Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
tutarak
"tutarak"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
tutarak
seizure
i.
2
Genel
tutarak
epilepsy
i.
3
Genel
tutarak
retentively
zf.
"tutarak"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 145 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kuyruğunu suyun yüzünde tutarak sığ suda beslenen balık
tailer
i.
2
Genel
bir nesneyi ışığa tutarak inceleme
candling
i.
3
Genel
iki kişinin ellerini çapraz tutarak oluşturduğu geçici oturak
king's cushion
i.
4
Genel
kalkan tutarak müdafaa yapan kimse
hyperaspist
i.
5
Genel
bir şeyi buhara tutarak çıkarmak
steam something off
f.
6
Genel
gözünü sürekli üstünde tutarak herşeyden haberdar olmak
keep tabs on
f.
7
Genel
bir şeyi buhara tutarak açmak
steam something open
f.
8
Genel
ayaklarını tutarak dalmak
jackknife
f.
9
Genel
nefesini tutarak beklemek
wait with bated breath
f.
10
Genel
el ve ayaklarından tutarak yüzükoyun taşımak
frogmarch
f.
11
Genel
ayaklarını tutarak dalmak
jack-knife
f.
12
Genel
balede hep aynı ayağı önde tutarak süzülme hareketi yapmak
chassé
f.
13
Genel
(binek atı) eyerlenirken nefesini tutarak göğsünü şişirmek
blow (out)
f.
14
Genel
bir kişiyi (ellerinden tutarak) düşürmeye çalışmak
wrestle
f.
15
Genel
bir kişiyi (ellerinden tutarak) hareketsiz hale getirmeye çalışmak
wrestle
f.
16
Genel
kabuk tutarak iyileştirmek
skin
f.
17
Genel
(omuz, kol) tutarak hafifçe sıkmak
squeeze
f.
18
Genel
aziz tutarak
cherishingly
zf.
19
Genel
özellikle yeme içme konusunda kendini tutarak
abstemiously
zf.
20
Genel
atıp tutarak
rantingly
zf.
21
Genel
yerini tutarak
compensatingly
zf.
22
Genel
her şeyi göz önünde tutarak
at the end of the day
zf.
23
Genel
bir tarafı tutarak
partially
zf.
24
Genel
kendini tutarak (özellikle yeme içme konusunda)
abstemiously
zf.
25
Genel
yan tutarak
partially
zf.
26
Genel
bunu akılda tutarak
with this in mind
zf.
27
Genel
kendini uzak tutarak
abstinently
zf.
28
Genel
kendini geri planda tutarak
self-effacingly
zf.
29
Genel
kafa tutarak
refractorily
zf.
30
Genel
yas tutarak
lamentingly
zf.
31
Genel
taraf tutarak
tendentiously
zf.
32
Genel
gizli tutarak
unemphatically
zf.
33
Genel
kin tutarak
revengefully
zf.
34
Genel
kontrol altında tutarak
disposingly
zf.
35
Genel
gözünü kulağını açık tutarak
cozy
zf.
36
Genel
ayakları önde tutarak
feetfirst
zf.
37
Genel
aniden tutarak
snubbingly
zf.
38
Genel
göz önünde tutarak
in regard to
ed.
39
Genel
göz önünde tutarak
in consideration of
ed.
40
Genel
hariç tutarak
to the exclusion of
ed.
41
Genel
-e yeğ tutarak
preferably to
ed.
Phrasals
42
Öbek Fiiller
yük parçasını sıkıca tutarak güverte boyunca koşmak
run away with
f.
43
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bir yerinden tutarak/çekerek idare etmek
lead by
f.
44
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bir yerinden tutarak/çekerek yönlendirmek
lead by
f.
45
Öbek Fiiller
bir yerinden tutarak/çekerek (birine/bir şeye/bir hayvana) yol göstermek
lead by
f.
46
Öbek Fiiller
(birini) bir yerinden tutarak/çekerek yönlendirmek
lead someone by something
f.
47
Öbek Fiiller
(birini) bir yerinden tutarak/çekerek götürmek
lead someone by something
f.
48
Öbek Fiiller
bir yerinden tutarak/çekerek (birine) yol göstermek
lead someone by something
f.
49
Öbek Fiiller
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak
steam something
f.
50
Öbek Fiiller
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak
steam something out
f.
51
Öbek Fiiller
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak
steam something off (of) something
f.
52
Öbek Fiiller
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak
steam something out of something
f.
53
Öbek Fiiller
su tutarak süpürüp atmak
flush away
f.
54
Öbek Fiiller
su tutarak süpürüp atmak
flush something away
f.
55
Öbek Fiiller
bir zamanı birinin yasını tutarak geçirmek
moon away
f.
56
Öbek Fiiller
(bir şeyi) buharla/buhar tutarak çıkarmak
steam (something)
f.
57
Öbek Fiiller
(bir şeyi) buharla/buhar tutarak gidermek
steam (something)
f.
