upright - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

upright

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"upright" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 25 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
upright s. dik
General
upright i. dik duran şey
upright i. direk
upright s. nezih
upright s. kalkık
upright s. dik uzanan
upright s. namuslu
upright s. onat
upright s. dimdik
upright s. doğru
upright s. dürüst
upright s. elif gibi
upright s. dikey
upright zf. dikine
upright zf. dik olarak
upright zf. diklemesine
Law
upright i. dürüst
upright s. namuslu
Technical
upright i. dikey şasi
upright f. dikey duruma getirmek
upright s. düz
upright s. dikey
upright s. (sürerken dik duruş için) pedalları koltuğun altında olan
upright zf. dik
Automotive
upright i. tekerlek mafsalı

"upright" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 62 sonuç

İngilizce Türkçe
General
upright position i. dik pozisyon
upright position i. ayakta dik duruş pozisyonu
upright piano i. düz piyano
an upright man i. adam gibi adam
upright gait i. dik duruş/dik yürüyüş
become upright f. dikleşmek
live an upright life f. namusuyla yaşamak
stand upright f. dik durmak
be upright f. kaim olmak
stand upright f. dinelmek
bolt upright s. dimdik
in an upright manner zf. dik şekilde
in an upright manner zf. diklemesine
Phrasals
place upright f. dik konuma getirmek
Phrases
carry upright expr. di̇k şeki̇lde taşıyınız
Proverb
an empty sack cannot stand upright boş çuval dik durmaz
Colloquial
an upright man i. adam gibi adam
Idioms
sit bolt upright f. dimdik oturmak
bolt upright f. dikleşmek
bolt upright f. birden dikleşmek
bolt upright expr. dimdik
bolt upright expr. kendinden emin biçimde dimdik
Technical
upright drilling machine i. dikey matkap
upright light microscope i. dik ışık mikroskobu
upright bandsawing i. dikey şeritli testereleme
Mechanic
upright drill i. sütunlu matkap
Marine
wave absorbing upright seawall i. dalga sönümleyici dik deniz duvarı
upright wave-absorbing structure i. dikey dalga sönümleyici yapı
upright wave-absorbing type i. dikey dalga sönümleyici tip
upright outer slope pavement i. dikey dış yamaç kaplaması
upright seawall i. dikey deniz duvarı
upright dike i. dikey dayk
upright coastal dike i. dikey  kıyı daykı
upright wave-absorbing caisson breakwater i. dikey dalga sönümleyici keson dalgakıran
upright wave-absorbing block i. dikey dalga sönümleyici blok
upright wave-dissipating block breakwater i. dikey dalganın etkisini azaltan blok dalgakıran
cellular concrete block-type upright breakwater i. hücreli beton blok tipli dalgakıran
rock-fill upright breakwater i. kaya dolgu dikey dalgakıran
caisson-type upright breakwater i. keson tip dik dalgakıran
mass concrete type upright breakwater i. kütle beton tipi üst dalgakıran
stone masonry-type upright breakwater i. örme taş kronman
toe pressure of upright section i. üst kesitin topuk basıncı
Medical
upright posture i. ayakta dik durma
aggravate by the upright position f. ayağa kalkma ile şiddetlenmek
Biology
upright light microscope i. biyoloji mikroskobu
Zoology
semi-upright s. kısmen dik duran (hayvan)
Botanic
upright bugle i. mayasır otu
upright bugle i. dağ mayasılotu
upright bugle i. ajuga
upright bedstraw i. çobansüzgeci
upright hedge bedstraw i. çobansüzgeci
upright stem i. dik gövde
upright hedge bedstraw i. yoğurt otu
upright bedstraw i. yoğurt otu
History
upright jerker i. dik sarsıcı
Sport
upright spin i. ayakta dönüş
upright spin i. ayakta spin
upright spin i. dik dönüş
Music
upright piano i. duvar piyanosu
Slang
dimber damber upright man [obsolete] i. hırsız çetesinin başı/lideri
dimber damber upright man [obsolete] i. elebaşı
dimber damber upright man [obsolete] i. çete başı/lideri