uzun zaman - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

uzun zaman



"uzun zaman" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
General
uzun zaman long time i.
uzun zaman ages i.
uzun zaman extended period of time i.
uzun zaman long zf.
Colloquial
uzun zaman coons age i.
uzun zaman coon's age i.
Archaic
uzun zaman longitude i.

"uzun zaman" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç

Türkçe İngilizce
General
çok uzun zaman blue moon i.
çok uzun zaman eon i.
hayli uzun zaman a good long time i.
uzun bir uçak yolculuğundan sonra zaman farkından doğan uyku düzensizliği, yorgunluk vb jet lag i.
çok uzun veya sonsuz zaman eon i.
uzun zaman yasaklanmış ziyaret long-banned visit i.
uzun zaman önce yaşamış kimse ancient i.
çok uzun zaman month of sundays i.
uzun zaman dilimi long haul i.
uzun zaman dilimi long-haul i.
uzun sürmek (zaman) take a long time f.
uzun zaman çalışmak work for a long time f.
uzun zaman almak take a long time f.
zaman zaman konu dışına çıkarak meseleyi uzun uzadıya anlatan diffuse s.
uzun zaman boyunca edinilegelmiş inbred s.
uzun zaman süren agelong s.
rafta satılmadan uzun zaman kalmış mal shopworn s.
uzun zaman dayanan lasting s.
uzun zaman yasaklanmış long-banned s.
uzun zaman önce terk edilmiş long-abandoned s.
uzun zaman süren age-long s.
uzun zaman önce kurulmuş old-established s.
çok uzun zaman önceye deep into the past s.
çok uzun zaman önce deep in the past s.
çok uzun bir zaman a month of sundays zf.
uzun bir zaman for ages zf.
çok uzun zaman a month of sundays zf.
uzun bir zaman for a long time zf.
uzun bir zaman için long zf.
uzun bir zaman önce long ago zf.
uzun zaman önce earst [obsolete] zf.
uzun zaman önce erst zf.
uzun zaman önce since a long time ago zf.
uzun zaman önce from way back zf.
Phrasals
uzun zaman görülmeyen kişiyi ziyaret etmek look someone up f.
uzun zaman harcamak linger over f.
(bir şey) üzerinde uzun zaman harcamak linger over (something) f.
Phrases
uzun zaman oldu it has been a long time expr.
(bir olaydan) uzun zaman önce well before expr.
boyunca (uzun bir zaman/dönem) down through (something) expr.
uzun bir zaman önce way back when [us] expr.
Proverb
biraz uzun zaman alsa da hak yerini bulur/hak yerde kalmaz mills of the gods grind slowly, but they grind exceedingly fine
biraz uzun zaman alsa da hak yerini bulur/hak yerde kalmaz mills of the gods grind slowly
komisyonların bir işi başarması çok uzun zaman alır a committee is a group of men who keep minutes and waste hours
Colloquial
çok uzun zaman a dog's age i.
çok uzun zaman dog's age i.
çok uzun zaman yonks i.
çok uzun zaman in a dog's age zf.
çok uzun zaman önce a long time ago expr.
çok uzun zaman önce light years away expr.
çok uzun zaman önce once in a blue moon expr.
çok uzun zaman a month of sunday expr.
seninle konuşmayalı uzun zaman oldu it’s been a while since you and i talked expr.
uzun zaman önce of old expr.
çok uzun zaman dog's years expr.
sesini duymayalı uzun zaman oldu long time, no hear expr.
çok uzun zaman many a day expr.
Idioms
çok uzun zaman a dog's age i.
çok uzun zaman dog's age i.
çok uzun zaman süren savaş a running battle i.
çok uzun süre/zaman a coon's age i.
çok uzun zaman month-of-sundays i.
çok uzun zaman donkey's ears i.
uzun zaman önce olan şeyleri hatırlamak have a long memory f.
uzun zaman önce before the rinderpest [south africa] zf.
uzun zaman önce since the rinderpest [south africa] zf.
çok uzun zaman to kingdom come zf.
aşırı uzun zaman to kingdom come zf.
çok uzun zaman önce many moons ago expr.
uzun zaman için at length expr.
uzun zaman sonra at length expr.
(tıpkı) bisiklete binmek gibi (uzun zaman geçse de kolayca hatırlanan beceri) (just) like riding a bicycle expr.
(tıpkı) bisiklet sürmek gibi (uzun zaman geçse de kolayca hatırlanan beceri) (just) like riding a bicycle expr.
(tıpkı) bisiklete binmek gibi (uzun zaman geçse de kolayca hatırlanan beceri) (just) like riding a bike expr.
(tıpkı) bisiklet sürmek gibi (uzun zaman geçse de kolayca hatırlanan beceri) (just) like riding a bike expr.
uzun zaman oldu long-time expr.
çok uzun zaman önceden from the year dot [us] expr.
çok uzun zaman önceden since the year dot [us] expr.
Speaking
bu uzun zaman önceydi it was a long time ago expr.
bunu uzun zaman önce yapmalıydı he should've done this a long time ago expr.
bu çok uzun zaman önceydi that was a long time ago expr.
çok uzun zaman önceydi that was a very long time ago expr.
çok uzun zaman önce before the flood expr.
görüşmeyeli uzun zaman oldu long time no see expr.
görmeyeli uzun zaman oldu long time no see expr.
görüşmeyeli uzun zaman oldu it's been a long time since we talked expr.
konuşmayalı uzun zaman oldu it's been a long time since we talked expr.
uzun zaman önceydi it was a long time ago expr.
uzun zaman önce öldü he died a long time ago expr.
uzun zaman oldu it's been a long time expr.
uzun zaman geçti it's been a long time expr.
Trade/Economic
abd'de 1960'larda federal reserve bank'ın uyguladığı uzun vadeli menkul değerler alıp kısa vadeli olanları satarak faizlerin zaman yapısını çevirmeye yönelik politika operation twist i.
uzun vadeli zaman long term time horizon i.
Technical
sonsuz uzun zaman süreci coon's age i.
uzun zaman gecikmeli sinyal yankısı long delay echo (lde) i.
uzun zaman gecikmeli yankı sinyali long delayed echo (lde) i.
uzun zaman gecikmeli sinyal yankısı long delayed echo (lde) i.
uzun zaman gecikmeli yankı sinyali long delay echo (lde) i.
uzun zaman gecikmeli long-delayed s.
uzun zaman gecikmeli long delay s.
Computer
uzun zaman önce long time ago expr.
Physics
evrende uzun yolculuklar için kısayollar oluşturabilen uzay-zaman içerisindeki teorik geçitler wormhole i.
Biology
organizmanın uzun zaman sonucu aşamalı olarak başka bir organizmaya evrilmesi anamorphism i.
organizmanın uzun zaman sonucu aşamalı olarak başka bir organizmaya evrilmesi anamorphosis i.
organizmanın uzun zaman sonucu aşamalı olarak başka bir organizmaya evrilmesi anamorphosy [obsolete] i.
Zoology
bir kuşun kuyruğundaki uzun tüyleri örten ve kimi zaman daha da uzun olan tüyler tail coverts i.
Archaic
uzun zaman önce for yonks zf.
Modern Slang
birini tanımanın uzun zaman alması karşısında yaşanan hüsran/yılgınlık adronitis i.