabul edilmek/alınmak
67	Deyim	be (a bit, a little) on the cold side f.	biraz fazla soğuk olmak
68	Deyim	be (a bit, a little) on the cold side f.	biraz fazla soğuk kaçmak
69	Deyim	be (a bit) on the cold side f.	(biraz) soğuk olmak
70	Deyim	be (a bit) on the cold side f.	(biraz) soğuk kaçmak
71	Deyim	be ( a little) on the cold side f.	(biraz) soğuk olmak
72	Deyim	be ( a little) on the cold side f.	(biraz) soğuk kaçmak
73	Deyim	bring (someone) in from the cold f.	(birini) bir gruba kabul etmek/almak
74	Deyim	bring (someone) in from the cold f.	(birini) bir ortama kabul etmek/almak
75	Deyim	give (one) the cold shoulder f.	(birine) soğuk davranmak
76	Deyim	give (one) the cold shoulder f.	(birine) pas vermemek
77	Deyim	give (one) the cold shoulder f.	(birine) omuz çevirmek
78	Deyim	give somebody the cold shoulder f.	birine soğuk davranmak
79	Deyim	give somebody the cold shoulder f.	birine pas vermemek
80	Deyim	get the cold shoulder f.	soğuk bir karşılık almak
81	Deyim	leave someone/something out in the cold f.	birini/bir şeyi dışarıda bırakmak
82	Deyim	leave someone/something out in the cold f.	birini/bir şeyi dahil etmemek
83	Deyim	leave someone/something out in the cold f.	birini/bir şeyi göz ardı etmek
84	Deyim	leave someone/something out in the cold f.	birini/bir şeyi açıkta bırakmak
85	Deyim	left out in the cold s.	dımdızlak kalmış/bırakılmış
86	Deyim	left out in the cold s.	ayazda kalmış
87	Deyim	left out in the cold s.	dışarıda bırakılmış/kalmış
88	Deyim	left out in the cold s.	dahil edilmemiş
89	Deyim	left out in the cold s.	göz ardı edişmiş
90	Deyim	left out in the cold s.	açıkta bırakılmış/kalmış
91	Deyim	when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.	burada rüzgar estiğinde orada fırtına çıkar
92	Deyim	when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.	biri hapşırdığında öteki nezle olur
93	Deyim	when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.	biri aksırdığında öteki öksürmeye başlar
94	Deyim	when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.	birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi
95	Deyim	when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.	bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması
96	Deyim	cold enough to freeze the balls off a brass monkey expr.	buz gibi
97	Deyim	cold enough to freeze the balls off a brass monkey expr.	dondurucu soğuk
98	Deyim	cold enough to freeze the balls off a brass monkey expr.	çok soğuk
99	Deyim	out in the cold expr.	dışarıda/soğukta/sokakta bırakılmış
100	Deyim	in the cold light of day expr.	sakin kafayla
101	Deyim	in the cold light of day expr.	salim kafayla
102	Deyim	seen in the cold light of day expr.	salim kafayla düşünüldüğünde/bakıldığında
103	Deyim	seen in the cold light of day expr.	sakince düşünüldüğünde/bakıldığında
104	Deyim	seen in the cold light of day expr.	sakin kafayla düşünüldüğünde/bakıldığında
Speaking
105	Konuşma	don't give me the cold shoulder expr.	bana soğuk davranma
106	Konuşma	because the weather is cold expr.	çünkü hava soğuk
107	Konuşma	the weather is too cold expr.	hava çok soğuk
108	Konuşma	is the weather cold? expr.	hava soğuk mu?
109	Konuşma	because the weather is cold expr.	hava soğuk olduğundan
110	Konuşma	the cold feeling of a gun against one's skin expr.	tenime değen silahın soğuğu
111	Konuşma	the cold feeling of a gun on one's skin expr.	tenime değen silahın soğuğu
112	Konuşma	the bedroom was dark and cold expr.	yatak odası karanlık ve soğuktu
Technical
113	Teknik	cold rolled non-oriented electrical steel sheet delivered in the fully processed state i.	tam işlenmiş durumda teslim edilen soğuk haddelendirilerek yönlendirilmemiş taneli elektrik çelikten levha
Gastronomy
114	Mutfak	the food is too cold expr.	yemek çok soğuk
115	Mutfak	the meat is cold expr.	et soğukmuş
Astronomy
116	Gökbilim	mare frigoris (the sea of cold) i.	buz denizi