58
Öbek Fiiller
buharla/buhar tutarak çıkarmak
steam out
f.
59
Öbek Fiiller
buharla/buhar tutarak gidermek
steam out
f.
60
Öbek Fiiller
buharla/buhar tutarak (bir şeyden/bir yerden) çıkarmak
steam out of (something or some place)
f.
61
Öbek Fiiller
buharla/buhar tutarak (bir şeyden/bir yerden) gidermek
steam out of (something or some place)
f.
Phrases
62
İfadeler
göz önünde tutarak
in view of
f.
63
İfadeler
ensesinden/yakasından (tutarak/yakalayarak)
by the nape of (one's) neck
zf.
64
İfadeler
ensesinden/yakasından (tutarak/yakalayarak)
by the nape of its neck
zf.
65
İfadeler
ensesinden/yakasından (tutarak/yakalayarak)
by the nape of the neck
zf.
66
İfadeler
(bir şeyi) kontrolünde tutarak
ahead of (something)
ed.
67
İfadeler
(bir şeyi) kontrolünde tutarak
ahead of (something)
ed.
68
İfadeler
dışında tutarak
with apologies to
expr.
69
İfadeler
göz önünde tutarak
with an eye to
expr.
70
İfadeler
-i akılda tutarak
bearing in mind that
expr.
71
İfadeler
-i gözününde tutarak
with an eye to
expr.
72
İfadeler
-i hatırda tutarak
bearing in mind that
expr.
73
İfadeler
birbirinin elini tutarak
hand in hand
expr.
74
İfadeler
'-i göz önünde tutarak/bulundurarak
with an eye on
expr.
75
İfadeler
(bir şeyi) göz önünde tutarak
in consideration of (something)
expr.
76
İfadeler
(bir şeyi) göz önünde tutarak/bulundurarak
in view of (something)
expr.
77
İfadeler
-i göz önünde tutarak
with an eye towards
expr.
Idioms
78
Deyim
dilenme (teneke kutu tutarak)
tin cup
i.
79
Deyim
başını, gövdesini vs. belli bir şekilde tutarak hareket etmek
carry (oneself)
f.
80
Deyim
(elini tutarak) birini rahatlatmak
hold someone's hand
f.
81
Deyim
elinde kutsal objeleri tutarak rahip olarak kutsanmak
fill (one's) hand
f.
82
Deyim
'-i göz önünde bulundurarak/tutarak
have one's eye on
f.
83
Deyim
çişini/kakasını tutarak
caught short taken short
zf.
84
Deyim
(tuvaletini) zorla tutarak
caught short taken short
zf.
85
Deyim
her şeyi göz önünde tutarak
on balance
expr.
86
Deyim
öğüdünü tutarak
on advice of
expr.
87
Deyim
nefesini tutarak
with bated breath
expr.
88
Deyim
soluğunu tutarak
with bated breath
expr.
89
Deyim
kuyruğu dik tutarak
with (one's) tail up
expr.
90
Deyim
kuyruğu dik tutarak
with your tail up
expr.
Trade/Economic
91
Ticaret/Ekonomi
bir broker’ın aynı menkul kıymetle ilgili emirleri tutarak hem alım hem de satım emirlerini aynı anda gerçekleştirdiği işlemler
cross trades
i.
Politics
92
Siyasal
göz önünde tutarak
considering that
i.
93
Siyasal
(politika veya uluslararası ilişkilerde) karşıt hiziplerin niyetlerini gizli tutarak üstünlük elde etmeye çalışması
guessing game
i.
94
Siyasal
göz önünde tutarak
having regard to
expr.
Technical
95
Teknik
bir elde tutarak içine sözcükleri oluşturan harfler dizilen metal kap
composing machine
i.
96
Teknik
hariç tutarak yönetme
management by exception
i.
97
Teknik
akçaağaçları kimyasal işleme tabi tutarak ve boyayarak elde edilen yeşilimsi gri renkli bir orta sertlikte bir kereste
harewood
i.
98
Teknik
döner baskı makinesinde kağıdı tutarak baskı yapan silindir
cylinder
i.
99
Teknik
yan tutarak
partially
zf.
Computer
100
Bilgisayar
hariç tutarak yönetme
management by exception
i.
101
Bilgisayar
seçimi dışta tutarak süz
filter excluding selection
expr.
Construction
102
İnşaat
inşaat projesi çevresinde işaret veya bayrak tutarak trafiği yöneten kimse
flagger
i.
Marine
103
Denizcilik
ağı sabit tutarak balık avlama
set-net fishery
i.
104
Denizcilik
kum tutarak genişleyen kumsal
accreting beach
i.
Medical
105
Medikal
iyon tutarak analiz edici
ion-trap analyzer
i.
106
Medikal
(sıvıyı içinde tutarak) dışkı kitlesi oluşturma özelliğindeki etken madde/ajan
bulk-forming agent
i.
Gastronomy
107
Mutfak
ısıyı içinde tutarak yiyeceği ısıtan tencere türü
fireless cooker
i.
Chemistry
108
Kimya
(hidrokarbonları) kırılmaya tabi tutarak yeni forma getirmek
reform
f.
Botanic
109
Botanik
su tutarak dormansi durumuna geçmek
dry off
f.
Agriculture
110
Tarım
bitkinin tohumunu soğukta tutarak büyümesini hızlandırmak
jarovise
f.
111
Tarım
bitkinin tohumunu soğukta tutarak büyümesini hızlandırmak
jarovize
f.
Breeding
112
Hayvancılık
(atı) dizginleri tutarak eğitmek
lunge
f.
113
Hayvancılık
(ata) dizginleri tutarak egzersiz yaptırmak
lunge
f.
114
Hayvancılık
(atı) dizginlerinden tutarak talim ettirmek
lunge
f.
115
Hayvancılık
(hayvanı) kafeste tutarak beslemek
stall-feed
f.
116
Hayvancılık
(hayvanı) ahırda tutarak beslemek
stall-feed
f.
Tobacco
117
Tütün
az miktardaki tütünü yanakla diş eti arasında tutarak nikotinini emme
snuff dipping
i.
118
Tütün
az miktardaki tütünü yanakla diş eti arasında tutarak nikotinini emme
snuff-dipping
i.
Fishery
119
Balıkçılık
(balığı) ağzından değil vücudundan tutarak yakalamak
snatch
f.
Religious
120
Dini
kötülüğün varlığını göz önünde tutarak, tanrı'nın iyiliğini ve her şeye kadir oluşunu savunmak
theodicy
i.
Military
121
Askeri
kötü havalarda töreni kısa tutarak merasim kıyafetleri olmadan yapılan geçit töreni
undress parade
i.
Hunting
122
Silah/Atıcılık
atıcının ağzını açık tutarak nefes vermesi
open choke
i.
Sport
123
Spor
(boğa güreşinde) boğayı boynuzlarından tutarak sahaya getiren kimse
bulldogger
i.
124
Spor
(lakrosta) sopayı rakibe karşı tutarak yapılan kural dışı engelleme
cross-check
i.
125
Spor
jimnastik halkasının iki yanı tutarak yapılan haç biçimli bir hareket
crucifix
i.
126
Spor
tutarak rakibi yakalamak
ride
f.
127
Spor
oyuncuyu alt ligde oynayan bir takıma belirli bir süre boyunca geri çağırma hakkını saklı tutarak transfer etmek
option
f.
128
Spor
(kriket) topu kale ve direkler arasından geçirmek için sopayı açılı tutarak vurmak
draw
f.
129
Spor
(buz hokeyinde) sopayı rakibe doğru tutarak rakibi engellemek
cross-check
f.
130
Spor
boğayı halatla tutarak ayağının üzerine devirmek
dogfall
f.
Basketball
131
Basketbol
potaya giden topu tutarak durdurmak
pin the ball
f.
Football
132
Futbol
(amerikan futbolu) pası tutarak kontrol etme
pick
i.
Tennis
133
Tenis
raketi iki el ile tutarak yapılan bekhend vuruş
two-handed backhand
i.
Baseball
134
Beysbol
topu baş parmak ve parmak uçları arasında tutarak yapılan ve topun falso alarak kaleye gittiği yavaş bir atış türü
knuckle ball
i.
135
Beysbol
büyük beysbol ligindeki bir takımın oyuncusunu alt ligde oynayan bir takıma belirli süre boyunca geri çağırma hakkını saklı tutarak transfer edebilmesi
option
i.
136
Beysbol
(büyük beysbol ligindeki bir takımın) oyuncuyu alt ligde oynayan bir takıma belirli bir süre boyunca geri çağırma hakkını saklı tutarak transfer etmek
option
f.
137
Beysbol
(yumuşak vuruş yapan oyuncu/sopayı tutarak) atıcıya dönmek
square around
f.
138
Beysbol
beyzbol sopasının tepesinden tutarak
short
zf.
Art
139
Sanat
çıplak veya yarı çıplak dansçının yelpaze tutarak yaptığı solo dans
fan dance
i.
Music
140
Müzik
(salon dansı) kadınla erkeğin birbirlerini tutarak karşılıklı durduğu
closed
s.
141
Müzik
soluğunu tutarak
with bated breath
zf.
Printery
142
Matbaa
silindirler arasındaki sayfaları tutarak yazıcıya kağıt tedarik eden cihaz
friction feed
i.
Archaic
143
Eski Kullanım
yasadan, sorumluluktan veya cezadan muaf tutarak (birine) izin vermek
dispense
f.
Slang
144
Argo
kutu tutarak derneğe ya da kulübe vs. bağış istemek
can
f.
Wrestling
145
Wrestling
rakibi boynundan tutarak mindere devirme
diamond-cutter
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of tutarak
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy